16 Mayıs 2024

[bisikletle]Türkiye: Paflagonya’nın derinliğine doğru... (Çankırı-Kızılırmak)


14 Mayıs 2024, Salı / Çankırı - Kızılırmak, 55 km (10. gün)


Yatak rahat, oda iyiydi. Güzel uyudum. Gece 11’e kadar internette gezindim, müzik dinledim, eşyaları toparladım. Sabahları 5 gibi gözümü açıyorum. Sonra yatakta biraz oyalanıp, az dalıp 7’ye doğru kalktım. Yağmur yok ama soğuk olacağını görüyorum Meteo’dan. Toparlanıp iki postada eşyaları indirip bisikleti saklandığı yerden çıkartıyorum. Koyduğumuz oda öyle sıcak ki, borular geçiyor olmalı, bisikleti bile ısıtmış.


Kapı önünde çekilen foto sonrası DSİ.den 07.58 ayrılış saatim. Hava güzel, güneş var. Bulutlar da var. Benim oda tarafından bakıldığında kapalı gibi gözüküyordu. Karayoluna uzak değiliz. Geldiğim göbekten sol yapıp Ankara yoluna çıkıyorum. Bugün Kızılırmak, 53 km gibi. Mülayim bir yol, tırmanışı olmayan. Aslında en sevdiğim mesafeler 60-65. Tadında kalıyor. 70’e geldin mi sıkıntı başlıyor, 80-90 hiç bitmeyecek gibi oluyor.

 

Hava güzel, güneş insana mutluluk veriyor. 13,5 °C. Güney yönündeyim. Yol bölünmüş, güvenlik şeridi var, oradan gidiyorum. Öğrenciler okula gitmekteler. Kimi otostop çekiyor. Hadi atlayın götüreyim diyorum bazılarına. Gülüyorlar. Asfalt kabalaştı. Ama galiba ileride düzeliyor gibi gözüküyor ancak çok da emin değilim. Çankırı Valiliği sağımda, solda Emniyet Müdürlüğü, buraları resmi dairelerin olduğu bölge galiba. Otogarın önünden geçtim. Hemen DSİ.nin karşısındaydı. Arada kanal vardı. Anadolu Lisesi geçiliyor. Bu arada asfalt düzeldi gene. İl dışına doğru gidiyorum. Yol düz veya hafif iniş şeklinde. Yani kolay pedallanıyor. %-2 ile kayıyor, pedal çevirmeden gidiyorum. Bu Ankara yönü. Sonra ayrılacak yolum. İlçe dışında sanayi var, işte silolar falan... 4’üncü km.de Şabanözü ayırımı geldi. Önceki turlarımda Çubuk’tan Şabanözü’ne gelmiş kalmıştım. Orası da küçük bir ilçeydi. ÖE’si de.


Çankırı bitince duble yol devam ediyor ama güvenlik şeridi pek gidilecek gibi değil. Yolun sol şeridi gene parçalanmış, kazılı tırmıklı şekilde. Ilgaz’dan Çankırı’ya gelirken ki yol gibi. Nedense Karayolları Çankırı çevresini boş vermiş. Çok işleri var yapılacak. 12,8 dereceye düştü hava. Bu yol da önceki geldiğim yol gibi berbat. Bölüm bölüm çukurlu. Güvenlikten gidiyorum ama orası da, taşan asfalt düzgün değil. İnbe TIR.ın biri çok yakından geçti. Güvenlik şeridine kaçtım mecburen. Aynadan bakıyorum, hiç açılmıyor, üzerime üzerime doğru geliyor. Aslında bu adamlarla konuşmak isterim. Nedir bu canavar ruh halleri? Arada uzun olmayan dik olmayan çıkışlar oluyor ve 20’nci km.de bu yoldan ayrılıp, soldan Kızılırmak şeklinde doğuya sapıyorum ve tek şeritli 2. sınıf asfalt bir yoldayım şimdi. Ama esas rüzgar, solumdan esmeye başladı ve üşütüyor. Demek önceki yolda arkadan geliyordu ve hissetmiyordum, ama şimdi buz gibi. 34 km gösterdi Kızılırmak için ve ardından ‘35 km Bozuk Satıh’ diye yazdı. Yani Kızılırmak’a kadar. Bir çobanla selamlaştık. Nereye gidiyorsun diye sordu? Kızılırmak diye bağırdım. Bir inek sürüsü güdüyordu yol kenarında.

