11 Mayıs 2024

[bisikletle]Türkiye: Paflagonya’nın derinliğine doğru... (Güdül-Kızılcahamam)

 

9 Mayıs 2024, Perşembe / Güdül - Kızılcahamam, 58 km (5. gün)

 

Akşam maçı izledim. Real Madrid-Bayern München (2-1). O nedenle yatmam 12’yi buldu. Oda soğudu. Termalleri, yetmedi polar yelek, çoraplar ve Buff. Yani bunları iyi ki artık alıyorum yanıma. Hiç akla gelmedik yerlerde gerekiyor. Yatağa girip ısınınca teker teker çıkarttım. Rahat nefis bir uyku çektim. Yatak genişti. Yakında cami olmadığından ezan sesi de yoktu, güzel bir sessizlik vardı. Uyanışım 5 buçuk, kalkışım 7’ye doğru. Hazırlanıp bisikleti yükleyip yola çıkışım 8’e 5 kala.


Konukevi’nde içme suyu bulamadım. Matara boş. Gerçi çantalarda bir yedek taşıyorum hep. İlk gelen benzinci daha açmamış, devam aramaya. Kamyon şoförü ileride köy var diyor. Bir yokuş çıkıyorum, %7 ile. Hava 15,5 °C, rakım 745 m. Kafamda Buff var, kolluklar yok artık (uzun kollu t-shirt’leyim) ama bacaklıklar duruyor. Saat 08.01 oldu. Bugün Kızılcahamam, 57 km. İnişli çıkışlı bir rota ama daha çok yükselen bir yol. Tek şerit, 2. sınıf asfalt. Şikayet etmiyorum. Güdül’e gelen yoldan daha iyi. Kaba pütürlü asfalt değil en azından. Çıkışın ardından gelen uzunca bir inişteyim. %9 diyordu levha. Hava puslu, güneş de pusun arkasında. Durakta bekleyen hanıma günaydın diyorum. Sağ ol abi diyor. 


Yeşilöz çayının üzerinden geçtim. Ve ardından köyü geliyor. Bugün ve önümüzdeki günlerde yağış ihtimali düşük de olsa gözüküyor. Bakalım nasıl olacak? 6’ncı kilometrede solda bir restoran geliyor, Şelale Dinlenme Tesisleri denilmiş ama açık değil. Olukderesi Memba Suyu yazan çeşmesinden suyumu dolduruyorum ve devam. Sağımda Sakarya Nehri’nin bir kolu olan Kirmir Çayı (*) akmakta. Kendisini ara sıra görebiliyorum ama sesi geliyor, kurbağalar da ötüyor. Sokak köpekleri var bu yolda. Bunlar nasıl doyuyorlardır ki? Buraya beslemeye kimse gelmez.


(*) Kızılcahamam, Beypazarı ve Güdül hattı boyunca ilerleyen Kirmir Çayı, sonbahardan yaza kadar yağış almakta, yazları ise genellikle kurak geçirmektedir. Çevresine kıyasla daha ılıman hava şartlarına sahip olan çayda yaklaşık 11 kadar kuş ve 9-10 adet balık türü yaşamakta bu nedenle de olta balıkçılarının rotaları arasında sayılmaktadır.

Vikipedi


3 tekerli bir motorla karşı yönden gelen hanımla selamlaştık. Gene her sabah erken saatlerde olduğu gibi 6’li 7’li kuş grupları önümden uçuyorlar, ağaçlardan kalkıp gidiyorlar, bir yere konup gene havalanıyorlar. Cik cik de sesleri geliyor. Yol inişli çıkışlı oldu. Şimdi iniyorum iniyorum... Böyle gidece’z ama ilerde görüyorum tekrar çıkıyor. Az trafiği olan bir yol. 2. sınıf asfalt devam ediyor. Ama gerçekten dünkü yol berbattı. Çay sağımda tekrar  gözüktü. Kurbağaların sesi çoğaldı. Dillerini anlamasam da sanırım birbirleri ile bu şekilde anlaşıyorlar : )) Bölgenin topoğrafyası-görünümü çok ilginç. Kirmir Çayı kenarı ve mağaraları kesin korunacak hassas doğal SİT alanı niteliğinde. Siz de okumuşunuzdur, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle onaylanan Kirmir Çayı Kenarı ve Mağaraları Doğal Sit Alanı’nın “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak değiştirilmesine ilişkin Ankara Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açmıştı. Malumunuz, alan özelliğini adım adım değiştirerek imara açmak için izlenen yol bu. “Kesin korunacak hassa alanlar” önce “Nitelikli doğal koruma alanları”na dönüştürülüyor, sonra da bir kararname ile “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları” olup turizm ve yerleşime izin veriliyor. Yığınla böyle uygulama olduğunu biliyoruz.



