15 Mayıs 2017, Pazartesi / Boğazlıyan –
Kayseri, 83 km (9.
gün)
Gece yarıma
doğru bir yağmur indirdi. Daha uyumamıştım, yol bilgilerini kontrol ediyordum.
Bir tıkırtı sesi, banyo tarafından geliyor. Dikkatlice dinlediğimde yağmurun
saçaklarda çıkarttığı ses olduğunu anladım. Pencereden baktığımda iyi bir
sağanak iniyordu.
Sabah
uyanışım artık 6 buçuk, yataktan kalkış 7’yi geçe, toparlanıp kahvaltıya inmek
8 buçuk gibi oluyor. Odadaki işimi bitirip çantaları da aşağıya indirip
kahvaltı salonuna gidiyorum. Tabakta, üstü streç filmle kaplı hazır bekleyen
mini kahvaltımı alıp, buzdolabına da bıraktığım dünkü katmeri de ekleyip
karnımı doyuruyorum. Aslında az olması da iyi oluyor, fazla şişmiyorsun.
Herhalde bisikletçileri düşünerek hazırlıyorlar :))
Eğitime
gelmiş bir genç öğretmenle sohbet ediyoruz. Sarız’lı, 2-3 gün sonra gideceğim
yerden. Bisiklet, sosyal yaşam, siyaset, E/H durumu... konuşuyoruz. Aydın bir
insan, ileri görüşlü. 9’da eğitiminin başlamasıyla ayrılıyor, ben de bisikleti
alt kattaki odadan çıkartıp yükledikten sonra yola çıkıyorum (9.25). Hava az
kapalı, serin. Acaba bacaklarımı kapatsa mıydım? Ama güneş çıkabilir ilerleyen
saatlerde.
Kayseri 80
km gibi bir uzaklıkta. İlçe çıkışında yolu, çalışma nedeniyle döndürmüşler,
okların yönü de değişmiş. Kafam karışıyor. Sola gitmem gerekirken Kayseri sağ
gösteriyor. Gene yanlış yapmayayım diye soruyorum. Sol tabii. Ama tamirat
durumlarından sağ denilmiş. Ben biraz ters trafikte ilerleyip doğru yola geçiş
yapıyorum.
Otoyol,
haliyle asfalt süper. Bir de güvenlik şeridi. Sıkıntı yok. Arabalara da rahat,
bana da. Ama gene de bazen bu kadar genişlik varken, neredeyse güvenlik
şeridinin dibine kadar yaklaşıp geçen oluyor. Ancak ağır vasıtalar, dikkat
ettim, ciddi bir mesafe bırakmaya özen gösteriyorlar. Onlara buradan
teşekkürler.
Arada güneş
yüzünü gösterdikçe içim ısınıyor. Ama bacaklara gerek olmadı. Yol rahat kayıyor, çok dik çıkışlar da yok,
en fazla %6-7, o da çok uzun değil. İyi bir tempo yakalıyorum, 22 km/sa
ortalama görüyorum ekranda. Bu da Kayseri’ye 4 saatte varacağımı gösteriyor.
Yani herhalde 2 gibi olurum.
1197 m
rakım gösteriyor Garmin. Şimdi %6’lık 2 km’lik bir iniş var önümde. Yol
1100-1200 m’lerde seyretti. 24. km’de ilk %20’lik kısım tükeniyor (10.40). Hava
açıyor kapatıyor, ama sıkıntı yok. Gayet mülayim.
30.
km’deyim. Elmalı’da yol kenarı çalışması nedeniyle güvenlik şeridi kalkıyor.
Haliyle yoldan gitmem gerekiyor. Biraz sıkıntı veriyor. Alışınca insan,
müstakil şeritten gitmeye. Neyse 4,5 km sonra gene güvenlik şeridi geliyor
(11.05). Hava bulutlandı. Arada çıkıyor güneş.
