22 Mayıs 2017, Pazartesi / Elbistan –
Nurhak, 42 km (16.
gün)
Erkenden
yola çıkayım. ÖE’de kahvaltımı edip, nöbetçi memurla ayaküstü bisiklet ve
rampalar üzerine kısa bir bilgi alış verişi ve 8 buçuk gibi yoldayım. Hava
kapalı ve serin, Adidas’ın kollarını takıyorum, üşüdüm. Tarif üzerine otoyola
çıktım. Bisikleti gören gençler hemen rotalarını değiştirip yanımdan/uzağımdan
beraber pedallıyor, durmuşsam yanıma gelip bilgi alıyorlar. Bugün Nurhak’a
gideceğim, 45 km gibi bir mesafe. Yağmur olabilirmiş, meteoya göre.
Kurtulamadık şu yağmurdan, kaç gündür kovalamaca halindeyiz.
Elbistan’ın
6 km çıkışında, solda kocaman bir çöplük. Demek yakarak imha ediyorlar. İl
olmak isteyen bir ilçenin halen modern çöp tesisleri yok mu?
Arada
yüzünü gösteren güneş adamın içini ısıtıyor. Araç trafiği çok yoğun değil, daha
çok karşı yönden gelenler var. Yol tek şerit, asfalt 2. sınıf, güvenlik şeridi
yok. (18.4 km/9.50/%20 tükendi). Etraf yüksek dağlarla çevrili, bazılarının
tepeleri halen karlı. Görüntü çok etkileyici. Ama uzaktaki kara bulutlar da
yaklaşıyor. Acaba ne olacak? Çünkü göğün bir tarafı açık, mavi, diğer yanı
karanlık. Benim yönüm güney-güneydoğu şeklinde. Rüzgara karşı gidiyorum. Bu
rüzgardan da kurtulamadık. Ne de kuvvetli esmekte. Eco yetmiyor Normal’le
gitmekteyim. Yol kırıcı değil. Yavaş yavaş yükseliyorum sonra Nurhak’a doğru
ineceğim.
Yol üzerinde
mermer ocakları, kum eleyen bir işletme, 2 at, beni görünce meraklarından mı
yoksa... geleceklerdi yanıma sanki. Bir keresinde Ballıca tarafında çok
uzaklardan koşarak gelmişti bir at, kendini sevdirmek, okşatmak için. Sağda bir
iş makinesi, saplanmış, yardım bekliyor. Hava 14,6°C, iyi ki kolları takmışım.
Yolun yarısını geride bırakmışım bile. 23. km’de %40 tükeniyor. Normal’le
gidiyorum, rüzgar var. Başka türlü gidilmiyor. Saat 10.05.
Buraları,
eski zamanların Kayseri-Elbistan-Halep kervan yolu üzerinde bugün yıkık durumda
olan pek çok han var. 1237 yıllarında yapıldığı düşünülen Zilli Han, Nurhak
Hanı ve Çevirme Hanı. Elbistan’da
çıkanlar bu hana uğrarlar ve geceyi burada geçirirler daha sonra Nurhak
istikametinden güneye, ticari yolculuğa geçilir. Bu hanın da içinde yer aldığı,
büyük bir külliye mevcut iken günümüze sadece harabeleri ulaşabilmiştir. Bu
Han’la ilgili 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri’nde şu bilgilere yer
verilmiştir. Elbistan Kazası’nın sınırında bulunan Til-Kebir köyünün geliri,
Kanlı Beli, Göç Gören, Ağce Derbent ve Zilli Han üzerinden geçen Tarik-i ammın
(halk yolu-kervan yolu) olması nedeniyle, Akçaderbent ve Zilli Han isimlerinde
ki derbentleri korumak için avarız bırakılmıştır.
Sırasıyla
29,4 km/%60/10.25 ve 36 km/%80/10.45, bataryanın gücü tükenmek üzere. Azaldıkça
desteği de azaltıyor, harcamayı kısmak için herhalde. İkinciyi takıyorum (39,5
km). (11.05/1551 m) tepeyi çıktıktan sonra da Nurhak levhası önüme çıkıyor.