Köyler geçiliyor, sırasıyla Kışlak, Alpagut... Sağımda aşağıda çukurda çok güzel bir gölet, çevresinde bir takım barakalar, park etmiş bir karavan..., kurbağa sesleri, ördek sesleri gelmekte. Bir kamp-mesire alanı olmalı burası. Güzel bir yere benziyor. Biraz sonra levhası çıkıyor karşıma; No9 Camping yazıyordu. Altında da; olta balıkçılık, kamp, çadır, mangal, piknik alanı demiş. Geldim bir yol ayırımına. Soldan Çeltikçi köyüne gidildiği gösterilmiş. Anayol sağdan devam ediyor. Çeltikçi Çayının üzerinden geçiyorum şimdi bir köprüyle. Demek kamp da Çeltikçi Çayının kıyısında kurulu. 

 

Ve yolum iniyor. Sağdan Kuzgun At Çiftliği’ne, soldan Alicin Kültürel Jeositi’ne gidildiği gösterilmiş. 9 km dalmak istemiyorum ve devam ediyorum. Ancak okuduklarımı paylaşayım: Ali Cin deresi, Çamlıdere Barajı çıkışında, E-89 otoyolu üzerinde, Kalemler köyü eski pazar yolu inişindeki derin (140 m) ve çok dik bir vadi yamacında, yerden 70 m yüksekte oyulmuş birtakım mağaralar vardır. Çevrede bu mağaraların 19. asrın 2. yarısında yaşadığı tahmin olunan ve eşkıya olarak bilinen Cin Ali tarafından yapıldığı söylense de Roma dönemine ait güvenlik amaçlı bir yapı olduğu daha akla yatkın.


Manastır, aglomeralar içinde bir boşluğun önü kapatılarak oluşturulmuş ve yerden 15 m kadar yüksektedir. Uzaktan görünümü Trabzon'daki Sümela'yı andırdığından 'Mini Sümela' olarak isimlendirilmişti, ancak içinde dini veya sosyal hiç bir iz ve işaret bulunmuyor.

 

Bugün ancak profesyonel dağcıların tırmanacağı özellikte bulunan kale ve çevresinin, görülmeye değer bir fizik yapısı var. Vadi tabanında Soğulcuönü çeşmesi var ve bu alan kamp ve piknik alanı olarak kullanılabilir.

KızılcahamamKaymakamlığı


Saat 09.36, hava 20,4 °C oldu. Rakım 820 m, %6 ile çıkmaya başladı yolum şimdi. Ortalamam 18.3 km/s olarak gözüküyor. Gümele köyüne geldim-geçiyorum. 30’uncu kilometredeyim, yolun yarısı. Ve ardından E89 otoyolu gözüküyor. Üzerinden geçip devam. Sırasıyla Kızılcahamam Gişeleri, Çeltikçi Karayolları Bakımevi...


Ankara’nın Kapadokya’sı denilen Abacı Peri Bacaları buralarda. Yerel halkın 'Gelin Kayaları' olarak isimlendirdiği, uzmanlar tarafından, Ürgüp’tekinden sonra Anadolu'nun en görkemli peribacaları olarak bilinen bu jeosit, tahminen 5.000 m2 alan üzerinde olduğu, ancak yeteri kadar büyük olmadıkları için, Ürgüp ve civarındakiler gibi içleri mesken olacak şekilde işlenmediği söyleniyor. Ardından, 2,5 km sonra da Mahkeme Ağacin Yeraltı Şehri geliyor. Yaklaşık 2 bin yıl önce Roma İmparatorluğu’ndan saklanan ilk Hristiyanların inşa ettiği, mağaralardaki motifler buraların kilise, mesken, depo ve şarap üretim yerleri olarak kullanıldığına işaret ettiği yazılı. Mahkeme Ağacin Yeraltı Şehri, doğal aşınma, depremler ve bölge halkının samanlık ve odunluk şeklinde yanlış kullanımı nedeniyle 2011 yılına kadar tanınmayacak haldeymiş. Ancak 2011 yılında başlatılan çalışma ile birlikte temizlenerek bugün ziyarete açık. 

