7 Temmuz 2016, Perşembe / Akçakoca - Ereğli,
47 km. (6. gün)
Gece, komşu
çadırların gürültüsü ve kahkahalarıyla sürdü. Tam uyuduk sabahın 4’ünde 2
sarhoş arkamızdaki yolda gürültülü-küfürlü bir tartışmaya girdi. Ben senden 3 yaş küçüğüm sana abi diyorum,
neden senden 5 yaş küçüğün sana Osman demesine ses çıkarmıyorsun şeklinde
alt kültürden süren bir tartışma-alınganlık ve abartılı bir karakter sergilemesi.
Kamp sahibinin nazikçe uyuyan var uyarısını da, senin bahçende değilim ki istediğim gibi anırırım tarzında bir
cevapla terslemesi. Ölende mi öldürende mi... derler ya. Aynen!
Yolumuz uzun değil,
40 km kadar. Merkez Akçakoca’da kahvaltı ediyoruz. Çaylar 75 krş. Sahil boyunca
uzanan işletmeler. Bugün pehlivan güreşleri varmış. Mehteran da gelmiş. 2 ileri
1 geri... Ne de güzel tarif ediyor bizi.
11.00 ayrılış
saati. Akçakoca çıkışı sağda Fakıllı Mağarası diye bir levha, 4 km uzaklıkta,
Düzce yolunda. Araştırdığımızda mağaranın uzunluğunun 1017 metre olduğunu
öğreniyoruz. 350 metresi ziyarete açık, astım ve nefes darlığına iyi geldiği
söylenmekte. Bir başka turumuzda ziyaret etmek isteriz. Çevresi piknik alanı
olarak düzenlenmiş. Belki çadır kurmaya da izin veriyorlardır. Merkezden 8 km
sonra 2 kamp geliyor; İskele Kamping ve Martı kamping. Hemen deniz önü.
Fakıllı Mağarası
|
Yolumuz güvenlik şeridinden sürmekte. Solumuzda deniz, göz alabildiğine gidiyor, çok güzel bir manzara. Gökyüzüyle çoook uzaklarda birleşiyor. Çıkıştan 10 km sonra Demirciönü Tabiat Koruma Alanı’ndan geçiyoruz. Tabiatı koruma alanı olarak belirlenen alanda Kayın, Gürgen, Kestane, Meşe türlerinin yer yer saf, yer yer karışık meşçereler oluşturması optimum yayılış alanlarından doğal özellikleri bozulmamış bir örneğini teşkil etmesinin yanı sıra zengin bir alt flora ve fauna potansiyeline sahip bir orman ekosistemi özelliği göstermesidir. Genel Müdürlüğümüzce, bu nadir ekosistemin kaynak özelliklerinin korunarak bilim ve eğitim çalışmalarının hizmetine sunmak ve doğal özelliği bozulmadan korunmasını sağlamanın yanı sıra bu alanların günümüz insanının ve gelecek nesillerin faydalanmasına sunmak amacıyla bu saha Tabiatı Koruma Alanı olarak tesis edilmiştir.
Candan’ın
uyarısıyla Alaplı öncesi gelen 13 tüneli (KGM sayfasında 5 olarak göstermiş) geliş
yönünden ters pedallayarak aşıyoruz. İyi ki güvenlik şeridi var. Ama gene de
dikkatli olunmalı. Aslında hiç de sevmediğim durumdur tersten gitmek. Hele de
böyle bir otoyolda. Ama tünelin içi dar, bisiklete yer yok ve de mazgallar
varmış. Benzincide bir soda ve dondurma ile biraz tazelenip fazla uzakta
olmayan Ereğli’ye devam ediyoruz. Hava kapalı, ama daha iyi, cayır cayır
güneşten. Ters rüzgar var. Alaplı’ya şöyle bir daldık ama fazla bir şey yok. [e],
32. km/12.50 ilk çentik tükeniyor.