 

Solda kum mu taş mı, öğüten bir tesis. Minik tek kişilik bir araba geçti. Oyuncak gibi. Çankırı’da çokça vardı bunlardan. Gelen giden oluyor. Gökyüzündeki bulutlar inanılmaz ama. Yağmur sonrası hava açınca muhteşem şekillerde göğü kaplamış vaziyette. Bol bol foto alıyor, hatta güzel bir çayır önünde bisikleti park edip yılbaşı tadında fotolar çekiyorum. 20 km kaldı Kızılırmak’a. 1 saatlik bir yol. Ortalamam yüksek, 23,5 km/s. Güneş bulutların arasında kaybolunca soğuyor ortalık, 13,1 °C. Saat 09.32, 34,71 km.deyim. Tek çentik gitti. Bu batarya ile varaca’m. Rakım 593 m. Çevre çok güzel, yemyeşil. İğde ağaçları var, kokusu geliyor. Solumda bir çay akıyor, 150 m kadar aşağılarda. Bozkır köy sapağı geçilip gelen benzincide (Sun Petrol) bir mola vereyim diye giriyorum. Uygun bir duvara dayayıp velespiti, benzincinin bulunduğu mekana çıkıyorum. Yanına çağırıyor beni. Tanışıyor sohbet ediyoruz. Gani Bey anlatıyor; askerliğini Isparta'da 71’de yapmış. Ben de orada 81’de yapmıştım. Ortak hatıralar çıkıyor. Burada veresiye vererek battığını, Çankırı’dan köyüne gelip benzinciyi açtığını, bir vakitler DSP il başkanlığını yaptığını, 4 kızı 1 oğlu… Güzelce konuşuyoruz Gani Beyle. Ecevitçi, haliyle iktidara muhalif. Çay getiriyor, 20 dk kadar yanında kalıp ayrılıyorum. Anayol soldan Çorum’a devam ediyor, 130 km denmiş. Benim yolum düz, Kızılırmak’a 14 km kalmış. Hızla ilerliyorum. Rüzgar soğuk esiyor, solumdan geliyor, kuzeyden. Bense güneydoğu yönündeyim. Sağımda, şöyle 50-60 m içerde bir inek sürüsü, manda da görüyorum. 

 

Ufukta beliren herhalde Kızılırmak olmalı. Başka bu kadar ev yoktur herhalde burada. Hava soğuk ama, rüzgar üşüttü. Tarladan bir leylek havalandı, fazla uzaklaşmayıp kondu gene. “2 km Domuz Çıkabilir” işareti vardı. Yan yana genişçe iki su kanalı üzerinden geçtim, ardından da ilçe göründü. Ve levhası gelince çekilen foto, biraz gidilip Kızılırmak nehrinin üzerinden geçip ilçeye varıyorum. Şehir merkezi diye yazılmamış. Yol düz Sorgun’a devam ediyor. Sağdan ise Kırıkkale'ye. Bense az düz gidip sonra sağdan aralardan giriyorum. Bir meydan, belediye binası, önünde polis-jandarma, binadan çıkan biri, el pençe duruşlar, herhalde belediye başkanıydı bu, karşısındaki kurulu pazara yöneldiler. Pazara denk geldim. Çok severim, yerleştikten sonra gelirim. ÖE nerede? Yönünü işaret ediyor polis memuru. Oraya doğru gidiyor, rastladığım vatandaşa soruyor, gösteriyor ve bahçesine girip duvarına dayıyorum bisikleti. Saat 11.26, hava 20,8 °C, uzaklık 55,22 km, ortalamam 22,3 km/s, rakım 555 m.


Müdür Hakan Bey odasında. Selamlaşıp koltuğa ilişiyor ve “geçmiş olsun”la başlıyoruz sohbete. Öğrenmiştim ameliyat geçirdiğini önceki aramalarımda. İki sene önce futbolda sol ayak bileğini kırmış, ama o tarihlerde ortopedi servisi çekilen MR.a rağmen kırığı görmemiş ve iki sene böyle kırıkla dolaşmış, ağrılar artınca başka bir doktor fark etmiş ve ameliyata almış. Şimdi hafif sekerek yürümekte. Olacak iş mi, doktorun MR.da kırığı fark etmemesi  ve hastayı yollaması. Hani burası TR durumları! Ben olsaydım başhekime şikayette bulunurdum. Konu bisikletten açılıyor. Kasları için birisi tavsiye etmiş. İnternetten modellere bakıyoruz. Carraro’lar 35 bin olmuş. Vay anasına sayın seyirciler... Odalara bakmaya çıkıyoruz. Tek kişilik odayı ayırtmıştım ama çok küçük ve kasvetli. Tek yataklı, eşyaları yayacak yer yok. Sürekli çantaların içinden kullanmak lazım. İstemiyorum. Duble yatak odaya bakıyoruz. Kocaman bir oda ve aydınlık. Burası olsun diyorum. Diğeri 170’di bu 250. Bir de konaklama vergisi var, 255 TL oluyor. Bisiklet girişte bir mekana alınıyor. Her şey yolunda. 106 nolu odada açıl-saçıl-yayıl durumları. Bir duş alıp giyinip çıkıyorum. Ama saatler 2’yi geçmiş, pazar mazar kalmamış. Karın doyuracak yer arayışındayım. Çok küçük bir ilçe , kasaba gibi. Pek gelişmemiş. Belediye binası dışında her şey eski. Tarihi bir şey yok. Birine sulu yemek lokantası soruyorum, tarif ediyor. Ama yemekler bana göre değil. Pide ısmarlıyorum. Onlar da yanında az salata, cacık ve acı turşu biber getiriyorlar. Güzelce doyup 130 lirayı bırakıyorum (Kenanlar Pide).

