24 Mayıs 2017, Çarşamba / Nurhak –
Doğanşehir, 58 km (18.
gün)
Merakla
sabah uyandığımda perdeyi aralıyorum. Dışarısı müthiş, güneş pırıl pırıl
ortalığı aydınlatıyor. Off içim rahatlıyor. Demek ki bugün yola çıkabilirim.
Fazla oyalanmadan eşyaları toparlıyorum. WC’nin dışarda olması işi biraz
uzatıyor. Bir ayna koymuşlar ki yüzünü göremiyorsun. Bu nedenle tıraş da
olmuyorum. 3 gündür olmuyordum zaten.
Kahvaltı
sonrası hesabı kapatıp, 2 gün yemek dahil (yemek dediğin fazla bir şey değil
ama) 56 lira tutuyor. ÖE’ye, çalışanlarına veda edip yola çıkıyorum (8.50). Hava
berrak. Bu arada unuttum, dün aşçı ile sohbette, vaktinde İngiltere’de, sonra 5
yıldızlı otellerde çalıştığını öğreniyorum. Peki niye buradasın dediğimde
memleketi Nurhak’mış, sıkılmış artık uzak olmaktan.
Hafif bir
tırmanış sonrası yokuş aşağı inen yol Nurhak içinden geçiyor ve bu şekilde
devam ediyor. Bugün Doğanşehir 50 km uzakta. Nurhak sonrası iniş olduğunu
biliyorum. Ama dağ yoluna saptığımda tırmanışlar gelecek. Şimdiden hazırım.
Solumda, uzaktaki
dağların zirveleri karla kaplı. Dün demişlerdi; buraya yağmur düşerse dağlara
kar yağar. Coğrafya çok güzel. Fazla trafiği de yok yolun. Daha çok karşı
yönden gelmekteler. Çayırdaki inekle selamlaşıyoruz. Onun diliyle konuşuyorum, möööö... Sabah,
inişle başlayan yol kadar güzel bir şey yok. Bırakıyorsun kendini yer
çekimine... ohh. Çilek tarlası sağımda. Kocaman yazmışlar “Hormonsuz Çilek
Bulunur”. Derenin üzerinden geçtim, Alabalık restoranı, iki tane peş peşe.
Yolun durumu tek şerit, 2. sınıf asfalt. Yer yer yama üzeri yama yapılmış. Rüzgar
karşıdan esmekte, bazen sertçe. Güney yönüne doğru pedallıyorum. Ama güneş
bugünün her şeyi. Tepede öyle güzel parlıyor ki. Kaç gündür kapalı hava vardı.
Yaklaştıkça beni fark edip havalanan kuşlar.
Bir alabalık
tesisi daha. Hızla geçiyorum, neredeyse buraya kadar hep inişti. Buraya adını
veren derenin üzerinden geçtim (22,3 km/9.50). Sağımdan tren yolu gitmekte.
Kapıdere’ye geldim. Bir sorayım Doğanşehir sapağını. Anaokul öğretmeni geçince
petrolden sapacaksın demişti. Ama meğerse petrol geride kalmış. Hoppala, dön
şimdi geriye pedalla. Off, off, off...
Milangaz’ın
yanından Doğanşehir diye minik bir levha koymuşlar. Sanki köye gidiyorsun.
Halbuki ilçe orası. Neyse, şayet gelirseniz Gövdeli kasabasını gördüğünüzde
dikkatlice levhalara bakın.
Peki kimlerdir
Hititler? (16)
II. Tuthaliya,
Muvatalli'nin oğlu Muva ile giriştiği taht kavgasında galip gelmiş ve Hitit
Kralı olmuştur. Genç yaşta tahta geçmesi ile uzun süreli bir hükümdarlığın yolu
açılmıştır.
II. Tuthaliya MÖ
1240-1400 yılları arasında tahta kalmıştır. Hükümdarlığının başladığı 1240
yılında, Hitit Ülkesi sadece başkent Hattuşaş ve çevresindeki topraklara sahip
küçük bir krallık görünümündeydi. Ülkeye bağlı krallıklar ya bağımsızlıklarını
kazanmış ya da düşman ülkelerin hakimiyetine girmiştir. Güneydoğu'da güçlenen
Mitanni Krallığı ülke için büyük oluşturmaktaydı.
Tehdit sadece Mitanni'den gelmiyordu ayrıca
Batı Anadolu'da yer alan şehirler kendi aralarında birlik
oluşturmuşlardı. II. Tuthaliya ilk seferlerini bu birliğin
üzerine gerçekleştirmiştir. Birliğin üzerine dört defa gitmiş ve her seferinde
zaferle Hattuşaş'a geri dönmüştür.
Bu dört seferin ardından bu defa Kuzeybatı
Anadolu'da Assuva Ülkesi önderliğinde bir birlik daha oluşmuş ve yine II.
Tuthaliya tarafından bertaraf edilmiştir. Batı seferi sürerken Kuzey'de
bulunan Kaşkalar çekirdek ülkedeki boşluğu değerlendirip ülkeyi
yağmalamışlardır. Bu durum karşılıksız kalmayacak ve II. Tuthaliya Kaşkaları
iki sene üst üste bozguna uğratmıştır.
