24 Temmuz 2016

[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (Ereğli-Devrek)

8 Temmuz 2016, Cuma /  Ereğli – Devrek, 66 km. (7. gün)

Otel odasında yatmanın keyfiyle biraz tembellik yapıyoruz. Gerçi gece yağan yağmur bizi uyandırmış ve balkona astığımız giysileri ıslanmaktan kurtarmak için ayaklandırmıştı. Ama sonrasında gene daldık uykuya. Dün yazamadığım notları ve fotoları sabah aktarıyorum. Kahvaltıya 9 buçuk gibi iniyoruz. Malum şeyler, peynir-ekmek-domates-zeytin-yumurta ve de karpuz.

Toparlanıp çıkmak 10.45’i buluyor. Ereğli’nin içinden geçerek Zonguldak yoluna çıkıyoruz. Hava güzel, rüzgar karşıdan esmekte. Bugün Devrek yolcusuyuz. 55 km gibi bir yol. 700 metrelere yaklaşacağız. Bolca rampa gözükmekte.

Tırmanışlarda [e] desteğini açıyoruz. Zaten rüzgar da ciddi karşı koymakta. Şehre yakın bölümler kalabalık, ama Devrek ayırımına geldiğimizde hafifliyor. Araçların çoğu Zonguldak yolcusu. Manzara da güzelleşiyor, pedallamak da. İnişli çıkışlı bir yol. Mesire yerleri var geçilen (Antik Park). Otlayan inekler. Selamlaşıyoruz. Bize merakla bakıyorlar. Bunlar da neyin nesi?  Toprak bölümler var. Hızla geçen araçlar tozu toprağı kaldırıyor. Bereket rüzgar burada bize doğru değil. Sağda dere akmakta (Aydınlar Çayı). Yol sola sapıp dere solumuza geçiyor. Yolun tadı daha da güzelleşiyor. Dar bir yol ama. Tırmanarak devam ediyor. Solda bir çeşme, ilk gelen. Sularımızı tazeliyoruz. Suratsız bir aile de var çeşmeden faydalanan.

[e], 21,9. km/11.55, % 20’lik ilk dilim gidiyor. Kızılcapınar’a geldik, 24 km geride kaldı. Sağda bisikletçi Metin Bey’in sözünü ettiği pideci, Şeref Pide. Mutlaka tadın demişti ama karnımız öyle tok ki pas geçiyoruz. Siz gelirseniz tadın, lezzetini de bize anlatın.

Yol dar ama trafiği hafif, daha çok karşıdan gelenler bizi görünce dikkatli ve mesafeli geçiyorlar. Tırmanış sürüyor. Yer yer çıkılan iniliyor. [e], 30. km/12.45, % 20’lik ikinci dilim gidiyor. Kaldı % 60.

Uzundur pedallıyoruz. Artık sıkıntı vermeye başladı. Karnımız da acıktı. Firuzan çantasını karıştırıyor. Yanımızda taşıdığımız ‘Acil Durumda Camı Kırınız’ malzemelerinden tahin-pekmez karışımını indiriyoruz. Off kendime geldim diyor Firu. Aynen, ben de. Sonra gelen köy kahvesine (Çaylıoğlu, 32,4 km, 149 m rakım, 12.57) yerleşip peynir-ekmek-domates ile midemizin boş kalan yerlerini dolduruyoruz. Masamıza Şerafettin Bey oturuyor. Hollanda’ya işçi gitmiş zamanında. Gençlerden dert yanıyor. Hiç laf dinlemiyorlar... Soda 1 lira. Çaylar 75, ilk ikisi çaycının ikramı. Köy için fazla. Hani biz bir kere geçiyoruz da, sabahtan akşama kadar oturan için çok.

