Bayram günü uzundur gitmediğim bir yolu pedallayayım istedim, Kemerburgaz tarafına. Bir yol Kağıthane tarafından gider, diğeri Sarıyer tarafından. Hasdal’daki araç trafiği pek de bir sevimsizdir. Son gidişimde aman bir daha sakın demiştim. O nedenle Sarıyer’i tercih ettim. Acelem olmadığından evden çıkışım 9.44; Kadıköy, oradan Beşiktaş’a geçece’m. Sıcaklık bu saatte 16,6 °C. Üşürüm sanmıştım ama iyiyim.
Bayram diye mi yoksa işyerleri açık da ondan mı, ortalık kalabalık. Arabalar peş peşe. Ama güzel yanı da var, bayraklarla donatılmış her yer. 102. Yıl biti. Atatürk’ün Cumhuriyeti her türlü hainlere karşın yoluna devam etmekte. Çok çok zarar verdiler, hele son 23 yılın iktidarı elinden geleni ardına koymadı. Ama temelleri sağlam, yıkamıyorlar.
Beşiktaş’tan Çayırbaşı’na, Büyükdere'ye doğru devam ediyorum. Hava soğukça, 18,2 °C, ama güneşin olması insanı mutlu ediyor. Dün hazırlanırken ne giyeyim diye çok düşündüm. Her ihtimale karşı fosforlu ceketi ve polar yeleği de aldım yanıma. Ama şimdilik gerek olacakmış gibi durmuyor. Windstopper yetmekte, kafamdaki Buff da iş görüyor.
Boğaz yolu da son derece kalabalık. Pek çok yerde trafik sıkışıklığı var. Bebek’te ilerlemek na:mümkün. Neyse ki bisikletle aralardan kaçabiliyorum.
Saat 12.13 ve Çayırbaşı’ndan sapıyorum Belgrad Ormanı’na doğru. Buraya kadar 32 km gelmişim, 18,6 km/s ortalama ile. Hava şimdi 17,7 °C. İki yanım dev Çınar ağaçları, yolum içinden geçmekte. Tırmanarak su kemerlerine gelip Bahçeköy yönünde az sürüp soldan Kemerburgaz olarak ayrılıyorum. Artık son derece keyifli yerlerden geçmekteyim. Arboretumun önünde sıra olmuş insanlar, çoğu öğrenci gibi. Arabasını döndüremeyen acemi bir şoför, zorlukla yürüyen ihtiyar hanımlar beyler, sarılı bir çift…
Atatürk Arboretumu: kuruluşu 1949 yılına dayanır; projesi için Fransa'dan botanik bahçesi uzmanı Camille Guinet davet edilmiş ve çalışmalar 1959-61 yıllarında yapılmıştır. Altyapı ve dikim çalışmaları 1982 yılına kadar devam etmiş ve Atatürk'ün 100. doğum yılı nedeniyle bu isim verilmiştir. Osmanlı döneminden kalan Kirazlıbent ve 1916 yılında oluşturulan Türkiye'nin ilk fidanlığını da içerir. Atatürk Arboretumu, Orman Genel Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi iş birliğiyle yönetilmektedir. Ayrıca, doğal güzelliklerine ek olarak müze, eğitim merkezi, göletler, yürüyüş alanları gibi yapıları da bulunmaktadır.
Ayrıntılı bilgi > Atatürk Arboretumu
Yol boyunca geçtiğim alanlarda gene de piknik masalarında tek tük insanlar var, gelmişler yayılmışlar. Çok seviyoruz pikniği. Neden acaba? YZ’ye bunu sorduğumda şöyle açıklamış: Türkiye'deki piknik geleneği kökenini Osmanlı döneminin mesire kültürüne dayanır ve yüzyıllardır devam eden, sosyal paylaşımlar ve doğayla bütünleşme amacı taşıyan önemli bir kültürel etkinliktir.
Araç geçmediğinde ormanda havayı tüm gücümle ciğerlerime doduruyorum. Burada ısı biraz düştü, 15,4 derece oldu. Ama nefis bir bölge. İstanbul için bir nimet. Ancak Belgrad Ormanı'nda betonlaşma, su kaynaklarının tehdit edilmesi, tahribat ve artan insan baskısı çevresel tehlikeleri artırmakta. Çevreciler sık sık eylem yapmaktalar.
Belgrad Ormanı'ndaki çevresel tehlikelerin temelinde ormanın koruma statüsünün değişmesi ve yapılaşma tehdidi yer almaktadır. Belgrad Ormanı'nın yaklaşık 5 bin hektarlık alanının 1150 hektarının "muhafaza ormanı" statüsünden çıkarılarak "milli park" statüsüne alınması planlanmaktadır. Bu statü değişikliği, ormanda ağaç kesimi, yol yapımı ve konaklama tesisleri gibi yapılaşmalara izin verebileceği için ormanın ekosistemi ve doğal yapısı açısından büyük bir risk oluşturuyor. Muhafaza ormanı statüsü, koruma amacıyla en üst düzeyde bir koruma sağlarken, milli park statüsünde tampon bölgelerde yapılaşma mümkün olabiliyor. Bu durum, ormanın doğal bütünlüğüne zarar verebilecek bir gelişme olarak görülmektedir.
