Sıra
|
İsim
|
Ülke
|
Takım
|
Result
|
1
|
Tom
BOONEN
|
BEL
|
OPQ
|
5:55:22
|
2
|
Sébastien
TURGOT
|
FRA
|
EUC
|
+1:39
|
3
|
Alessandro
BALLAN
|
ITA
|
BMC
|
+1:39
|
4
|
Juan
Antonio FLECHA GIANNONI
|
ESP
|
SKY
|
+1:39
|
5
|
Niki
TERPSTRA
|
NED
|
OPQ
|
+1:39
|
6
|
Lars
BOOM
|
NED
|
RAB
|
+1:43
|
7
|
Matteo
TOSATTO
|
ITA
|
SAX
|
+3:31
|
8
|
Mathew
HAYMAN
|
AUS
|
SKY
|
+3:31
|
9
|
Johan
VAN SUMMEREN
|
BEL
|
GRM
|
+3:31
|
10
|
Maarten
WYNANTS
|
BEL
|
RAB
|
+3:31
|
Altta
“Spor Locası” blog’unda yarışa ilişkin ayrıntılı bilgi veren bir yazıyı
aktarıyorum.
Sanırım bu defa yarıştan önce yazmayı becereceğim ama Paris-Roubaix (P-R) güzellemesi olmayacak. O kadar zaman yok. Yani vardı da sallandım çoğu zaman olduğu gibi. Kısa kısa notlarla yarışın mana ve ehemmiyetini, bilinen ve bilinmeyen bazı yönlerini aktarmaya çalışmak en doğrusu olacak.
P-R’nin ilk koşulduğu yıl olan 1896, tarihte de bisiklet yarışı
çılgınlığının başladığı yıllar. O dönemde, Fransa ve ABD başta olmak üzere, bir
çok ülkede (Selanik ve İzmir gibi Osmanlı şehirleri de dahil) bisiklet
yarışları halkın en sevdiği eğlence yollarından birisi. Roubaix eşrafından iki
tekstilci de, halktaki bu ilgiyi paraya dönüştürmenin yolu olarak bir velodrom
inşa etmeyi düşünürler. Günümüzde futbol bile bu kadar popüler bir spor değil.
Hangi işadamı para kazanmak için stadyum inşa etmeyi düşünür ki? 1890’larda
bisiklet sporunun nasıl bir çılgınlık olduğunu anlamak açısından ilginç bir
nokta olduğunu düşünüyorum.
İşte bu iki girişimci, 1895’de açtıkları velodroma dikkat çekmek için,
orada bitecek bir yarış düzenlemeye karar verirler. Yarışın başlangıç yeri de
elbette Paris olmalıdır. Hikaye böyle başlar ve iki Dünya Savaşı hariç hiç
kesilmez. Yarışın takma adı da, Harb-i Umumi’nin ağır çarpışmalarının yaşandığı
yerlerden geçen parkurda, mücadeleyi izleyen gazetecilerin, savaştan mahvolmuş
topraklar karşısındaki tepkilerinden geliyor. Kuzey Cehennemi, “L’Enfer du
Nord”.
P-R geleneksel olarak Katolik Paskalya Yortusu’nda koşulur. Yortu, Hz.
İsa’nın, çarmıha gerildikten sonraki 3. günde dirilişinin yıldönümü olarak
kutlanıyor. Tüm dinlere eşit mesafede kalarak, bahar gündönümünden sonraki ilk
dolunayın, tek tanrılı dinlerden de önce kutlandığını hatırlatayım. Katolik
kilisesinin pagan bayramları bu şekilde “içselleştirmesi”, kerli ferli
valilerimizin bir gün apar topar Nevruz kutlamaya başlamalarını hatırlatıyor
bana. Lacileri çekip, kameralar önünde ateşin üstünden beceriksizce atlayan
bürokrat ve siyasetçilerimize, Roma Kilisesi’nin uyanıklığından daha az
gülümsemiyorum.
Yarışın bugün biteceği velodrom, 1895’de inşa edilen değil. Bu, 1930’larda yeniden yapılmış. Meşhur duşları da, büyük geleneğin parçası olarak, yarışı bitirenlere temizlenme, arınma ve yeniden insana benzeme şansı sunuyor. Halen, bu açık pistin hemen yanında yeni ve modern bir kapalı velodrom inşa ediliyor. Roubaix’de bir pist dünya şampiyonası seyretmek çok hoş olacak, eminim.
Her bir kabinde kazananların isimleri çakılı
Yarışın adı “Paris-Roubaix” ama start 1967’den beri Paris’in doğusundaki Compiegne kentinden veriliyor. Mesafe 257.5 km. Parkurda kayda değer bir yokuş yok. Pavé üstünde geçilecek toplam mesafe ise 50 km kadar. Toplam 28 pavé bölüm var (27’si numaralanmış, neden bulamadım, var bir hinlik). Bunların içinde en meşhurları Trouée d’Arenberg (172. km), Mons-en-Pévele (208.5. km) ve Carrefour de l’Arbre (240.5. km).