Devrek’e daha 25 km var. Yol yamalı oldu. 199 m’deyiz ve daha çoook çıkacağız. Havada kara bulutlar dolaşmakta. Firu yağmur gelecek gibi diyor. Aman, şimdi bir bu eksikti! Yol üzeri gelen geçenle selamlaşarak sürüyoruz. Kimi yerde Pat-Pat dedikleri, mini traktör gibi motorlardan devşirilen taşıma araçları vardır ya. Çapalama makinalarına bağlanan römorklar, hatta üstü kapalılarını bile gördük, ama plaka-ruhsat falan (gerek) yoktur, bu bölgede bolca geçiyor yanımızdan.

Öylesine güzel dağlar, tepeler, vadiler var ki sağımızda. Bunun önünde fotograf çekilmez de nerede çekilir? İmdaaaat! Elektrikçi Hüseyin Bey imdadımıza yetişiyor, fotolarımızı çekiyor. Tanışıyoruz, Ereğli’de dükkanı var, bu köyden. Yani Sakallar köyünden. Ve burası son nokta, 698 metreye geldik. Bundan sonrası bırak kendini Devrek’tesin durumları :)) İniş öncesi bir davet alıyoruz. Muhtar (Sakallar Köyü) bizi çaya çağırıyor. Daha başka ne istersin ki?

Elinde dizi dizi mantarlarla gelen kişi Maltepe’de gardiyan olan Mustafa Bey. Dün yağan yağmurlar sonrası güneş hemen taze mantarları çıkarmış ortaya. Sarı Mantar, taze de tüketilirmiş. Tadıyoruz, ilk defa böyle bir şey. İçinden beyaz bir süt akmakta. Ama ne lezzet ki sormayın.

Muhtarda kahve ve karpuz. Yorgunluğa ve sıcağa ne de iyi geliyor soğuk karpuz. Yuvadan düşmüş kırlangıç yavrularını uçurmaya çalışıyor torunu. Müthiş insanlar, samimi, dost, verici. Neşeleri hep böyle bol olsun.

Süper bir iniş başlıyor (16.35/56,8 km). 698 metreden bıraktık kendimizi yer çekimine. Firuzan eskisine oranla daha hızlı iniyor artık. Dibimden ayrılmıyor. Yolun bir bölümü toprak, çalışma var. Hızımızı kesiyor. Benim bataryanın da sonuna gelindi. 4-5 km ancak taşırım seni diyor. Bir şekilde test de ediyorum. Hangi yollarda ne kadar yetiyor, saatin göstergesi ne derece doğru söylüyor... vs. vs.

Muhtar uyarmıştı sol gösterir ama sağdan gidin diye. Önce atlasak da sonra toparlıyor Devrek’e giriyoruz. İlçeyi ikiye ayıran çayın üzerindeki köprüdeyiz. Fazla suyu yok. Devrek çayı, Bolunun Abant dağlarından doğup Büyük Su adını alır. Yeniçağ’dan ve Dirgine yakınlarından katılan iki önemli koldan sonra Devrek Çayı adını alır. Çomaklar Deresi ve birkaç ufak dere de bu çaya katıldıktan sonra Gökçebey ilçesi yakınlarında Karabük’ten gelen Soğanlı Çayının devamı olan Yenice Çayı ile birleşerek Filyos Çayını meydana getirip, Filyos Bucağında Karadeniz’e dökülür.

Tansal Bey bize dükkanını tarif ediyor, “köprünün karşısından devam edin, İstanbul pastanesini sağınızda göreceksiniz, oradan sapın ve 50-60 metre gidin, Işık Bastonculuk gelecek”. Bulmak zor olmadı. Atölyeden gelene kadar biz dükkandaki bastonları inceliyoruz. Farklı desenlerde, değişik saplarla, asa şeklinde, oyma-baklava-burma-mat-parlak-renkli... Kendisinden bastonun hikayesini dinliyoruz. Öncelikle Tansel Beyin 40 yıldır, babasından devraldığı bu atölyede bastonculuk mesleğini sürdürdüğünü, Kültür Bakanlığına kayıtlı el sanatları ustalarından olduğunu öğreniyoruz. Sapı ceviz, gövdesi kızılcık ağacı, ucu da manda boynuzu olan klasik Devrek bastonu tamamen bir el sanatı ürünü. Ağacının işlemeye hazır hale gelmesi için bile 2 sene bekleniyor. Firu babasına bir tane seçiyor, yekpare ağaçtan yapılmış bir şaheser. Tansel Bey’in bastonlarını merak ediyorsanız tıklayın, Işık Bastonculuk. Bu arada Devrek simidi ve beraberinde kaşar peyniri ve çayla biraz midemizi bastırıyoruz.







