13 Haziran 2017

[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde (Boğazlıyan–Kayseri)

15 Mayıs 2017, Pazartesi / Boğazlıyan – Kayseri, 83 km (9. gün)

Gece yarıma doğru bir yağmur indirdi. Daha uyumamıştım, yol bilgilerini kontrol ediyordum. Bir tıkırtı sesi, banyo tarafından geliyor. Dikkatlice dinlediğimde yağmurun saçaklarda çıkarttığı ses olduğunu anladım. Pencereden baktığımda iyi bir sağanak iniyordu.

Sabah uyanışım artık 6 buçuk, yataktan kalkış 7’yi geçe, toparlanıp kahvaltıya inmek 8 buçuk gibi oluyor. Odadaki işimi bitirip çantaları da aşağıya indirip kahvaltı salonuna gidiyorum. Tabakta, üstü streç filmle kaplı hazır bekleyen mini kahvaltımı alıp, buzdolabına da bıraktığım dünkü katmeri de ekleyip karnımı doyuruyorum. Aslında az olması da iyi oluyor, fazla şişmiyorsun. Herhalde bisikletçileri düşünerek hazırlıyorlar :))

Eğitime gelmiş bir genç öğretmenle sohbet ediyoruz. Sarız’lı, 2-3 gün sonra gideceğim yerden. Bisiklet, sosyal yaşam, siyaset, E/H durumu... konuşuyoruz. Aydın bir insan, ileri görüşlü. 9’da eğitiminin başlamasıyla ayrılıyor, ben de bisikleti alt kattaki odadan çıkartıp yükledikten sonra yola çıkıyorum (9.25). Hava az kapalı, serin. Acaba bacaklarımı kapatsa mıydım? Ama güneş çıkabilir ilerleyen saatlerde.

Kayseri 80 km gibi bir uzaklıkta. İlçe çıkışında yolu, çalışma nedeniyle döndürmüşler, okların yönü de değişmiş. Kafam karışıyor. Sola gitmem gerekirken Kayseri sağ gösteriyor. Gene yanlış yapmayayım diye soruyorum. Sol tabii. Ama tamirat durumlarından sağ denilmiş. Ben biraz ters trafikte ilerleyip doğru yola geçiş yapıyorum.

Otoyol, haliyle asfalt süper. Bir de güvenlik şeridi. Sıkıntı yok. Arabalara da rahat, bana da. Ama gene de bazen bu kadar genişlik varken, neredeyse güvenlik şeridinin dibine kadar yaklaşıp geçen oluyor. Ancak ağır vasıtalar, dikkat ettim, ciddi bir mesafe bırakmaya özen gösteriyorlar. Onlara buradan teşekkürler.

Arada güneş yüzünü gösterdikçe içim ısınıyor. Ama bacaklara gerek olmadı.  Yol rahat kayıyor, çok dik çıkışlar da yok, en fazla %6-7, o da çok uzun değil. İyi bir tempo yakalıyorum, 22 km/sa ortalama görüyorum ekranda. Bu da Kayseri’ye 4 saatte varacağımı gösteriyor. Yani herhalde 2 gibi olurum.

1197 m rakım gösteriyor Garmin. Şimdi %6’lık 2 km’lik bir iniş var önümde. Yol 1100-1200 m’lerde seyretti. 24. km’de ilk %20’lik kısım tükeniyor (10.40). Hava açıyor kapatıyor, ama sıkıntı yok. Gayet mülayim.

30. km’deyim. Elmalı’da yol kenarı çalışması nedeniyle güvenlik şeridi kalkıyor. Haliyle yoldan gitmem gerekiyor. Biraz sıkıntı veriyor. Alışınca insan, müstakil şeritten gitmeye. Neyse 4,5 km sonra gene güvenlik şeridi geliyor (11.05). Hava bulutlandı. Arada çıkıyor güneş.