KızılcahamamKaymakamlığı


Canım durmak istemiyor nedense. 39,32’inci kilometrede bataryayı yenilerken cevizli sucuktan da iki ısırık alıyorum. Saat 10.11, hava 23,6 °C, ortalamam 18.5 km/s. Bir, bir buçuk kilometre kadar sonra sağımda bir su birikintisi, bir gölet belirdi. Yol aldıkça devam ediyor. Bayağı büyük bir alan olmaya başladı. İçeriye doğru yayılmış-genişlemiş. Kimi ağaçları su altında bırakmış. Doğanözü Barajı (**) olmalı bu. Haritada görmüştüm. 

 

(**) Kızılcahamam ilçe merkezine yaklaşık 15 km uzaklıkta, Kızılcahamam-Güdül Karayolu kenarında ve Kirmir Çayı Vadisi’nde bulunan Doğanözü Barajı, sulama amaçlı inşa edilmiştir (2014). Baraj Gölü’nde sazan, tatlısu kefali, yayın balığı ve su kuşları görülür. Foto safari ve olta balıkçılığı için uygundur.

GoAnkara


41’inci km.deyim ve 15 km kaldı hedefime. Saat 10.25. Devam pedallamaya. Buradaki barajlarla ilgili okuduğum bir sıkıntıyı aktarmak istiyorum. 2011 tarihli bu haberde; Kızılcahamam ilçesinde, bölgenin içme suyu ihtiyacını karşılayan 4 barajın su havzalarını kuruttuğu ve tüm tarımsal üretimi yok ettiği öne sürülürken, yöredeki köylülerin evlerini terk ettiği bildirildi. Geçen yıl yapımına başlanan Doğanözü Barajı'nın da tedirginlik yarattığı, bu barajın sulama amaçlı kullanılarak, yöredeki tarımın devam etmesi isteniliyor. Çünkü yıllar önce inşa edilen barajların sulama amaçlı yapıldığını ancak zaman içinde içme suyu için kullanılmaya başlandığı belirtilmekte. 

NTV


Bir mescit ve çeşme, yolun solunda. Gürül gürül de suyu akmakta. Yanaşıp banklara oturup biraz dileniyorum. Kaide pişti. Vatandaşın biri arabasıyla yanaşıp 2 bidonunu dolduruyor. Ben de mataramı. Sıcakladı hava, 23,7 °C oldu. Kafamdaki Buff’ı çıkarttım. Bedirler Camisiymiş buranın adı. 10 dk sonra tekrar yola koyuluyorum. Saat 11.01. 47,99 km geride bırakmışım. Ortalamam aynen sürmekte, 18.5 km/s. 3,5 km sonra gelen Kızılcahamam’ın Atık Su Arıtma Tesisi de geçilip (11.12/51,48 km/24,7 °C/18,6 km/s) rahat rahat giderken... uyyy, karşıda feci bir rampa gözüktü. Peş peşe kamyonlar inmekte. Böyle bir şey yoktu bugünkü rotanın profilinde. Ama rahatlatıcı durumu otoyola yaklaşınca görüyorum. Orası bana ait değilmiş. Ne sevindim bilemezsiniz.

 

Ankara-Bolu-İstanbul yoluna bağlandım. Solda uzakta, buraya, coğrafyaya hiç uymayan sipsivri bir bina dikmişler. Böyle ortalıkta tek başına duruyor. Aktermal falan yazılmış. Bunlar herhalde akepelilerin geldiği yerler olmalı. Kızılcahamam Şehir Merkezi için sağdan ayrılıyorum ve otoyolun üzerinden geçip ÖE’ye girmeden bir şehir turu atmaktayım. İlk dikkatimi çeken, dükkanların isimleri, bir de bazlama. İsimler aynı karakter ve malzemeyle yazılmış; sarı kromaj. Yani rengarenk değil. Bu haliyle reklam kirliliğini önlemiş. Bazlama ise, yazılmış zaten her tarafa: Bazlama Diyarı diye. Şehre girmeden karayolundaki göbekte, ortada bir de heykelini dikmişler. Altında ne olduğu yazmasa pek anlaşılacak gibi değil. Yusyuvarlak açık renk bir şey. Her ilin-ilçenin özelliği girişlerde-meydanlarda heykel şeklinde sergileniyor, simge haline getiriliyor.