Gelmişim demek ki. Buraya kadar bir veya iki benzinci vardı ancak. Sağdakinde
de market yoktu. İlçeye girmeden şu soldakine gireyim de bir soda içer biraz
otururum. 45 km’dir pedallıyorum. Pişti(m).
Soda
sonrası, uzundur lastiklerin havalarını kontrol etmemiştim, hazır şurada
lastikçi var, bu işi de aradan çıkartırım. Evet 80’den 67/73’e düşmüşler. Hemen
tamamlıyoruz. Sert lastik seviyorum. Çok daha iyi yuvarlanıyor.
Sonra
tamirci ve yanındakilerle nerden-nereye muhabbeti içinde ÖE’de kalacağımı
söylüyorum. Demezler mi, aha buranın
üstünde. Evet yanına gelmişim bile. Amma velakin burası merkeze biraz uzak.
Genelde merkezde olunca daha rahat oluyor dolaşmak. Evet ne yapsak, havaya
bakıyorum, açık. Gölbaşı bir 50 km uzakta. Şimdi çekilir mi 100 km yol. Acelen
mi var oğlum. Hadi bir çıkayım bakayım duruma.
Yerimi
ayıran Sezer Bey yemek dağıtımına gitmiş. ÖE’ler, bazılarında mutfak olunca
oraya buraya yemek veriyorlar. O şekilde de para kazanıyorlar. Öğle yemeği
vakti, ilçenin çalışanları geldi. Bir hayli kalabalık oluyor lokanta.
Ancak bir
sürpriz, bana ayrılan odada kalan çıkmadığından verilen odada WC dışarıda. Bu
durum biraz can sıksa da yapılacak bir şey yok. Gideceğim yerlerin ÖE’lerini
şimdiden arayıp bir durum değerlendirmesi, fiyat vs almakta fayda var. Odada bu
işlere girişiyorum ve başka sürprizler çıkıyor karşıma. Gölbaşı’nda ÖE
kapanmış. 2 otel var, belediye-kaymakamlık vs aranarak Balkan Otel’e bir rezervasyon
yaptırıyorum, 80-TL O.K. 4 yıldızlıymış. Ehh, bir lüks iyi gelir. Adıyaman’a
rezervasyon için para yatırmak lazımmış, 45-TL’yi EFT yapıyorum. Elazığ ÖE 29 Mayıs’a
kadar dolu, alternatif yer bulmalıyım. Çelikhan’da kalacak tek bir yer yok.
Kaymakamlığı arıyor ve konukevi için kaymakamın onayını bekliyorum. Kendisi
ilçe dışındaymış. Yani evdeki hesabı çarşıya uydurma gayretindeyim.
Adını eteklerinde kurulduğu 3090 m
yüksekliğindeki Nurhak dağından almış olan Nurhak ilçesi çok eski bir yerleşim
yeridir. Tarihi İpek Yolunun içerisinden geçtiği bilinmekte olup, bölgede
sırasıyla İlhanlı Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Dulkadiroğlu Beyliği ve
Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüştür. Cumhuriyet döneminde, önceleri Elbistan
İlçesine bağlı bir köy olan Nurhak, 1971 yılında kurulan belediye teşkilatı ile
belde statüsünü, 1990 yılında da ilçe statüsünü kazanmıştır.
Odadan
çıkıp ne göreyim; yağmur. Hem de en bereketlisinden yağmakta. Vay be oluyorum.
14 diyordu Meteoblue, tutturdu. İyi ki Gölbaşı diye çıkmamışım.
Dışarıda,
yani kapalı terasta biraz bilgisayar işlemleri için takılıyorum. Elbistan’da
tanıştığım ortaokul müdürü Eyüp Bey sürpriz uğruyor, burada görevli olduğunu
söylemişti, unutmamış beni. Hoş bir sürpriz oluyor. Beraberinde anaokulu
müdiresi Rumeysa Hanım ile. Birlikte Nurhak’ı
gösterelim size ve bir yerde çay içer sohbete devam ederiz diye çıkıyoruz.
