2 Eylül 2016, Cuma /
Şarköy – Malkara, 45 km. (20. gün)
Kabus gibi
bir gece geçirdim. Bu işe ses çıkartmadığıma da çok kızıyorum. Misafir
edildiğim evde bir nahoş koku vardı. Alışırım diye düşünmüştüm, ama ne alışması
gecemi bir kabusa dönüştürdü. Koku yüzünden zor uykuya dalabildim. Bafa lavanta
esansı sürerek burnuma dayadım, ama sıcaktan da uzun süre tutmak mümkün değil.
Bir de sivri çıktı odada. Hani onu Kov’ladım. Gece yarısına kadar hiç
dinlemediğim ve de sevmediğim müzikler sokakta. Bir ara dalmışım, bir uyandım
ki kokudan kusacak vaziyetteyim. Kendimi balkona zor attım. Oradaki salıncakta
biraz kendime gelebildim. Günün
ağarmasını iple çeker oldum. 6 gibi hava aydınlanmaya başladığında pılımı
pırtımı toparlayıp evden çıkmam 7 oldu. Koku öyle işlemiş ki beynime, neyi
koklasam o koku geliyor.
Hemen
yakındaki simitçide 2 zeytinli açma+2 çay=4 TL ile kahvaltımı edip, 7 yirmi
gibi yollardayım. Hava serin bu saatlerde. Üstümde de sadece tişört var. Biraz
rüzgarlı bir gün olacağa benziyor. Şarköy’ün içinden geçerek Tekirdağ yoluna
doğru gidiyorum. Bir sürtme sesi var bugün. Ya bu ne iştir, dün olmayan ertesi
gün oluveriyor. Ne değişiyor ki? Durup çamurluğa bakıyorum. Yukarı çekmem
gerekecek herhalde. Tek telle tutturmuş olmaları çamurluğun sarsılmazlığını
zayıflatmış. Ben de plastik kelepçeyle bagaja sabitlemiştim. Onu hafif gevşek
bırakmıştım, şimdi biraz daha sıkıyorum ve sorun hal oluyor.
Sabahın
erken saatinde serinlikte de yol almak ayrı bir keyif. Araçların çoğu Şarköy’e
doğru gelmekte. Bugün Malkara’ya gideceğim. Fazla uzak değil, 45 km kadar. Ama
2 tırmanışım var. Ve ilkiyle karşılaşıyorum. Şöyle 8-9 km ile beni 2 yüzlere
çıkartmalı.
Ağır ağır
yol alıyorum. Karşıdan pancar motorlarıyla köylüler gelmekte. Kiminde 3 kiminde
5, doluşmuşlar üstüne. Bu araçlar onlara bayağı hizmet veriyor. Hem tarlada,
hem yolda. Yanıma bir araç yanaşıyor, “tutunursan
seni tepeye kadar çıkartırım”. Ha ha, arkasında 2 bisiklet taşıyor.
Anlaşılan bizden, teşekkür ediyorum ama şimdi tembelliğe de fazla alışmamak
lazım, nasılsa çıkıyorum. Hatta desteği eko’dan bile yükseltmiyorum. Norm’la
çıkarsan ve eko’ya indirirsen bile adama tuhaf geliyor yavaşlama ve hızı ister
oluyorsun. O nedenle eko’yla, mecbur kalmadıkça devam. 237 m’de tırmanış
bitiyor ve iniş başlıyor. Hava serin, inişte üzerim buz kesiyor. Coğrafya çok
keyifli, sabah ışığı yatay gelmekte. Gölgen solda yolun üzerine boylu boyunca
düşmüş. Bir iki kare alıyorum. Rüzgar karşıdan esmekte. Kuzeye doğru yol
alıyorum zaten. 30 Ağustosla birlikte bir de 15 Temmuz komedisinden kalma
çiftlikler, yazlıklar, bağ evleri falan halen bayrakla donatılmış.
[e], 13
km/8.15, % 20 tükendi. İlk geçtiğim köy Gölcük geride kaldı. Yol kıvrılıyor,
araçlar bazen sabırsızca geçmekteler. Solda bir çeşme, suyumu tazeliyorum.
