13 Mayıs 2024

[bisikletle]Türkiye: Paflagonya’nın derinliğine doğru... (Atkaracalar-Ilgaz)


11 Mayıs 2024, Cumartesi / Atkaracalar - Ilgaz, 55 km (7. gün)

 

Odanın yakınında cami bulunmaması ne güzel bir şey. Ses patlamasıyla, sabah ezanıyla uyanmış olmadım (*). Rahat uyudum. Çarşafların beyaz olması beni çok mutlu ediyor, temizlik duygusu veriyor. Desenli çarşaf nedense öyle gelmiyor. 5 gibi bir uyandım, saate bakıp gene yattım. 6 buçuk gibi hazırlanmaya başlıyorum. Akşam yağmur yağıyordu. Bakalım yollar ne durumda. Arabalara bakıyorum da, kuru gözüküyor yollar. Bu iyi.


(*) İnternette ezan sesinin aşırı yüksek olmasından öylesine çok şikayet eden var ki. Genelgeye göre 70-85 dB arası bir değerde olması gerekirken bunların çok çok üzerinde ölçüm yapanlar var. Eskiden 5 vakit ezanın her biri farklı makamlarda okunurdu. Bugün hepsi bağıra bağıra aynı okunmakta. İki Arap ülkesine gittim, böyle bağırtı duymadım.

 

Oda geniş olduğundan hazırlanmak da rahat oluyor. Lavabodan da sıcak su akması iyi. Tıraş olurken kolaylık sağlıyor. Hazır olup eşyaları iki postada indirip bisikleti saklandığı yerden çıkartıp yüklemek, çekilen foto ve 7 kırk üç hareket saatim. Ahmet Bey de ofisteymiş, vedalaşıp ayrılıyorum otelden. Aslında böyle yol kenarlarındakilere motel demezler mi? 


Güneş çıktı, hava açtı. Sonra kapanır mı? Kandırmaca mı yoksa? Biraz geri gidip U dönüşü sonrası Ilgaz yönüne pedallıyorum. 57 km gibi, daha çok inişi olan bir yol ama tamamı karayolundan. Bu çok sıkıcı. Güvenlik şeridinden gidiyorum ama tırtıllardan dolayı dar bir alan. Burada da çakıl ve cam kırıkları olabiliyor. Bazı yerler de öyle dar oluyor ki sürekli önünü kollamak zorundasın. Hava kapadı gene. Bugün yeniden kollukları taktım. Yağmur öğleden sonra bekleniyor. O zamana kadar Ilgaz’a varırım herhalde.


Arada yoldan da gidiyorum. Çoğu araçlar geniş geçmekteler. Ama bazen, iki TIR yarışıyorlar herhalde ki beni kovuyorlar yoldan. Zaten ben de sürekli aynadan kontrol ediyorum arkayı. Böyle bir durum varsa güvenlik şeridine geçiyorum-kaçıyorum. Normalde biri geçiyorsa hız azaltılmalı ki geçiş kolay-çabuk olsun. Ama TIR.lar inada mı bindiriyorlar? Hız kesmeden devam ediyor. Beyinsiz olmak böyle bir şey olmalı. 

 

Saat 08.46. 24 km geride kalmış. Hava 12,8 °C, ortalamam 23,2 km/s. Doğu yönündeyim. Arkama bakmaktan etrafıma bakamaz oldum. Geliyor mu, kaçayım mı...

 

Boyalı-Bayramören kavşağına kadar gelmiştim daha önceki gelişimde, sonrası yeni benim için. Yolda ölü bir kirpi yatıyordu. Türkiye genelinde her gün meydana gelen trafik kazaları sadece insanlar için değil, yaban hayvanları için de büyük bir tehdit. Bu kazalarda her yıl binlerce yaban hayvanı hayatını kaybediyor veya sakat kalarak zor bir yaşam mücadelesi vermek zorunda kalıyor. 