(13.20) Ereğli
girişinde yat fabrikası (Ustaoğlu Yat Gemi San.) ve demir çelik tesisleri
(Erdemir) dev gibi sizi karşılıyor. Erdemir,
1965’ten beri Türkiye’nin en büyük yassı demir üreticisidir. 1961 yılında
Amerikan Kalkınma İkraz Fonu kurulum için Koppers Grubu’na 129 milyon dolar
kredi sağlamıştır. O tarihlerde bir işadamı (Vehbi Koç) konuya ilişkin olarak
incelemelerde bulunmaya gittiği ABD‘de, Erdemir’in yüzde 25 daha ucuza
kurulabileceğini öğrenmiş ve bunu ilgililere duyurmuştur. Ancak Amerikan
Kalkınma İkraz Fonu, krediyi Koppers Grubu söz konusu olduğunda vermektedir.
Koppers yoksa, kredi de yoktur!
Erdemir’in kuruluşunda, ilk anlaşmalardan
başlayarak birinci derecede sorumluluk taşımış Nezih Rona’nın Meclis Araştırma
Komisyonu’na verdiği ifadeye göre, Türkiye, krediden vazgeçilmesi korkusuyla,
ileri sürülen şartlara “evet“ demekte acelecilik göstermiştir.
Koppers Grubu, Erdemir’in 9 kişilik Yönetim
Kurulu’nda, üç temsilci bulundurma hakkını elde etmiştir. Erdemir’in
kuruluşundaki amaç ise, iç pazara dönük montaj sanayiine ana girdi sağlamaktır.
Otel arayışındayız.
Vatandaşa elimizdeki bilgileri soruyoruz. Şunlara gidin, bunlar yaramaz şeklinde
bizi Azim Otele yönlendiriyor. Yer yok. Onlar Elif Otele yolluyorlar. 2 kişi
150 TL, O.K şeklinde. 125 nolu odaya yerleşiyoruz. Hemen denizin üstünde burası.
Önümüzde sonsuza kadar giden Karadeniz var. Ve de uzakta görülenler doğal gaz platformları.
TPAO, Batı Karadeniz Akçakoca
açıklarında, Madison Oil Turkey Inc. ve Toreador Turkey Ltd. ile ortaklaşa
yürüttüğü, doğal gaz ve petrol arama ve üretim faaliyetleri kapsamında çeşitli
hizmetler vermiştir denilmekte.
İlk iş duşa girmek
ve rahatlamak. Sonra şehir turuna çıkıyoruz. Alemdar Gemi Müzesi; Ereğli ilçesinde milli mücadele döneminde üstün
yararlılıklar gösteren, 1982'de hurdaya ayrıldıktan sonra aynı ölçülerle
yeniden yapılarak müzeye dönüştürülen Gazi Alemdar Gemisi, Danimarka'da 1898
yılında 49,475 metre uzunluğunda ve 7,95 metre genişliğinde kurtarma amaçlı
inşa edilmiş. Müzede, Kurtuluş Savaşı'nın "tek deniz çatışmasının"
kahramanı olduğu belirtilen Alemdar Gemisi orduya gerekli silah ve cephaneyi,
Trabzon ve İnebolu'ya deniz yoluyla taşıyarak sunduğu hizmetleri anlatan
materyaller yer alıyor.
Sonra Ereğli
Müzesini geziyoruz, Arkeoloji ve Etnografya bazlı. Zemin üstü 3 katlı, orta sofalı tipinde kagir bir yapı. 19. yy. sonlarında
şehrin ileri gelenlerinden Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılan
konakta hizmet vermekte. 1998 yılında ziyarete açılmış müzede Eski Tunç Çağı, Grek,
Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi eserler sergilenmekte.
Müzeden bize
Cehennemağzı Mağaralarını gezmemiz öneriliyor. 1 km kadar uzakta. Ayaklar yorgun,
bir taksi bizi 5 liraya mağara girişine bırakıyor. 3 büyük mağara, Roma ve
Bizans dönemlerinde kullanılmış; Kilise Mağarası, Cenennemağzı Mağarası, Ayazma
Mağarası. Rehber eşliğinde bilgi ediniyoruz.