52,5 km
geride kaldı. Kızılırmak üzerinden geçtim (11.45). Adını suyunun renginden alan, antik çağda ise tuzlu akarsu anlamına
gelen Halys adıyla
anılan Kızılırmak, Anadolu'da kurulmuş
medeniyetlere hep ev sahipliği yapmış. Bugün Kızılırmak Vadisi'nde tarihin her
dönemine ait izler bulmak mümkün; kaya mezarları ve yerleşimleri, farklı
medeniyetlere ait kaleler, köprüler ve daha pek çok iz.
Hititler Marassantiya Nehri
adını vermişlerdi. Hititlerin ana toprakları olan Hatti'nin batı sınırlarını
şekillendiriyordu. Klasik eski zamanlarda Ön Asya ve Asya'nın
geri kalanı arasında bir sınır oluştururdu. MÖ 28 Mayıs 585
yılında Medler ile Lidyalılar arasında yapılan "Battle
of Hallys" Kızılırmak Savaşı burada olmuştur. Önceleri Lidya'lılar ve
Pers'ler arasında bir sınırdı. Lidya'lı Croesus sınırı geçip Pers'lere (Pers Kralı Cyrus II) hücum
etti ve bu savaşta (MÖ 547) yenildi. Böylece Pers'ler sınırlarını Ege Denizi'ne
kadar genişletti.
Kızılırmak Nehri Türkiye topraklarından
doğarak, yine Türkiye topraklarından denize dökülen en uzun akarsudur. Uzunluğu
1355 km’dir. Nehir taşımacılığı için kullanılmaz. Başlıca
kolları Delice Irmağı, Devrez ve Gökırmak’tır.
Güneş arada
yüzünü gösterince içim ısınıyor. Rüzgar bugün sıkıntı vermedi. İki saat geçti,
halen mola verme ihtiyacı yok. Yol gerçekten çok rahat pedallanıyor. Hele şimdi
gelen inişle neredeyse Kayseri’ye kadar gideceğim. 8 vitesim az kalıyor.
Alfine’nin 11’lisi anlaşılan bu nedenle düşünülmüş. +2 sert vites iyi
olabilirdi. Gerçi başlangıç vitesleri aynı.
65. km’de
bataryanın %40’ı bitiyor (12.25). KASKİ yakınından geçiyorum. Arıtma tesisinin
kokusu kaplamış etrafı. Pek bir nahoş. Uzakta dağlar, bulutlar da hemen
tepesinde, çok güzel bir manzara. Zirve karla kaplı. Erciyes hangisi
acaba? Sağımda bir park, masalar da var.
Kayseri Pastırmacılar Parkı’ymış. Ve Kayseri görünüyor (67,9 km/12.40). Şimdi
şehir merkezine kadar bir 14 kilometrem daha var. Burası da %62 E’ci! Sonunda
bunlar da mı yanıldık diyecekler? Yolun durumu değişti, çatladı patladı yer
yer. Tabii trafik de arttı. Biraz sağdan, temiz bulduğum yerlerden, biraz
ortadan... Kavşakları geçerken dikkat, kırmızıda aniden kaçan, dönmek
isteyenleri kollamak lazım. DSİ görünüyor (80. km). Burada kalacaktım Uygulama
Oteli’ni keşfetmeseydim. Ama 4 km kadar dışarıda. Sürekli araca binmek
gerekecekti merkeze gitmek için. Otogar, Batı diyor. Demek başka biri daha var.
Görünümü İstanbul’unkinden güzel. Daha modern bir mimari.
Merkeze
yaklaştıkça bisikletliler de başlıyor. Hatta bir kiralama sistemi görüyorum, KAYBİS.
Çok iyi. Bu işleri belediyeler benimsediler. Yol da var, ama şeridi silinmiş,
pek de aldıran yok. “Bisiklet Bulvarı, Paylaşımlı Yol” demişler. Tramvay
geçmekte, raylı sistemi olan kent bana hep Avrupa kentlerini hatırlatıyor.
