21 Ağustos 2016, Pazar / Toluklar – Bayramiç, 34 km. (8. gün)
Gece bir
ara uyandım, ama sabah dinlenmiş olarak kalktım. Bugün erkenciyim. Uyanmam 6
buçuk toparlanıp evden çıkmam 8, anahtarı teslim edip Toluklar’dan ayrılmam 8
buçuk. Çok güzel bir köy, küçük, sessiz, bakkalı çakkalı yok. Evler dip dibe
değil. İyi bulmuş Fatoş burasını.
Hava parçalı
bulutlu dediklerinden, serin. Daha erken tabii, yokuş aşağı iniyor yolum. Yol
asfalt, yani köy yolu asfaltı, şahane. Çam kokularının içinden geçiyor,
oksijeni bol, durmadan derin derin çekiyorum içime. Bir daha bulamazsın bu
kadarını diye diye. Dağoba hemen geliyor. O da küçük bir yere benziyor. Devam
ediyorum, Evciler’de kahvaltı ederim. Orası büyük dediler. Yol kıvrıla kıvrıla,
arada yükselip sonra gene bayır aşağı iniyor.
Bayramiç herhalde TR’nin elma deposu. Nereye baksam elma ağaçları,
üstleri de dolu dolu. Zaten toplamaya başlayanlar var bile. Yol boyunca
gördüğüm kasa yığınları demek bu elmaları taşımak içinmiş. Merak etmiştim, bu
kadar kasayla ne yaparlar?
Bugün İstanbul’dan ayrılalı 1 hafta olmuş. Fazla yormadan, keyifle geldim
buralara. Kazdağı, Antik dönemlerde "İda" olarak adlandırılmış ve pek
çok önemli olaya ev sahipliği yapmış.
İda İsminin Kökeni.
İda kelimesi de mitoslarda farklı kişilikler olarak karşımıza çıkan bir
isimdir. Mitoslarda "İdaios" ve "İdaia" isimleri geçer.
İdaia, İda’dan gelen veya İda’da yaşayan anlamına gelir. Bu adı taşıyan iki
kadın kahraman vardır. Bunlardan ilki bir Nymphe’dir (doğa perisi) ve bu Nymphe
Irmak Tanrı Skamandros’la birleşerek Teukros adında bir erkek çocuk dünyaya
getirir. Mitoslarda Teukros adında iki kahramanın adı geçer. Burada önemli olan
her iki kahramanın da Troia ile ilişkili olmasıdır. İdaios isminde de pek çok
kişilik vardır ve bu kişilerin tümü yine Troia kraliyet ailesine aittir.
Evciler
büyükmüş, pansiyon bile var. Levhasını gördüm ama gidip bilgi almadım. Saat daha
9. Pazar olmasına rağmen kahveler dolu. Köylü sohbette. Bisikleti rahat park
edebileceğim birini seçip, selamlaşıp kahvaltılıklarımı 3 çay, 2 dağ çayı
eşliğinde hallediyorum (çay 50 krş). Biraz yan masadakilerle sohbet, meraklı 3
keçinin bisikleti koklamaları şeklinde sürüyor molam. Bu arada Bayramiç ÖE’yi
de arayıp yerimi ayırtıyorum, 30 TL, O.K. Afrodit’in güzel seçildiği, tarihte
bilinen ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Ayazmada halen her yıl Ağustos
ayında bu gelenek devam ettirilip Kazdağı Güzeli seçilmekteymiş ama nedense bu
sene yapılmıyormuş (malum nedenlerdendir!). Ayazma 8 km uzaklıkta, bir
tırmanış. Başka sefere bırakıyorum.
9 buçuk
gibi Evciler’den ayrılıp hafif tırmanışlarla devam ediyorum. Kısa tepecikler
var ama % 14-15’i gösteriyor. Baymıyor tabii, uzun değil çünkü. Bölgede her
yerde ılıcalar var, şimdi Külcüler Ilıcası’nı geçmekteyim. Sağımda da ahşap
bungalovlar dizili. Burada yol 2 yana ayrılıyor. Hangisine sapacağım? Hacı amcaya
sorayım mı? O da bilmiyor. Geçen motorlu karıkoca soldan gitmemi söylüyor.
Sonra bungalovlara ilişkin levhayı görünce hacı amcanın bulunuş nedenini
anlıyorum, Hilal Doğa Oteli. Artık yaş-kuru her şey bir sepete konulduğu bir
dönemde acaba burası da mı diye merak ettiriyor?
Birazdan
ana yola bağlanıp hızla kayıyorum Bayramiç’e doğru. Sağda bir cankurtaran,
sedyede bir kadın, acil durum! Ve baraj uzakta kendini gösteriyor. Suyu
çekilmiş ama. Ancak oldukça büyük bir alanı kaplamakta. Üstünden sürüyor yolum.
