23 Temmuz 2016

[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (Akçakoca-Ereğli)

7 Temmuz 2016, Perşembe / Akçakoca - Ereğli, 47 km. (6. gün)

Gece, komşu çadırların gürültüsü ve kahkahalarıyla sürdü. Tam uyuduk sabahın 4’ünde 2 sarhoş arkamızdaki yolda gürültülü-küfürlü bir tartışmaya girdi. Ben senden 3 yaş küçüğüm sana abi diyorum, neden senden 5 yaş küçüğün sana Osman demesine ses çıkarmıyorsun şeklinde alt kültürden süren bir tartışma-alınganlık ve abartılı bir karakter sergilemesi. Kamp sahibinin nazikçe uyuyan var uyarısını da, senin bahçende değilim ki istediğim gibi anırırım tarzında bir cevapla terslemesi. Ölende mi öldürende mi... derler ya. Aynen!

Yolumuz uzun değil, 40 km kadar. Merkez Akçakoca’da kahvaltı ediyoruz. Çaylar 75 krş. Sahil boyunca uzanan işletmeler. Bugün pehlivan güreşleri varmış. Mehteran da gelmiş. 2 ileri 1 geri... Ne de güzel tarif ediyor bizi.

11.00 ayrılış saati. Akçakoca çıkışı sağda Fakıllı Mağarası diye bir levha, 4 km uzaklıkta, Düzce yolunda. Araştırdığımızda mağaranın uzunluğunun 1017 metre olduğunu öğreniyoruz. 350 metresi ziyarete açık, astım ve nefes darlığına iyi geldiği söylenmekte. Bir başka turumuzda ziyaret etmek isteriz. Çevresi piknik alanı olarak düzenlenmiş. Belki çadır kurmaya da izin veriyorlardır. Merkezden 8 km sonra 2 kamp geliyor; İskele Kamping ve Martı kamping. Hemen deniz önü.

Fakıllı Mağarası














Yolumuz güvenlik şeridinden sürmekte. Solumuzda deniz, göz alabildiğine gidiyor, çok güzel bir manzara. Gökyüzüyle çoook uzaklarda birleşiyor. Çıkıştan 10 km sonra Demirciönü Tabiat Koruma Alanı’ndan geçiyoruz. Tabiatı koruma alanı olarak belirlenen alanda Kayın, Gürgen, Kestane, Meşe türlerinin yer yer saf, yer yer karışık meşçereler oluşturması optimum yayılış alanlarından doğal özellikleri bozulmamış bir örneğini teşkil etmesinin yanı sıra zengin bir alt flora ve fauna potansiyeline sahip bir orman ekosistemi özelliği göstermesidir. Genel Müdürlüğümüzce, bu nadir ekosistemin kaynak özelliklerinin korunarak bilim ve eğitim çalışmalarının hizmetine sunmak ve doğal özelliği bozulmadan korunmasını sağlamanın yanı sıra bu alanların günümüz insanının ve gelecek nesillerin faydalanmasına sunmak amacıyla bu saha Tabiatı Koruma Alanı olarak tesis edilmiştir.

Candan’ın uyarısıyla Alaplı öncesi gelen 13 tüneli (KGM sayfasında 5 olarak göstermiş) geliş yönünden ters pedallayarak aşıyoruz. İyi ki güvenlik şeridi var. Ama gene de dikkatli olunmalı. Aslında hiç de sevmediğim durumdur tersten gitmek. Hele de böyle bir otoyolda. Ama tünelin içi dar, bisiklete yer yok ve de mazgallar varmış. Benzincide bir soda ve dondurma ile biraz tazelenip fazla uzakta olmayan Ereğli’ye devam ediyoruz. Hava kapalı, ama daha iyi, cayır cayır güneşten. Ters rüzgar var. Alaplı’ya şöyle bir daldık ama fazla bir şey yok. [e], 32. km/12.50 ilk çentik tükeniyor.