Karadeniz Ereğli, sadece tarihi MÖ 2500
yıllarına uzanan çok eski bir kent değildir; Ereğli, aynı zamanda, Anadolu
uygarlıklarının, binlerce yıla yayılan bir kesişme noktasındadır da. O kadar
ki, Yunan mitolojisinin en çarpıcı olaylarının yaşandığı kentler arasında
Ereğli'de vardır.
Homeros, ünlü eseri İlyada’da, Ereğli'yi de
içine alan Zonguldak kıyılarının ünlü Troya (Truva) savaşlarına (MÖ 1200)
katılan gönüllü Anadolu askerlerine de yurt olduğunu anlatır. Yunan
mitolojisinin en çarpıcı öykülerinden olan Herkül'ün (Herakles) Cehennemin
kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos'u yakalaması öyküsü de
Ereğli'de geçmektedir. Yunan mitolojisine göre, Cehennemağzı Ereğli'dedir.
Bu mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra,
1829'da yanan taşların ya da maden kömürünün Ereğli'de bulunması cehennem
çağrışımı açısından ilginçtir.
Ereğli, adını Herkül'den almıştır.
Heracles'in ölüler ülkesine indiği zaman karşısına çıkan Kerberos ise ölüler
ülkesinin bekçisidir. Yaşayanların içeri girmesini engeller, ölü ruhların da
dışarı çıkmasına izin vermez. Herkül, Kerberos'u yeryüzüne çıkardığında
salyasının toprağa düştüğü yerlerde zehirli bir bitki olan Akonit (haşhaş)
yetişmeye başladığı söylenir. Kimileri bu otu Kaplanboğan olarak isimlendirir.
Ancak Olimpos tanrıları Athena ve Hermeias, Hades'ten çaldıkları görünmezlik maskını
Herakles'e vererek ölüler ülkesine görünmeden girmesini sağlarlar. (Acheron
vadisinde yapılan kaçak kazılar sonucunda insan yüzüne oturan mermer bir mask
bulunduğu ve bu maskın 1980'li yıllara kadar Karadeniz Ereğli'de yaşlı bir
vatandaşın evinde olduğu anlatılır).
Olimpos tanrıları dünyayı bölüştüğünde
Homeros, İlyada'da şu satırlara yer verir. Posedion konuşur; "Dünya üçe
bölündü, üçümüz de aldık payımızı, kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana.
Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına.." Hades, ölüler ülkesinin
tanrısıdır. İsmi görünmez anlamına gelir. Hades, ülkesinden hiçbir zaman dışarı
çıkmaz ve diğer tanrılar gibi eğlencelere katılmaz. Yalnız yılda bir sağlığını
kontrol ettirmek için Olimpos dağına Paian tanrıya gider. Argonautlar seferine
katılan yarı tanrı Heracles, Acheron'a geldiğinde; Theseus'u kurtarmak için
ölüler ülkesine girer ve arkadaşını kurtararak Kerberosu da yeryüzüne çıkarır.
Homeros'tan yaklaşık yüz yıl sonra dünyaya gelen (MÖ. 8. yy) antikçağın ilk
şairi Hesiodos ise Kerberos'u; "Ekidna azgın bir canavar daha doğurmuş, adı
dile alınmaz Kerberos'u Hades'in o tunç sesli, elli başlı, o aman vermez
yırtıcı köpeği" diye anlatır.
Girişte dikkatimizi
çeken ahşap ustasının (Tornam) ürünlerinden Firu hediyelik 3 mumluk beğeniyor.
Sempatik oğlu Yiğit ve Hamit Bey ile bisikletle başlayan sohbet, yarın
gideceğimiz Devrek’te bizimle ilgilenecek Tansel Bey, Ereğli Bisiklet Derneği
üyelerinden Metin Bey’in dükkanına kadar bilgiler alıyoruz.
Metin Bey-Tur Bisiklet,
İstanbul’da bile az göreceğiniz bir yer. Yok yok, şaştım. Ama konuştukça, Ereğli’de
bisikletin yaygın olduğunu, Suyabatmaz’ın buralı olduğu, ama egosundan dolayı
artık pek sevilmediğini (nedense herkesin ortak kanısı bu) öğreniyoruz. Yarın
gideceğimiz rotaya ilişkin bilgiler, buradaki bisiklet etkinlikleri-turları ve
bisikletçiler, Kdz. Ereğli Bisiklet Sevenler Derneği..., daha sonra İrfan Beyin
katılmasıyla Ereğli Demir Çelik, insanlar, sendika, Prof’lar, işin içine
menfaat girince nasıl da değişildiğine ilişkin konuları paylaşıyoruz.
