20 Mayıs 2024

[bisikletle]Türkiye: Paflagonya’nın derinliğine doğru... (Çorum II)

 

18 Mayıs 2024, Cumartesi / Çorum II (14. gün)

 

Tembellik yapabileceğim bir gün, Çorum’da 2’nci günüm olacak. Alışkanlıktan 5 gibi uyanıyorum ama kalkmayıp tekrar uyumaya çalıştım. Yarı uyku yarı uyanıklık ederek 7 buçuğu buldum. Kahvaltı 9 buçuğa kadar denilmişti. Biraz tabletten haberlere bakıyor, yarınki rotayı tekrar inceliyor, hava durumunu kontrol ediyor, tıraş olup 09.10’da kahvaltı salonuna, 5. kata çıkıyorum. Açık büfeden kendime sağlam bir tabak hazırladım. Tüm gün tutsun. Kızartma kırmızı biber vardı. Hoşuma gitti. Bir de sandviç hazırladım onunla, peynir de katarak. Gün içinde acıkırsam diye.


Tekrar odaya geçip etmem gereken telefonları yapıyorum. Yarınki hedefim olan Aydıncık ÖE aranıp yer konusu görüşülüyor. Sonra Vezirköprü ayarlanıyor. Dünkü telefonlar neticesinde Kargı’da kalacak yer olamadığından rotayı Merzifon yerine Ladik’e çeviriyorum. Dolayısıyla Ladik ÖE de aranıyor.

 

Hava bugün güzel olacak. 11 gibi çıkıyorum. Günün programında Çorum Müzesi var. Dünkü bisiklet turlamamda yazısını görmüş, biraz takip etmiş ama bulamamış geri dönmüştüm. Google’da işaretleyip takip ediyorum yönlendirmeyi. ÖE’den epeyce uzakta. Yürüyorum, neyse ki hafif iniş, rahat yürünüyor. Burada “fatbike” denilen elektrikli bisikletlerden çokça görüyorum, el gazı da var, motor gibi gidiyor. Tekerler de kalın olunca, rahat olmalı.


Arada sorarak yürümeye devam. Kalenin restore edildiği yazılmış önüne. Bakırcılar Çarşısı’ndan geçiyorum. Halen bu işi yapanlar var. Kazanlar tak tuk sesleri arasında dövülüyor. Kalaycılar, semaverciler, ibrikçiler... eski bakır sarı alınır denmiş. Bir de dikkatimi çeken, nereye baksam Karakuş yazısını  görüyorum. Leblebici bunlar. Bir aileymiş, baba-dede-torum, herkes bu işte.

 

Geldim müzeye. Binası güzel duruyor. 65’le giriş yapıyorum. Zaten Müzeler Haftasındayız, herkese beleş olmalı. Binanın önünde genişçe bir bahçesi var. İki yanda, açık havada sergilenen taş eserler görülmekte. Sağdan devam ediyorum, dönüşte de soldakilere bakarım. Ana bina Arkeoloji, yandan da başka bir giriş işaretlenmiş, Etnografya bölümü.


Binayı merak ediyorum. Güvenlikçiler bilgi veriyorlar. 1916 yılına tarihlenen ve yapıldığı günden itibaren hastane, Ziraat Mektebi, Makine Meslek Yüksek Okulu olarak hizmet veren bina, 1986 yılında müze olmak üzere ayrılmış. 1988’de geçirdiği yangın sonrası yapılan restorasyonla da 2003 yılından beri Çorum Müzesi ve“Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescilli.

 

Soldaki Arkeoloji Salonu’nu geziyorum. Müze Haftası nedeniyle eski fotolardan oluşan, binaya ilişkin fotolar serpiştirilmiş yürüme koridoruna. Cam vitrinlerde çok güzel eserler var; Kalkolitik Çağ, Eski Tunç Çağı ve özellikle Boğazköy-Hattuşa, Alacahöyük, Yörüklü Hüseyindede arkeolojik kazılarında açığa çıkartılan Hitit Dönemine ait yapıların mimari kesiti, çizimler, fotoğraflar ve tanıtım levhaları eşliğinde sergilenmekte. Tek kelimeyle müthiş, hayranlıkla geziyorum. Ardından 2’nci kata çıkıyorum; Boğazköy-Hattuşa ve Ortaköy-Şapinuva kazı buluntusu Çivi Yazılı tabletler ve mühür baskılı bullalar ve o döneme ait mühürleri bu katta görebilirsiniz.