Burası küçük bir ilçe ama %62 H’ci, ana yolu boyunca belediye ve bazı resmi
binalar var, çabuk bitiyor turumuz. Sonra Nostalji Kafe’de kahve-çay eşliğinde
devam ediyoruz sohbete. Anaokulları, bağımsız olanları hakkında, eğitim
sisteminin yeniden ilk-orta-lise şekline dönüşmesi, ilçe belediyesinin CHP’li
olduğu..., daha sonra aramıza katılan bir başka anaokulu müdiresi ve hemşire
arkadaşları da dahil olunca, fal bakmaktan, hangi ilden adam çıkmaz, yemek
yapmak, toplumsal değerler... gibi pek çok konu üzerinden geçiyoruz. Üç genç
hanım ve müdür bey aydın, çağdaş insanlar. Özellikle hanımlara bu bölge dar
gelmekte. Bir nevi mahrumiyet buraları genç aydın insanlar için. Ama idealleri
var, memuriyette de tayin işlerinin nasıl yürüdüğünü bilirsiniz. Hele bu
dönemde.
Bu
konuşmalar sırasında rotada da bir değişiklik oluyor. Gölbaşı-Adıyaman devre
dışı kalıyor. Nurhak’tan Doğanşehir’e kestirme bir yol varmış, 35 diyorlar ama
52 km. Bu da Çelikhan’ı pas geçiriyor. Zaten kaymakam nasıl karar verecek belli
değil. Tek üzüldüğüm Adıyaman’ı görememem oluyor. Ama Nemrut turunu seneye
planlıyorum. O zaman Adıyaman’ı da dahil ederim.
Peki
kimlerdir Hititler? (13)
Ammuna, Hitit Erken
Krallığın en kısa hükümdarlarından birisi olan Zidanta'nın oğludur. Ammuna tahta
babasını öldürerek geçmiştir. Erken krallığın karanlık zamanlarında hükümdar
olan Ammuna, gerek ülke içindeki iktidar savaşı gerekse dış
düşmanlar ile savaşmak zorunda kalmıştır.
Ammuna hükümdarlığı
süresince, içerdeki ve dışardaki bu sorunların yanında bir de tarım ve
hayvancılığı etkileyen büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalmıştır. Ülke
içindeki sorunlar yüzünden Aşağı Ülke'deki bağlı krallıklar ve müttefik
ülkeler Hitit Krallığından kopmaya başlamıştır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi
|
Ammuna krallığını
savunmak için çaba sarf etmiştir, ancak doğudan gelen Hurri saldırıları ile
Hititlerin elinde sadece başkent ve çevresi olarak kabul edilen "Çekirdek
Ülke" kalmıştı.
Ammuna'nın ölümünden sonra
yerine Huzziya geçmiştir.
Peki
kimlerdir Hititler? (14)
Telepinu Huzziya’yı
tahtan indirmiş ve kendini büyük kral ilan ederek tahta geçmiştir. Telepinu’nun
iki hedefi vardı. Bunlardan ilki taht kavgalarını durdurmak, diğeri de krallığı
güçlendirmek. Telepinu, Huzziya ve kardeşlerini öldürmemiş sürgüne
göndermiştir. Bu daha önce Hititlerde görülmemiş bir uygulamaydı. Telepinu taht
için sürekli kan dökülmesinin ülkenin yararına olmayacağını anlamış ve tahta
çıkma hakkı için bir düzenleme yapmıştır.
Telepinu krallığı
güçlendirmek için önceki Hitit Kralları gibi fetih gezilerine çıkmıştır. İlk
olarak güneye, Karkamış'a daha sonra Aşağı Ülke olarak adlandırılan Maraşantiya
(Kızılırmak) yayının güney ve güneybatısına yöneldi. Çekirdek Ülke ve Aşağı
Ülke'ye tekrardan barış getiren Telepinu, hedeflerine ulaşmıştır.