Her seçimin kendine göre riski var
Kuzey Fransa, kömür madenleri ve buna bağlı çelik sanayi sayesinde bir dönem çok zengin olmuş ama sonradan bu sektörlerin karlılığını kaybetmesiyle sıkıntıya düşmüş bir bölge. Birçok madencinin, zor çalışma şartlarından kurtulmak için bisiklet sporuna bel bağladığı bilinir. Bunlardan biri de Polonya asıllı Jean Stablinski (aslen Stablewski). 1960’ların önemli bisikletçilerinden olan Stablinski P-R’yi hiç kazanmamasına rağmen, bir dönem çalıştığı kömür madenlerinin üstündeki yolu hatırlayıp parkura eklenmesini önermiş (1967). Bu sayede, Trouée d’Arenberg bugün P-R yarışının en heyecanlı ve kırıcı pavé bölümlerden biri oldu. Yeraltındaki galeriler yüzünden, toprak hareketleri sonucu bozulan yol nedeniyle Arenberg 2005’de parkurdan çıkarıldı, yapılan tamirattan sonra, ertesi yıl tekrar dahil edildi.
Arenberg'de maden ocaklarına inen şaft asansörü
“Pavé”için bulabildiğimiz karşılıklar “parke taş” ve ”Arnavut kaldırımı” sözleri. Yeterli değil ama eski İstanbul sokaklarında gördüğümüz üstü bombeli Arnavut kaldırımı taşların irilerinden bahsediyoruz. Flamanlar bu taşlara “Kinderkoppen” diyorlar, yani “çocuk kafası/kellesi”. Bir Fransız yarışı olmasına karşın, yarın ekranlarda Flaman bayraklarını daha çok göreceksiniz. Fransızlar “Le Tour de France”ı asıl milli yarış olarak telakki ettiklerinden, P-R çok sevilmesine karşın, De Ronde’nin yarattığı duygusal güce sahip değil Frenkler üstünde. Hatta biraz ileri giderek, Flamanlar’ın yarışı daha çok sevdiklerini bile söyleyebiliriz. Hoş Flamanlar hangi bisiklet yarışını sevmiyorlar ki?
Taş deyip geçmemek gerek. P-R’nin parke taşlarını korumak, tamir etmek ve yenilemek için Paris Roubaix Dostları diye bir dernek var. Gönüllüler, yıl boyunca çeşitli sektörlerdeki bozulan kısımları aslına en yakın biçimde onarıyorlar. Tüm dünyadan yarışın sevdalıları da derneğe para yardımında bulunuyorlar.
Bunlar yine insaflı taşlar!!
Yol bisikleti, kaymak gibi bir asfaltta binildiğinde bile pek konforlu
bir taşıt değildir. Hal böyleyken, onlarca yıl önce döşenmiş, Chris Horner’in
deyişiyle “helikopterden fırlatılmış gibi ” duran, aralıklı dizilmiş taşların
üstünden yol bisikletiyle geçmek son derece rahatsız edici. Kompresörlü matkap
benzetmesi çok yapılıyor. Yaklaşık 40-45 km/h süratle geçilen bu pavé
bölümlerde sporcu ve bisikletin maruz kaldığı darbelerin etkisi bisikletlerde
bir kısım değişiklikler yapılmasını zorunlu kılıyor.
Öncelikle sürüşün daha stabil olması için ön-arka aks mesafesi daha uzun
bisikletler kullanılıyor. Bisiklet ne kadar uzunsa o kadar dengeli oluyor.
Yağmurlu havalarda parkurun pavé bölümleri bir anda çamura dönüşüyor. Çamurun
jant ve kadro arasına dolup bisikleti bloke etmemesi için jant-kadro-fren arası
mesafeler normalden geniş tutuluyor.
Yol yarışlarında 23mm genişliğinde lastikler kullanılırken P-R’de daha
çok da 27-28mm’lik lastikler düşük hava basılarak kullanılıyor. Bunun nedeni de
hem yola tutunma hem de konforun artırılmak istenmesi. Yarışta kullanılan
lastikleri janta yapıştırma işlemi çok incelikli bir iş ve soigneurler arasında
bir meslek sırrı olarak kabul ediliyor. Jant ve lastiğin, özel bir
yapıştırıcıyla birbirine tutturulduktan sonra 6 ay kadar nemli ve karanlık
mahzenlerde bekletilerek sertleştirildiği anlatılır.
Gidona çift kat bant sarılarak (çoğunlukla jelli bant) vücuda yansıyan
vibrasyonun bir kısmının emilmesine çalışılır. Çoğu sporcu, pavé sektörden
geçerken gidonu barlardan kavrar. Fren yaparken boynuzlara geçmek zorunda
kalmamaları için bazı bisikletlerde barın altına da fren kolu yerleştirilir.