(13.20) Ereğli girişinde yat fabrikası (Ustaoğlu Yat Gemi San.) ve demir çelik tesisleri (Erdemir) dev gibi sizi karşılıyor. Erdemir, 1965’ten beri Türkiye’nin en büyük yassı demir üreticisidir. 1961 yılında Amerikan Kalkınma İkraz Fonu kurulum için Koppers Grubu’na 129 milyon dolar kredi sağlamıştır. O tarihlerde bir işadamı (Vehbi Koç) konuya ilişkin olarak incelemelerde bulunmaya gittiği ABD‘de, Erdemir’in yüzde 25 daha ucuza kurulabileceğini öğrenmiş ve bunu ilgililere duyurmuştur. Ancak Amerikan Kalkınma İkraz Fonu, krediyi Koppers Grubu söz konusu olduğunda vermektedir. Koppers yoksa, kredi de yoktur!

Erdemir’in kuruluşunda, ilk anlaşmalardan başlayarak birinci derecede sorumluluk taşımış Nezih Rona’nın Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadeye göre, Türkiye, krediden vazgeçilmesi korkusuyla, ileri sürülen şartlara “evet“ demekte acelecilik göstermiştir.

Koppers Grubu, Erdemir’in 9 kişilik Yönetim Kurulu’nda, üç temsilci bulundurma hakkını elde etmiştir. Erdemir’in kuruluşundaki amaç ise, iç pazara dönük montaj sanayiine ana girdi sağlamaktır.

Otel arayışındayız. Vatandaşa elimizdeki bilgileri soruyoruz. Şunlara gidin, bunlar yaramaz şeklinde bizi Azim Otele yönlendiriyor. Yer yok. Onlar Elif Otele yolluyorlar. 2 kişi 150 TL, O.K şeklinde. 125 nolu odaya yerleşiyoruz. Hemen denizin üstünde burası. Önümüzde sonsuza kadar giden Karadeniz var. Ve de uzakta görülenler doğal gaz platformları. TPAO, Batı Karadeniz Akçakoca açıklarında, Madison Oil Turkey Inc. ve Toreador Turkey Ltd. ile ortaklaşa yürüttüğü, doğal gaz ve petrol arama ve üretim faaliyetleri kapsamında çeşitli hizmetler vermiştir denilmekte.









İlk iş duşa girmek ve rahatlamak. Sonra şehir turuna çıkıyoruz. Alemdar Gemi Müzesi; Ereğli ilçesinde milli mücadele döneminde üstün yararlılıklar gösteren, 1982'de hurdaya ayrıldıktan sonra aynı ölçülerle yeniden yapılarak müzeye dönüştürülen Gazi Alemdar Gemisi, Danimarka'da 1898 yılında 49,475 metre uzunluğunda ve 7,95 metre genişliğinde kurtarma amaçlı inşa edilmiş. Müzede, Kurtuluş Savaşı'nın "tek deniz çatışmasının" kahramanı olduğu belirtilen Alemdar Gemisi orduya gerekli silah ve cephaneyi, Trabzon ve İnebolu'ya deniz yoluyla taşıyarak sunduğu hizmetleri anlatan materyaller yer alıyor.

Sonra Ereğli Müzesini geziyoruz, Arkeoloji ve Etnografya bazlı. Zemin üstü 3 katlı, orta sofalı tipinde kagir bir yapı. 19. yy. sonlarında şehrin ileri gelenlerinden Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılan konakta hizmet vermekte. 1998 yılında ziyarete açılmış müzede Eski Tunç Çağı, Grek, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi eserler sergilenmekte.

Müzeden bize Cehennemağzı Mağaralarını gezmemiz öneriliyor. 1 km kadar uzakta. Ayaklar yorgun, bir taksi bizi 5 liraya mağara girişine bırakıyor. 3 büyük mağara, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanılmış; Kilise Mağarası, Cenennemağzı Mağarası, Ayazma Mağarası. Rehber eşliğinde bilgi ediniyoruz.

