25 Eylül 2016

[bisikletle]Türkiye: Marmara (Malkara–Hayrabolu)

3 Eylül 2016, Cumartesi / Malkara - Hayrabolu, 50 km. (21. gün)

Bu sıralar herhalde düğün-sünnet zamanı, bitmeyen zurna-davul gümbürtüsü eşliğinde susmayan şarkıcı gene gece yarısına kadar ortalığı duman etti. Ne zaman dalmışım uykuya hatırlamıyorum. Ama 24’de zaten mecburen kapatıyorlar. Akşam biraz internette gezindim, müzik dinledim falan. Sabah biraz haberlere baktıktan sonra toparlanıp kahvaltıya indim. Malum tabak ile doyduktan sonra ÖE’den ayrılmam 9 buçuğu buldu. Dün yaptığım yol etüdü sonucu ana yol yerine köy yollarından Evrenbey üzerinden gitmeye karar verdim. Belki biraz daha uzun ama keyfi daha fazla olacaktır.


ÖE’den aldığım tarif üzerine biraz şaşırıp sonra doğru yolu buluyorum. Mezarlığın yanından demişlerdi, demek doğru yoldayım. Gene de haritadan sağlamasını yapıyorum. Hava az bulutlu, açık, güneşli ama çok rüzgârlı. Ve de karşıdan esmekte. O nedenle desteği açıyorum. Hafif bir çıkış sonrası kaba da olsa asfalt yolum çayırların arasından keyifle sürmekte. Güneş halen yatay, gölgemi takip edebiliyorum. Solumda benimle beraber gelmekte. Rüzgardan yararlanan bir çiftlik sağımda. Pervanesi fırıl fırıl dönüyor. İlk köy İshakça geçilip inilen yokuş sonrası ilk tırmanış geliyor. Artık bana mısın durumları, rampa fobisi mazide kaldı. 2 km tırmanıp güzelce 223 metreye çıkıyorum. % 7-8’ler, kısa bir yer % 11i’ gösterdi. Saat 10.44 ve 8 km gelmişim. Şimdi solumda Karaidemir Barajı gözükmekte. Yaz nedeniyle suyu çekilmiş ama oldukça büyük bir alanı kaplıyor. Sulama amaçlı bu baraj Poğaça Deresi üzerinde 1975-83 yılları arasında yapılmış. Sağ sol tarlalar biçilmiş. Ayçiçeği sapları bunlar. Rüzgar oldukça kuvvetli. Serin de oldu. Üzerime yeleği geçiriyorum. Biraz da video çekmekteyim. Gelen motosikletli samimi bey ile bisiklet üzerinden başlayan konuşma foto çekimi, yeni aldığı 2. el motosikleti vs derken beni Evrenbey’de çaya davet ediyor. Ben de oraya gidiyorum zaten, bir mola keyifli olur diye kabul ediyor, peşine düşüyorum. [e], 14. km’de % 20’si tükeniyor bataryanın. Hafif dalgalı süren bu yol 7 km sonra Evrenbey’e varıyor. Hüseyin Bey beni kahve önünde beklemekte. Bir soda ve çay eşliğinde kahvedekilerin de katılmasıyla yarım saat sohbetle geçiyor. Baraj bölgesinde, çeltik, mısır, yonca, pancar, karpuz ayçiçeği ekildiğini ve az da olsa bahçecilik-sebzecilik yapıldığını anlatıyorlar. Balıkçılık da var. ÖE rezervasyonumu da bu arada çıkartıyorum, 20 TL gecesi. Hüseyin Bey’in çok dostça bir kişiliği var. Samimi, açık sözlü, PVC doğrama işi yapıyor. Daha sonra köy çıkışına kadar eşlik ediyor (11.40). Fazla, hatta hiç trafiği olmayan bu yolda yalnız yakındaki taş ocağının (Distaş) kamyonları işi bozuyor. Köylüler de asfaltta bu yükün yaptığı tahribattan şikayetçiydiler kahvede. Bu yollar uyduruk yollar, ziftin üzerine atılan mıcırdan ibaret. 30-40 ton geçtiğinde yamuluyor, bükülüyor.








Hıdrellez, Evrenbey'de, Mayıs'ın 5. gününde kutlanır. Hıdrellez günü, ateş yakılır, insanlar ateşin üzerinden atlarlar. Atlama sırasında dilek tutarlar ve ayrıca “ağrılarım, sızılarım, kel papaza” derler. Böylece bütün bir yıl hastalıklardan korunacaklarına inanırlar. Yine hıdrellez günü gül ağacına, para kesesi bağlarlar. Evlenmek ya da evlerinin olmasını istiyorlarsa gül ağacının dibine kiremitlerden ev yaparlar. Bu ev maketinin içine çocukları olmasını istiyorlarsa, çalı çırpıdan çocuk figürü, bekarlarsa erkek figürü yaparlar. Zengin olmak istiyorlarsa evin içine para koyarlar. Ertesi sabah güneş doğmadan önce kalkıp, yaptıkları evlere bakarlar. Eğer ev bozulmamış ve örümcek tutmuşsa dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar.