Ortaköy-Şapinuva seramik eserleri ile başlayan 3. katta, Pazarlı kazısında açığa çıkartılmış olan Frig Dönemi ile aynı döneme ait Boğazköy-Hattuşa ve Alacahöyük buluntuları sergilenmekte. Bu kattaki kronolojik sıralama Helenistik, Galat ve Roma Dönemi seramik eserleri ile son bulmakta. Çeşitli dönemlere ait sikkelerin olduğu bölümü hızlı geçiyorum. Nedense minik paralar pek ilgimi çekmiyor. Roma Dönemi cam eserleri, altın ve gümüş süs eşyaları, heykelcikler, kandiller ile Bizans Dönemi eserlerin sergilendiği 4. kat ile 2 ana 2 ara kattan oluşmuş Arkeoloji Salonu son bulmakta.

 

Hemen, aynı binanın alt katında olup ama girişi ayrı-yanda olan Etnografya Salonu’na geçiyorum. İlkin girişte, tematik olarak canlandırılmış Çorum’a özgü bakırcılık, leblebicilik ve kahvehane kültürünü yansıtan üç ayrı dükkan karşınıza çıkıyor. Bunların yanı sıra Çorum yöresinin özelliklerini belli eden kadın giysileri, halı ve kilimler, çeşitli takı ve süs eşyaları ile Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait silahlar, ahşap ve madeni eserler, el yazması dini kitaplar dikkat çekmekte.

 

Buradaki güvenlik memuru da açıklamalarda bulunuyor. Hepsinin işlerini sevdikleri belli. Güzelce öğrenmişler. Aslında bizim açıklama yapmamız istenmiyor deseler de hoşlandıkları anlaşılıyor. Bazı noktalara dikkat edemezdim, gözümden kaçardı, onlar söylemeselerdi. Konu konuyu açıyor, ben de kendimden, bisiklet turundan söz ediyorum. Müzede çocuklara ve gençlere yönelik, bu ilkokuldan lise sona kadar verilen bir eğitim çalışmasının yapıldığını öğreniyorum. Yatakhanesi de olup bir gece kalıyorlarmış. Gelenler çevre okullardan olup, başlarında öğretmenleri bulunup, el işi çalışmalar, uygulamalı örnek kazı çalışmaları yaptıklarını anlatıyor: “Eserleri gömüp saklıyoruz, onlar bulup çıkartıyorlar, hem seviniyorlar, hem de daha sonra ne olmak istediklerini sorduğumuzda çoğu arkeolog diyor Mesut Bey.” Çok tuttum bu uygulamayı. Gençlere çocuklara yönelik çalışmalar çok önemli. Bir de yobazların yaptıklarını düşünün, sınıfın ortasına mezar maketi getirip çocuklara dua ettiriyor, maket Kâbe’nin etrafında döndürüyorlar. Bu kökten dinciler büyük tehlike, belâ.

 

Bu bölümde ne var ki açıklamalar yetersiz kalmış, etnografik eserlere ait daha geniş, hatta iki dilde açıklamanın gereğini görüyorum. Bunu güvenlik memuruna söylüyorum. Müdüriyete yazarsanız çok iyi olur, bunları değerlendiriyorlar. Dönüşümde bunu yapmak isterim (*).

 

Müze bahçesinde sergilenen, Hitit Dönemi'ne ait boğa tasvirli çeşme, Roma ve Bizans Döneminden heykeller, mezar stelleri ve mil taşlarının yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı Dönemi'ne ait kitabe ve mezar taşları da ilgi çekici.