Karadeniz Ereğli, sadece tarihi MÖ 2500 yıllarına uzanan çok eski bir kent değildir; Ereğli, aynı zamanda, Anadolu uygarlıklarının, binlerce yıla yayılan bir kesişme noktasındadır da. O kadar ki, Yunan mitolojisinin en çarpıcı olaylarının yaşandığı kentler arasında Ereğli'de vardır.

Homeros, ünlü eseri İlyada’da, Ereğli'yi de içine alan Zonguldak kıyılarının ünlü Troya (Truva) savaşlarına (MÖ 1200) katılan gönüllü Anadolu askerlerine de yurt olduğunu anlatır. Yunan mitolojisinin en çarpıcı öykülerinden olan Herkül'ün (Herakles) Cehennemin kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos'u yakalaması öyküsü de Ereğli'de geçmektedir. Yunan mitolojisine göre, Cehennemağzı Ereğli'dedir.

Bu mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra, 1829'da yanan taşların ya da maden kömürünün Ereğli'de bulunması cehennem çağrışımı açısından ilginçtir.

Ereğli, adını Herkül'den almıştır. Heracles'in ölüler ülkesine indiği zaman karşısına çıkan Kerberos ise ölüler ülkesinin bekçisidir. Yaşayanların içeri girmesini engeller, ölü ruhların da dışarı çıkmasına izin vermez. Herkül, Kerberos'u yeryüzüne çıkardığında salyasının toprağa düştüğü yerlerde zehirli bir bitki olan Akonit (haşhaş) yetişmeye başladığı söylenir. Kimileri bu otu Kaplanboğan olarak isimlendirir. Ancak Olimpos tanrıları Athena ve Hermeias, Hades'ten çaldıkları görünmezlik maskını Herakles'e vererek ölüler ülkesine görünmeden girmesini sağlarlar. (Acheron vadisinde yapılan kaçak kazılar sonucunda insan yüzüne oturan mermer bir mask bulunduğu ve bu maskın 1980'li yıllara kadar Karadeniz Ereğli'de yaşlı bir vatandaşın evinde olduğu anlatılır).

Olimpos tanrıları dünyayı bölüştüğünde Homeros, İlyada'da şu satırlara yer verir. Posedion konuşur; "Dünya üçe bölündü, üçümüz de aldık payımızı, kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana. Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına.." Hades, ölüler ülkesinin tanrısıdır. İsmi görünmez anlamına gelir. Hades, ülkesinden hiçbir zaman dışarı çıkmaz ve diğer tanrılar gibi eğlencelere katılmaz. Yalnız yılda bir sağlığını kontrol ettirmek için Olimpos dağına Paian tanrıya gider. Argonautlar seferine katılan yarı tanrı Heracles, Acheron'a geldiğinde; Theseus'u kurtarmak için ölüler ülkesine girer ve arkadaşını kurtararak Kerberosu da yeryüzüne çıkarır. Homeros'tan yaklaşık yüz yıl sonra dünyaya gelen (MÖ. 8. yy) antikçağın ilk şairi Hesiodos ise Kerberos'u; "Ekidna azgın bir canavar daha doğurmuş, adı dile alınmaz Kerberos'u Hades'in o tunç sesli, elli başlı, o aman vermez yırtıcı köpeği" diye anlatır.

Girişte dikkatimizi çeken ahşap ustasının (Tornam) ürünlerinden Firu hediyelik 3 mumluk beğeniyor. Sempatik oğlu Yiğit ve Hamit Bey ile bisikletle başlayan sohbet, yarın gideceğimiz Devrek’te bizimle ilgilenecek Tansel Bey, Ereğli Bisiklet Derneği üyelerinden Metin Bey’in dükkanına kadar bilgiler alıyoruz.