Bilinen ilk yerleşim merkezi Demirciören köyü olup Yabanabat adıyla anılmıştır. 1285 yılı Salnamesi'nde "Yabanabat" adıyla anılan yerleşim alanı bugünkü Kızılcahamam ilçesidir. İlçe 1296 yılında Ankara Valisi İzzet Paşa tarafından bugünkü Pazar beldesine yerleştirilmiştir. İlçenin Cumhuriyetin ilanına kadar geçen sürede "Çorba" adıyla anıldığı kayıtlardan ve diğer verilerden anlaşılmaktadır. 1926 yılında Ankara Valisi Suphi Bey tarafından bugünkü yerine nakledilmiştir. Toprağının kırmızı renkli oluşu ve bölgedeki kaplıcalardan dolayı Kızılcahamam adı verilmiş olan ilçe günümüze kadar bu adla anılagelmiştir. 

AnkaraValiliği


ÖE küçük bir yer. Önünde bahçesi, çay içilen lokali ve oturanlar var. Müdür Hacı Bey, beni tanıyor ve adımla hitap ediyor. Bisikletten olsa. Nisanda 450 olan oda 600 olmuş. Yani diyorum çok zamlamışınız! No 8’e eşyalar iki postada çıkartılıyor. Bisiklet de içeride merdiven yanına alınıyor, sorunsuzca. En sevdiğim durum. Ik-mık edenler olunca tepem atıyor. Oda küçük, duble yatak. Banyo cam bir paravan kapı ile mekanın içinde. Neyse suyu sıcak, duş alıp biraz uzanıyorum. Saat 3 gibi çıkıyorum, Eğitimci Nuray Yeşil Müzesini ve Şehitler Ağacını görmeye.

 

Soğuksu Milli Parkı’na giden yol üzerinde bulunan müze etnografik eşyalarla dolu. Resmen dolu; eski tüfekler, tabancalar, askeri kıyafetler, kalkanlar, süs eşyaları, ziynet eşyaları, halılar, değirmenler, ev ve mutfak eşyaları sergileniyor. Bunlara ek olarak bölge esnafının heykellerinin de bulunduğu ve işliklerin canlandırıldığı bölümler de var. Semercilik, demircilik, yorgancılık gibi bölümler arasında en ilginci ise saatçilikle ilgili olan işlik. Fazla açıklama yok, aydınlatma da minimum düzeyde. Biraz düzenleme, hatta daha geniş bir alana geçme iyi olabilirdi. Ortaya çıkışı ise; Kızılcahamam’ın tarihine meraklı olan iş insanı Ali Yeşil’in elinde biriktirdiklerini sergileme isteği, belediye ile iş birliği sonucu eşinin adı verilen bu müze şeklinde.


Karnımı doyurmak üzere aldığım tarifle Altaylar Lokantasını buluyor, az az kuru-pilav, ikram kuru soğan ve minik salata = 100- lira. Aynı yemek Güdül’de 50 liraydı. Sokak aralarında dolanıyor, kasaplar sokağını geçiyor (ne çok kasap var ilçede), Makbul’den biraz kuruyemiş, muska denilen şeylerin silindirik olanlarından alıyor ve dolaşmaya devam ediyorum. Kızılcahamam tamamen termal odaklıymış. Çocukken Ankara’da oturduğumuz yıllarda babam bizi getirirdi. Termal ağırlıklı olarak bilmezdim. Gerçi adı belli ediyor; hamam.

 

Çevre dostu yaşamanın önemine dair bilincimiz giderek artıyor ama bunun ne anlama geldiğini ve çevre dostu yaşam tarzına nasıl geçiş yapacağımızı biliyor muyuz? Dikkatimi çeken, geldiğim ilçeler dahil buralarda geri dönüşüm kumbaralarının olmaması. Bu kavramlar sadece büyük şehirlere mi ait? BBC'nin yaptığı araştırmaya göre sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanabilmesi için (2050 yılına kadar) 3 temel şey gerekiyor. Bu temelin ilk adımı et tüketimini sonlandırmak! Et tüketiminin önüne geçerek bitkisel kaynaklardan beslenme modelini benimsemek. İkinci adım gıda israfının önüne geçmek. Bu adım gerçekten çok önemli ve değerli. Dünyanın hemen hemen her yerinde tonlarca gıda çöpe gidiyor. Son aşama ise tarım uygulamalarının iyileştirilmesi.