Ulaşımda raylı sistem. Hele taşımacılıkta, şehirler arası. Bizde çok zayıf demiryolu
ağı. Bir türlü de yap(a)madılar, bitir(e)mediler. Örnek, İstanbul. Banliyö
treni bekliyor da bekliyor. Neden bu işi bitirmeyip kanal kanal diye
tutturuyor, ısrar ediyorsun? Çok mu büyük rant var?!!
Uygulama
Oteli’ni soruyorum. Geçmişim, geride içerideymiş. Tarifle ve Google haritayla
buluyorum. Bisi uygun bir yere, bense 101 no’ya. Ehh, ÖE’lerden sonra burası
kral dairesi :)) Daha önce Manavgat’ta kalmıştım. Öğrenciler çalışıyorlar. Hem
eğitim, hem staj. Genç yüzleri görmek sevindirici.
Üzerimdeki
tuzu akıttıktan sonra ilerideki günlere ilişkin bazı mekanların telefon
konuşmalarını yapıyorum. Yeni yeni bilgiler öğreniyorum. Bir ihtimal rotada
değişiklik yapacağım. Çizmeyi düşündüğüm daireyi değiştirip Tunceli’de
bitireceğim. Nemrut için de değişiklik var, çık in aynı yol yerine Pütürge
yönüne devam edeceğim. Orada kalacak yerler buldum.
Türkiye'nin kültür, sanat, bilim ve turizm
merkezlerinden biri olan Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok
uygarlığa beşiklik etmiş ve her dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı
olan Mazaka, Roma devrine kadar devam etmiş; Roma devrinde şehre imparator
şehri anlamında Kaisareia adı verilmiş; bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde
kullanılmıştır. Türkler Anadolu'yu fethettikten sonra şehre Kayseriye adını
vermişler ve bu ad, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kayseri şeklini almıştır.
Kayseri, her köşesi değişik uygarlıkların
kalıntılarının birbiriyle kucaklaştığı Anadolu'nun en köklü ve en eski yerleşim
alanlarından biridir. MÖ 4000, yani Kalkolotik (Bakırtaş) çağlardan başlayarak
Asur, Hitit, Frig dönemlerinde ve Roma devri sonuna kadar bir yerleşim alanı
olan Kültepe; bu uygarlıkların kalıntılarını barındıran bir açık hava
müzesidir. Kayseri, bu önemli merkezin yakınında yer alan bir bölge olarak bu
uygarlıkların hepsinden derin izler taşımaktadır.
1067'de Selçuklu komutanı Afşin ile Türk
hakimiyetine giren Kayseri; Selçuklu Devleti, Eratna Beyliği, Dulkadiroğulları,
Kadı Burhanettin, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti dönemlerini yaşamış, başta
Selçuklular olmak üzere her dönemde önemli bir Türk kültür merkezi olmuştur.
Cumhuriyet döneminde, 1924 Anayasası ile il
yapılan Kayseri, ülkemizin ilk uçak fabrikasının kurulması ve ardından gelen
demiryolları bağlantıları hattı, 1953'te kurulan Sümer Bez Fabrikası ve
1950'lerde başlayan sanayi sitesi ile Türkiye'nin ilk büyük sanayi ve ticaret
hamlelerine öncülük etmiştir.
Fazla vakit
kaybetmeden Kayseri’yi keşfe çıkayım. Dersimi çalışmış, gezilecek görülecek
yerleri not etmiş, hem de haritada yerlerini işaretlemiştim. Yürüme mesafesi
içinde hepsi. Cumhuriyet Meydanı’nda.
Ulu Camii,
adı gibi güzel. Dua edenler, yayılıp oturanlar, cep telefonuyla oynayanlar... Cami-i Kebir veya Sultan Cami olarak da
anılmaktadır. H.530/M.1135 tarihinde, Danişmendli hükümdarı Melik Mehmet Gazi
tarafından yaptırılmıştır. Caminin kuzeye açılan kapısının yanındaki kitabe ise
bir onarım kitabesidir. Melik Mehmet Gazi’nin yeğenlerinden olan Yağıbasanoğlu,
Muzaffereddin Mahmud tarafından 1206 yılında onartılmıştır.