Çoğunlukla inerek süren yolum Evvelbent Kemeri (*), diğer adıyla Paşadere Kemerinin altından geçip devam etmekte. Binbaşı Çeşmesi mesire alanı yakınında beni sollayan bir damperlinin kuyruğu neredeyse sıyırdı geçti. Fena bağırdım-küfür ettim ama ne fayda, bastı gitti. Bu adamlar Azraille anlaşmışlar herhalde. Komisyon alıyorlar sanki.
(*) Osmanlı döneminde Mimar Sinan tarafından 1554-1564 yılları arasında inşa edilmiş tarihi bir su kemeridir. Uzunluğu yaklaşık 102 metre olup, toplam 13 gözü bulunmaktadır. Asıl adı Balıkzade Kemeri olarak bilinen bu yapı, yakın çevresindeki Paşadere suyunu aldığı için "Paşadere Kemeri" ismiyle anılmaya başlanmıştır. Su kemeri, Bahçeköy ile Kemerburgaz arasında yer almakta ve Kırkçeşme su tesislerinin önemli bir parçasını oluşturur. Kemer, kalın taş duvarları ve mimari yapısıyla dönemin su sistemlerini yansıtan önemli bir eserdir.
45 buçuk kilometre gelmişim, saat 13.05, Kemerburgaz’da kahvede çayımı içiyor sandviçimi yiyorum. Çaylar 15 olmuş burada da. Neydi ya, bir zamanlar en ucuz çay nerede diye aranırdık. İstinye’de içerlerde caminin orada 35 kuruştu. Her yerde 50-60 krş iken. İnanmazdı arkadaşlar, turlarımızda orada mola verir gösterirdik.
2 çay + 2 sandviç ve 20 dk sonra gene yoldayım, Göktürk’e doğru. Bir üçüncü kemer de burada var. Bu da Mimar Sinan'ın eseri olup Kanuni Sultan Süleyman'ın İstanbul'a su getirmek amacıyla inşa ettirdiği Kırkçeşme Su Yolu sisteminin önemli bir parçası. Öncekiyle aynı yıllarda yapılmış. 710-711 metre uzunluğuyla günümüzde ayakta kalan Türkiye'nin en uzun kemeri olup, yüksekliği 26 metredir denilmekte.
Gerek Kemerburgaz’da gerekse Göktürk’te oldukça yeni yapılar hemen göze çarpıyor. Gelmeyeli bir hayli büyümüş buraları. Haliyle Göktürk’te de trafik sıkışlıklığı var. Ben gene aralardan geçip İhsaniye’ye doğru devam ediyorum. Ve şimdi kırsalın içinden sürüyor yolum. Ancak bir müddet sonra yoğun bir toz bulutu içinde kalıyorum. Damperliler peş peşe iki yönde geçmekteler. Ve çıkarttıkları toz ortalığı berbat ediyor. Kaçılacak gibi değil. Rüzgarın yönünü kollayarak sürmeye çalışmaktayım ama tozu toprağı yutuyorum. Bu bela Işıklar köyüne kadar sürüyor. Burası da, önceki geçişimde de görmüştüm, siyah VİP minibüs durağına dönmüş. Havaalanından gelecek telefonla, müşterisin almak için sıra bekleyenler. Bu durum etrafta bazı lokanta ve kafemsi yerlerin açılmasına neden olmuş. Bir de yıkama istasyonu, herhalde iyi iş yapıyordur.
İhsaniye’de kahvede verilen bir mola. Burada çay 10 liraya indi. Daha az turistik herhalde. Zaten ne turisti, damperli trafiğinin hat safhaya çıktığı bir yere dönüşmüş. Öyle böyle değil, tren vagonları gibi peş peşe dizilmiş gidiyorlar geliyorlar.
Metro durağı buraya çok yakın. Hemencecik varıyor, asansörle peron katına inip 1 dk sonra gelen metroya “binemiyorum”! Neden mi? Ağzına kadar dolu. Değil bisikleti sokmak kendin bile giremezsin. Havaalanı yolcusu doldurmuş... Hoppala! Ne’dcez şimdi?
Ters yöne gideyim, yani Arnavutköy’e, oradan Kayaşehir’e pedallayıp Bakırköy metrosuna bineyim fikri aklıma geliyor. Why not durumlarıyla 15 dk sonra metroda yerimi alıp 4 durak gidip yeryüzüne çıktığımda Arnavutköy Hastane durağındaydım. Şimdi hangi yöne gitmeliyim? Neyse ki Google var ve beni alıp götürüyor.
