8 Temmuz 2016, Cuma / Ereğli – Devrek, 66 km. (7. gün)
Otel odasında
yatmanın keyfiyle biraz tembellik yapıyoruz. Gerçi gece yağan yağmur bizi uyandırmış
ve balkona astığımız giysileri ıslanmaktan kurtarmak için ayaklandırmıştı. Ama
sonrasında gene daldık uykuya. Dün yazamadığım notları ve fotoları sabah
aktarıyorum. Kahvaltıya 9 buçuk gibi iniyoruz. Malum şeyler, peynir-ekmek-domates-zeytin-yumurta
ve de karpuz.
Toparlanıp çıkmak 10.45’i
buluyor. Ereğli’nin içinden geçerek Zonguldak yoluna çıkıyoruz. Hava güzel,
rüzgar karşıdan esmekte. Bugün Devrek yolcusuyuz. 55 km gibi bir yol. 700
metrelere yaklaşacağız. Bolca rampa gözükmekte.
Tırmanışlarda [e]
desteğini açıyoruz. Zaten rüzgar da ciddi karşı koymakta. Şehre yakın bölümler
kalabalık, ama Devrek ayırımına geldiğimizde hafifliyor. Araçların çoğu
Zonguldak yolcusu. Manzara da güzelleşiyor, pedallamak da. İnişli çıkışlı bir yol.
Mesire yerleri var geçilen (Antik Park). Otlayan inekler. Selamlaşıyoruz. Bize
merakla bakıyorlar. Bunlar da neyin nesi?
Toprak bölümler var. Hızla geçen araçlar tozu toprağı kaldırıyor.
Bereket rüzgar burada bize doğru değil. Sağda dere akmakta (Aydınlar Çayı). Yol
sola sapıp dere solumuza geçiyor. Yolun tadı daha da güzelleşiyor. Dar bir yol
ama. Tırmanarak devam ediyor. Solda bir çeşme, ilk gelen. Sularımızı
tazeliyoruz. Suratsız bir aile de var çeşmeden faydalanan.
[e], 21,9. km/11.55,
% 20’lik ilk dilim gidiyor. Kızılcapınar’a geldik, 24 km geride kaldı. Sağda
bisikletçi Metin Bey’in sözünü ettiği pideci, Şeref Pide. Mutlaka tadın demişti
ama karnımız öyle tok ki pas geçiyoruz. Siz gelirseniz tadın, lezzetini de bize
anlatın.
Yol dar ama trafiği
hafif, daha çok karşıdan gelenler bizi görünce dikkatli ve mesafeli geçiyorlar.
Tırmanış sürüyor. Yer yer çıkılan iniliyor. [e], 30. km/12.45, % 20’lik ikinci
dilim gidiyor. Kaldı % 60.
Uzundur
pedallıyoruz. Artık sıkıntı vermeye başladı. Karnımız da acıktı. Firuzan çantasını
karıştırıyor. Yanımızda taşıdığımız ‘Acil Durumda Camı Kırınız’ malzemelerinden
tahin-pekmez karışımını indiriyoruz. Off
kendime geldim diyor Firu. Aynen, ben de. Sonra gelen köy kahvesine
(Çaylıoğlu, 32,4 km, 149 m rakım, 12.57) yerleşip peynir-ekmek-domates ile midemizin
boş kalan yerlerini dolduruyoruz. Masamıza Şerafettin Bey oturuyor. Hollanda’ya
işçi gitmiş zamanında. Gençlerden dert yanıyor. Hiç laf dinlemiyorlar... Soda 1 lira. Çaylar 75, ilk ikisi çaycının
ikramı. Köy için fazla. Hani biz bir kere geçiyoruz da, sabahtan akşama kadar oturan
için çok.
Devrek’e daha 25 km
var. Yol yamalı oldu. 199 m’deyiz ve daha çoook çıkacağız. Havada kara bulutlar
dolaşmakta. Firu yağmur gelecek gibi diyor. Aman, şimdi bir bu eksikti! Yol
üzeri gelen geçenle selamlaşarak sürüyoruz. Kimi yerde Pat-Pat dedikleri, mini
traktör gibi motorlardan devşirilen taşıma araçları vardır ya. Çapalama
makinalarına bağlanan römorklar, hatta üstü kapalılarını bile gördük, ama
plaka-ruhsat falan (gerek) yoktur, bu bölgede bolca geçiyor yanımızdan.
