Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle sürücü ve araç verilerinin paylaşımına yeni düzenleme getirildi. Bisiklet, motosiklet ve elektrikli bisiklet sürücüleriyle yolcuların kask, koruyucu eldiven ve gözlük takması zorunlu hale geldi.
İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Yönetmelikte yapılan değişiklikle birlikte bisiklet, elektrikli bisiklet, motosiklet ve üç tekerlekli motosiklet sürücülerine yönelik kask düzenlemesi de güncellendi.
Buna göre:
• Üç tekerlekli araçlar, çerçevesi veya karoseri ile korunanlar hariç tutulacak.
• Bisiklet ve motosiklet sürücüleri ile yolcuların koruma başlığı (kask), koruyucu eldiven ve koruma gözlüğü takması zorunlu olacak.
• 1 Ocak 2021’den sonra üretilen ve belirli güvenlik standartlarını taşıyan traktörlerin sürücülerine de kask zorunluluğu getirilecek.
• Yönetmeliğin eklerinde de araçlarda bulundurulacak teçhizata ilişkin düzenlemeler yapıldı.
• Yeni hükümlere göre, “Motorlu bisiklet, bisiklet ve elektrikli bisikletlerde çerçeve veya karoseri ile korunanlar hariç olmak üzere kask bulundurulacak.”
Hafta ortasında hava durumunu izlemeye başladım. Ya Büyükçekmece ya da Beykoz tarafına gitmek istiyordum. Çekmece tarafı az daha iyiydi, bu da seçim nedenim oldu : )) Sabah kalktığımda hava kapalı. Biraz yatakta tabletten haberlere bakarak oyalanırken, güneş yüzünü gösterip göz kırpınca dünden hazır ettiklerimi giyip evden çıkışım 10’u 3 geçe oluyor. Nefis bir hava var, 18 derece. Güneş mutlu ediyor insanı. Zaten hep diyorum, güneş olsun, soğuk fark etmez. Ama ben gene geçen haftaki gibi yanıma fosforlu ceketle polar yeleği aldım. Hani durumları için. Gerçi artık Buff kafamda, ilk saatlerde kolluklar da takılı. Iyi de geliyor…
Bu şekilde Bostancı’ya gelip 10.40’da Marmaray’la Halkalı’ya hareket ediyoruz. 1 saat sonra Mustafa Kemal istasyonunda inip göl kenarından başladım pedallamaya. Az çok kalabalık var. Yürüyenler, balık tutanlar, masa kurmuş piknik yapanlar, hamakta sallananlar, kürek çekenler… Saatler de artık öğlene gelmekte. Hava da puslanmaya başladı. Zaten sabahki güneşi göstermiyordu Meteo öğlen sonrası için. Durumların değişmesi gerekecekti yani…
Bu rotayı da sıkça anlattığımdan ayrıntıya girmeyeceğim, buradan okuyabilirsiniz > Keşif Turları; Halkalı-2
Hızla otoyola paralel yan yoldan Avcılar sahil parkına ulaşıp-geçip kahvaltı niyetine yanımdaki sandviçin tekini hep mola verdiğimiz kahvede mideye indiriyorum, 2 çayla. (15- ad.). Ve ardından, kornalarla ortalığı inleten kalabalık bir düğün alayının geçişini bekleyip, Ambarlı Dolum Tesislerinin üstündeki yoldan, 2 aşamayla rampayı çıkıp Beylikdüzü’ne ulaşıyorum.
Pazar kurulu. Çok da severim. Girsem mi? Tam niyetlenirken vaz geçiyor, ama bugün hep gittiğim yol yerine farklı bir rotadan Büyükçekmece’ye gitsem fikri kafama takılıyor. Ve sahilden giden yol yerine, iç kısımlardan giden bir yolu işaretliyorum navigasyon uygulamasına, yani Google’e haliyle.
Önce pazarın kenarından çıkıyoruz, bir yol ayırımında, bazen böyle de oluyor, Google bir türlü kesin yön göster(e)miyor. Düz mü sol mu? Gelen bir çifte soruyorum, 2’si de gider deniliyor. Sol marinaya inermiş. Ama düz daha da kısadır diyor hanım. Ben de marinayı istemiyordum zaten. O eski yola bağlanır. Düz devam ediyorum. Hiç görmediğim geçmediğim yerler burası. Başka bir İstanbul’dayım. Dükkanlar, kafeler, restoranlar, siteler, apartmanlar… geçiliyor. Yokuş iniliyor çıkılıyor, sıkışık trafikte kırmızıda bekleyenlerin arasından geçmeye çalışırken devrilmekten zor kurtuluyor (sağımda yaslanacağım araba olmasaydı), oldukça kalabalık yollarda sürmekteyim. Gürpınar Cemevi geçiliyor. Kalabalık bir topluluk görüyorum bahçesinde. Ülkemizde yaklaşık 4,5-5 milyon civarında bir Alevi nüfus tahmin edilmekte, ancak daha fazla olduğu, kimilerinin açıklamakta çekinmeleri sebep gösterilir. Aklıma geldi de: cem olmak ile jamming arasında benzerlik var mıdır? YZ’den gelen cevap der ki: “Cem olmak ve jamming benzer şekilde topluluk halinde bir araya gelmeyi ifade etse de, cem dini ve toplumsal yapıyı şekillendiren kutsal bir ibadetken, jamming müzikte anında yaratıcı işbirliği ve doğaçlamadır. Bu nedenle amaç, içerik ve çerçeve olarak farklılık gösterirler.”