Adamlar yalaklara 2 kavun bırakmışlar, soğusun diye. Ama akan su nedense öyle
buz değil. Halbuki sürekli aktığından
soğuk olması gerekiyor. Ve 2. tırmanış başlıyor. Bu daha da yükseğe çıkaracak,
300’lere. Şimdi bir tırmanma şeridi eklemişler yola. Bu yanımdan geçenleri
biraz rahatlatıyor. Öyle dibimden geçmeleri gerekmiyor. Sağda Bulgur ayırımı
var. Tepe noktasında (325 m, 16,8 km, 8.35) biraz terimin soğumasını
bekledikten sonra iniyorum. Çantadan çıkarttığım yelek biraz ısıtıyor vücudumu.
Hava da kapadı. Sağ taraf kapkaranlık. Yok bir de yağmur deme. Hiç ıslanmaya
niyetim yok. Ama durum ciddi, ola da bilir, olmaya da bilir. Çıktığımı
inmekteyim, % 7-8, mermi gibi süzülüyorum. Güzel bir coğrafyadan geçiyor yolum.
[e], 24 km/9.05, % 40 tükeniyor. Biraz kısa çıkışlar ve inişlerle geçen yol
Emirali köyünde bir mola vermemi istiyor. Sağda bir kahve. “Günaydın beyler”,
bir çay alayım (50 krş). Karşıdan giden yol Evreneş’ten gelen yol. Yani oradan
gelecektim, yatacak yer bulamadığımdan Şarköy’ü seçtim. Burası 30 km daha
kısaymış. Bir gün kullanmak isterim bu yolu. Mola sırasında Malkara ÖE’yi
arayıp yerimi de ayırtıyorum, 44 TL, O.K.
Neyse bu
arada hava düzeldi, açtı gene. Bu bölgede çobanın bile akıllı telefonu var.
Sürüleri güderken parmağıyla kaydırıyordu sayfaları. Malkara’ya 15 km kaldı. Tekirdağ
yolu artık fazla uzağımda değil. 6 km sonra bağlanıyorum otoyol gürültüsüne.
Sağdan güvenlik şeridinin düzgün bölümlerinde sürmekteyim. Kazımışlar, kanal
kanal olmuş, teker içine girip dengeyi bozuyor. Bu yükle de düşmek hiç istemem.
[e], 39 km/10.00, % 60 tükendi. 5 km sonra hedefime ulaşacağım. Neyse
traktörler bir beni geçiyor, yokuş aşağı ben onları. Sağ sol peynir-süt vs
fabrikaları. Ve Malkara levhası görünüyor. Güzel kaptırmışım, durup da foto
almıyorum. Bir de şu çubuklardan mı almalıyım, hareket halinde fotomu çekmek
için. Yok ya, daha neler! Bir alt-üst geçit inşaatını geçip geldiğim ışıklarda
ÖE’yi sorduğumda sağdan gitmem isteniyor. Ve ikinci tarifte de üst geçitten sağa
ve sola diyorlar. Aynen elimle koymuş gibi buluyorum. Girmeden bir kahveyle
dinleniyorum. Yol kısa, ben de erken çıkınca saat 11 de varmış oldum. Duygu Hanım
kaydımı yapıyor, post cihazından parayı çekiyor, odanın temizliği bitince de
201’e yerleşiyorum. Bisi girişte kendine yer buluyor. Böyle kolayca bisiye yer
bulununca çok rahatlıyorum. Bazılarında dert oluyor, bu da beni sinir ediyor.
Duş
sonrası, 12’de yemek servisi varmış. Ben de geçerken hazır kızartılmayı
bekleyen patatesler görmüştüm. Lokantaya iniyor bir tabak patatesi (3 TL),
aslında etin garnisiymiş de bana çok istediğimden veriyorlar, ketçap, Ezine’den
aldığım kaşar ve büfede gördüğüm soğanla, ‘üzerinize afiyet’ ediyorum. Odada
biraz tabletten haberlere bakarken uyuya kalmışım. Dünkü gecenin yorgunluğunu
4’e kadar uyuyarak çıkartıyorum.