Vikipedi


(*) Çorum Müzesi 



1 saatten fazla kalmışımdır müzede ve aldığım tarif üzerine Saat Kulesi’ne doğru yürümekteyim, bu arada saat de 14.05 olmuş. Kestirme yoldan gidildiğinde fazla uzak değilmiş müze. Etnografya bölümünde gördüğüm “Tıkı'nın Kahvesi”ni bulmaya çalışıyorum. Halen torunları işletmektelermiş denildi. Buldum ama el değiştirmiş, aile devretmiş, Sivaslılar işletiyormuş şimdi. Masanın birinde bulunan boşluğa sandalye çekip beylerin yanına oturuyorum. Haliyle sohbet ediyoruz, neredensinle başlayıp ne iş yaparsın, siyaset, İmamoğlu, Ankaralı Yavaş… Beylerden biri belediye tanzim mağazasında müdürlük yapmış, diğeri motor tamirciliği. Müdürlük yapan bir süre sonra kalkıyor. Çayımı ödetmiyorlar bana. Ne bonkör değil mi insanımız? Misafir gelmişin çayını mı ödeyeceksin? Bu arada Çorum’da çaylar 5 lira halen. Motorcu Hasan Bey dört çocuk sahibi. 4’ünü de okutmuş, yüksek tahsil yaptırmış. Biri hakim, 2’si hemşire, diğeri işletme okumuş. Bravo doğrusu, taktir ettim. Kendi oku(ya)mamış ama çocuklarını okutmuş. Büyük fedakarlık. Kolay değil çocuk okutmak. Gayet iyi bilirim. Birer çay daha içip birlikte kalkıyoruz. Bana Hıdırlık’ı görmemi öneriyor.

 

Kiraz çıkmış, tezgahlarda 60 liraya gördüm. Çilek de var yeşil erik de. Hava öyle sıcak ki bugün. Tam t-shirt ve short’luk. Yaz geldi mi? Ulucami’nin içini çekmemiştim dün, oraya gidip bunu da tamamlıyorum (**), ardından en dar arastayı tekrar görüp karnımı doyurmak için dünkü Velipaşa Hanı’ndaki lokantaya gidip (Çorum Mutfağı) yumurtalı fasulye yemek istiyorum ancak o dün varmış, bugün sadece kebap durumları. Hoppala! Ne edeyim, dün gördüğüm bir lokanta geliyor aklıma. Onda da her şeyde kemik suyu veya bulyon var. Pilava bile kemik suyu koymuşlar. Yanımdaki sandviçi yemek istemiyor akşama saklamak niyetindeyim. Bakınıyorum dolanarak. Bir gözlemecinin önünden geçmekteyim. Girsem mi, ama pide ve gözlemeyi ilerideki günlere saklamak istiyorum. Hiç bir şey bulamadığımda çözüm pide oluyor. Kaşığım yanımda olsaydı Yayla’nın barbunya pilakisi olabilirdi.


(**) Ulu Camii, Murad-i Rabi Ulu Camii, Sultan Alâeddin Camii ya da Câmi-i Kebîr. Kitabesi bulunmayan caminin Selçuklu Sultanı III. Alâeddin Keykubad'ın azat ettiği kölelerinden Hayreddin Bey tarafından XIII. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Ağaç işçiliği yönüyle de önemli bir mekandır. Osmanlı hanedanı üyesi Padişah III. Murat zamanında Sultan Murad-ı Salis Cami adıyla anılmıştır. 1446 yılında gerçekleşen bir depremde büyük oranda yıkılmış, Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. 1790 yılındaki depremde tekrar harap olan cami, tadilat devam ederken Abdülcabbarzade Süleyman Beyin ölmesiyle oğlu Abdülfettah Bey tarafından 1810 yılında bugünkü hali ile tekrar yaptırılmıştır. Halkın da yardımıyla birlikte Mutasarrıf Celal Bey tarafından 1905'te son cemaat yeri yapılmıştır.

