5 Temmuz 2016, Salı / Kumcağız - Karasu
Maden Deresi, 78 km. (4. gün)
Komşuların
gürültüsü, gelip gidenler... bir hayli sesli gece oldu. Ama bir şekilde uykuya
dalmışız. Sabah haliyle erken uyanıyorsun, çadıra giren ışık nedeniyle. 7’ye
doğru kafamızı çadırdan uzatıp kapalı bir hava, gelen kara bulutlar ve meteonun
yağmur tahmini bizi hızlı hareket etmeye zorluyor. Eşyaları, çadırı, bisikleti
vs’yi toparlayarak ucu ucuna yağmurdan kaçabiliyoruz. Hemen yandaki yeni
açılmakta olan pastaneye sığınıyoruz. Ama öyle bir iniyor ki yağmur, dam altında
bile rüzgarla gelen sudan kaçmak için içeriye girmek durumundayız.
Yeni çıkmış börek
ve poğaça ile demli çay eşliğinde kahvaltımızı yapıyoruz (20 TL). Aile
işletmesi, Sefa Bahçesi Cafe. Bu sene biraz geciktiklerini söylüyorlar. Bey, Karmez
bölge bayii, ürünler oradan. Dondurulmuş gıda. Anne mutfakta, 2 kardeş
serviste. Tıkır tıkır çalışıyor herkes.
Yağmurdan kaçan
kaçana. Feci indirdi. Yollar tamamen su doldu. Gelenlerin çoğu geri döndü.
Sonunda durdu ve biz de yola çıkabiliyoruz. Saat 10. Bugün yolumuz bizi Karasu
tarafına götürecek, sahilden gideceğiz. 70 km’lik bir mesafe.
Daha Kumcağız’dan
uzaklaşmadık yağmur tekrar başlıyor. Tedbirliyiz ama. Yağmurluklar hazır, ben
zaten çantalara hareket etmeden önce kılıfları takmıştım, Firu’nunki kendinden
yağmurluklu. Üstümüze de, pantolon ayakkabı dahil, giyince su altında bile
binebiliriz artık bisiklete :))
Kefken sonrası ilk
geçeceğimiz köy Cebeci. Sokak temizleme makinesinin peşine takıldık gidiyoruz.
Ohh, adam temizliyor yolumuzu biz peşinden. Islak ve çamur olan bu yolda böyle
bir temizliğin arkasından gitmek zevkli oluyor. Ama sapağı kaçırıyoruz.
Sormasak gideceğiz Cebeci’nin çıkmazına. Neyse vaktinde doğru yolu öğrenip ayrılıyoruz buradan.
Bayramın ilk günü,
yollarda araba çok, insanlar da bayramlaşmak üzere çıkmışlar. Her girdiğimiz
köyden yol sora sora ilerliyoruz. Biraz karışık bir bölge. Kandıra üzerinden de
gitmek istemiyoruz. Bu yol harika çünkü. Köy içlerinden geçiyor, fazla araç
yok. Sırasıyla Çamkonak, Akçabeyli, Karaağaç, Arifağa, Ortaköy, Başoğlu,
Camitepe geçilecek.
Gök yüzü açıyor,
üstümüzdekiler fazla gelmeye başladı. Terletti de, naylon torbanın içine
girmiştik. Zaten soyununca acaba giymeyip yağmura mı ıslatsak yoksa ter mi daha
iyi diye düşünmeden edemiyorsun. Sırılsıklam olmuşuz terden.
Karaağaç köyünde
bir mola, karnımızı da doyuralım, biraz da çay ve soda. Bakkal tek domatese
para istemiyor. Çay da soda da 50 krş burada. Kahve insanla dolu, çoğu okey
oynuyor, kimi derin sohbette.
Yolda gördüğümüz
erik ağacında durarak göz hakkımızı alıyoruz. Kırmızı kırmızı erikler, ağacın
üstü dopdolu. Ye ye doyamıyorsun. Sağda bir yol ayırımı, Acarlar Gölü Longoz
Ormanı (34,9 km/13.30). Burası da gidilecek görülecek bir yer olmalı. Belki
başka sefere.
Acarlar Longozu,
İğneada Longozundan sonra Türkiye'de ikinci büyük, tek parça halinde ise en
büyük longoz. Longozlar, kendilerini besleyen akarsuların yer altında oluşan
setler sebebiyle akamayıp gölet oluşturması ve ormanların bu sularla
kaplanmasıyla oluşuyor. Bir başka deyişle tabanı göl olan orman. 12 km uzunluğunda,
1 ile 1,5 km genişliğinde, denize 2 km mesafede.
Acarlar Longozu
|
[e], 36,8 km/13.40/2.
çentik. Köy yolundan ayrılıp ana yola bağlandık. Burada trafik bir hayli
artıyor. Benzincide içilen bir aysti ve Karasu yönünde devam ediyoruz. Sakarya
nehrini bir köprüyle geçiyoruz. Sakarya da ne uzun bir nehir. Kızılırmak ve
Fırat’tan sonra üçüncü. Nehir, ismini
Yunan Mitolojisindeki nehir tanrısı Sangarius'dan almaktadır. Uzunluğu
824 km olup, beslenme havzasının genişliği 58.160 km2.
Sakarya nehri havzasında şu dokuz ilin toprakları bulunmaktadır: Sakarya, Bolu,
Ankara, Eskişehir, Bilecik, Bursa, Kütahya, Konya, Afyon. Sakarya nehrinin
kolları: Porsuk Çayı, Ankara Çayı, Mudurnu Çayı, Koca Çay, Kirmir Çayı, Çark
Suyu ve Darıçay Deresi'dir. Önce İç Anadolu’ya doğru akar sonra Kızılırmak'ın
tersine bir kıvrımla, kuzeye döner, Polatlı yakınlarında en büyük kollarından
biri olan Porsuk Çayı'nı ve Ankara Çayı'nı alır. Geyve Boğazı'ndan geçer ve
Karasu'dan akarak Karadeniz'e dökülür.