Malkara.
Pers kralı I. Kserkes zamanında Yunan şehirleri ile yapılan savaşlar (Pers
savaşları) sırasında, Malkara'ya çok yakın olan Gürgen Bayırı denilen yerde bir
kalenin yapıldığı söylenmektedir. Bu kale civarında birçok yılan bulunduğundan,
bu kaleye Farsça Margar veya Margaar adı verilmiştir. Farsçada mar yılan, gar
veya gaar da in/mağara anlamına geldiğine göre Malkara sözü, yılanlı mağara
veya yılanlı kale anlamına gelmektedir.
Bir söylentiye göre, Makedonya Kralı Büyük İskender
Trakya'da otuz yıldan fazla kalan Persleri Trakya'dan uzaklaştırınca,
Malkara'da (Malgar'da) Sazan, Malgar ve Kumardar isimli üç komutanı, edek
güçlerin başına bırakmıştır. Bunlardan Malgar Gürgen bayırındaki kalenin
benzerini, bugünkü Malkara'nın batısında yeniden kurmuştur. Kumardaç isimli
komutan da bir kale yaptırmıştır (halen oraya Kumardaş Tepe denilmektedir). Sazan adlı komutan da yine bir kale yaptırmıştır (bugün Sazan Çiftliği
denilen yerde). Bu kaleler daha sonra
Romalıların eline geçmiştir. Bizanslılar dönemine kadar savunma amacıyla
kullanılmışlardır.
Tembelliğe
fazla yer yok, hadi oğlum çık dışarıya, Malkara’yı gez. Hava rüzgarlı, odanın
penceresinden görünen ağaçlar sağa sola yatmakta. Acaba üstüme bir şey mi
giysem? Ama boş ver, yaz rüzgarı bu. Malkara
ilçesi Osmanlı döneminde Padişah tarafından gözden çıkarılan ve sürgüne
yollanması gereken Paşaların sürgün yeridir. Osmanlı tarihinde son derece önemi
bir role sahip çok değerli birçok Paşa buraya sürülmüştür. Bir kısmı
affedilerek tekrar görev verilirken bir kısmı ise Malkara'da öldürülmüş veya
kendi vadesi ile ölmüştür. Ama Paşa Mezarlığı 1940’lardan sonra ortadan
kaldırılmış ve üstüne şimdiki Ortaokul ve Lise yapılmış. İnternetten okuduğum
Kültür Sarayı’nı aramaktayım. Camiatik Mahallesi’ndeymiş. Malkara bir yokuş
ilçesi. 100 Yıl Parkı’ndan geçmekteyim. Aniden hevesli bir köpek kulübenin
arkasından fırlayıp çitin gerisinden öyle gayretli havlamakta ki. Anlam
veremedim. Ne gördü bende de bu denli korumaya çalışmakta mekanını? Yolda da,
bereket inişti de durmak zorunda kalmadım. 3 kafadar birden peşime düştü. Sanırım
eğlenecek yerleri yoktu başka? “Hadi kim yetişecek görelim” mi diyorlar? Yoksa
“amma korkuttuk ha”.
Kültür Sarayı
Marayı 10 yıl önce kapatılmış. İnternet uyumuş, beni de buralara kadar yürüttü.
Eserler Tekirdağ müzesine gitmiş. Hayda, dön gerisin geri. Çık indiğin yolu. Biraz
oyalanırım diye 2 top dondurma alıyorum. Ama dünkünün yerini asla tutamaz. Veis
Dondurma müthişti. Malkara da maalesef pek bir şey yok. Silik bir ilçe. 3 cami
geziyorum (Hacerzâde İbrahim Bey Camii,
Gazi Ömer Bey Camii, Gazi Süleyman Paşa Camii), ve 2 çeşme (Baş Çeşme, Hüsrev Kethüda Çeşmesi), ikincisini
de aylar önce defineciler parçalamış. Hem de karakolun 100 m yakınında.