 

ÖE’nin bahçesinde bir çayla (8-) gezi notlarını aktarıyorum. Yarın Atkaracalar’a gidece’m, bir tırmanışım olacak. Bir geçit gelecek 1610 m.de. Konuştuğum kişiden bir tünelden de geçileceğini öğreniyorum, 3 km denildi. Veya tepeyi tırmanacaksın diyor. Ne etsem ki?

 

Tarihte Bugün: Cumhuriyet Halk Partisi Dördüncü Büyük Kurultayı (9-16 Mayıs 1935). Kurultayda, "fırka" yerine "parti" sözcüğü benimsendi. Altı Ok daha ayrıntılı bir şekilde ele alındı. "Partinin güttüğü bütün bu esaslar Kemalizm prensipleridir" denilerek; Kemalizm, ilk kez resmi olarak tanımlandı.

 

Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.


4. Kurultay, Mustafa Kemal Atatürk'ün katıldığı son kurultay oldu. Atatürk'ün 4. Kurultay konuşması.



- Kızılcahamam ÖE 0312 7363206 Md. Hacı bey

 














 

Güdül - Kızılcahamam

Tur tarihi: 9 Mayıs 2024

Alınan yol: 57,92 km
Ortalama hız: 18,1 km/s

En yüksek hız: 57,2 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 12 dk, dışarıda geçen süre 3 s 53 dk

En yüksek sıcaklık 29 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 20,9 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1060,8 m, kaybı (iniş) 810,2
En düşük yükselti 677,6 m, en yüksek 1001,7 m

 

Garmin yol bilgileri Güdül-Kızılcahamam

 

Relive yol bilgileri Güdül-Kızılcahamam


07.46 hareket saatim.


Yolum tek şerit, 2. sınıf asfalt. Şikayet etmiyorum. Güdül’e

 gelen yoldan daha iyi. Kaba pütürlü asfalt değil en azından.




Yeşilöz çayının üzerinden geçtim. Ve ardından köyü geliyor. 


Sağımda Sakarya Nehri’nin bir kolu olan Kirmir Çayı

 akmakta. Kendisini ara sıra görebiliyorum

 ama sesi geliyor, kurbağalar da ötüyor.




Sağımda aşağıda çukurda çok güzel bir gölet, çevresinde

 bir takım barakalar, park etmiş bir karavan..., kurbağa

 sesleri, ördek sesleri gelmekte.


Bir kamp-mesire alanı olmalı burası. Güzel bir yere benziyor. Biraz

 sonra levhası çıkıyor karşıma; No9 Camping yazıyor.



Soldan Alicin Kültürel Jeositi’ne gidildiği gösterilmiş. 9 km

 dalmak istemiyorum ve devam ediyorum.



E89 otoyolu üzerinden geçip devama devam : ))



Mahkeme Ağacin Yeraltı Şehri girişi soldan.




Sağımda bir su birikintisi, bir gölet belirdi. Yol aldıkça devam

 ediyor. Bayağı büyük bir alan olmaya başladı.



İçeriye doğru yayılmış-genişlemiş. Kimi ağaçları

 su altında bırakmış. Doğanözü Barajı olmalı bu.




Solda uzakta, buraya, coğrafyaya hiç uymayan sipsivri
 bir bina dikmişler. Böyle ortalıkta tek başına duruyor. 


11.10 Kızılcahamam’dayım.


İlçe girişinde bulunan bazlama heykeli bizleri karşılamakta. 





İlk dikkatimi çeken, dükkanların isimleri aynı karakter ve

 malzemeyle yazılmış; sarı kromaj. Yani rengarenk

 değil. Bu haliyle reklam kirliliğini önlemiş.


Kızılcahamam ÖE



Saat 3 gibi çıkıyorum, Eğitimci Nuray Yeşil
 Müzesini ve Şehitler Ağacını görmeye.


Şehitler Çeşmesi


Şehitler Ağacı


Soğuksu Milli Parkı’na giden yol üzerinde

 bulunan müze etnografik eşyalarla dolu. 


Resmen dolu; eski tüfekler, tabancalar, askeri

 kıyafetler, kalkanlar, süs eşyaları...


... ziynet eşyaları, halılar, değirmenler, ev

 ve mutfak eşyaları sergileniyor. 



Miğferleri sahan kapağından yapmışlar : ))




Bir sahan, kapağı miğfer : ))




Altaylar Lokantası


Son zamanlarda için kabarmış

 senin, çok düşünüyorsun…


Bilmezdim...









Odunun nesiymiş?


Çam Park ve Çam Kafe