Barajla birlikte sağda solda bağlar başladı. Su buranın iklimini üzüme uygun mu
yaptı acaba? Çok geniş alanlar, yamaçlar falan düzenli bir şekilde işlenmiş.
Demin
gördüğüm cankurtaran ışıklarını çaka çaka hızla yanımdan geçti. Peşinden de
ailesine ait olduğunu tahmin ettiğim 4’lüleri çakan gri Megane. Yol barajın
kenarından kıvrılarak sürmekte. Pazar olmasından dolayı herhalde trafik fazla
değil. Hava arada açıyor, ama genelde mülayim. Yol genel anlamda iniş ama ufak
tefek tepecikler çıkılıyor, % 13-14-15 eğimi olan. [e], 24,9 km/10.35, ilk
çentik gidiyor. Bayramiç’e 10 km var. “Queenida;
özümden özüme.” Sağımda geçtiğim bu yer rezidans mı yoksa tatil köyü mü
anlayamadım. Ama şık bir şeye benziyor. Yol döndükçe karşıdan esen sert rüzgar
var. Ve çok geçmeden Bayramiç levhası görünüyor. Hemen bir foto, sonra soldaki
bakkalda içilen bir soda ve alınan Cumhuriyet. 1 tane geliyormuş, bir zamanlar
bir öğretmen varmış alan, yoksa Cumhuriyet’i kimse almıyormuş ((: Ben de bu durumu
değiştirmek için alıyorum.
İlçede bir
kazı çalışması sürmekte, yollar kapalı, döndürülmüş trafik çevreden. Neyse ki
bisikleti pek etkilemiyor ama kanalların üzerine konulmuş daracık geçitlerden
çantalı bisikleti geçirmem pek mümkün değil. Biraz kaldırım üzerinden iterek
ÖE’ye ulaşıyorum. Saat 11, ilgili kişi 11.30’da gelecekmiş. Bahçesinde bir
kahve ve Cumhuriyetimle oyalanıyorum. Uzundur okumamışım, Orhan Bursalı gene güzel
analizler yapmış. Memlekette gene gariplikler sürmekte, yazarlar tutuklanmakta.
Aydınlar karşı dilekçelerini imzalayarak tavırlarını koyuyorlar. Ama kandırılmışların
umurlarında değil!
Yan
masadaki beyle başlayan sohbet ilginç konulara giriyor. Feridun Bey keşifler
yapmış; rüzgarla çalışan araba, silinen kalem gibi “zihni sinir” durumları.
Ancak haliyle bunlara beklediği ilgiyi bulamamış, dert yanıyor. Güzel, yerinde
ve haklı eleştirileri var. Konuşkan biri, samimiyetle ifade ediyor her şeyi.
Futbol antrenörlüğü, pazarlama..., bu yolla çok dolaşmış. Anlattıklarından
çıkan sonuç; alan satan memnun, kimse bir şeyi değiştirmek istemiyor, herkes
nemalanıyor, neden yeni bir şey istensin ki, ya elindekinden olursa?
Oda hazır,
bisikletin yeri biraz soruna dönüşür gibi olurken çözülüyor istediğim gibi. Oda
307, temizlenmiş hazırlanmış. Güzel bir oda, şimdiye kadarki ÖE’lerin içinde en
iyisi diyebilirim. 67,5’luk İzmit bile bunun kadar değildi. Özellikle banyo
üzerinden not veriyorum. Çoğu yerlerde odayı yenilemişler ama banyoya sıra
gelmemiş, eski vaziyette. Burada her ikisi de elden geçmiş, veya zaten
böyleydi. Bakalım kahvaltıda ne verecekler?
Fazla uzun
pedallamadığımdan yorgun değilim, saat 3 gibi biraz turlamak ve karın doyurmaca
için çıkıyorum. Pazar nedeniyle çok yer kapalı. Şöyle biraz sokak aralarını
gezip, koruma altına alınmış mahalleden sonra ÖE’ye yakın bir lokantada,
Antikaoğlu Köşem Restaurant, az bulgur+kuru+çoban salata+ayran=10 TL ile hallediyorum
işi. Yarın baraj yolundan gideceğim, bir taksi şoföründen alınan tarif. 8
km’lik bir rampa tırmanacağım. Herhalde 600 m’ye çıkacağım gibi görünüyor
haritadan. Sonra inişler var. Ama köy yolları, değer buna.
Merkez Tepe Camii,
esas adı Hacı Baliğ camiidir. 14.yüzyılda yapılmıştır (tahminen 1357-1365
yılları arasında) Caminin bitişiğinde Haziresi bulunmaktadır.
Bayramiç
ve yöresi ilkçağlarda Truva Krallığının sınırları içindedir. Ortaçağ boyunca
büyükçe bir Rum köyü olarak kalmıştır. Bizanslılara bağlı olduğu dönemde
bugünkü Tepe Camii’nin bulunduğu yerde bir kır kilisesi bulunmaktadır.