Öylesine güzel
dağlar, tepeler, vadiler var ki sağımızda. Bunun önünde fotograf çekilmez de
nerede çekilir? İmdaaaat! Elektrikçi Hüseyin Bey imdadımıza yetişiyor, fotolarımızı
çekiyor. Tanışıyoruz, Ereğli’de dükkanı var, bu köyden. Yani Sakallar köyünden.
Ve burası son nokta, 698 metreye geldik. Bundan sonrası bırak kendini
Devrek’tesin durumları :)) İniş öncesi bir davet alıyoruz. Muhtar (Sakallar
Köyü) bizi çaya çağırıyor. Daha başka ne istersin ki?
Elinde dizi dizi
mantarlarla gelen kişi Maltepe’de gardiyan olan Mustafa Bey. Dün yağan
yağmurlar sonrası güneş hemen taze mantarları çıkarmış ortaya. Sarı Mantar,
taze de tüketilirmiş. Tadıyoruz, ilk defa böyle bir şey. İçinden beyaz bir süt
akmakta. Ama ne lezzet ki sormayın.
Muhtarda kahve ve karpuz. Yorgunluğa ve sıcağa ne de iyi geliyor soğuk karpuz. Yuvadan düşmüş kırlangıç
yavrularını uçurmaya çalışıyor torunu. Müthiş insanlar, samimi, dost, verici.
Neşeleri hep böyle bol olsun.
Süper bir iniş
başlıyor (16.35/56,8 km). 698 metreden bıraktık kendimizi yer çekimine. Firuzan
eskisine oranla daha hızlı iniyor artık. Dibimden ayrılmıyor. Yolun bir bölümü
toprak, çalışma var. Hızımızı kesiyor. Benim bataryanın da sonuna gelindi. 4-5 km
ancak taşırım seni diyor. Bir şekilde test de ediyorum. Hangi yollarda ne kadar
yetiyor, saatin göstergesi ne derece doğru söylüyor... vs. vs.
Muhtar uyarmıştı
sol gösterir ama sağdan gidin diye. Önce atlasak da sonra toparlıyor Devrek’e
giriyoruz. İlçeyi ikiye ayıran çayın üzerindeki köprüdeyiz. Fazla suyu yok. Devrek çayı, Bolunun Abant dağlarından
doğup Büyük Su adını alır. Yeniçağ’dan ve Dirgine yakınlarından katılan iki
önemli koldan sonra Devrek Çayı adını alır. Çomaklar Deresi ve birkaç ufak dere
de bu çaya katıldıktan sonra Gökçebey ilçesi yakınlarında Karabük’ten gelen
Soğanlı Çayının devamı olan Yenice Çayı ile birleşerek Filyos Çayını meydana
getirip, Filyos Bucağında Karadeniz’e dökülür.
Tansal Bey bize
dükkanını tarif ediyor, “köprünün karşısından devam edin, İstanbul pastanesini
sağınızda göreceksiniz, oradan sapın ve 50-60 metre gidin, Işık Bastonculuk
gelecek”. Bulmak zor olmadı. Atölyeden gelene kadar biz dükkandaki bastonları
inceliyoruz. Farklı desenlerde, değişik saplarla, asa şeklinde, oyma-baklava-burma-mat-parlak-renkli...
Kendisinden bastonun hikayesini dinliyoruz. Öncelikle Tansel Beyin 40 yıldır,
babasından devraldığı bu atölyede bastonculuk mesleğini sürdürdüğünü, Kültür
Bakanlığına kayıtlı el sanatları ustalarından olduğunu öğreniyoruz. Sapı ceviz,
gövdesi kızılcık ağacı, ucu da manda boynuzu olan klasik Devrek bastonu tamamen
bir el sanatı ürünü. Ağacının işlemeye hazır hale gelmesi için bile 2 sene
bekleniyor. Firu babasına bir tane seçiyor, yekpare ağaçtan yapılmış bir
şaheser. Tansel Bey’in bastonlarını merak ediyorsanız tıklayın, Işık Bastonculuk.