Büyükçekmece’ye geldim, Atatürk Spor Kompleksi olarak işaretlemiştim. Oradan sonrasını biliyorum, Sancaklar Cami tarafına gitmek istiyorum. Ama öyle bir dik yokuşu gösteriyor ki Google. Üstelik dar ve tek yön. Yani çıkmasına çıkarsın ama arkandan gelenler seni bekler mi? Çıkana kadar tedirginlik içinde kalırsın. Stres yani! Vatandaşa başka alternatif tırmanış soruyorum. Ben bile arabayla sıkıntı yaşıyorum demez mi? Iyi ki denememiş, başka bir yoldan, sorduğum 2’nci kişinin tarifiyle devam etmişim. Aslında bazen araç değil yaya olarak kullanmak gerek Google’u. Çünkü araç diye dolandırıyor, halbuki yaya olarak ters yönden de götürüyor. Kestire kestire…
14.15, 36’nci kilometredeyim, hava 19,8 °C, ve sonunda bildiğim yol burası. Spor tesisi önünden devam, ta ki ilk göbeğe gelene kadar. Buradan sola, İSKİ diye. Genelde düz giderdim, ama Sancaklar için soldan gidilir, güzel bir yoldur da. Böyle göle bakarak akan. Bugün de açık arazinin içinden, sağımda uzaklarda siteler, iç içe villalar (hani gelip burada bitişik nizam niye oturursun dedirten), halen inşaat süren bölgeler… Yani uzaktan bakıldığında mezar gibi görünüyorlar. Mezarlıklar da öyle değil midir, yan yana bitişik.
Düz devam etmiyor, Sancaklar yönünden ayrılıyorum. 41. km.deyim, saat 14.30 ve sağa saparak tepede görünen yapılara doğru sürüyorum bisikleti. Sağlı sollu, hepsinin başında sonunda ‘mahal’ var, Arapça yöre/yer demek olan: Vadimahal, Gölmahal, Villamahal… Herhalde para yapmış, tutucu, muhafazakar dedikleri ailelerin tercihi sanki buraları. Böyle uzak, kapalı, lüksü olan “mahaller”.
Öyle böyle dolanarak, kapanan telefonun biten bataryasına yedek akü bağlayarak, girişleri görkemli sitelerin, özel okulların, tenis-pilates kurs duyurularının önünden yanından çık çık geldim gene bildiğim yerlere. Zırh Gross Market’i işaretlemiştim hedef olarak. (...) Vallahi bir kahve olsa nasıl da iyi gelirdi diye iç geçirirken sağda Espressolab görünüyor. Yok bu boykotlu, gerçi halen sürüyor mu bilemiyorum? Biraz daha dükkanların önünden devam ediyor Kahve Dünyası ile karşılaşınca bisiyi önüne koyup bir doppio espresso (90-) ve onların şu top şeklindeki çikolarından 3’ünü mideye yollayıp tazelenmiş olarak tekrar yoldayım (15.07 - 44.52 km - 15,5 km/s ort. - 17.8 °C). Bu arada unuttum söylemeyi; Macro Center’e rastladım çıkarken, oradan da iki ‘El Jimador’ kaptım.
Şimdi Halkalı tren istasyonuna kadar en az 1 saatlik yolum var; Alkent 2000, Mercedes Türk, BİM depo, Esenkent, Bahçeşehir, Altınşehir… şeklinde gidiyorum. Garmin’e göre 59, Shimano’ya göre 61,6 km.de 2. bataryaya geçiyor (saat 15.51, 21.2 °C, 16,7 km/s ort.) ve Halkalı’dan 16.30’da kalkan tren ile Bostancı, oradan da metro ile İMES ve siteye varışım 18 gibi oluyor. Eşyaları boşaltıp eve girmemle saat 18’i çeyrek geçmiş oldu. Kaç saat derseniz? 8 en az. Ne etsem, sonlanırken size bir müzik çalsam mı gene; Kolombiyalı genç ve başarılı piyanist Anita Saldarriaga ve grubu El Combo de Anita’dan…
Anita Saldarriaga, çok genç yaşlardan itibaren müziğe ilgi duymaya başlamış, çeşitli müzik aletleri çalmış ve özellikle salsa müziğiyle güçlü bir bağ kurmuştur. Yerel müzisyenlerle birlikte çalışmış, Medellín'de önemli salsa orkestralarında sahne almış ve Kolombiya'da salsa dünyasında yükselen bir isim olmuştur. Anita, piyanoyla birlikte caz ve diğer müzik türlerini de keşfetmektedir.
bisikletle Büyükçekmece II: Dudullu-Bostancı-(tren) Mustafa Kemal-Avcılar-Beylikdüzü-Gürpınar-Büyükçekmece-Alkent2000-Esenyurt-Halkalı-(tren) Bostancı-(metro) İMES-Dudullu
Tur tarihi: 2 Kasım 2025
Alınan yol: 68,95 km
Ortalama hız: 17,2 km/s
En yüksek hız: 51 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s, dışarıda geçen süre 8 s 05 dk
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 19,8 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 797 m, kaybı (iniş) 924 m
En düşük yükselti 5,4 m, en yüksek 198 m