Karasu bir hayli
hareketli. Sahil boyunca giden ana cadde üzerinde her şey. Fazla kalabalık bir
trafiği var. Biraz da bayramdan mıdır herkes abartılı sürmekte-dolaşmakta. Anlaşılan
Ramazan Bey fazla sıkmış buraları! Nerede kalacağız diye sorarken Okka Cafe’de
içilen 2 filtre kahve ve frambuazlı çiizkeyk (cheesecake), öğrenilen bilgi
sonucu Maden Deresi denilen mesire yeri ortaya çıkıyor. Firu çok istiyor
dereyi. Dere dere diye tutturuyor :)) Kafe sahibi bey bize yardımcı oluyor ve
telefonunu buluyor mekanın. Arayıp Soner Beyden yerle ilgili bilgi alıp çadır
kurabileceğimizi öğrenince burada kalmaya karar veriyoruz. Kafe sahibi 4.
Mustafa Beye teşekkür edip pedallara yeniden basıyoruz.
2 km kadar Akçakoca
yönüne gidip sağdan dar bir yoldan Maden’e doğru çıkıyoruz. Bir de şelale
varmış burada. Kuyumculu geçiliyor. Yol dar, yer yer daha da dar ama sıkıntı
yok. Giden gelen araba çok. Yol üzerinde yenilen 2 haşlama mısır ki tadı şeker
gibi ve 9 km (+2 km) sonra varıyoruz hedefimize. [e], 73 km/16.30/3.
çentik.
Antik Maden Deresi’nde
20 lira karşılığı kendimize çadır yeri arayışındayız. Bir hayli kalabalık var. Herkes
mangal durumunda. Duman basmış ortalığı. Top sahası etrafını dönüp, WC’lerin
yakınında bir seçenek var. Veya kütük evlere yakın bir yer olabilir. Ama öyle
veya böyle bize şarj için elektriğe yakın yer lazım.
Lokanta arkasındaki
bitmemiş otel binası yakınında çadırı kurup akşam yemeğine geçiyoruz.
Mıhlama+karışık salata+menemen+künefe ve bolca çay=35 TL. Bu mesire yeri tapulu,
bir kişiye aitmiş, İbrahim Sapan. 45 dönümlük bir alan. Soner Bey de onun adına
çalışıyor, yönetimini yapıyor. Karadenizli, sanırım Trabzonlu. Cana yakın,
samimi.
Maden Deresi,
Sakarya'nın Karadeniz kıyısında yer alan Kocaali ve Karasu ilçeleri arasında
yer alır. Bazen Kocaali bazen de Karasu topraklarında aktığı görülür. Kaynağını
Çam Dağından alır, kuzeye doğru akışa geçer. Uzunluğu 30 km’dir. Tabiat Parkı
yapılması için teklif edilmiştir. Osmanlı Devletinin son zamanlarında bir
Fransız firma tarafından maden (kurşun, boraks, çinko ve altın) çıkarımı
yapılmış, firma madenleri terk ederken galerileri patlatarak ayrılmıştır.
Bize tesisi teslim
edip gidiyorlar. Bir nöbetçi, bir de yanık ışık bırakıyorlar. Duş yok ama WC
temiz. Yıkanmasan da silinebilirsin. Yağmur ihtimaline karşın çantaları ve
bisileri kapalı mekana çekiyor, sonra temiz bir uyku çekmek üzere çadıra çekiliyoruz.
Yarın Akçakoca’ya
gideceğiz.
Kumcağız – Cebeci – Karaağaç – Başoğlu - Karasu
- Maden Deresi
Tur tarihi: 5
Temmuz 2016
Kat edilen mesafe:
78,63 km.
Ortalama hız: 15
km/sa.
Bisiklete biniş
süresi 5 sa.14 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 47 dk.
En yüksek sıcaklık
35 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 28,3 ˚C
İrtifa kazancı
(çıkış) 717 m., kaybı (iniş) 670 m.
En düşük irtifa 9
m., en yüksek 114 m.
Garmin yol
bilgileri Kumcağız-Maden Deresi
Tur bilgisi: Yol
asfalt, bazı bölümler eskimiş köy yolları. Karayolunda trafik var ancak
Karasu’ya kadar bu yolda tırmanış yok, Karasu’ya yaklaşılınca güvenlik şeridi başlıyor.
Maden dersine yükselerek çıkılıyor. Yol dar, yer yer tırmanışlar var, sert
olmayan.
Kamp: Antik Maden Deresi Turistik Tesisleri, 0533-575 3014, Soner Kazancı.
Kamp, Kumcağız
|
Sefa Bahçesi Cafe,
Kumcağız
|
Kumcağız |
Sakarya Nehri,
Karasu
|
Karasu Deresi,
Karasu
|
Muhlama+Salata,
Antik Maden Deresi
|
Künefe, Antik Maden
Deresi
|
5. gün (devamı) Maden Deresi-Akçakoca – 3. gün (öncesi) Ağva-Kumcağız
[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)
İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Kumcağız-Karasu Maden Deresi = 78,63 km
Maden Deresi-Akçakoca = 41,59 km.
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km
Devrek–İncebacaklar = 57,10 km
İncebacaklar–Safranbolu = 48,55 km
Genel Toplam = 507,46 km