 

Hayvanlar her yerde tehlike altındalar. Vahşi doğada kalan tahmini sayılarını görünce inanası gelmiyor insanın. Yandaki tabloda WWF “nesli en fazla tehlike altında olan” yaban hayvanlarını gösteriyor. Sayılarına bakın hele! Son 10 yılda 460’dan fazla türün neslinin tükendiği ilan edildi. Bu hızlı biyoçeşitlilik kaybının sorumlusu büyük ölçüde “insan faaliyetlerinin artması” olarak bildiriliyor.


Kurşunlu ayırımı geldi. Girip bakmıyorum ve devam ediyorum. Mataraya su aramaktayım, çeşme bakınıyorum. Birine girdim ama kurumuş. Ilgaz’a yaklaştıkça tuz olayı ortaya çıkıyor. Çankırı Kaya Tuzu, ayaklara masaj vs. gibi ilanlar yol kenarında. ÖE’yi telefonla arayıp rezervasyonumun teyidini yapmak istiyorum ama açılmıyor. 35’inci kilometredeyim. Kapalı olan bir çaycıda mola veriyor, sucuktan ısırık alıyorum. Biraz da kaideyi dinlendiriyorum. Nedense rahatsızlık veriyor. Hava durunca sıcak ama hareket edince rüzgar soğutuyor.

 

10 dk mola sonrası devam. Radarla Kontrol yapılıyor diye yazmışlar. Herkes tıpış tıpış uslu uslu gitmeye başladı. Gene güvenlik şeridinden gidiyorum. Tırtıl var ama kalan kısın temiz ve geniş. Hava açtı, pus arkasında da olsa güneş yüzünü gösteriyor, ısıtıyor, 19,4 °C. Saat 10.01, 47’nci km.deyim. Ortalamam 23,4 km/s. Yönüm doğu. Rakım 867 m.

 

Ilgaz diye ayrılıyorum karayolundan. Yazısı önünde çekilen foto, haritadan ÖE’nin yerine bakıyorum. Hafif bir yokuş çıkılıyor ve ÖE solda beliriyor (10.45). Ancak burası merkez dışı. Hiç de sevmem, git gel zordur. Ara sıra girip eşya alamazsın-bırakamazsın. Neyse, kalacak başka yer de yok Ilgaz’da. Hep adını duydum, göreyim istedim ve ilçeye bakayım diye bisikletle devam ediyorum. 2 km sonra merkez geliyor. Küçük bir ilçe, merkezin etrafına toplanmış. Bir saat kulesi, Atatürk heykeli, yani öyle fazla bir numarası yok gibi duruyor. Zaten tarihi mekan da yok. Burası daha çok kayak merkeziyle ün yapmış. Bir tur atıyorum ve pazarın kurulu olduğunu görüyorum. Buna sevindim, gelir bakarım. Çok severim pazar gezmelerini : ))

 

ÖE’ye dönüp bisiklete dayanacak yer bulup çıkıyorum ama ortalıkta kimsecikler yok. Bir asansör görüyorum, üst kata çıkıp bakınıyorum. 1. katta personel oda temizliği yapıyor. Ben geldim diyorum. Aralarından biriyle resepsiyona inip kayıt yapılıyor. Oda No 115, 500- O.K şeklinde, 1. katta. Çıkıp odaya bir bakıyorum. İki tek yataklı. bisiklet için yer soruyorum. Kapısı olmayan bina altında bir yer öneriliyor, beğenmiyorum. İsterseniz odanıza alın deniliyor. Daha iyi. Asansörle çıkartırım. Ama kapısı sadece içten açılıyormuş. O nedenle önce bisikleti ve çantaları dışta asansör kapısında hazır ediyorum. Sonra inip asansöre sığdırıyorum velespiti ve odaya çıkartıyorum. Duş alıp fazla gecikmeden merkeze, hem pazara hem karın doyurmaya. 