Tansel Beyin yönlendirmesiyle Çınar Otelinde yerimiz ayrılıyor, gecesi 150 lira, O.K., tanıdık indirimiyle.

Otel fazla uzakta değil, kapıda sahibi Zeki Bey bizi karşılıyor. 212 nolu odaya yerleşiyoruz. Duş ve malum işler sonrası çıkış. Akşam düğün olacakmış, bir hayli hareketli otelin içi. Bisikletleri geçici olarak bahçede bir köşeye almıştık. Sulu yemek arayışı Erdemler Lokantası’na getiriyor bizi. Kuru+pilav+çoban salata+yoğurt+su= 24 TL.








Eski çağlardan itibaren köklü bir geçmişi olan Devrek, ilkin Erken Kalkolitik Çağ’da (MÖ 5500), yani günümüzden 7500 yıl önce yerleşime sahne olmuştur. Bu özelliğiyle Devrek, bölgede medeniyetin ilk filizlendiği yerdir.

I. Beyazıt Hüdavendigar (1389-1402) döneminde, bir vakıf arazisi ile ilişkili Osmanlı arşiv belgesinde geçen Devrek, bu yıllarda ‘Hızırbeyili’ olarak nam salmıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın Amasra’yı 1460 yılında fethiyle birlikte Devrek ve çevresine Oğuz boylarının konar-göçer Yörük topluluklarının iskânı artmıştır. Hem Hızırbeyili hem de Devrek olarak anılan ilçenin adı 5 Eylül 1887 tarihinde II. Abdülhamid Han’ın adına izafeten yirmi üç yıl boyunca ‘Hamidiye’ olarak anılmıştır.

1910 yılından itibaren tekrar Devrek olarak anılan ilçenin kelime manası, ünü bölge sınırlarını aşmış ve ilçede kurulan pazara izafen öz Türkçe olarak ‘Pazartesi’ anlamına gelmektedir.

Devrek’in sokaklarında dolanmaca, köprüyü geçip Lunapark’a bir bakış, 43 yıllık muhtarın kahvesinde içilen 2 sade (= 5 lira), sonra yenilen 2 dondurma (= 5 lira), biraz yön şaşırmaca ve otele dönüş. Zeki Bey’in odasında Devrek ileri gelenleri ile tanışma, bolca sohbet ve uykunun kendini belli etmesi sonrası odaya çekiliş.

Yarın Yenice’ye gideceğiz.









Ereğli – Kızılcapınar – Sakallar - Devrek

Tur tarihi: 8 Temmuz 2016
Kat edilen mesafe: 66,59 km.
Ortalama hız: 14 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 44 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 57 dk.  
En yüksek sıcaklık 39 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 29,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1308 m., kaybı (iniş) 1209 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 698 m.

Garmin yol bilgileri Ereğli-Devrek

Tur bilgisi: Ereğli-Devrek yolunun büyük kısmı tırmanış. 50 km’de 0’dan 700 m’ye çıkılıyor. Sonra 15 km bir inişle Devrek. Yolun tırmanış bölümü dar.
Konaklama: Çınar Otel, 0372-556 2115
Yemek: Erdemler Lokantası, 0372-556 8088
Hediyelik: Işık Bastonculuk, 0372-556 3090



Elif Otel, Ereğli
















Hüseyin Bey ile, Sakallar, Devrek



Sarı Mantar, Sakallar, Devrek




Devrek


Işık Bastonculuk, Devrek


























8. gün (devamı) Devrek–Yenice İncebacaklar 6. gün (öncesi) Akçakoca–Ereğli





[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)

İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km

Genel Toplam = 507,46 km