 

Şimdi dolanmaca. Ama önce bir kahve içeyim diye fiyat sorup 30 denilmesi üzerine vaz geçip alınan bisküvi ile ÖE’ye, müdür beyin yanına varıp çay eşliğinde, personel Muhammet Beyin de dahil olmasıyla sohbet ediyoruz. Bu bölge çeltikçi, büyük miktarda pirinç üretiliyor. Herhalde su bol olduğundan, Kızılırmak var tabii. Yakınıyor fiyatlardan Muhammet Bey. Kendi de çiftçilik yapmakta aynı zamanda. Zamanı gelince burada sivri çok olur diyor. Bir de domuz. Çamuru sevdiğinden pirinç tarlasına girip yuvarlanıyor, zarar veriyormuş. O nedenle köylüler tarla kenarına köpekleri bağlarlarmış, gelmesin diye. Onları beslerler, sonra işleri bitince salarlarmış. Demek ortalıkta gördüğüm başı boş köpekler bunlardan.

 

Bir rehavet çöküyor üzerime. Odaya gidip uzanıyorum. İnternetin odada çekmesi iyi. Tablette gezinirken uykum geliyor, hafif kestiriyorum. Güneş de odaya girmekte, ısıtmakta.

 

Kızılırmak ilçesi tarihin çeşitli dönemlerinde Anadolu´ya gelen devletlerin egemenliğine girmiştir. Türk topraklarına katılışı Çankırı Fatihi Karatekin isimli Selçuklu Beyi zamanında olmuş ve sonra Candaroğulları Beyliği topraklarına katılmıştır. Bundan sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu´nun hâkimiyetinde kalan Kızılırmak, Cumhuriyetin ilanıyla bugünkü ülke sınırları içerisinde yer almıştır. 

 

Kızılırmak, Cumhuriyet öncesine dayanan bir yerleşim yeridir. 1930´larda Hüseyinli Köyü olarak Kalecik ilçesinin Çankırı'ya bağlı olduğu dönemde, bu ilçeye bağlı bir nahiye merkeziydi. Eski ismi "İnallu Banu", daha sonra ise Hüseyinli olan ilçe Çankırı'nın il olmasından sonra Çankırı´ya bağlanmış, 1985 yılında belediye, 1987 yılında da ilçe olmuştur. 

KızılırmakKaymakamlığı


Hava kararmadan bir turlayayım diye giyinip çıkıyorum. Oraya buraya yürümekteyim. Malum 3 market burada da var: Şok-Bim-A101. Bir de otel görüyorum, hatta bir tanesi de apart olarak açılmakta. Ama çalışan yok. Cama yapıştırılmış tel no’larını aramak gerek. Bunlar herhalde daimi kalanlar için sanırım. Müdür Hakan Bey bile Çankırı’dan her gün geliyormuş. Servis olduğunu, 1,5 saat sürdüğünü, onun gibi başka memurların da gidip geldiğini anlatmıştı.

 

İlçenin bir ucuna doğru yürüyor, meraklı gözler arasından, kimine selam veriyor kimini görmezden geliyor, iki leylek yuvasının fotosunu çekiyor, bir daire atıp ÖE’ye dönmüş oluyorum. Birbirinin aynı evlerle dolu bir ilçe. Bahçeler var halen evlerin arasında. Sokaklarda park etmiş traktörler, tarım olayı devam ediyor-sürmekte.

 

Bisikletin kornası çalmamıştı, pilini değiştiriyorum. Yazıları fotoları aktarıyor, Güzide’yi arayıp yaş gününü kutluyor (1 gün gecikmeyle), müzik dinliyor (*) ve internete takılıyorum. En sevdiğim durum, odada çekmesi.