Bu arada Devrek simidi ve beraberinde kaşar peyniri ve çayla biraz midemizi
bastırıyoruz.
Tansel Beyin yönlendirmesiyle Çınar Otelinde yerimiz ayrılıyor, gecesi 150 lira, O.K., tanıdık indirimiyle.
Otel fazla uzakta
değil, kapıda sahibi Zeki Bey bizi karşılıyor. 212 nolu odaya yerleşiyoruz. Duş
ve malum işler sonrası çıkış. Akşam düğün olacakmış, bir hayli hareketli otelin
içi. Bisikletleri geçici olarak bahçede bir köşeye almıştık. Sulu yemek arayışı
Erdemler Lokantası’na getiriyor bizi. Kuru+pilav+çoban salata+yoğurt+su= 24 TL.
Eski çağlardan itibaren köklü bir geçmişi
olan Devrek, ilkin Erken Kalkolitik
Çağ’da (MÖ 5500), yani günümüzden 7500 yıl önce yerleşime sahne olmuştur. Bu
özelliğiyle Devrek, bölgede medeniyetin ilk filizlendiği yerdir.
I. Beyazıt Hüdavendigar (1389-1402)
döneminde, bir vakıf arazisi ile ilişkili Osmanlı arşiv belgesinde geçen
Devrek, bu yıllarda ‘Hızırbeyili’ olarak nam salmıştır. Fatih Sultan Mehmet
Han’ın Amasra’yı 1460 yılında fethiyle birlikte Devrek ve çevresine Oğuz
boylarının konar-göçer Yörük topluluklarının iskânı artmıştır. Hem Hızırbeyili
hem de Devrek olarak anılan ilçenin adı 5 Eylül 1887 tarihinde II. Abdülhamid
Han’ın adına izafeten yirmi üç yıl boyunca ‘Hamidiye’ olarak anılmıştır.
1910 yılından itibaren tekrar Devrek olarak
anılan ilçenin kelime manası, ünü bölge sınırlarını aşmış ve ilçede kurulan
pazara izafen öz Türkçe olarak ‘Pazartesi’ anlamına gelmektedir.
Devrek’in
sokaklarında dolanmaca, köprüyü geçip Lunapark’a bir bakış, 43 yıllık muhtarın
kahvesinde içilen 2 sade (= 5 lira), sonra yenilen 2 dondurma (= 5 lira), biraz yön
şaşırmaca ve otele dönüş. Zeki Bey’in odasında Devrek ileri gelenleri ile
tanışma, bolca sohbet ve uykunun kendini belli etmesi sonrası odaya çekiliş.
Yarın Yenice’ye
gideceğiz.
Ereğli – Kızılcapınar – Sakallar - Devrek
Tur tarihi: 8
Temmuz 2016
Kat edilen mesafe:
66,59 km.
Ortalama hız: 14
km/sa.
Bisiklete biniş
süresi 4 sa. 44 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 57 dk.
En yüksek sıcaklık
39 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 29,4 ˚C
İrtifa kazancı
(çıkış) 1308 m., kaybı (iniş) 1209 m.
En düşük irtifa 0
m., en yüksek 698 m.
Garmin yol
bilgileri Ereğli-Devrek
Tur bilgisi: Ereğli-Devrek
yolunun büyük kısmı tırmanış. 50 km’de 0’dan 700 m’ye çıkılıyor. Sonra 15 km
bir inişle Devrek. Yolun tırmanış bölümü dar.
Konaklama: Çınar
Otel, 0372-556 2115
Yemek: Erdemler
Lokantası, 0372-556 8088
Hediyelik: Işık
Bastonculuk, 0372-556 3090
Elif Otel, Ereğli
|
Hüseyin Bey ile,
Sakallar, Devrek
|
Sarı Mantar,
Sakallar, Devrek
|
Devrek
|
Işık Bastonculuk,
Devrek
|
8. gün (devamı) Devrek–Yenice İncebacaklar –
6. gün (öncesi) Akçakoca–Ereğli
[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)
İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Kumcağız-Karasu Maden Deresi = 78,63 km
Maden Deresi-Akçakoca = 41,59 km.
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km
Devrek–İncebacaklar = 57,10 km
İncebacaklar–Safranbolu = 48,55 km
Genel Toplam = 507,46 km