12 Mayıs 2017, Cuma / Yozgat – Sorgun, 38 km
(6. gün)
Bugün yolum
kısa, 40 km bile değil. Tembellik yapmak için fırsat. Toparlanıp kahvaltıya
inmem 8 buçuğu geçiyor. Açık büfe kahvaltı. En azından istediğin kadar
alıyorsun, çeşit neredeyse standart.
Domates-hıyar-zeytin-yumurta-bal-tereyağı... bir değişiklik helva vardı.
Firuzan’la
telefonda konuşuyorum. Elimdeki
broşürleri taşımayayım, bir de parmak çörek yollamak için PTT kargoya vereceğim
diyorum. Parmak çöreğin meşhuru Star Fırını’ymış. ÖE’den Ramazan Bey bana yolu
tarif ediyor. Eşyaları yükleyip alt yoldan fırını buluyorum. Önüne park ederken
fırıncılardan bir genç, sonra adının Mustafa olduğunu öğrendiğim, beni
Boğazkale’den gelirken görmüş. Nasılsın,
nasıl geldin diye soruyor. Bana dört
çörek paketliyor, beheri 1 lira. Yeni çıkmış. Burasını bilseydim dün kendime
buradan alırdım. Sonra saat kulesinin yakınındaki PTT Kargo’dan güzel bir
kutuya yerleştirip 9,90’a İstanbul’a yolluyorum.
Bugün artık
hava sıcak, rüzgar yok. Ne bacak ısıtıcıları var ne de başka bir şey.
Yozgat’tan ayrılışım 10 gibi. 1200 metrelerde olan şehrin çıkışında 1440
metrede Muslubelen Geçidi geçilecek. Yani bir tırmanışla başlıyorsun. Böyle
hafif başlayıp %7-8’leri gösteren bir yol. Biraz fazla araba var, üstelik de
hızlılar. Yolun kenarı da bozuk olunca az içeriden gitmek gerekiyor. Bu arada
güneş adamı yakıyor. Burnum da kızardı domatese döndü. Durup koruyucu
sürüyorum. Geçen günlerde de sürseydim keşke. Nedense aklıma gelmedi.
Bu yol çok
keyifli. Tepeyi çıktıktan sonra Sorgun’a kadar iniş diyebilirim. Yolun
profilini Mapmyride’da çıkartmıştım. Güvenlik şeridinden sürüyorum. Baharın yeşilliği her tarafta. En güzel
zaman.
Peki
kimlerdir Hititler? (6)
Hititler’de Ekonomi ve Ticaret. Bütün eskiçağ toplumlarında olduğu gibi, Hitit
toplum yapısında da iktisadi hayatın temel dayanağı topraktır. Kralın başarısı,
refahı ve devamlılığı büyük oranda toprağın verimine bağlıdır. Hititlerde
toprağın verimliliği, aynı zamanda tanrıları memnun etmenin de bir gereğidir,
çünkü kendisine zengin adaklar sunularak memnun edilmiş bir tanrının, Hitit
toplumu için faydalı olacağına inanılırdı. Hitit Anadolu’sunda da iktisadi
hayatın ziraattan sonra en temel dayanağı hayvancılıktı.
Hitit krallarının yapmış oldukları başarılı askeri fetihler sonucunda ülkelerine taşıdıkları ganimetler arasında, sığır ve koyunlardan bahsedilmekte ve övgüler bu ganimetlerin, zaferin önemli neticelerinden biri olduğu kabul edilmektedir.
Hitit krallarının yapmış oldukları başarılı askeri fetihler sonucunda ülkelerine taşıdıkları ganimetler arasında, sığır ve koyunlardan bahsedilmekte ve övgüler bu ganimetlerin, zaferin önemli neticelerinden biri olduğu kabul edilmektedir.
Hititler'de Törenler ve Bayramlar. Hitit
Devlet Arşivi’nde bulunan tabletlerin çoğu, Hitit dünyasında belirli bir takvim
çerçevesinde kutlanan bayram törenlerini içermektedir. Bu belgelerde bayram
törenleri en ince ayrıntılarına kadar anlatılmıştır. Bu bakımdan söz konusu
metinleri törenlerin nasıl yapılması gerektiğini gösteren uygulama yönergesi
olarak kabul etmek gerekir. Bu törenlerin amacı, tanrıları memnun etmek ve bu
suretle de onlardan gerekli tanrısal korumayı temin ederek kral e kraliçenin,
ülkenin, ordunun ve halkın huzurunu, birliğini ve gücünü güvence altına
almaktı. Bayramların zamanında ve doğru bir şekilde uygulaması devletin
sürekliliği açısından zorunlu olduğu için, her törenin yeri ve uygulama
zamanını kesin olarak saptamak ve buna uymak şarttı. Bayramlar genellikle kral
ve kraliçe, ya da kral ailesinden birinin başkanlığında kutlanmaktaydı. Ancak
kralın her zaman her yerde bulunması mümkün olmayacağı yerlerde başkent
dışındaki dinsel merkezlerde kutlanan bayramların yönetimi tapınak
görevlilerine bırakılmıştı.