Ulu Camii, 1716 yılında meydana gelen büyük
depremden zarar görmüş, 5-6 yıl gibi bir süre harap halde kullanılmadan
kaldıktan sonra 1723 yılında Matbah-ı Amire Emini (saray mutfak sorumlusu)
Kayserili Hacı Halil Efendi tarafından onartılmıştır. Bu onarımda minarenin
yıkılan külah kısmı da yenilenmiş, çöken kubbesi ve minareleri de
onartılmıştır.
Yaklaşık 30 m x 50 m bir tabana oturan cami
dış görünüşüyle oldukça sadedir. İçerisinde kullanılan Roma ve Bizans
mimarilerine ait sütunlardan dolayı eski bir kiliseden veya saraydan
dönüştürüldüğü düşünülmekle beraber mimarı planı ve sivri kemer uygulamaları
ile İslam mimarisine özgün bir eserdir.
Bedesten,
bir çay içiyorum. Boğazım kurudu. Vezir
Hanı, Pamuk Hanı ve Kapalıçarşı'nın Sipahi Pazarı bölümünün arasında bulunan
dokuz kubbeli, dört köşe planlı Kayseri Bedesteni, 1497-1498 yıllarında Kayseri
Sancakbeyi Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk zamanlarda bezzazlar,
çuhacı, kumaşçı ve abacı gibi esnafın oturduğu bilinmektedir. Bugün halı ve
turistik eşya satan tüccarlar faaliyet göstermektedir.
Kapalı Çarşı,
İstanbul’dakinden büyük gibi ama koridorları daha dar, geçtiğim bölümlerde daha
çok giyim, başta tesettür kıyafetleri. Turistik değildi satılanlar. Osmanlılar zamanında yapılan Kapalıçarşılar
arasında İstanbul Kapalıçarşı'dan sonra en büyüğü olarak kabul edilen Kayseri
Kapalıçarşı’sı, tarihinde birkaç defa yangınlarla büyük zarar görmüş, 1987-1991
yılları arasında bütünüyle ele alınarak "eski Osmanlı mimarisi"
tarzında yeniden yaptırılmıştır. Kuyumculardan baharatçılara, urgancılardan
giyim eşyası satan dükkanlara kadar içinde birçok dükkan bulunan Kapalıçarşı,
bugün tüm renkliliğiyle Kayseri ticaretindeki önemini hala korumaktadır.
Bu kadar
çok pastırma satan dükkanı bir arada görmedim. 65’den başlıyor 115’e kadar
olanı vardı. Sırtmış, demek sırt en pahalı yeri hayvanın.
Saat
Kulesi, Kale (restorasyonda, gezilemiyor. Kültür merkezine dönüştüreceklermiş)
tarafına yürüyorum. Cumhuriyet Meydanı’nda
bulunan Saat Kulesi 1909 yılında kesme taştan yapılmış, kare planlı sağlam bir
binadır. Kuleye bitişik olarak yapılan küçük oda zamanında muvakkithane (güneşe
bakılarak namaz vakitlerini belirten yer) olarak kullanılmıştır. Kulenin dört
tarafında birer adet saat bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk, Kayseri’ye geldiğinde
burada Kayseri halkına hitap etmiştir.
Kayseri Kalesi'ne ait ilk bilgiye MS 3. yy’da
İmparator Gordianus dönemindeki sikkelerde rastlanmaktadır. Romalılar'dan
başlayarak Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular, Dulkadiroğulları,
Karamaoğulları ve Osmanlılar Kayseri Kalesi'nin iç ve dış surlarını tamir ve
tadil etmişlerdir. Dış surların az bir bölümü ve iç surların önemli bir bölümü
günümüze ulaşmıştır.
Hunat Hatun
Camii. Çok büyük. Kemerler muhteşem. Çok güzel fotoğraflar çekiyorum içinde. Alaeddin Keykubad'ın karısı, II.