Sürekli yaşanan taht kavgalarından doğan
boşluktan Kizzuvanta bölgesi Hititlerden ayrılmış ve kendi başına bir krallık
kurmuştur. Bu krallık Hititlerin Suriye’deki ticaret yollarına ulaşmasını
engellemekteydi.
Telepinu Kizzuvanta
Krallığına saldırmamıştır. Bu krallığı Yakındoğu’da güçlenen Mitanni Krallığı
ile arasında tampon bölge olarak kalmasının Hititler açısından daha yarar
sağlayacağını düşündüğünden elinde güçlü bir ordu olmasına rağmen işgal
etmemiştir.
Telepinu’nun ölümünden sonra
Hitit tahtına Tahurvalli geçmiştir
Telepinu Yasası
"Birinci dereceden prens kral olsun.
Birinci dereceden prens yoksa, ikinci dereceden bir oğul kral olsun. Eğer tahta
geçecek hiç oğul yoksa, birinci dereceden prensesle evlendirilen kişi kral
olsun."
Hitit Kralı Telepinu, taht
için dökülen kanların ve bitmez tükenmez aile kavgalarının kargaşa
yarattığını, devletin küçülüp yavaş yavaş çökmeye başladığına işaret
ederek, bu yasanın uygulanmasını emretmiştir. Ancak Telepinu
Yasasınını tamamen uygulandığını söyleyemeyiz.
Birinci dereceden prensler, kralın yasal
eşinden doğan oğullardır. İkinci dereceden prensler, kralın yasal eşinden hiç
oğlu doğmamışsa, kralın başka kadınlardan sahip olduğu oğullarıdır.
Elbistan - Nurhak
Tur tarihi:
22 Mayıs 2017
Kat edilen
mesafe: 42,64 km.
Ortalama
hız: 16,5 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 2 sa. 34 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 6 dk.
En yüksek
sıcaklık 23 ˚C, en düşük 14 ˚C, ortalama 17,5 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 600 m, kaybı (iniş) 327 m.
En düşük
irtifa 1136 m., en yüksek 1548 m.
Garmin yol
bilgisi Elbistan-Nurhak
Nurhak ÖE
0344-4712411
Yağmur
olabilirmiş, meteoya göre.
Kurtulamadık şu yağmurdan, kaç gündür kovalamaca
halindeyiz
|
Hava bir açıyor bir kapıyor
|
Normal’le
gidiyorum, rüzgar var
|
Yağmur sonunda indi
|
23 Mayıs 2017, Salı / Nurhak - II (17. gün)
Dünden
biliyordum bugün tam gün yağmur olacağını. O nedenle hiç toparlanmadım sabah.
Nurhak’ta ikinci günüm. Sabah alt kattaki kız yurdunda kalan öğrenciler
kahvaltı salonunu doldurmuşlardı. Fazla odası yok ÖE’nin, 7 taneymiş. 8-9 da
daimi kalanı var. Ben gelene kadar kahvaltıların çoğu tükenmiş, tam “sona kalan
dona kalır” durumu. Bulduğumla yetiniyorum. Dışarıda yağmur güzel yağıyor.
Kapalı terasta hem etrafı izliyor hem önümüzdeki günlerin konaklama yerlerini
ayarlamaya çalışıyorum. Dün rezerve ettiğim yerleri önce iptal etmem gerek.
Sırasıyla Gölbaşı’ndaki oteli, Adıyaman’daki ÖE’yi ki oraya avans da
yatırmıştım. Sonra diğer ÖE, DSİ, TDDD, PE, PTT, KGM, otel... Anlayacağınız
kamu kuruluşları, özel sektör vs. Bazılarında rezervasyon, bazılarından izin,
bazıları tadilatta, bazıları açılmamış, yani kısaca hararetli bir telefon
trafiği yapmaktayım. Yeni durumun oluşturduğu yeni rotalar, onların eğimleri,
km’ler... Yani evdeki hesabı çarşıya uydurma işleri peşindeyim gene.