Otostop çektim. Biri alıp pazar yakınında indiriyor. Kendisi bir lokantada çalışıyor, aile işi anladığım, Yaylacı Kebap Pide Salonu. Pazar oldukça büyük. Dışında giyim kuşam, içeride sebzeler meyveler. Burası elbette İstanbul’dan daha ucuz. Yaşamak daha kolay. Bim’den alınan bir ayranla yürüyorum. Kısa ama buranın piyasası olan bir caddesi var. Sağlı sollu dükkanlar-lokantalar sıralanmış. Saat 2 daha, yemeği ne kadar geç yersem o kadar iyi diye Atatürk heykeli yanındaki parkın içindeki çay evine oturup bir çay (5-) eşliğinde oyalanıyor, ilçe tarihini okumaktayım.

 

Ilgaz yöresinde ilk yerleşmenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte ünlü coğrafyacı Strabon’un eserinde yöreye ilişkin bilgiler yer almaktadır. Sırasıyla Hitit, Frigya, Lydia, Pers, Büyük İskender, Pontus Kralları, Danişmentoğulları, Selçuklular, Candaroğulları ve İsfendiyar Bey egemenliğinde olan bölge, 1459 yılında Fatih tarafından Osman İmparatorluğu’na bağlanmıştır.

 

Eski bir tarihe sahip olan ilçe, doğal kaynaklar açısından da oldukça zengindir. İlçedeki orman varlığı oldukça yoğun olup ekonomik hayatta önemli bir yer tutmaktadır. Ancak ilçenin en büyük değerlerinden olan Ilgaz dağı da turizm sektörünün lokomotifi olmuş ve turizmin ilçe ekonomisi için olan önemini artırmıştır. İlçede aynı zamanda tarım ve hayvancılık da ilçe ekonomisine önemli katkı sunmaktadır.

IlgazBelediyesi 


Biraz dolanıyorum. Tarihi Hamam denmiş ama tarih olarak 2021 yazılmış kapısına (**). Anlamadım, restorasyon tarihi mi? Ardından Yaylacı Lokantasına gidip sulu yemeklerin uymadığını görüp pide ısmarlıyorum, bir de ayran. Onlardan da salata-turşu-irmik helvası ikram (190-). Kahve için A101’den çikolata alıp gene parktaki kahveye oturuyor ama kahveye 30 lira istenince vaz geçip çay içiyorum. 3 buçuk gibi yağmur başlıyor. Gökyüzü zaten kararmıştı, rüzgar da çıkmıştı. Kafama Buff’ı, kollarıma da kollukları takıyorum ama soğuyor hava. 4’ü az geçe ayrılıyorum merkezden. Otostopla kimse almıyor, yürüyorum ÖE’ye. Neyse ki yokuş aşağı da kolay oluyor.

 

(**) Ilgaz Hamamı’nın yapılan tüm araştırmalara rağmen yapım yılı bulunamamıştır. Ancak eldeki veriler 18. veya 19. yüzyılda yapıldığını göstermektedir. Soğukluk ve sıcaklık bölümlerinin yanı sıra, kubbeli halvetleri de bulunmaktadır.

 

İnternet odada iyi çekmiyor. Hemen karşımdaki Dinlenme Odası diye bir yerin kapısına, koridora sandalye çıkartıp Youtube’dan Fatih Altaylı’yı dinliyorum. Son zamanlar bakar oldum. İnternet hayatımızın merkezi oldu değil mi? Beraberinde cep telefonu. Bilgiye ulaşmanın ve gündemi takip etmenin en kolay yolu. Ama bu bilgiler arasında kaybolmak da mümkün, bu bilgileri bir kaynak olarak kullanıp kendinizi geliştirmek de. Okuduğum haberde: “Dünyada kullanıcılarının sayısı her yıl artan sosyal medyayı 2024 verilerine göre toplam nüfusun yüzde 62'si kullanıyor” deniliyor ve “günlük ortalama 2 saat 44 dakikalarını sosyal medyada geçiren Türk kullanıcılar, internette de dünya ortalamasından bir saat daha fazla vakit harcıyor.”