19. km’de
yol çalışması başlıyor (10.45). 4,5 km süreceği belirtilmiş. Karşı şeridi bize
vermişler yanımdan geçenler daha yakınlar. Ancak esas kabus güvenlik şeridinin
bitmesi ile başlıyor. Banket feci durumda, gidil(e)mez. Aynadan kolluyorum
arkayı, kamyon gelince mecburen taşlı topraklı bankete kaçıyorum. Bu iş böyle
gitmez, ezileceğim. Solda bitmiş ama daha açılmamış yeni yol var. Ancak iki yol
arası hendek, geçmek zor. Bir bağlantı noktası gelirse kaçacağım oraya.
Ohh be,
dünya varmış. Keşke daha önce, başından geçseydim bu yola. Sanki benim için
döşenmiş. Yepyeni asfalt. Ne gelen, ne giden var. Oh ne ala Mualla durumları.
Yolda aracıyla dolanan bir yapım ekibi turuncu kukaları düzenliyorlar. Ben de
şu zincire biraz yağ süreyim diye durduğumda yanıma gelip seyahatimin amacını
soruyorlar. Bu arada yolun da bugün açılacağını öğreniyorum.
11.15,
Sorgun’a 10 km kaldı. Hava güzel, güneşli bir gün. Yol kenarında tarla fareleri
koşuşuyor. Durup resimleri çekmek istiyorum ama hemen deliklerine kaçıyorlar.
Artık Sorgun çok yakın. Trafik ekibi radarla hız kontrolü yapmakta. Birini
çevirdiler. Kaç oldu cezası şimdi? 200 var mıdır? Bugün bataryanın %20’si 30 km
getiriyor (11.25).
Sorgun’a
bir bulvarla giriliyor (%81 E demişler). İlçe girişinde önce sanayisi geldi,
bolca traktör satıcıları var, yol boyunca dizili. Otogar sağımda. Sağlı sollu
Tandır ve Desti kebapçıları. ÖE’yi soruyorum, geride kalmış, 2 ışık (trafik).
Bu anayolmuş, merkeze dönülen noktada da işaret mişaret yok. Neyse dönersin
geri ve saparsın denilen yola. İtfaiyenin orada, ÖE de karşına gelir. Bayağı
erken geldim. Daha öğlen yeni oluyor.
Sorgun ilçesi toponimi açısından
incelendiğinde Osmanlı ve o dönemdeki Türk Dünyası kaynaklarında açıklamalar
yazılmıştır. Sorgun kelimesinin Osmanlı devrinde asıl yazılışı Sorkun şeklindedir.
Sorgun, rivayetlere göre Ertuğrul Gazi Bey’in yiğit alplerinden olan
Sordago’dan ismini aldığı bilinir. Bazı kaynaklarda Sorgun, Sorhun şeklinde de
görülebilmektedir. Farsçada çiçek ve söğüt ağacı anlamına gelir. Türkiye’de
Sorgun ve Sorkun adlı çok sayıda yerleşim yeri bulunmaktadır.
Sorgun ilçesinin,
Eti’lere kadar uzanan oldukça eski bir geçmişi vardır. Bölge, 1071 Malazgirt
Zaferi’nden sonra Türk Toprağı olmuş ve pek çok sayıda Türk Boylarını buralarda
barındırmıştır. 1905 yılında Belediyelik hüviyetini kazanan Sorgun, Köhne-i
Kebir (Büyük Köhne) ismiyle İlçe olmuş, 1928 yılında ise ismi “Sorgun”
olarak değiştirilmiştir.
Resepsiyonda
(ÖE) kaydımı yaptırıyorum. 35- TL, kahvaltısız. Md. Yrd. bey nazik ve ilgili.
118 nolu oda da kocaman, 2+1. Buzdolabı da var. Yanımdaki peyniri hemen
atıyorum içine. Eşyaları iki partide çıkartıyorum 1. kata. Sonra velespiti de
merdiven yanına alıyorlar. Bu da iyi.
Duş sonrası
biraz uzanma, tabletten dünya ve ülke olaylarına göz atma. Bu arada kat
temizliğiyle uğraşan hanım çamaşırlarımı kısa programda yıkıyor. Ohh be, daha
ne olsun. 20 dk içinde tertemiz çamaşırlarımı odada kurduğum askıya asıyorum.
İki taraftan da camları açıp kurumaya bıraktım.
Biraz
dolanmak ve sonunda karın doyurmak üzere çıkıyorum. Güneş yakıyor. Sorgun’un
uzunca bir ana cadde etrafına dizili çarşısı var. Tarihi eser yok. Tamamı
çevresinde, höyükler, mezarlar bolca. Kerkenez Harabeleri çok ünlü.