Başkent ve çevresinin güvenliği sağlandıktan
sonra II. Tuthaliya doğuya yönelmiştir. Hititler ile Mitanni
Krallığı arasında tampon bölge görevini yapan İşuva ülkesi, Mitanni tarafından
istila edilmiştir. II. Tuthaliya bu bölgede kendisine sadık
şehirleri tekrardan Hitit Ülkesine katmıştır. Daha sonra güneye inerek Mitanni
Krallığı ile Hititler arasındaki diğer tampon bölge olan Kizzuvatna'yı ve
Suriye'de yer alan Halpa'yı ele geçirmiştir.
II. Tuthaliya sayesinde
Hititler tekrardan Yakındoğu'da güçlü bir devlet haline gelmiştir.
II. Tuthaliya'nın
ardından Hitit tahtına I. Arnuvanda geçmiştir.
Çift
Sfenksli Sütün Kaidesi, Geç Hitit Dönemi 8. yy
(İst. Arkeoloji M.)
|
Ve dağ
yoluna saptım. Bir iniş biri çıkış, deve sırtı gibi bir yol. Asfalt kaba ama
toprak yoldan iyi. Ara sıra köyler geliyor. (29,7 km/10.20/%20’si tükendi).
Gelen geçenle selamlaşıyoruz. Ama
çıktığımı iniyor ardından tekrar çıkıyorum, sanki duvara toslar gibi %9’a
çarpıyorsun ve 10-11, hatta 13 bile gördüm. Bu şekilde sürüyor yol. Turun en
güzel 2. parkuru oluyor. Daha önce Sarız’dan çıkmış dağ yoluna sapmıştım. Orası
çıktıktan sonra uzunca bir inişle sürmüştü. Burası in-çık durumlarında. 1068
m’den başladım şimdi 1201 oldu. Küçükköy, deprem evleri bunlar. Tarlalar tütün
ekimi için hazırlanmış.
Arada
duruyor, fotoğraf çekiyorum. (37,5 km/10.50/%40’ı tükendi/23,6°C). İn-çık devam
ediyor (%10’la). Yol kaba asfalt. Tren yolu tek şerit, sağımdan gidiyor.
Arıcılık da yapılmakta buralarda. Güzel bir coğrafya. 1288 m oldu rakım (46,2
km/11.30/%60’ı tükendi).
Bir köye
geldim, Günedoğru (53 km). Eski adı Harapşehir’miş. Girişte çeşme sorarken bir
köylüyle neredensin ile başlayan sohbet E/H ile devam ediyor. İktidara,
başındakine hepsine veriştiriyor. Bilinçli insanlar görmek, hele de buralarda
çok hoşuma gidiyor. Köy kahvesine oturduğumda da köylüler son kaymakam
toplantısını değerlendiriyorlardı. Tütün ekimine engel oluyormuş. Barajın
suyunu salmıyormuş. Köylü de geçimini tütünden sağlıyor. Burada Roma Dönemine tarihlenen ve ince
tesseralardan yapılmış renkli taban mozaiğinde bir ağaç ve otlayan bir ceylan
ile geometrik bezemelerle süslü koridor mozaikleri görülmüştür. Taban
mozaiklerinin ve alanın muhtelif yerlerinde kaçak kazılar neticesinde tahribat
gözlenmiştir. Malatya Müze Müdürlüğü tarafından kurtarma kazısı yapılarak
alınan mozaik Malatya Müzesine tasınmış olup, restorasyonu yapılarak
sergilenmeye açılmıştır denilmekte.
Kuzeydoğu
yönündeyim şimdi, rüzgar da kuzeyden esmekte. Doğanşehir’e 5 km kaldı. Yol da
düzeldi, hatta hafif bayır aşağı gitmekte. Bir tren yolu üzerinden geçip ilçeye
giriyorum (60,1 km/13.00/halen %20’si var bataryanın). Giriyorum ama ortalık
toz toprak. Her yer kazılmış, ayağa kaldırılmış. Perişan bir görünüm. Tuhaf
oluyor insan. Nereye geldim? %58 E’ye
geldin.
ÖE biraz
merkez dışında, öyle çok uzak değil. Eski jandarma karakol binasındalar.
Mezarlık yanı, tarif bu şekilde veriliyor sorduğum vatandaş tarafından.
Kolayca
bulunuyor. Önceden yer de ayırtmıştım. Tesadüf müdire hanım da burada, karşıma
çıkıyor. Samimi, konuşkan, gayretli bir insan. Burada çok şeyler yapmak
istiyor. Bana ÖE’nin mutfağını gezdiriyor, toplu yemek çıkartıyorlarmış. Güzel,
temiz, büyükçe bir mutfakları var. Sonra lokanta kısmında diğer personelle
tanışıyorum. Ayran ikramları oluyor ve gastronomi, tur, bisikletler gibi
konuları konuşuyoruz.