 

(*) Bu şarkıda o kadar çok ışık var ki. Görünen ile görünmeyen arasındaki kavşak noktası. Muhteşem ve sürükleyici bir parça; Où tu ne m’attendais pas (Beni beklemediğin yerde). Isabelle Adjani ve Christophe. 



İsabelle Yasmina Adjani (27.06.1955), Fransız oyuncu ve şarkıcı. Adjani bir göçmen mahallesinde Gennevilliers, Hauts-de-Seine, İstanbul da Alman asıllı "Gusti" lakaplı annesi Augusta ve Muhammed Cherif Adjani adlı Cezayir doğumlu Türk bir babanın kızı olarak Paris banliyösünde doğdu. Babası İkinci Dünya Savaşı'nda Fransız ordusunda bir askerdi. Büyükbabası ise İstanbullu bir Ermeni'ydi ve sonradan Cezayir'e göç etmişti. İsabelle Adjani akıcı bir şekilde Almanca ve Fransızca, iki dil konuşarak büyüdü.

Vikipedi


Daniel Bevilacqua (13.10.1945–16.04.2020), sahne adıyla Christophe. Fransız şarkıcı, söz yazarı, klavyeci ve müzik yapımcısı. Bevilacqua, Île-de-France bölgesindeki Juvisy-sur-Orge'da doğdu. İtalyan asıllıdır. Kariyerine kendi ismi altında yayınladığı bir EP ile başladı; daha sonra sahne adını Christophe olarak değiştirdi ve 1965'te hit parçası "Aline"i seslendirdi.

Vikipedi



- Kızılırmak ÖE 0376 3241105 Md. Hakan bey (0542 7320578) / Pers. Muhammet bey (0542 5350718)

 

 

 



 












Çankırı - Kızılırmak

Tur tarihi: 14 Mayıs 2024

Alınan yol: 55,23 km
Ortalama hız: 22,4 km/s

En yüksek hız: 56,1 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 28 dk, dışarıda geçen süre 3 s 26 dk

En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en düşük 11 ˚C, ortalama 13,2˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 529,9 m, kaybı (iniş) 690,2 m
En düşük yükselti 545 m, en yüksek 770,4 m

 

Garmin yol bilgileri Çankırı-Kızılırmak

 

Relive yol bilgileri Çankırı-Kızılırmak


07.48 hareket saatim.


Geldiğim göbekten sol yapıp Ankara yoluna çıkıyorum. 



Çankırı bitince duble yol devam ediyor ama
 güvenlik şeridi pek gidilecek gibi değil. 



Yol düz veya hafif iniş şeklinde. Yani kolay pedallanıyor.

Arada uzun olmayan dik olmayan çıkışlar oluyor ve 20’nci km.de

 bu yoldan ayrılıp, soldan Kızılırmak şeklinde doğuya sapıyorum...


... ve tek şeritli 2. sınıf asfalt bir yoldayım şimdi.


Rüzgar solumdan esmeye başladı ve üşütüyor.





Solda kum mu taş mı, öğüten bir tesis. 

Gökyüzündeki bulutlar inanılmaz. Yağmur sonrası hava açınca

 muhteşem şekillerde göğü kaplamış. Bol bol foto alıyor, hatta

 güzel bir çayır önünde bisikleti park edip

 yılbaşı tadında fotolar çekiyorum.


Solumda bir çay akıyor, 150 m kadar aşağılarda.


Rüzgar soğuk esiyor, solumdan geliyor, kuzeyden. Bense
 güneydoğu yönündeyim. Sağımda, şöyle 50-60 m içerde
 bir inek sürüsü, manda da görüyorum.
 

Ufukta beliren herhalde Kızılırmak olmalı. Başka
 bu kadar ev yoktur herhalde burada. 

11.02 Kızılırmak’tayım.




Kızılırmak Nehri


Yol düz Sorgun’a devam ediyor. Bense az düz gidip sonra sağdan...


... aralardan giriyorum. Bir meydan,

 belediye binası, önünde polis-jandarma...


Kızılırmak Belediyesi 

Pazara denk geldim. Çok severim, yerleştikten sonra gelirim.

Kızılırmak ÖE



Kızılırmak ÖE 

Kenanlar Pide



Geç kaldım, pazar bitmiş.




Kızılırmak ÖE 

Kızılırmak Belediyesi 





Birbirinin aynı evlerle dolu bir ilçe. Bahçeler
 var halen evlerin arasında. 





İlçenin bir ucuna doğru yürüyor, meraklı gözler arasından, kimine

 selam veriyor kimini görmezden geliyor, fotolar çekiyor ve...


... bir daire atıp ÖE’ye dönüyorum.