Fıskiyeli,
akan sulu bir çay bahçesinde soda içerek etrafı kesiyorum. Sonra uzunca bir
yürüyüş. Marketlerde Danone Activia aramaktayım. Nedense sadece BİM’de
buluyorum. Bulmuşken alayım bari. Sulu yemek için Ankara Kebap tavsiye
olunuyor. Ancak etsiz sulu olarak hiç bir şey yok. Kuruya bile et koymuşlar.
Zaten ortalık tandır/desti durumlarında. Ankara Kebap beni hanımların işlettiği
bir lokantaya yönlendiriyor. Eski PTT’yi sor-bulursun orada. Sora sora Bağdat
nasıl bulunursa ben de “Hanımeli Restaurant Ev Yemekleri”ni buluyorum. Ne var
ki onlarda da kuruda et var. Bana mercimek ç.+az pilav+çoban s.+(ikramları
yoğurtlu mantı makarna, soğuk olarak)=10 lirayla doyuyorum.
Ve ÖE’ye
dönüp biraz kestiriyorum. Ne de iyi geldi bu şekerleme. 5 gibi tekrar çıkıp
farklı yönlere, dere kenarına, kurbağaların öttüğü, ineklerin suya girdiği
yoldan arka yolları deneyerek... Sonunda ana caddeye gene çıkıp kahve
içebileceğim yer aramaktayım. Esnaf Kahvesi’nde bir sadeyi (2-) içerken
karşıdaki sarrafın yanıma gelmesi ve başlayan sohbet, Senih Bey ile. Burada
Suriyelilerin olduğunu öğreniyorum. Zaten yollarda çocukları görmüştüm. Bir de
bir adam iki kere karşıma çıktı. Uzun entari giysisi ve bastonu ile. Önümüzden üç simsiyaha bürünmüş kadın
geçince, bunlar da Suriyeli diyor. Vay be, karşıdan da bizimkiler geçmekte.
Bizimkilerin yüzü görünüyor ama bunlarda hiç bir şey. Sorgun’da türbanlı ve
yere kadar pardösülü giyim tarzını benimsemiş çok fazla kadın var. Basmakalıp diyebileceğimiz
giyim tarzı bu. Genelde renkleri de aynı oluyor. Tesettür giyim bu olsa.
Yemek
yediğim yerden kart al(a)mamıştım, onu da alayım diye tekrar uğruyorum.
İşletmecisi hanımla sohbette bu işe girerken yaşadığı sıkıntıları, esnaf
odasından kullanmak istediği krediyi ne zorlukla alabildiğini (başındaki yönetici
kişinin olmaz tavrı yüzünden), sonra milletvekili, vali, bakan ile gelişen
görüşmeleri dinliyorum. Bravo dedim, bu azim herkeste olmalı. Bir kadın olarak
bu işe soyunmuş olmasını takdir ediyorum. Konuşmasından dini değerlere
fazlasıyla önem verdiği anlaşılmakta. Giyimi de bunu yansıtıyor zaten, ama öyle
veya böyle akıllı ve azimle hareket etmekte. Umarım başarılı olur ve amaçlarına
ulaşır.
Artık hava
da kararmakta, ÖE’nin yolunu tutayım ve daha tüm dataları aktarmam lazım. Yani
işim var.
Yozgat - Sorgun
Tur tarihi:
12 Mayıs 2017
Kat edilen
mesafe: 38,20 km.
Ortalama
hız: 20,06 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 1 sa. 51 dk., dışarıda geçen süre 2 sa. 25 dk.
En yüksek
sıcaklık 28 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 23,8 ˚C
İrtifa kazancı
(çıkış) 190 m, kaybı (iniş) 408 m.
En düşük
irtifa 1434 m., en yüksek 1078 m.
Garmin yol
bilgisi Yozgat-Sorgun
Sorgun ÖE
0354-4152146
Adaşım Mustafa Bey
ile
|
Neredeyse Sorgun’a kadar iniş başlıyor
|
Sorgun
|
Hanımeli Restaurant
|
Yazım
hatası
|
Yazım
hatası II
|
Kuşun
kanadında haberin var
|
Sorgun by
Night
|
7. gün
(devamı) Sorgun–Sarıkaya - 5. gün (öncesi) Boğazkale-Yozgat
[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde
Kırıkkale-Sungurlu = 96,77 km
Sungurlu-Alaca = 51,37 km
Alaca-Boğazkale = 49,23 km
Boğazkale-Yozgat = 45,08 km
Yozgat-Sorgun = 38,20 km
Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km
Sarıkaya-Boğazlıyan = 64,78 km
Boğazlıyan-Kayseri = 83,59 km
Kayseri-Bünyan = 48,46 km
Bünyan-Pınarbaşı = 62 km
Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km
Sarız-Afşin = 71,15 km
Afşin-Elbistan = 45,39 km
Elbistan-Nurhak = 42,64 km
Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km
Doğanşehir-Malatya = 55,51 km
Malatya-Kale = 46,47 km
Kale-Sivrice = 66,38 km
Sivrice-Elazığ = 32,60 km
Elazığ-Tunceli = 78,63 km
İlginizi
çekebilir Muğla-Akyaka