52,5 km geride kaldı. Kızılırmak üzerinden geçtim (11.45). Adını suyunun renginden alan, antik çağda ise tuzlu akarsu anlamına gelen Halys adıyla anılan Kızılırmak, Anadolu'da kurulmuş medeniyetlere hep ev sahipliği yapmış. Bugün Kızılırmak Vadisi'nde tarihin her dönemine ait izler bulmak mümkün; kaya mezarları ve yerleşimleri, farklı medeniyetlere ait kaleler, köprüler ve daha pek çok iz.

Hititler Marassantiya Nehri adını vermişlerdi. Hititlerin ana toprakları olan Hatti'nin batı sınırlarını şekillendiriyordu. Klasik eski zamanlarda Ön Asya ve Asya'nın geri kalanı arasında bir sınır oluştururdu. MÖ 28 Mayıs 585 yılında Medler ile Lidyalılar arasında yapılan "Battle of Hallys" Kızılırmak Savaşı burada olmuştur. Önceleri Lidya'lılar ve Pers'ler arasında bir sınırdı. Lidya'lı Croesus sınırı geçip Pers'lere (Pers Kralı Cyrus II) hücum etti ve bu savaşta (MÖ 547) yenildi. Böylece Pers'ler sınırlarını Ege Denizi'ne kadar genişletti.

Kızılırmak Nehri Türkiye topraklarından doğarak, yine Türkiye topraklarından denize dökülen en uzun akarsudur. Uzunluğu 1355 km’dir. Nehir taşımacılığı için kullanılmaz. Başlıca kolları Delice Irmağı, Devrez ve Gökırmak’tır.

Güneş arada yüzünü gösterince içim ısınıyor. Rüzgar bugün sıkıntı vermedi. İki saat geçti, halen mola verme ihtiyacı yok. Yol gerçekten çok rahat pedallanıyor. Hele şimdi gelen inişle neredeyse Kayseri’ye kadar gideceğim. 8 vitesim az kalıyor. Alfine’nin 11’lisi anlaşılan bu nedenle düşünülmüş. +2 sert vites iyi olabilirdi. Gerçi başlangıç vitesleri aynı.

65. km’de bataryanın %40’ı bitiyor (12.25). KASKİ yakınından geçiyorum. Arıtma tesisinin kokusu kaplamış etrafı. Pek bir nahoş. Uzakta dağlar, bulutlar da hemen tepesinde, çok güzel bir manzara. Zirve karla kaplı. Erciyes hangisi acaba?  Sağımda bir park, masalar da var. Kayseri Pastırmacılar Parkı’ymış. Ve Kayseri görünüyor (67,9 km/12.40). Şimdi şehir merkezine kadar bir 14 kilometrem daha var. Burası da %62 E’ci! Sonunda bunlar da mı yanıldık diyecekler? Yolun durumu değişti, çatladı patladı yer yer. Tabii trafik de arttı. Biraz sağdan, temiz bulduğum yerlerden, biraz ortadan... Kavşakları geçerken dikkat, kırmızıda aniden kaçan, dönmek isteyenleri kollamak lazım. DSİ görünüyor (80. km). Burada kalacaktım Uygulama Oteli’ni keşfetmeseydim. Ama 4 km kadar dışarıda. Sürekli araca binmek gerekecekti merkeze gitmek için. Otogar, Batı diyor. Demek başka biri daha var. Görünümü İstanbul’unkinden güzel. Daha modern bir mimari.

Merkeze yaklaştıkça bisikletliler de başlıyor. Hatta bir kiralama sistemi görüyorum, KAYBİS. Çok iyi. Bu işleri belediyeler benimsediler. Yol da var, ama şeridi silinmiş, pek de aldıran yok. “Bisiklet Bulvarı, Paylaşımlı Yol” demişler. Tramvay geçmekte, raylı sistemi olan kent bana hep Avrupa kentlerini hatırlatıyor. Ulaşımda raylı sistem. Hele taşımacılıkta, şehirler arası. Bizde çok zayıf demiryolu ağı. Bir türlü de yap(a)madılar, bitir(e)mediler. Örnek, İstanbul. Banliyö treni bekliyor da bekliyor. Neden bu işi bitirmeyip kanal kanal diye tutturuyor, ısrar ediyorsun? Çok mu büyük rant var?!!