Keyhüsrev'in annesi Mahperi Hatun tarafından 1237-1246 yılları arasında
yaptırılmıştır. Cami, medrese, türbe ve hamamdan oluşan bu külliye, gerek genel
görünüşü, gerekse yapılış şekliyle Anadolu'da bulunan Selçuklu eserlerinin en
güzel ve en önemli örneklerinden biridir. Oturum alanı 2.203 metrekaredir.
Caminin üç kapısı vardır. Bunlar, kuzey,
batı ve doğuya açılmaktadır. Ana kapı batıdadır. Bu kapının girişte sol
tarafında, caminin kuzey ucunda, Mahperi Hatun'un türbesi bulunmaktadır.
Selçuklu döneminde ''Huvand” ünvanı Selçuklu
Saray ailesine özel bir ünvan olarak verilmektedir. Mahperi Hatun da bu unvanı
kullandığı için Cami Huvane'dan Türkçeleşerek ''Hunat Cami'' olarak
adlandırılmıştır.
Atatürk Evi
Müzesi, kapalı, giremiyorum. Atatürk 20.12.1919’da Kayseri’ye geldiğinde burada
kalmış. Bir vatandaş, Hasan Bey resmini çekmemi istiyor. Telefonunu veriyor Vatşap’dan
yollamamı istiyor. Vatşap, demek Kayserice, İstanbul’da da bir Kayserili
arkadaşımız var, o da vatşap der.
Döner Kümbet,
yolun ortasında kalmış, yanına varıyor bir kaç kare çekiyorum. Kayseri’deki Selçuklu eserlerinin en güzel
örneklerinden olan bu türbe kitabesine göre Prenses Şah Cihan Hatun adına
yaptırılmıştır. Ancak kitabe de bir tarih belirtilmemektedir. Albert Gabriel
"Kayseri Abideleri" adlı eserinde türbeyi Niğde ve Ahlat’taki benzer
kümbetler ile karşılaştırarak inşa tarihinin 1275 yılı civarında olabileceğini
söylemektedir.
Kümbet kare bir kaide üzerine on iki köşeli
bir gövdesi olup, tamamen kesme taştan, mukarnas kornişler üzerine konik
külahla, içten ise silindirik mekan üzerine kubbe ile örtülüdür. Türbe kaidesi
dört köşesindeki iki dilimli kırma şevlerle on iki köşeye dönüştürülmüştür.
Seyyid
Burhaneddin Mezarlığı. Büyükçe yeşil bir alan. Eski mezar taşları ve kabirlerin
olduğu. Aynı zamanda kendi türbesi de burada. Park çiftelerin, öğrencilerin
buluşma, vakit geçirme mekanı olmuş. Bakımı da yapıldığından temiz ve yeşil.
Çok güzel bir alan. Seyyid Burhaneddin
Türbesi; Ahmet Eflaki’nin “Ariflerin Menkıbeleri” isimli eserinde asıl isminin
Hüseyin olup, 1165 yılında Özbekistan’ın Tirmiz kentinde doğduğu ifade
edilmektedir. Mevlana Celalleddin Rumi’nin hocasıdır. 9 yıl boyunca Konya’da
Mevlana’nın hocalığını yapmış ve Konya’ya geçmeden önce 2 ay Kayseri’de
kalmıştır.
Seyyid Burhaneddin Mevlana’nın eğitiminden
sonra Kayseri’ye dönmüş ve ölümüne kadar 9 yıl burada yaşamıştır. Ölümüne yakın
Kayseri Moğollar tarafından işgal edilip yağmalanmıştır.
Sahabiye
Medresesi, bugün kitapçıların toplandığı yer olmuş. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1267 yılında
yaptırılmıştır. Kapının yanlarındaki ve üzerindeki geometrik oymalar son
Selçuklu dönemi işçiliğinin en güzel örneğidir.