Polisler herhalde korkudan içeride oturuyorlar. Gelirken de otoyola bağlanmadan
solda park halinde bir polis aracı, sağ cama gazete sıkıştırmış-örtülmüş.
Herhalde memur bey istirahatteler!
İlçede eski
dönemlere ait 4 kilise mevcutmuş ama bakımsızlık ve ilgisizlikten ya tavanı ya
duvarı çökmüş. Aynı akıbeti 2 hamam da yaşamış.
Başçeşme. Camiatik Mahallesi Başçeşme Sokağı’nda bulunan bu çeşme kitabesinden
öğrenildiğine göre; Ahmet Paşa tarafından h.953 (1546) yılında
yaptırılmıştır.
Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden büyük
ölçüde uzaklaşmıştır. Bugün kesme taştan dikdörtgen planlıdır. Sivri kemerli
bir niş içerisine musluk yerleştirilmiştir. Çeşmenin iki yanına duvar
uzantıları eklenmiştir. Bunlar geç dönemde yapılmıştır.
Hacerzâde İbrahim Bey Camii. 1406 tarikinde Hacerzâde İbrahim Bey
tarafından yaptırılmıştır. Yapının mimarı belli değildir. Bu cami Balkan Savaşı'nda
ve depremlerde büyük hasara uğramıştır. Cami restore edilmiş, eski durumuna çok
yakın hale getirilmiş ve 15 Ekim 1971 tarihinde ibadete açılmıştır. Yapı
tamamen düzgün kesme taş malzemeden cephesinde mermer malzeme de kullanılmak
suretiyle tek kubbeli mescit planında yapılmıştır. Cami Türk üçgenleriyle
geçişi sağlanan kubbeyle örtülüdür, içeride destek yoktur. Mihrap taş malzemeli
ve mukarnas kavsaralı biçimiyle taç kapıyı tekrarlar biçimdedir. Bu özelliği
ile Anadolu Selçuklu dönemi özellikleri burada da sürdürülmüştür. Mihrabın üst
kısmı palmetli bir süsleme ile taçlandırılmıştır. Caminin çatıya yakın kısmında
yer alan üst pencerelerinde vitray renkli cam süsleme örnekleri görülür.
Gazi Ömer Bey (Turhanoğlu Ömer Bey) Camisi. Gazibey Mahallesi’nde bulunan bu cami, Mora
fatihi, Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Turhanoğlu Ömer Bey tarafından
1493–1494 yıllarında yaptırılmıştır. Gazi Ömer Bey’in bu camiden başka,
Malkara’da iki cami, üç mescit, bir kervansaray ve bir de dükkân yaptırdığı
Malkara Kadılığı’ndaki bir arşiv belgesinden anlaşılmaktadır. Günümüze
bunlardan yalnızca cami ve türbesi gelebilmiştir. Cami düzgün kesme taştan,
kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri dört trompun desteklediği merkezi
bir kubbe ile örtülüdür. Caminin önünde üç bölümlü bir son cemaat yeri
bulunmakta olup, bunlardan ortadaki kubbeli, iki yandaki de tonozludur. İbadet
mekânı altlı üstlü ikişer sıra pencerelerle aydınlatılmıştır. Mihrabı yuvarlak
bir niş şeklindedir. Caminin batı yönündeki minaresinin şerefeye kadar olan
kısmı orijinal, şerefeden sonraki kısmı da 1980’li yıllarda yenilenmiştir.
Minare kesme taştan dikdörtgen kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek
şerefelidir.
Gazi Süleyman Paşa Camisi. Camiatik Mahallesi’nde bulunan bu cami Bizanslılar
döneminde bir kilise olarak yapılmıştır. Osmanlıların Malkara’yı ele
geçirmesinden sonra, 1365 yılında camiye çevrilmiştir. Bunu belirten kitabe
batı yönündeki kapısı üzerindedir. Bu kitabeye göre; Yıldırım Beyazıt
(1389–1402) zamanında Gazi Süleyman Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür.