Uygulama Oteli’ni soruyorum. Geçmişim, geride içerideymiş. Tarifle ve Google haritayla buluyorum. Bisi uygun bir yere, bense 101 no’ya. Ehh, ÖE’lerden sonra burası kral dairesi :)) Daha önce Manavgat’ta kalmıştım. Öğrenciler çalışıyorlar. Hem eğitim, hem staj. Genç yüzleri görmek sevindirici.









Üzerimdeki tuzu akıttıktan sonra ilerideki günlere ilişkin bazı mekanların telefon konuşmalarını yapıyorum. Yeni yeni bilgiler öğreniyorum. Bir ihtimal rotada değişiklik yapacağım. Çizmeyi düşündüğüm daireyi değiştirip Tunceli’de bitireceğim. Nemrut için de değişiklik var, çık in aynı yol yerine Pütürge yönüne devam edeceğim. Orada kalacak yerler buldum.

Türkiye'nin kültür, sanat, bilim ve turizm merkezlerinden biri olan Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa beşiklik etmiş ve her dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Roma devrine kadar devam etmiş; Roma devrinde şehre imparator şehri anlamında Kaisareia adı verilmiş; bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır. Türkler Anadolu'yu fethettikten sonra şehre Kayseriye adını vermişler ve bu ad, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kayseri şeklini almıştır.

Kayseri, her köşesi değişik uygarlıkların kalıntılarının birbiriyle kucaklaştığı Anadolu'nun en köklü ve en eski yerleşim alanlarından biridir. MÖ 4000, yani Kalkolotik (Bakırtaş) çağlardan başlayarak Asur, Hitit, Frig dönemlerinde ve Roma devri sonuna kadar bir yerleşim alanı olan Kültepe; bu uygarlıkların kalıntılarını barındıran bir açık hava müzesidir. Kayseri, bu önemli merkezin yakınında yer alan bir bölge olarak bu uygarlıkların hepsinden derin izler taşımaktadır.

1067'de Selçuklu komutanı Afşin ile Türk hakimiyetine giren Kayseri; Selçuklu Devleti, Eratna Beyliği, Dulkadiroğulları, Kadı Burhanettin, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti dönemlerini yaşamış, başta Selçuklular olmak üzere her dönemde önemli bir Türk kültür merkezi olmuştur.

Cumhuriyet döneminde, 1924 Anayasası ile il yapılan Kayseri, ülkemizin ilk uçak fabrikasının kurulması ve ardından gelen demiryolları bağlantıları hattı, 1953'te kurulan Sümer Bez Fabrikası ve 1950'lerde başlayan sanayi sitesi ile Türkiye'nin ilk büyük sanayi ve ticaret hamlelerine öncülük etmiştir.

Fazla vakit kaybetmeden Kayseri’yi keşfe çıkayım. Dersimi çalışmış, gezilecek görülecek yerleri not etmiş, hem de haritada yerlerini işaretlemiştim. Yürüme mesafesi içinde hepsi. Cumhuriyet Meydanı’nda.

Ulu Camii, adı gibi güzel. Dua edenler, yayılıp oturanlar, cep telefonuyla oynayanlar... Cami-i Kebir veya Sultan Cami olarak da anılmaktadır. H.530/M.1135 tarihinde, Danişmendli hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmıştır. Caminin kuzeye açılan kapısının yanındaki kitabe ise bir onarım kitabesidir. Melik Mehmet Gazi’nin yeğenlerinden olan Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından 1206 yılında onartılmıştır. 