Evrenbey Köyünde, Hıdrellez'den bir hafta sonra yapılan şenliklere teferiç denir. Teferiç, Arapça Teferrüç (gezintiye çıkma) sözcüsünden gelmektedir. Halk arasında teferiç biçimine dönüşmüştür.

[e], 27. km’ye geldiğimde bataryam % 60’a düşüyor. Çok güzel bir coğrafyada, iyi ki de bu yolu seçmişim dedirten, sırasıyla Hacısungur, Yörgüç geçilip Umurbey’de verdiğim molada (12.30) devamının daha yapılmadığını, buradan ana yola doğru gitmemin iyi olacağını söylüyorlar. Ve 6 km sonra Malkara-Hayrabolu yoluna çıkıyorum. Tabii beraberinde hızlı araç trafiği de başlıyor. Nerede o sakinlik. Şimdi sürekli aynadan arkayı kontrol edip sürmekteyim. Ağır vasıtalar artık ciddi bir mesafeyle geçmekteler (bereket). Yol Ondülin durumunda, iniliyor çıkılıyor. Rüzgar kesmedi hızını. Tam rüzgar enerjili bir bölge. Zaten az önce santral inşaatı levhasını görmüştüm. [e], 40. km/13.18, % 40 kaldı bataryada. 20 km gibi bir yolu da alıp Hayrabolu girişinde bir benzincide mola verdikten sonra, burada bir yol üstü oteli de var, gecesi 70 TL’den, ilçeye giriyorum. ÖE için dümdüz devam etmem gerekiyormuş.

Geldiğim meydanda adres sormaya yanaşırken yanıma gelen bey bisikletin ağırlığını merak ediyor ve laflamaya başlıyoruz ayak üstü. Bir iki tarihi yerleri soruyorum, bisikletin özelliklerini anlatıyorum. Ali Bey kuyumcu, hemen yanda dükkanı var. Hoş sohbet.

Hayrabolu, Trakya'nın en eski yerleşim birimlerinden biridir. Türkler tarafından ilk olarak 1358 yılında fethedilmişse de kısa bir süre sonra Roma İmparatorluğu'nca geri alınmıştır. 1368 yılında Sultan I. Murad zamanında ikinci ve son olarak Roma İmparatorluğu'ndan geri alınmıştır. Bu tarihten sonra Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden, özellikle Kayseri ve Sivas dolaylarından seçilen aileler Hayrabolu ve çevresine iskan edilmiştir. Eski adı Chariupolis'tir (Hanri-polis; Rüzgarlı şehir). Bugünkü adı ise ikinci fethinden sonra Hanripol; Hayrı-bol olarak değiştirilmiştir ve günümüze "Hayrabolu" olarak gelmiştir.

ÖE az dışarda. Askeriyeyi de geçip solda dizi dizi okulların arasında. Ama terk bir binanın arkasında olması ve yönlendirici levhaları Karadenizliler’in yapmış olması nedeniyle (öyle tahmin ediyorum çünkü bu akıl tek onlarda var) biraz kaçırıp tekrar sorup öyle buluyorsunuz.

Evet, ÖE içindeyim. Biraz viran durumdalar, zaten 20 lira belli ediyor. Ama çarşaflar temiz, su sıcak, Mustafa Bey yardım sever, bisiklet hiç dert değil, akşam düğün de varmış... daha ne olsun. 24’e kadar gene davul zurna.











Duş, eşyaları terasa asma falan derken nedense birden turu bir şekilde sonlandırma düşüncesine kapılıyorum. Çorlu-Çerkezköy-Çatalca-Bakırköy falan bir kısmını zaten pedallamıştım. Firu da beni pazar bekliyormuş, eh yarın da pazar, kolay da gidilir diye Tekirdağ’dan otobüse biner eve dönmüş olurum. Zaten esas turlamak istediğim bölgeleri bitirmiştim, bir şekilde de ev özlemi, Firu özlemi karar vermemde etkili oluyor.

Akşamüstü 5 gibi ÖE’den merkeze doğru yürümeye başladım. İlkin Sarban-ı Ahmet Dergâhı’nı geziyorum. Kanuni Sultan Süleyman'ın Deve Kolları Kumandanı, şair, evliya Sarban-ı Ahmed'in türbesi. Kanuni'nin fermanıyla 1527 yılında inşa edilmiş, zaman içinde restorasyondan geçirilmiştir. Sonra sırasıyla camileri dolaşıyorum.