Nurhak,
70’li yıllarda, o günlerin devrimci hareketi içinde adı geçmişti. ÖE’nin
penceresinden baktığımda ilerideki dağları gösteriyorlar. THKO’nun gerilla
kampı İnekli Köyü yakınlarındaydı. Köyün muhtarı ihbarda bulunuyor jandarmaya.
Etrafları sarılıyor ve girdikleri çatışmada öldürülüyorlar. Burada o günlere
ilişkin ayrıntılı bir yazı okuyabilirsiniz “Nurhak Katliamı ve Sinan Cemgil”.
Sabahki
hava değişmeye başlıyor, açıyor gök yüzü. Kara bulutlar yerini ak bulutlara ve
mavi gökyüzüne bırakıyor. Yarın için hava müsait görünüyor. Ben de Doğanşehir’e
pedallayacağım. Dağ yolu 50 km gibi olmalı.
ÖE’nin
salonunda akşam için bir hazırlık var, ramazan öncesi öğrenciler mezuniyet
balolarını yapmak istiyorlar. 2 hafta sonra kapanıyor MEB eğitimi.
Peki
kimlerdir Hititler? (15)
II. Hantili,
Alluvamna'nın oğludur. II. Hantili, Hükümdarlığı süresince uzun
süre Hitit Çekirdek Ülkesi'nin kuzeyinde yaşayan Kaşkalar ile mücadele
etmiştir. Orta Karadeniz Dağlarında yaşayan Kaşkalar, Hitit krallarının Güney'e
yapmış oldukları seferlerde devamlı başkent Hattuşaş'a saldırmışlar ve ülkeyi
yağmalamışlardır.
Kaşkalar, II. Hantili döneminde
başkentin kuzeyinde bulunan Tiliura ve Nerik şehirlerini ele geçirmişlerdir.
Kaşkalar'ın başkente bu kadar yakın yerde olmaları yüzünden II. Hantili çekirdek
ülkedeki şehirlerin daha iyi savunma hattına sahip olması için şehirlerin
surlarını güçlendirmiştir.
Kuzey'de durum böyle iken Güney'de Yakındoğu'da
güçlenen Mitanni Krallığı, Hititleri tehdit etmekteydi. II. Hantili öncülü
Ammuna gibi Kuzzivatna'yı tampon bölge olarak varlığını sürdürmesinin ülkesinin
geleceği için önemli olduğunu düşünmüştür.
Yağan şiddetli yağmur sonrası hava açacak mı?
|
Nurhak dağları
|
Hava açtı J
|
Nurhak |
Buraya yağmur yağarsa dağlara kar yağar’mış
|
Müthiş
|
Bir kız var, şöyle endamı çıkmış bak |
Nurhak ÖE |
18. gün (devamı)
Nurhak–Doğanşehir - 15. gün (öncesi) Afşin-Elbistan
[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde
Kırıkkale-Sungurlu = 96,77 km
Sungurlu-Alaca = 51,37 km
Alaca-Boğazkale = 49,23 km
Boğazkale-Yozgat = 45,08 km
Yozgat-Sorgun = 38,20 km
Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km
Sarıkaya-Boğazlıyan = 64,78 km
Boğazlıyan-Kayseri = 83,59 km
Kayseri-Bünyan = 48,46 km
Bünyan-Pınarbaşı = 62 km
Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km
Sarız-Afşin = 71,15 km
Afşin-Elbistan = 45,39 km
Elbistan-Nurhak = 42,64 km
Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km
Doğanşehir-Malatya = 55,51 km
Malatya-Kale = 46,47 km
Kale-Sivrice = 66,38 km
Sivrice-Elazığ = 32,60 km
Elazığ-Tunceli = 78,63 km
İlginizi
çekebilir [bisikletle]Türkiye: Trakya/“Fikret Albay’ın İzinden” (İpsala-Enez)