Ulu Camii, 1716 yılında meydana gelen büyük depremden zarar görmüş, 5-6 yıl gibi bir süre harap halde kullanılmadan kaldıktan sonra 1723 yılında Matbah-ı Amire Emini (saray mutfak sorumlusu) Kayserili Hacı Halil Efendi tarafından onartılmıştır. Bu onarımda minarenin yıkılan külah kısmı da yenilenmiş, çöken kubbesi ve minareleri de onartılmıştır.

Yaklaşık 30 m x 50 m bir tabana oturan cami dış görünüşüyle oldukça sadedir. İçerisinde kullanılan Roma ve Bizans mimarilerine ait sütunlardan dolayı eski bir kiliseden veya saraydan dönüştürüldüğü düşünülmekle beraber mimarı planı ve sivri kemer uygulamaları ile İslam mimarisine özgün bir eserdir.

Bedesten, bir çay içiyorum. Boğazım kurudu. Vezir Hanı, Pamuk Hanı ve Kapalıçarşı'nın Sipahi Pazarı bölümünün arasında bulunan dokuz kubbeli, dört köşe planlı Kayseri Bedesteni, 1497-1498 yıllarında Kayseri Sancakbeyi Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk zamanlarda bezzazlar, çuhacı, kumaşçı ve abacı gibi esnafın oturduğu bilinmektedir. Bugün halı ve turistik eşya satan tüccarlar faaliyet göstermektedir.

Kapalı Çarşı, İstanbul’dakinden büyük gibi ama koridorları daha dar, geçtiğim bölümlerde daha çok giyim, başta tesettür kıyafetleri. Turistik değildi satılanlar. Osmanlılar zamanında yapılan Kapalıçarşılar arasında İstanbul Kapalıçarşı'dan sonra en büyüğü olarak kabul edilen Kayseri Kapalıçarşı’sı, tarihinde birkaç defa yangınlarla büyük zarar görmüş, 1987-1991 yılları arasında bütünüyle ele alınarak "eski Osmanlı mimarisi" tarzında yeniden yaptırılmıştır. Kuyumculardan baharatçılara, urgancılardan giyim eşyası satan dükkanlara kadar içinde birçok dükkan bulunan Kapalıçarşı, bugün tüm renkliliğiyle Kayseri ticaretindeki önemini hala korumaktadır. 

Bu kadar çok pastırma satan dükkanı bir arada görmedim. 65’den başlıyor 115’e kadar olanı vardı. Sırtmış, demek sırt en pahalı yeri hayvanın.

Saat Kulesi, Kale (restorasyonda, gezilemiyor. Kültür merkezine dönüştüreceklermiş) tarafına yürüyorum. Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Saat Kulesi 1909 yılında kesme taştan yapılmış, kare planlı sağlam bir binadır. Kuleye bitişik olarak yapılan küçük oda zamanında muvakkithane (güneşe bakılarak namaz vakitlerini belirten yer) olarak kullanılmıştır. Kulenin dört tarafında birer adet saat bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk, Kayseri’ye geldiğinde burada Kayseri halkına hitap etmiştir. 

Kayseri Kalesi'ne ait ilk bilgiye MS 3. yy’da İmparator Gordianus dönemindeki sikkelerde rastlanmaktadır. Romalılar'dan başlayarak Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular, Dulkadiroğulları, Karamaoğulları ve Osmanlılar Kayseri Kalesi'nin iç ve dış surlarını tamir ve tadil etmişlerdir. Dış surların az bir bölümü ve iç surların önemli bir bölümü günümüze ulaşmıştır.  

Hunat Hatun Camii. Çok büyük. Kemerler muhteşem. Çok güzel fotoğraflar çekiyorum içinde. Alaeddin Keykubad'ın karısı, II. Keyhüsrev'in annesi Mahperi Hatun tarafından 1237-1246 yılları arasında yaptırılmıştır. Cami, medrese, türbe ve hamamdan oluşan bu külliye, gerek genel görünüşü, gerekse yapılış şekliyle Anadolu'da bulunan Selçuklu eserlerinin en güzel ve en önemli örneklerinden biridir. Oturum alanı 2.203 metrekaredir.