Metin Bey-Tur Bisiklet, İstanbul’da bile az göreceğiniz bir yer. Yok yok, şaştım. Ama konuştukça, Ereğli’de bisikletin yaygın olduğunu, Suyabatmaz’ın buralı olduğu, ama egosundan dolayı artık pek sevilmediğini (nedense herkesin ortak kanısı bu) öğreniyoruz. Yarın gideceğimiz rotaya ilişkin bilgiler, buradaki bisiklet etkinlikleri-turları ve bisikletçiler, Kdz. Ereğli Bisiklet Sevenler Derneği..., daha sonra İrfan Beyin katılmasıyla Ereğli Demir Çelik, insanlar, sendika, Prof’lar, işin içine menfaat girince nasıl da değişildiğine ilişkin konuları paylaşıyoruz. 










İş yemek sırasına geliyor. Bizi davet ediyor akrabalarının evine İrfan Bey. Burada adet, bayramın ilk 2 günü dışarıda olunurmuş. Ama 3. gün köyde anne-baba–aile ile birlikte yenilirmiş. Biz de eniştesi Fehmi Beyin evine misafir oluyoruz. Et yemediğimizden her şeyi bize göre getiriyorlar. Turşu, yoğurtlu erişte, yaprak sarma, ev baklavası, lokma (ama tatlı değil), çoban salata ve köy ekmeği. Ne lezzet ama. Utancımdan fazla alamadım. Yoksa sofrayı silip süpürebilirdim. Yola ilişkin bilgiler, ihtiyaç durumunda telefonlar ve günlük siyaset ve bisiklet maceraları üzerine sürüyor gecemiz.

İrfan Bey bizi otelin yakınında indiriyor. Birer dondurma ve soda, atılan kısa sokak arası turundan sonra otele dönüp Alm-Fr maçına da bakıp gözleri yumuyoruz. Firu çoktan uyumuş bile.

Yarın Devrek’e gideceğiz.

Bisiklet Turları: Kdz. Ereğli Bisiklet Sevenler Derneği ve Bisiklet Federasyonu Zonguldak Temsilciliğince, Kdz. Ereğli çevresinde bisikletli doğa gezileri düzenlenmektedir. Ereğli-Armutçuk-Gökçeler yönünde hem bisiklet gezisi için uygun eğime sahip yol hem de yol güzergahı boyunca tarihsel değerleri ve doğal güzellikleri görme/izleme olanağı bulunmaktadır.










Akçakoca – Alaplı - Ereğli

Tur tarihi: 7 Temmuz 2016
Kat edilen mesafe: 47,84 km.
Ortalama hız: 15,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 7 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 8 dk.  
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 30,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 269 m., kaybı (iniş) 269 m.
En düşük irtifa 37 m., en yüksek 103 m.

Garmin yol bilgileri Akçakoca-Ereğli

Tur bilgisi: Akçakoca-Ereğli otoyol, sahil boyunca ilerleyen. Genelde düz, bazı küçük tırmanışları olan. Alaplı öncesi gelen tünellere girmek istenmiyorsa tünel ağzına kadar gelip karşı yola geçmek mümkün. Güvenlik şeridinden ters giderek, ama çok dikkatli!
Konaklama: Elif Otel, 0572-323 7621
Teknik: Tur Bisiklet, 0533-341 7966, Metin Yanık
Hediyelik: Tornam,0533-620 1551, Hamit Oktay Fennibay

Hamburg Kamping, Akçakoca





Liman, Akçakoca









Merkez Cami, Akçakoca













Gemi Sanayi, Ereğli



Ereğli













Liman, Ereğli




Hamit Oktay Bey, Tornam, Ereğli


Tornam ürünleri, Ereğli



Tur Bisiklet, Ereğli


Metin Bey, Tur Bisiklet



Metin Bey, İrfan Bey ve Metin Beyin kardeşi ile, Ereğli





















7. gün (devamı) Ereğli–Devrek  5. gün (öncesi) Maden Deresi-Akçakoca





[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)

İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km


Genel Toplam = 507,46 km