Statista'nın derlediği verilere göre nisan itibarıyla Facebook, aylık aktif 3 milyarı aşan sayısıyla dünyada en fazla kullanıcıya sahip sosyal medya platformu olarak zirvedeki yerini koruyor. Facebook'un da sahibi Meta şirketine ait Instagram ve WhatsApp, aylık 2 milyar kullanıcısıyla listede 3'üncü ve 4'üncü sırada, Facebook Messenger da bir milyar kullanıcısıyla 7'nci sırada bulunuyor. Listede 2'nci sırada Google'ın sahibi olduğu çevrim içi video paylaşım platformu YouTube geliyor. YouTube, dünya çapında 2,5 milyar kişi tarafından kullanılıyor. Elon Musk'ın sahibi olduğu X (Eski adıyla Twitter) platformu ise 611 milyon kullanıcıyla 12'nci sırada bulunuyor.

 

 

- Ilgaz ÖE 0376 4161791 ilgazogretmenevi.com.tr

 

 

 



 












Atkaracalar - Ilgaz

Tur tarihi: 11 Mayıs 2024

Alınan yol: 54,94 km
Ortalama hız: 21,6 km/s

En yüksek hız: 49,7 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 32 dk, dışarıda geçen süre 2 s 57 dk

En yüksek sıcaklık 26 ˚C, en düşük 12 ˚C, ortalama 16,6˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 446,4 m, kaybı (iniş) 773,9 m
En düşük yükselti 855,4 m, en yüksek 1254,6 m

 

Garmin yol bilgileri Atkaracalar-Ilgaz

 

Relive yol bilgileri Atkaracalar-Ilgaz


07.34 hareket saatim.


Biraz geri gidip U dönüşü sonrası Ilgaz yönüne pedallıyorum.


Boyalı–Bayramören kavşağına kadar gelmiştim daha
 önceki gelişimde, sonrası yeni benim için.
 

Güvenlik şeridinden gidiyorum ama tırtıllardan dolayı
 dar bir alan. Burada da çakıl ve cam kırıkları olabiliyor.





Arada yoldan da gidiyorum. Çoğu araçlar geniş geçmekteler. Ama
bazen, iki TIR yarışıyorlar herhalde ki beni kovuyorlar yoldan. 




Sürekli TIR geçmekte.  




Kapalı olan bir çaycıda mola veriyor, sucuktan
 ısırık alıyorum. Biraz da kaideyi dinlendiriyorum.
 

Radarla Kontrol yapılıyor diye yazmışlar. Herkes tıpış

 tıpış uslu uslu gitmeye başladı. İşte radar!




Ilgaz diye ayrılıyorum karayolundan. 

10.08 Ilgaz’dayım.


İlçeye bakayım diye bisikletle devam

 ediyorum. 2 km sonra merkez geliyor.



Ilgaz ÖE



Cumulus; gökyüzünde kabarık, beyaz pamuk

 topları gibi gözüken bulut türüdür. 


Pazar yakınında iniyorum. Oldukça büyük. 


Dışında giyim kuşam...


... içeride sebzeler meyveler.





Burası elbette İstanbul’dan daha ucuz. Yaşamak daha kolay. 




Kısa ama buranın piyasası olan bir caddesi
 var. Sağlı sollu dükkanlar-lokantalar sıralanmış.

Küçük bir ilçe, merkezin etrafına toplanmış. Atatürk heykeli...


... bir saat kulesi, tarihi mekan da yok.


Gökyüzü kararmaya başladı. Yağmur geliyor.



Biraz dolanıyorum. Tarihi Hamam denmiş

 ama tarih olarak 2021 yazılmış kapısına.


Yaylacı Lokantası