Caminin üç kapısı vardır. Bunlar, kuzey, batı ve doğuya açılmaktadır. Ana kapı batıdadır. Bu kapının girişte sol tarafında, caminin kuzey ucunda, Mahperi Hatun'un türbesi bulunmaktadır.

Selçuklu döneminde ''Huvand” ünvanı Selçuklu Saray ailesine özel bir ünvan olarak verilmektedir. Mahperi Hatun da bu unvanı kullandığı için Cami Huvane'dan Türkçeleşerek ''Hunat Cami'' olarak adlandırılmıştır.

Atatürk Evi Müzesi, kapalı, giremiyorum. Atatürk 20.12.1919’da Kayseri’ye geldiğinde burada kalmış. Bir vatandaş, Hasan Bey resmini çekmemi istiyor. Telefonunu veriyor Vatşap’dan yollamamı istiyor. Vatşap, demek Kayserice, İstanbul’da da bir Kayserili arkadaşımız var, o da vatşap der.

Döner Kümbet, yolun ortasında kalmış, yanına varıyor bir kaç kare çekiyorum. Kayseri’deki Selçuklu eserlerinin en güzel örneklerinden olan bu türbe kitabesine göre Prenses Şah Cihan Hatun adına yaptırılmıştır. Ancak kitabe de bir tarih belirtilmemektedir. Albert Gabriel "Kayseri Abideleri" adlı eserinde türbeyi Niğde ve Ahlat’taki benzer kümbetler ile karşılaştırarak inşa tarihinin 1275 yılı civarında olabileceğini söylemektedir.

Kümbet kare bir kaide üzerine on iki köşeli bir gövdesi olup, tamamen kesme taştan, mukarnas kornişler üzerine konik külahla, içten ise silindirik mekan üzerine kubbe ile örtülüdür. Türbe kaidesi dört köşesindeki iki dilimli kırma şevlerle on iki köşeye dönüştürülmüştür.   

Seyyid Burhaneddin Mezarlığı. Büyükçe yeşil bir alan. Eski mezar taşları ve kabirlerin olduğu. Aynı zamanda kendi türbesi de burada. Park çiftelerin, öğrencilerin buluşma, vakit geçirme mekanı olmuş. Bakımı da yapıldığından temiz ve yeşil. Çok güzel bir alan. Seyyid Burhaneddin Türbesi; Ahmet Eflaki’nin “Ariflerin Menkıbeleri” isimli eserinde asıl isminin Hüseyin olup, 1165 yılında Özbekistan’ın Tirmiz kentinde doğduğu ifade edilmektedir. Mevlana Celalleddin Rumi’nin hocasıdır. 9 yıl boyunca Konya’da Mevlana’nın hocalığını yapmış ve Konya’ya geçmeden önce 2 ay Kayseri’de kalmıştır. 

Seyyid Burhaneddin Mevlana’nın eğitiminden sonra Kayseri’ye dönmüş ve ölümüne kadar 9 yıl burada yaşamıştır. Ölümüne yakın Kayseri Moğollar tarafından işgal edilip yağmalanmıştır.

Sahabiye Medresesi, bugün kitapçıların toplandığı yer olmuş. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1267 yılında yaptırılmıştır. Kapının yanlarındaki ve üzerindeki geometrik oymalar son Selçuklu dönemi işçiliğinin en güzel örneğidir.

Kermesler var, bir de Semerkand. Nedense diğer ilçelerde de gördüm. Bir Semerkand merakı, ne iştir? Çok derin işler bunlar. TV, Hospital, Dergi gibi durumlar değil sadece, siyaset, tarikat, cemaat... Derinlemesine bilgi almak isterseniz Tayfun Atay’ın yazısına bir göz atın, ‘Küyerel’leşenNakşilik: Menzil Cemaati.