Genellikle hayvancılık yapan göçebe halk, bayramlarda ve dini günlerde burada
toplanmaktadır. Bayramiç 1357 Yılında Türklerin Rumeli’ye geçişleri sırasında
Süleyman Paşa tarafından görevlendirilen Ahi Hızır Emir Bey tarafından fethedilmiş
ve Emir Bey Bayramiç’e yerleşmiştir. O sıralarda esas şehir Menderes Çayı
kenarında ve Dut Alan denilen yerdedir. Ahi Hızır Emir Bey Tepe Camii’ni
yaptırmıştır. Bundan sonra, Türk boyları bu cami etrafına ve bugünkü şehir
merkezine yerleşmeye başlamışlardır. Önceleri göçebe halk, bayramlarda ve dini
törenler için buraya toplanıp dağıldığından, bayram yeri anlamına “Bayram İçi”
veya “Bayram İçin” adı verilmiştir. Bu söyleyiş zamanla “Bayramiç” şeklini
alarak kasabanın adı olmuştur.
1796
tarihli Hadımoğlu Konağı’nı Etnografya Müzesi’ne dönüştürmüşler. Ama bakımsız
ve düzensiz. Yazık, bir de 2 lira giriş istiyorlar utanmadan. Kaymakamlığın
sayfasından okuduğumuza göre 1996 yılında hizmete girmiş, 20 senede bu kadarını
yapabildilerse vah vah.
Mehmet Akif
Ersoy çocukluğunda burada yaşamış, onun adına bir müze açmışlar. Daha yeni,
bitmemiş, aralık ayına yetiştiriyorlarmış. Şimdilik fazla bir şey yok, şiirleri
ve istiklal marşını duvarlara asmışlar. Bir de balmumu mumyasını koymuşlar. Ancak
gezdiren kişiyi iyi bulmuşlar, şiirleri öyle bir okuyordu ki yan odada, bayağı
etkili bir sesi var. Banttan yayın yapıyorlar sanmıştım.
Taşköprü,
Tabaklar Çayı üzerinde şehrin içerisindedir. Hicri 1210 (Miladi
1795) yılında tümüyle kesme renkli taştan yapılmıştır. Uzunluğu 27 m
genişliği 3,85 m’dir. Köprü Karşıyaka Köprüsü olarak da anılmakta ve Karşıyaka
Camii avlu duvarına bitişiktir.
Taşköprü Camii,
Karşıyaka Camii, Cami-i Cedit, Hanbağlı Camii gibi isimlerle anılmaktadır.
Esas Adı Cami-i Cedit’tir. Mehmet Akif Sokağında Tabaklar Çayının
kenarındadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre Hicri 1207
(Miladi 1792) tarihinde Hadımzade Osman Bey tarafından yaptırılmıştır.
Caminin çeşmesi ve haziresi de bulunmaktadır.
Taşköprü ve
camiyi de görüp-gezip-biraz avlusunda nefeslenip ÖE’ye dönüyorum. Akşamki düğün
için bahçeyi hazırlamaktalar.
Çıkıyorum
gene dolaşmaya. Hava halen sıcak ama sokaklar dolmuş, bahçeler insan kaynıyor.
Dikkatimi çeken genç kızların başları açık, rahatlar, bir baskı yok
üzerlerinde. Düğünler her yerde, 2 otel daha var burada. Biri Varol Otel 3
yıldızlı, diğeri İda Otel, biraz salaşa benziyor. Hacıimam marketten önce bir
Magnum sonra da Didi ile serinlemeye çalışırken ÖE’deki düğün de almış başını
gitmiş. Giriş kalabalık, hanımlar ve kız çocukları cicilerini giymişler. Öyle
veya böyle Çanakkale bölgesi gene de imama teslim olmamış.
Toluklar – Bayramiç
Tur tarihi: 21 Ağustos 2016
Kat edilen mesafe: 34,26 km.
Ortalama hız: 16,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 05 dk., dışarıda geçen süre 2 sa. 54
dk.
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 27,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 522 m, kaybı (iniş) 774 m.
En düşük irtifa 104 m., en yüksek 414 m.
Garmin yol bilgisi Toluklar–Bayramiç
Bayramiç ÖE 0286-773 5985
Evciler |
Bayramiç Barajı |
Bayramiç |
Merkez Tepe Camii, Bayramiç |
Hadımoğlu Konağı, Bayramiç |
Antikaoğlu Köşem Restaurant, Bayramiç |
Mehmet Akif Ersoy Müzesi, Bayramiç |
Taşköprü, Bayramiç |
Taşköprü Camii, Bayramiç |
9. gün
(devamı) Bayramiç–Arıklı - 7. gün (öncesi) Çan-Toluklar