İş yemek sırasına
geliyor. Bizi davet ediyor akrabalarının evine İrfan Bey. Burada adet, bayramın
ilk 2 günü dışarıda olunurmuş. Ama 3. gün köyde anne-baba–aile ile birlikte
yenilirmiş. Biz de eniştesi Fehmi Beyin evine misafir oluyoruz. Et
yemediğimizden her şeyi bize göre getiriyorlar. Turşu, yoğurtlu erişte, yaprak sarma,
ev baklavası, lokma (ama tatlı değil), çoban salata ve köy ekmeği. Ne lezzet
ama. Utancımdan fazla alamadım. Yoksa sofrayı silip süpürebilirdim. Yola
ilişkin bilgiler, ihtiyaç durumunda telefonlar ve günlük siyaset ve bisiklet
maceraları üzerine sürüyor gecemiz.
İrfan Bey bizi
otelin yakınında indiriyor. Birer dondurma ve soda, atılan kısa sokak arası
turundan sonra otele dönüp Alm-Fr maçına da bakıp gözleri yumuyoruz. Firu
çoktan uyumuş bile.
Yarın Devrek’e
gideceğiz.
Bisiklet Turları:
Kdz. Ereğli Bisiklet Sevenler Derneği ve Bisiklet Federasyonu Zonguldak
Temsilciliğince, Kdz. Ereğli çevresinde bisikletli doğa gezileri düzenlenmektedir.
Ereğli-Armutçuk-Gökçeler yönünde hem bisiklet gezisi için uygun eğime sahip yol
hem de yol güzergahı boyunca tarihsel değerleri ve doğal güzellikleri görme/izleme
olanağı bulunmaktadır.
Akçakoca – Alaplı - Ereğli
Tur tarihi: 7
Temmuz 2016
Kat edilen mesafe:
47,84 km.
Ortalama hız: 15,3
km/sa.
Bisiklete biniş
süresi 3 sa. 7 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 8 dk.
En yüksek sıcaklık
35 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 30,9 ˚C
İrtifa kazancı
(çıkış) 269 m., kaybı (iniş) 269 m.
En düşük irtifa 37
m., en yüksek 103 m.
Garmin yol
bilgileri Akçakoca-Ereğli
Tur bilgisi: Akçakoca-Ereğli
otoyol, sahil boyunca ilerleyen. Genelde düz, bazı küçük tırmanışları olan.
Alaplı öncesi gelen tünellere girmek istenmiyorsa tünel ağzına kadar gelip
karşı yola geçmek mümkün. Güvenlik şeridinden ters giderek, ama çok dikkatli!
Konaklama: Elif
Otel, 0572-323 7621
Teknik: Tur Bisiklet,
0533-341 7966, Metin Yanık
Hediyelik:
Tornam,0533-620 1551, Hamit Oktay Fennibay
Hamburg Kamping,
Akçakoca
|
Liman, Akçakoca
|
Merkez Cami,
Akçakoca
|
Gemi Sanayi, Ereğli
|
Ereğli
|
Liman, Ereğli
|
Hamit Oktay Bey, Tornam, Ereğli
|
Tornam ürünleri,
Ereğli
|
Tur Bisiklet,
Ereğli
|
Metin Bey, Tur Bisiklet
|
Metin Bey, İrfan
Bey ve Metin Beyin kardeşi ile, Ereğli
|
7. gün (devamı) Ereğli–Devrek – 5. gün (öncesi) Maden Deresi-Akçakoca
[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)
İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Kumcağız-Karasu Maden Deresi = 78,63 km
Maden Deresi-Akçakoca = 41,59 km.
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km
Devrek–İncebacaklar = 57,10 km
İncebacaklar–Safranbolu = 48,55 km
Genel Toplam = 507,46 km