Karın doyurma vakti. Sulu yemek arayışındayım. Bir lokantaya yönlendiriliyorum, Hacı Baba. Sadece kebap-et durumları :(( Burası beni Almer Restaurant’a yönlendiriyor. Fazla aranmadan, kısa bir soruşturmayla buluyorum. Bir AVM içinde. Daha doğrusu 3 katlı bir büyük merkez. Üstte lokantası var. Amma velakin burada da sulu yemek yok, her şey etoburlar için. Ne var ki bir meze büfesi var, orada otoburlara göre bir şeyler görünüyor. Alüminyum kaplara istediğini dolduruyorsun, sonra tartarak fiyatlandırıyorlar.

13,60 TL tutuyor aldıklarım. Değişiklik oldu, bir haftadır kuru takılıyordum. Açık hava bölümüne geçip, hem meydanı izliyor, hem yiyorum. Serhan arıyor. Biraz günün politik gelişmelerini konuşuyoruz. Cumhuriyet’ten gene bir tutuklama, portalin sorumlusunu almışlar. Herhalde bu işin sonu bize de gelecek ve TR hapishanesine kapatılacağız. Yarısı içerde yarısı dışarda bir ülke olarak kurtuluşa kadar...

Hava kararmakta, soğudu da. Fermuarı çekiyorum. Tezgahlar toplanıyor, dükkanlar kapanmakta. Geldiğim yoldan dönüyorum. Su, soda ve bir gofret alarak otele giriyorum. Resepsiyondaki genç bey (bana yerleri tarif eden) ile gezdiğim yerleri konuşuyoruz. Sarız-Afşin-Elbistan yoluna ilişkin babasından edindiği bilgileri aktarıyor.


Odaya çıkıp biraz tablette gezinip uykumun gelmesiyle 10 buçuk gibi gözlerimi kapatıyorum.










Boğazlıyan - Kayseri
Tur tarihi: 15 Mayıs 2017
Kat edilen mesafe: 83,59 km.
Ortalama hız: 21,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 8 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 57 dk. 
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 23,1 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 454 m, kaybı (iniş) 470 m.
En düşük irtifa 983 m., en yüksek 1224 m.


Garmin yol bilgisi Boğazlıyan-Kayseri

Kayseri Melikgazi Otelcilik Uygulama Oteli 0352-3305901

Kayseri ÖE 0352-2222606 / 0531-1043763
Kayseri DSİ Misafir 0352-3362850
Erciyes Üni Turizm Fak Hızıroğlu Uygulama Oteli 0352-2076666/17000







Arada güneş yüzünü gösterdikçe içim ısınıyor





Kızılırmak 


Rüzgar bugün sıkıntı vermedi, 
yol gerçekten çok rahat pedallanıyor


KASKİ’nin kokuları sarmış etrafı







Yolun durumu değişti, çatladı patladı yer yer


Kayseri Otogar



Kayseri Has Stadyumu



Ne güzel tramvayı var


KayBis






Ulu Camii    

Ulu Camii içi   




Ulu Camii    

Bedesten içi   


Soğanlı Bez Bebekleri


Kapalıçarşı içi




Kadınlar Çarşısı


Cumhuriyet Meydanı


Saat Kulesi


Bürüngüz Camii


KayBis

Hunat Hatun Camii    

Hunat Hatun Camii    

Hunat Hatun Camii içi    




























































































Hasan Bey, Atatürk Evi önü


Atatürk Evi 


Alaca Kümbet


Mustafa Haskaraman Hayratı


Döner Kümbet




Seyyid Burhaneddin Mezarlığı




Seyyid Burhaneddin Türbesi






Sahabiye Medresesi    


Sahabiye Medresesi içi    




Almer Restaurant




Cumhuriyet Meydanı

















10. gün (devamı) Kayseri II