Birçok yarışçı eldivenlerin içine bir kat da bez sararak berelenmeyi en aza
indirmeye çalışırlar. Yine de yarıştan sonra sporcuların el ve kollarındaki
ağrıların geçmesinin bir hafta kadar sürdüğünü belirteyim.
Dağ bisikletleri piyasaya çıktıktan sonra, amortisörlü bisikletlerin,
P-R’nin zorlu parkurunda işe yarayacağı düşünüldü. İlk uygulama Greg Lemond ve
Gilbert Duclos-Lasalle’in ön süspansiyonlu bisikletleri oldu. İlk sene olmasa
da Duclos-Lasalle 1992 ve 1993’de bu tip bir bisikletle yarışı kazanmayı
başardı. Bu başarıdan etkilenen Bianchi, 1994’de Johan Museeuw’a çift
amortisörlü bir bisiklet üretti. Museeuw başarılı olamadı ama süspansiyon
yüzünden değil, lastiği patladığı için. Ancak soruna amortisörlerin neden
olduğunun düşünülmesi, uzun yıllar süspansiyonlu bisikletlerin P-R’de yer
almasını önledi (1994’de Andrei Tchmil zaferi yine ön amortisörlü bir
bisikletle kazanmasına rağmen).
Johan Museeuw'un 1994 ful süspansiyon Bianchi'si
Benim bildiğim son süspansiyon denemesi 2005’de George Hincapie ve arkadaşlarının kullandığı Trek oldu. Üst çeki borularının hemen öncesine körüğe benzer bir elastomer koyarak darbelerin emilmesini sağlayan sistem maalesef Big George’a zaferi getirmedi.
Ekimov'un 2005 Trek'i (arka frenin hemen önündeki siyah parça)
Zamanla ilerleyen karbon elyaf yatırma ve kalıp teknolojisi, artık amortisöre gerek kalmadan darbelerin çoğunu emebilen bisikletler üretilmesini sağlayabiliyor. Kadro geometrisiyle oynayarak, ayrıca üst çeki boruları ve sele borusunun esnemesini sağlayarak da bisikletçilere mümkün olduğunca konforlu(!) bir sürüş sağlanabiliyor.
Specialized’in Roubaix modeliyle 2008, 2009 ve 2010’da P-R zaferi
kazanması (2x Boonen, 1x Cancellara), yol bisikleti pazarında uzun yol/mukavemet
segmenti yarattı. Bu sene yarışa katılacak takımların bazıları kros
bisikletleri, diğerleri de bu yeni segment bisikletlerle yarışacaklar. Bunlara
birkaç örnek:
- Française des Jeux: Lapierre Sensium (Xellium yerine)
- Astana/OMQS/Saxo Bank: Specialized Roubaix SL3/SL4 (normalde Tarmac)
- Lotto Belisol: Ridley Helium (Noah yerine)
- Europcar: Colnago Cross Prestige (kros modeli - normalde C-59)
- Rabobank: Giant Defy Advance SL (normalde TCR Adv. SL)
- Katusha: Canyon Ultimate (aluminyum kadro)
- Garmin Barracuda: Cervélo R3 (normalde S2/S5)
- Radio Shack Nissan Trek: Trek Domane (Trek Madone)
- BMC: Gran Fondo GF1 (Team Machine SLR 01)
Favorileri sadece isim olarak sayayım: Cancellara’nın yokluğunda Tom
Boonen ucuz kuponlarda tek geçilebilir. Tommeke müthiş formda ve bugün
kazanırsa De Ronde ve P-R’de 7 zafer kazanmış olarak tarihe geçecek. Onun
arkasına, çok formda olmamasına karşın zaferi çok isteyen Thor Hushovd’u yazmak
gerek. BMC sezona felaket başladı, Hushovd bunu değiştirebilir. Ayrıca
Vansummeren/Vanmarcke ekürisi ve Juan Antonio Flecha (artık bu sene inşallah!)
da adı anılması gereken isimler.
BMC takımı Arenberg'de antrenmanda
Son notum 111 sırt numaralı Frederic Guesdon için. P-R 1997 şampiyonu Fransız sporcu yarın emekli oluyor. Sadece bu yarışa bir kez daha katılabilmek için FdJ ile 4 aylık bir kontrat yapmıştı sezon başında. Ancak 3-4 hafta önce ağır bir kaza geçirdi. Yarışa katılması beklenmiyordu. Guesdon ne yaptı etti formunu bir yere getirmeyi başardı. Belki çok iyi değil ama 40 yaşının baharında sevgili yarışını son bir kez koştuktan sonra kaskını duvara asmak da gerçek bisikletçilere yakışan bir yol. Guesdon’a benden selam olsun.
Frederic Guesdon-1997
Bugün için yarışta yağmur olasılığı var. Eğer yağarsa her şey olabilir. Ve harika olur. İyi seyirler..
Kaynak:
İlginizi çekebilir Randonée-Uzun Etaplı Bisiklet Sürüşü, L'Eroica