Güzelce Hasan Bey (Ulu Cami) Camisi. İlyas Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Sultan II. Beyazıt’ın damadı Güzelce Hasan Bey yaptırmıştır. Caminin yapımına 1486 yılında başlanmış, 1499 yılında da ibadete açılmıştır. Cami kaynaklarda Ulu Cami ismi ile de geçmektedir.
Cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. Caminin önünde dört yuvarlak sütunun yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmasından oluşmuş üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin ortasındaki bölüm kubbe, iki yanındaki mekânlar ise tonozla örtülüdür. İbadet mekânının üzeri kasnaklı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş köşelerdeki birer trompla sağlanmıştır. Mihrap nişi yuvarlak olup, dışarıya taşkın değildir. İbadet mekânı altlı üstlü iki sıra halindeki pencereler ile aydınlatılmıştır. Caminin yanındaki minaresi taş kaideli, yuvarlak yivli gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin yanında Güzelce Hasan Bey’in kesme taştan kubbeli türbesi bulunmaktadır. Cami 2005 yılında restore edilmiştir.

Çarşı Camisi (Hasip Bey Camisi). Caminin yapımına Kethüdazâde Çorumlu Mustafa Bey başlamış, ölümü üzerine de torunu Mehmet Hasip Bey tarafından 1686-1687 yılında tamamlanmıştır. Cami dikdörtgen planlı, tek katlı ve ahşap çatılıdır. Yakın tarihlerde yapılan onarımlardan ötürü özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Yanında kare kaideli, yuvarlak yivli gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Caminin Çorumlu Mustafa Bey’in mezarının da bulunduğu avlusu önünden geçen yol nedeniyle kamulaştırılmış ve küçültülmüştür.

Çelebi Sultan Mehmet (Paşa) Camisi. Hisar Mahallesi’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1419 yılında yaptırılmıştır. Caminin mimarı Çelebi Sultan Mehmet dönemi vezir ve mimarı olan Hacı İvaz Paşa’dır. Hacı İvaz Paşa aynı zamanda Bursa Yeşil Külliyesi’nin de mimarıdır. Cami İvaz Paşa’nın ismiyle de tanınmış olup, halk arasında Paşa Camisi olarak da anılmaktadır. Cami kesme taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Duvar işlemelerinde kesme taşların arasına tuğla derzler yapılmıştır. Değişik zamanlarda onarım geçiren cami orijinalliğinden bütünüyle uzaklaşmıştır. İbadet mekânı iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır. Mihrap niş şeklinde olup, bezeme yönünden bir özellik taşımamaktadır. Yanındaki minaresi taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.
Caminin çatısı 2004 yılında çökmüş, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

Ali Bey ile gene karşılaşıyoruz. Karşısındaki Erdem Lokantası’nda fazla bir şey kalmamış, az pilav+kuru+az yoğurt=10 TL ile doyuyorum. Dönüşte dükkanına uğrayıp eşiyle tanışıyor oğullarına ilişkin konuşuyor, seyahat, yurt dışı, bisiklet turları, üniversite falan derken çaylar eşliğinde koyu bir sohbete giriyoruz. Bu arada herhalde düğün durumları çokça, gelen geçen çeyrek, yarım diye altınları alıp durdular (Bildik Kuyumculuk).









Maalesef buranın da kimliğini muhafaza etmemişler, harap olmuş. Biraz daha dolanıp Hayrabolu tatlısından (4,5 TL) da yedikten sonra, üzerine tahin döküyorlar ki çok yakışıyor, ÖE’nin yolunu tutuyorum. Yol boyunca bir başka düğün hazırlığı, ÖE’de de gelmeye başlamışlar. Bu arada 400 kişilik limonatalı, pastalı, çalgılı düğün 3 bin liraymış burada. Biz de burada evleniriz artık :))









Malkara – Hayrabolu

Tur tarihi: 3 Eylül 2016
Kat edilen mesafe: 50,22 km.
Ortalama hız: 14,9 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 21 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 26 dk.  
En yüksek sıcaklık 32 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 28,1 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 409 m, kaybı (iniş) 595 m.
En düşük irtifa 41 m., en yüksek 234 m.
Garmin yol bilgisi Malkara-Hayrabolu

Hayrabolu ÖE 0282-315 1333





Hüseyin Bey ile, Evrenbey 







Hayrabolu 

Sarban-ı Ahmet Dergâhı, Hayrabolu    




Güzelce Hasan Bey Camisi, Hayrabolu    




Çarşı Camisi, Hayrabolu 


Çelebi Sultan Mehmet Camisi, Hayrabolu    





Erdem Lokantası, Hayrabolu 

Hayrabolu Tatlısı

Hayrabolu by Night



































































22. gün (devamı) Hayrabolu–Tekirdağ - 20. gün (öncesi) Şarköy-Malkara