Vikipedi


Böyle lokanta aranırken bir bisikletçi çıkıyor karşıma, Fakı Ticaret; Salcano, Mosso, Ümit, Kron, Carraro, Shimano..., hepsi yazıyor camında. Büyükçe bir dükkan, tıka basa dolu. Fatbike’lar 40 bin. Orta motor soruyorum. Satamayız burada diyor ama isterseniz getirttiririz. Ben de kendimi anlatıyorum, aldığım bisikleti, o gün ödeme imkanı vardı ama bugün mümkün olmadığını söylüyorum. Gerçekten ne hale getirdi ülkeyi? Bitirdi, resmen iflas ettirdi ve halen konuşuyor. Tahammül edemiyorum görmeye. Kron’un Bosch motorlu bisiklet ürettiğini söylüyor bey. Bilmiyordum ama Bosch Türkiye’de var mı bisiklet motoru olarak? Kron mu destek veriyor? Her yerde nasıl verebilir? Ama sayfasında 137 bine satılıyor. Yani satışa koymuş, mümkün mü almak?

 

Sokak aralarında lokanta ararken Hıngal Evi diye kocaman yazılmış bir dükkan, gözüme ilişmesiyle yokluyorum. Patatesli varmış ve porsiyonu 180 lira diyorlar. Ismarlıyorum. Yoksa yarım mı alsaydım ama suya atmışlar bile. Üzerine dökmek için bir küçük kap yoğurt ve turşu ile geliyor siparişim. Bu iş iyi oldu, bir değişiklik. Pul biber döküp mideye iniyor hıngallar. İstanbul’da Yalova'nın Güneyköy’ünde yeriz ve çok severiz. Kafkas mantısıdır, bilirsiniz. Birçok yörede; hınkal, hengel, hangel, hingel veya haluj gibi daha pek çok farklı isimler aldığı gibi yapılışlarında da değişik tekniklere sahip olduğu, bazı yörelerde içi boş bazı yörelerde ise içi dolu hazırlandığı anlatılır.


Kahve içecek yer bakınıyorum. Velipaşa Hanı doludur, bugün cumartesi çok insan var sokaklarda. Park içindeki kahvede 30 liraya bir sade ısmarlıyor, Figen’le yazışıyor, internette yeni rota üzerindeki görülecek yerleri işaretliyor ve saatlerin ilerlemesi ve havanın serinlemesiyle ÖE’ye dönüşe geçmekteyim, yol üzerindeki Makbul denilen kuruyemişçiden biraz eksiklikleri tamamlayarak. Bugün GS-FB maçı var. Bakalım nasıl sonuçlanacak? (***)

 

Son yılların popüler İngiliz indie-pop gruplarından London Grammar, 2009'da iki müzisyen arkadaş, vokalist Hannah Reid ve gitarist Dan Rothman'ın bir araya gelmesiyle kuruldu. 2012’de de Dominic 'Dot' Major'un dahil olmasıyla London Grammar grubunu diğerlerinden ayıran şey, müziklerine nüfuz eden duygusal yoğunluk ve kırılganlık. Bu parçada arpist Jemima Phillips’in son derece dokunaklı tınılarını dinlemekteyiz; Nightcall



(***) Trendyol Süper Lig'in 37. haftasında Galatasaray derbide Fenerbahçe'yi konuk etti. Fenerbahçe 70 dakika 10 kişi oynadığı maçta ezeli rakibini 1-0 mağlup etti ve şampiyonluk umutlarını son haftaya taşıdı.





Burada “fatbike” denilen elektrikli bisikletlerden çokça

 görüyorum, el gazı da var, motor gibi gidiyor. Tekerler de

 kalın olunca, rahat olmalı.



Kalenin restore edildiği yazılmış önüne. 


Bakırcılar Çarşısı’ndan geçiyorum. Kazanlar

 tak tuk sesleri arasında dövülüyor. 


Kalaycılar, semaverciler, ibrikçiler... eski bakır sarı alınır denmiş.



Çorum Müzesi

Erzak Küpleri 

Bizans Dö. (MS 330-1453) /

 Osmanlı Dö. (1299-1923)



Mil Taşları–Roma Dö. (MS 1-3. yy)



Çorum Müzesi ve "Korunması Gerekli Taşınmaz

 Kültür Varlığı" olarak tescilli.


Meyvelik (Kalkolitik Çağ MÖ 6000-3000)


Kolye


Kolye II


Aslına uygun olarak sergilenen Eski Tunç Çağı Alacahöyük mezarı.