Geldim yoğun trafiği olan bir otoyola. Bereket güvenlik şeridi var da orada rahatım. 2 gidiş 2 geliş, bu ne yolu? Bir müddet sonra tanımaya başladım. Bu bizim eskilerde Şamlar’a gelmek için kullandığımız yolun tersi. Evet ya, ve nitekim 5 km sonra Şamlar ayırımı da geliyor. Sapmamla trafik biraz rahatlasa da güvenlik şeridi kalkıyor. Ses mi güvenlik mi diye bir ikilemde kalıyorum.
Son bu yoldan geçişimizde asfalt çalışması yapılmaktaydı, bitmiş. Geniş düzgün bir yol olmuş. Ancak böyle olunca da araçlar hızlarını arttırmışlar. Sanırsın hepsi birer formula yarışçısı. Acınası haldeler. Yani kutunun içine girmiş bas gaza bas… Vah vah!
Neyse uzatmayayım; Google beni götürüyor. Bir müddet sonra (3 km) bu yoldan ayrılıp sola sapıyor, inen yolum sonra çıkıyor, telefon bir kapanıp açılıyor, yönümü şaşırıyor, gelen göbekten sola sapıyor ama fazla gitmeyip ters yönde olduğumu anlıyor, geri dönüyor ve bir başka İstanbul’un içinden geçerek metro durağına ulaşıyorum. Metroway AVM diye bir yer karşımda, ve de Kahve Dünyası. Bir kahve içsem ne de iyi gelir. Ancak girişi AVM’nin içinden. Şimdi bisikleti nereye bırakaca’m? Vaz geçip metroya iniyorum.
1-2 hafta önce Dinozorlar Buluşması için Hakkı Beye gelmiştim, Haznedar’a. Bu metronun varlığını o zaman öğrendim. M3, Bakırköy’e kadar gidiyor. Oradan da Marmaray’a biner evin yolunu tutarım.
Bisikleti son vagona yerleştirip yerimi alıyor, 4 dk sonra da hareket ediyoruz. Her durakta binen var, dolup taşıyor vagon. Yaklaşık 35 dk sonra Bakırköy’de yeryüzüne çıkıyorum. Cumhuriyet Bayramı kutlaması var. Meydan insan dolu, bando çalıyor. Veya hoparlörden verilen bir müzik bu. Tren peronuna iniyor, yerimi daha rahat alabilmek için Ataköy istasyonuna geri gidip oradan biniyorum. Bisikleti güzelce yerleştirip Bostancı’ya doğru yola çıkıyoruz. Doldukça doluyor. Bayram mayram herkes yollarda demek. Bir de beleş galiba bugün ulaşım. Fırsat bu fırsat… 40 dk sonra trenden inip metroya geçiyor ve eve varışım 19.15 oluyor. 9 buçuk saattir sokaklardayım. O nedenle size bir sokak şarkısı çalayım, Iyeoka’dan Simply Falling
Yok canım, sokakla ne ilgisi var bunun diyorsunuz. Haklısınız, elbette yok. Ama güzel değil mi? Amy Winehouse’u hatırlattı mı size?
Iyeoka; Nijerya kökenli Amerikalı şair, şarkıcı, aktivist ve eğitmendir. Asıl adı Iyeoka Okoawo'dur ve müzik kariyerine başlamadan önce eczacı olarak çalışmıştır. Kendi anadili olan Esan Dili'nde "Iyeoka" kelimesi "Saygı duyulmak istiyorum" anlamına gelmektedir. Müzik tarzında soul, R&B, rock, hip hop ve caz gibi unsurları harmanlayarak özgün bir sound yaratmıştır. Şiir ve müziği birleştiren Iyeoka, sahnede hem şarkı söyler hem de şiir performansları sergiler.
bisikletle Kemerburgaz-İhsaniye: Dudullu-Kadıköy-(gemi) Beşiktaş-Çayırbaşı-Kemerburgaz-İhsaniye-(metro) Arnavutköy-Kayaşehir-(metro) Bakırköy-(tren) Bostancı-(metro) İMES-Dudullu
Tur tarihi: 29 Ekim 2025
Alınan yol: 73,75 km
Ortalama hız: 17,6 km/s
En yüksek hız: 48,9 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 11 dk, dışarıda geçen süre 9 s 24 dk
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 17,9 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 598 m, kaybı (iniş) 696 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 230 m
Garmin yol bilgileri bisikletle Kemerburgaz-İhsaniye
Relive yol bilgileri bisikletle Kemerburgaz-İhsaniye
Bölgeye yapılmış geziler Kemerburgaz-Fikret Albay’la, Kemerburgaz-Pas Çözücü, Kemerburgaz–İhsaniye, “Güleryüz”, BelgradOrmanı-Kemerburgaz, ±76
İlginizi çekebilir Keşif Turları; Pirinççi, bisikletle ÇiftAllan, Keşif Turları; Demirciköy


































