Kermesler
var, bir de Semerkand. Nedense diğer ilçelerde de gördüm. Bir Semerkand merakı,
ne iştir? Çok derin işler bunlar. TV, Hospital, Dergi gibi durumlar değil
sadece, siyaset, tarikat, cemaat... Derinlemesine bilgi almak isterseniz Tayfun
Atay’ın yazısına bir göz atın, ‘Küyerel’leşenNakşilik: Menzil Cemaati.
Karın
doyurma vakti. Sulu yemek arayışındayım. Bir lokantaya yönlendiriliyorum, Hacı Baba.
Sadece kebap-et durumları :(( Burası beni Almer Restaurant’a yönlendiriyor. Fazla
aranmadan, kısa bir soruşturmayla buluyorum. Bir AVM içinde. Daha doğrusu 3
katlı bir büyük merkez. Üstte lokantası var. Amma velakin burada da sulu yemek
yok, her şey etoburlar için. Ne var ki bir meze büfesi var, orada otoburlara
göre bir şeyler görünüyor. Alüminyum kaplara istediğini dolduruyorsun, sonra
tartarak fiyatlandırıyorlar.
13,60 TL
tutuyor aldıklarım. Değişiklik oldu, bir haftadır kuru takılıyordum. Açık hava
bölümüne geçip, hem meydanı izliyor, hem yiyorum. Serhan arıyor. Biraz günün politik
gelişmelerini konuşuyoruz. Cumhuriyet’ten gene bir tutuklama, portalin
sorumlusunu almışlar. Herhalde bu işin sonu bize de gelecek ve TR hapishanesine
kapatılacağız. Yarısı içerde yarısı dışarda bir ülke olarak kurtuluşa kadar...
Hava
kararmakta, soğudu da. Fermuarı çekiyorum. Tezgahlar toplanıyor, dükkanlar
kapanmakta. Geldiğim yoldan dönüyorum. Su, soda ve bir gofret alarak otele
giriyorum. Resepsiyondaki genç bey (bana yerleri tarif eden) ile gezdiğim
yerleri konuşuyoruz. Sarız-Afşin-Elbistan yoluna ilişkin babasından edindiği bilgileri
aktarıyor.
Odaya çıkıp
biraz tablette gezinip uykumun gelmesiyle 10 buçuk gibi gözlerimi kapatıyorum.
Boğazlıyan - Kayseri
Tur tarihi:
15 Mayıs 2017
Kat edilen
mesafe: 83,59 km.
Ortalama
hız: 21,1 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 4 sa. 8 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 57 dk.
En yüksek
sıcaklık 31 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 23,1 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 454 m, kaybı (iniş) 470 m.
En düşük
irtifa 983 m., en yüksek 1224 m.
Garmin yol
bilgisi Boğazlıyan-Kayseri
Kayseri
Melikgazi Otelcilik Uygulama Oteli 0352-3305901
Kayseri ÖE
0352-2222606 / 0531-1043763
Kayseri DSİ
Misafir 0352-3362850
Erciyes Üni
Turizm Fak Hızıroğlu Uygulama Oteli 0352-2076666/17000
Arada güneş yüzünü gösterdikçe içim ısınıyor
|
Kızılırmak |
Rüzgar bugün sıkıntı vermedi,
yol gerçekten çok rahat
pedallanıyor
|
KASKİ’nin kokuları sarmış etrafı
|
Yolun durumu değişti, çatladı patladı yer yer
|
Kayseri Otogar |
Kayseri Has
Stadyumu
|
Ne güzel tramvayı var
|
KayBis
|
Ulu Camii |
Ulu Camii içi |
Ulu Camii |
Bedesten içi |
Soğanlı Bez
Bebekleri
|
Kapalıçarşı
içi
|
Kadınlar Çarşısı
|
Cumhuriyet
Meydanı
|
Saat Kulesi
|
Bürüngüz Camii
|
KayBis
|
Hunat Hatun Camii |
Hunat Hatun Camii |
Hunat Hatun Camii içi |