Tırnak Bezemeli Maşrapa / Meyvelik


Hüseyin Dede Vazosu (Hitit Dö.)


Eski Hitit Dö. (MÖ 16. yy)


Matara / Testi 



Vazo / Çanak / Gaga Ağızlı Testi / Riton

 (Asur Tic. Kolonileri Çağ. MÖ 1945-1730)


Matara / Testi


Maşrapa / Kol Biçimli Librasyon Kabı


Kalıp / Bakır Cevheri / Madenci Örs Taşı / Ok Ucu


Sap Delikli Balta / Hançer / Orak / Çok Uçlu Keski 


Bilezik (Hitit İmp. Dö. MÖ 1650-1200)



Huni / Çift Kulplı Kap 

(Hitit Dö. Boğazköy-Hattuşa)


Altın Broş


Tanrı Başı


Bira Kabı / Çanak / Matara Tipi Kap 


Ritüel Kap


Roma Dö. MÖ 30-MS 395


Kandil


Karıştırma Çubukları



Kolye / Bronz Bilezik


Madalyon/Pantokrator İsa (MS 6-11. yy)



Kabartmalı Duvar Kaplama Levhası /

 Kabartmalı Çatı Tuğlası / Aplike Koç Başı

 (Frig Dö. MÖ 900-330)


Boğa Başlı Törensel Kap


Firkete / Cımbız / Fibula


Testi


Riton (MÖ 7-6. yy)


At Başı (Frig Dö. MÖ 900-330)


Kase (Helenistik Dö. MÖ 330-30)


Şahin Heykeli (Galat Dö. MÖ 330-30)


Çeşme Paneli (Galat Dö. MÖ 330-30)


Testi (Roma Dö. MÖ 30-MS 395)



Kilit



Vazolar


Sürahiler (Seramik)





Resuloğlu Eski Tunç Çağ. Mezarı (Hititler)




Dünkü Bil’s dükkanı. Girip gömlek almıştım.


“Tıkı’nın Kahvesi” el değiştirmiş, aile

 devretmiş, Sivaslılar işletiyormuş şimdi.




C mi Ç mi?



Ulucami içi


Ulucami ağaç işçiliği yönüyle de önemli bir mekandır. Osmanlı

 hanedanı üyesi Padişah III. Murat zamanında

 Sultan Murad-ı Salis Cami adıyla anılmıştır.



Ulucami



Dikiciler Arastası


Dikiciler Arastası II


Hürriyet Parkı


Hürriyet Parkı II


Dünyanın Merkezi Çorum



Lokanta aranırken bir bisikletçi çıkıyor karşıma, Fakı Ticaret.


Büyükçe bir dükkan, tıka basa dolu. 

Hıngal Evi



Hıngal Evi




Gönlünde birisi var senin, yakmışsın abayı…


Vali Evi


Atatürk Anıtı, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu parkının

 içerisinde yer alıyor. Anıt 1931 yılında Çorumlu Mehmet usta

 tarafından hazırlanmış ve aynı yıl buraya yerleştirilmiş.







































































15. gün (devamı) Çorum-Aydıncık - 13. gün (öncesi) Uğurludağ-Çorum






[bisikletle]Türkiye: Paflagonya’nın derinliğine doğru...


İstanbul-Bolu, 5 km

 

Bolu-Kıbrıscık, 63 km

 

Kıbrıscık-Beypazarı, 54 km

 

Beypazarı-Güdül, 35 km

 

Güdül-Kızılcahamam, 58 km

 

Kızılcahamam-Atkaracalar, 68 km

 

Atkaracalar-Ilgaz, 55 km

 

Ilgaz-Çankırı, 57 km

 

Çankırı II

 

Çankırı-Kızılırmak, 55 km

 

Kızılırmak-Sungurlu, 46 km

 

Sungurlu-Uğurludağ, 49 km

 

Uğurludağ-Çorum, 74 km

 

Çorum II

 

Çorum-Aydıncık, 85 km

 

Aydıncık-Saraykent, 60 km

 

Saraykent-Yozgat-İstanbul







İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden” (Saray-Lüleburgaz)