WC
dışarıda, odanın durumu pek parlak değil. Banyo “dökünmece” şeklinde. Ama su
sıcak, güneş enerjisi. Güzelce bir yıkanıyorum. Sonra da üstümdekileri çamaşır
makinesinde yıkıyorum, bu çok iyi oldu, hepsi temizlenmiş oluyor.
Çamaşırları
astıktan sonra ilçeyi gezmek ve yemek için çıkıyorum. Bulduğum lokantada (Damak
Restaurant) etsiz yemek sadece az bulgur+çoban s+ayran+(soğan+acı biber ikram)=
5 lira ile kalkıyorum. Sonra dolanarak, fotograf çekerek, parkta içilen pek
matah olmayan bir sade kahve, biraz çikolata ve ÖE’ye dönüş.
İlçenin ilk yerleşiminin MÖ 66 yılında
Romalılar tarafından Hıristiyanlığı Asya'ya yaymak amacıyla oluşturulduğu
sanılmaktadır. Kısa el değiştirmelerle 758 yılma kadar Bizanslıların elinde
kalan Zipetra adlı ilçe, bu tarihte Abbasi halifesi Harun Reşit tarafından ele
geçirilmiş ve imar edilmiştir, 857 yılına kadar Arapların elinde kalan ilçe,
daha sonra Bizanslıların eline geçmiş, 1399 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından
Osmanlı topraklarına katılmış, 1401 yılında ise Timur tarafından
yağmalanmıştır. 1515 yılında tekrar Osmanlı topraklarına katılan ilçe 1877'den
önceki adı Viranşehir veya Harapşehir olan ilçe, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
sırasında doğudan getirilerek yöreye yerleştirilen halkından dolayı Muhacir
Köyü diye adlandırıldı. Besni'ye bağlı bir köy iken aynı yılda nahiye merkezi,
1929'da bucak merkezi oldu. 1933'te Doğanşehir adını alan şehir, 1 Nisan
1946'da Akçadağ ilçesinden ayrılarak bağımsız bir ilçe durumuna getirilerek
Malatya'ya bağlanmıştır.
ÖE’nin
aşçısı da Pütürgeli çıkıyor. Onunla da Nemrut’u konuşuyoruz. Güneş alçalıyor,
hava da serinlemekte. Burada internet yok. Notlarımı yazıp odaya çekileceğim.
Nurhak - Doğanşehir
Tur tarihi:
24 Mayıs 2017
Kat edilen
mesafe: 58,78 km.
Ortalama
hız: 16,8 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 3 sa. 30 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 12 dk.
En yüksek
sıcaklık 26 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 21 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 855 m, kaybı (iniş) 1034 m.
En düşük
irtifa 1025 m., en yüksek 1419 m.
Garmin yol
bilgisi Nurhak-Doğanşehir
Doğanşehir
ÖE 0422-5171436 / 0536-3161814 Nurbaki Bey / 0531-9957635 Yüksel Hanım / 0536-7923638
Süleyman Bey
Yağmurdan eser yok
|
Coğrafya
çok güzel, fazla trafiği de yok yolun
|
Yolun
durumu tek şerit, 2. sınıf asfalt,
yer yer yama üzeri yama yapılmış
|
Rüzgar
karşıdan esmekte, bazen sertçe
|
Sağımdan
tren yolu gitmekte, Kapıdere’ye geldim
|
Doğanşehir; ilçe, köy adları gibi küçük yazılmış!
|
Asfalt kaba ama toprak yoldan iyi |
Bir iniş biri çıkış, deve sırtı gibi bir yol |
Çıktığımı
iniyor ardından tekrar çıkıyorum,
sanki duvara toslar gibi %9’a çarpıyorsun ve
10-11,
hatta 13 bile gördüm
|
Güzel bir
coğrafya, 1288 m oldu rakım
|
Bir de tren geçseydi
|
Güneş
enerji panelleri
|
Doğanşehir |
Doğanşehir ÖE’ye mezarlığın yanından giriliyor
|
Yağmur sonrası toplanan mantarlar (Caşır)
|
Damak Restaurant
|
Tüm yollar kazılı
|
Eski jandarma binası ÖE olmuş
|
19. gün (devamı)
Doğanşehir–Malatya - 16. gün (öncesi) Elbistan-Nurhak
[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde
Kırıkkale-Sungurlu = 96,77 km
Sungurlu-Alaca = 51,37 km
Alaca-Boğazkale = 49,23 km
Boğazkale-Yozgat = 45,08 km
Yozgat-Sorgun = 38,20 km
Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km
Sarıkaya-Boğazlıyan = 64,78 km
Boğazlıyan-Kayseri = 83,59 km
Kayseri-Bünyan = 48,46 km
Bünyan-Pınarbaşı = 62 km
Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km
Sarız-Afşin = 71,15 km
Afşin-Elbistan = 45,39 km
Elbistan-Nurhak = 42,64 km
Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km
Doğanşehir-Malatya = 55,51 km
Malatya-Kale = 46,47 km
Kale-Sivrice = 66,38 km
Sivrice-Elazığ = 32,60 km
Elazığ-Tunceli = 78,63 km