Başlangıç saati bir yerde 9:30, başka bir yerde 11:00 diye yazıyordu. Ancak sabah gazetede doğrusunu öğrenip alelacele evden fırladık. Barbaros yokuşunda, Yıldız Üniversitesi’nin önünden izleyecektik.
Yokuşu inip, parkın içinden geçip tekrar tırmanmamız gerekiyordu. Havada helikopterin sesini işitince panik olduk. Geliyorlardı! Daha start alalı 10 dk. olmuştu. Koşarak ancak köprü üstüne yetişebildik. Kalabalık bir bisikletçi grubu süratle altımızdan geçip Boğaz Köprüsü'ne saptı. Bu kadar mı olacaktı bu işin keyfi?
Nasılsa Bağdat Caddesi’nde defalarca tur atacaklardı. O zaman Kızıltoprak’a gidip devam edelim izlemeye. Beşiktaş’tan Kadıköy vapuruna binip oyalanmadan tam dönüş yapacakları köşede yerimizi alıp bekledik. Önde 4 - 5 bisikletçi ve ardından kalabalık bir topluluk burnumuzun dibinden öyle bir geçti ki, sormayın. Neredeyse kaskları sürtecekti. Bu kadar iç içe olmalarına rağmen kimse kimseye değmiyordu. Şaştım kaldım. Biz olsak, çoktan birbirimize girmiştik.
Bu şekilde son geçişlerine kadar orada durduk. Finişi TV'den izlemek için yakındaki bakkala girip, Andrea Guardini’nin muhteşem sprintinden sonra Kadıköy’de başka bir etkinliğe katılmak üzere ayrıldık.
Türkiye için önemli olması gereken bu organizasyonun duyurusunu şehrin hiçbir yerinde göremedik. Halbuki otobüslerin üstüne posterler, yollardaki direklere bez afişler asabilirlerdi. İstanbul’un bu konuya uzak durmasını anlamak mümkün değil.
Tüm sporculara başarılar dileriz.
24.04.11