Cami Sultan Abdülaziz (1861–1876) zamanında onarılmış, bazı ilaveler
yapılmıştır. Sultan II. Abdülhamit de 1888–1889 yılında camiyi onarmış ve bunu
belirten bir kitabeyi de kuzeydeki giriş kapısı üzerine yerleştirmiştir. Cami
kesme taş ve tuğla hatıllı olarak dikdörtgen planlı yapılmıştır. Üzeri ahşap
bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânı ahşap sütunların desteklediği düz bir
tavanla örtülüdür. Caminin minaresi kesme taştan dikdörtgen kaideli, yuvarlak
gövdeli ve tek şerefelidir. Bu minare yapılış ve onarımından sonraki dönemlerde
yenilenmiştir.
Hüsrev Kethüda Çeşmesi. Camiatik Mahallesi’nde bulunan bu çeşmeyi
kitabesinden öğrenildiğine göre; Hüsrev Kethüda h.971 (1564) yılında
yaptırmıştır. Çeşme aynı zamanda bulunduğu yerden ötürü Cami-i Atik (Eski Cami)
Çeşmesi olarak da tanınmaktadır. Çeşme, arkasındaki bir evin duvarına
dayalıdır.
Kitabe:
“Cümlelere mülk verir kam kar
Hüsrev ü bal itikat namdar
Sahib-ı hayrat Hüsrev Kethüda,
Kim cihan kıldı serbeser ihya
Ehli diller cem olup tarihini
Kim içerse, nuş-u canlar dediler. Sene 971
(1564)”
Çeşme kesme köfeki taşından dikdörtgen
olarak yapılmıştır. Ayna taşının bulunduğu bölüm kırık sivri kemerli bir niş
içerisine alınmıştır. Nişin içerisine kitabe ve musluk yerleştirilmiştir.
Önünde büyük bir yalak taşı bulunmaktadır.
Dolanıyorum,
bahçede oturup bir çay eşliğinde Firuzan’la konuşuyorum. Üçüncünün bağlantıları
tamamlanmadığından eski gidip geldiği yollar bir keşmekeş içindeymiş.
Kamyonları artık üçe yönlendiriyorlar, ama yollar noksan olduğundan trafik daha
da beter olmuş.
Akşam
yemeği için ÖE yakınında gördüğüm Osmanlı Mutfağı lokantasını düşünmekteyim. Az
pilav+kuru+çoban salata+ayran+su+az peynir tatlısı=20 TL ile güzelce doyuyorum.
Bir de burası Çarşı şubesiymiş. Çarşı gezideki duruşuyla çok önemli bir yer
edindi herkeste (bende de).
Gelirken
gördüğüm minik kedi dönerken de miyavlayınca şuna bir şeyler alayım da doysun
diye karşı bakkaldan süt ve ton balığı alıyorum. Bakkal da ilgileniyor ve bir
pet şişeyi kesiyor ki içinden içebilsin. Ama minik kedinin yanına gittiğimde
yolda ezilmiş olarak görmek delirtiyor, yüreğime bir hançer saplanıyor sanki. 2
dakika önce orada, kaldırımda miyavlıyordu. Geçemiyor-bakamıyorum...
ÖE’ye dönüp
rutin işleri tamamlarken iTunes üzerinden biraz müzik dinlemek iyi gelir mi?
İlaç gibi geliyor :))
Şarköy – Malkara
Tur tarihi: 2 Eylül 2016
Kat edilen mesafe: 45,48 km.
Ortalama hız: 16,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 44 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 26
dk.
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 20,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 879 m, kaybı (iniş) 667 m.
En düşük irtifa 7 m., en yüksek 336 m.
Garmin yol bilgisi Şarköy–Malkara
Malkara ÖE 0282-427 4412
Başçeşme, Malkara |
100 Yıl Parkı, Malkara |
Hacerzâde İbrahim Bey Camii, Malkara |
Gazi Ömer Bey Camii, Malkara |
Gazi Ömer Bey Türbesi, Malkara |
Gazi Ömer Bey Camii, Malkara |
Gazi Süleyman Paşa Camii, Malkara |
Hüsrev Kethüda Çeşmesi, Malkara |
Osmanlı Mutfağı, Malkara |
Peynir Tatlısı |