Günümüzde sahip olduğumuz iletişim ve teknoloji altyapısı göz önünde
bulundurulduğunda “Akıllı Şehirler” bizler için kaçamadığımız bir konu haline
geldi. Şehircilik ile ilgili pek çok uygulamayı alıştığımız yöntemler yerine
cep telefonlarımızdan anlık takip edebilme lüksüne eriştik.
Bu gelişmelerden yola çıkarak, Avrupa’da şu anda tartışılan bir konu da
trafikte bulunan geleneksel tür yakıt yani benzinli araçları nasıl trafikten
çekeriz? Her ne kadar Avrupalılar günlük hayatlarında bisiklet tercihleri ile meşhur
olsalar da, yine de arabalarını kullanmayı tercih eden bir kesim var. Onları
nasıl toplu taşımaya, araç paylaşım sistemlerine, elektrikli araçlara,
bisiklete ve yürümeye yönlendirebiliriz de karbondioksit salınımı azaltarak
iklim değişikliğine etkimizi düşürürüz?
Bu sorulara yanıt ise, Horizon 2020 Araştırma Projesi EMPOWER’dan geldi.
12 ortaklı EMPOWER, çözümü insanları tercihlerinden ötürü cezalandırmak yerine
ödüllendirmekte buldu. Bunu yaparken de akıllı cep telefonlarının nimetlerinden
faydalanıyor.
EMPOWER; Manchester, Helsinki, Enschede ve Göteborg’da yer alan dört
LivingLab’de kamu kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum için farklı
ödüllendirme şemaları geliştiriyor ve sosyal deneyler ile bunların insanlar
üzerindeki etkilerini ölçüyor. Bu sayede hangi yaklaşımın daha çok tercih
edildiğine dair veri elde ediyor. Aynı zamanda pilot olarak seçilen Budapeşte,
Milan, New Castle, Reading, Antverp, Odense ve Bolonya’yla işbirliği yaparak
geliştirdikleri çözümü onlara da sunuyor. Bu şehirler de kendi yerel şartlarına
uygun çözümler geliştiriyor ve insanların ulaşım tercihlerini daha
sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.
Ceza
yerine ödüllendirme sistemi
Her şehir kendine has yöntemler geliştirebiliyor, farklı tercihlere
farklı puanlamalar verebiliyor. Ancak diyelim ki siz kentinizde bisiklet teşvik
etmeyi amaçlıyorsunuz; bu durumda geliştirdiğiniz ya da adapte ettiğiniz bir
mobil uygulama ile öncelikle sisteme hedef kitlenizi çekmeye çalışmalısınız. Bu
noktada da iletişim çalışmalarının rolü büyük! Şunu belirtmekte de fayda var,
projenin amacı hâlihazırda araç kullanan kişilerin tercihlerini sürdürülebilir
yöntemler ile değiştirmek. Dolayısıyla sisteme ilk kayıt olduğunuzda mevcut
ulaşım tercihleriniz gibi bilgileri girmeniz gerekebilir. Ardından sistem, geliştirilen
ödüllendirme şeması doğrultusunda her gün/hafta/ay size yeni hedefler koyuyor.
Bu sistemi telefonunuzla adım saymak, spor faaliyetlerinizi ölçmek gibi
düşünün; bunda da uygulama üzerinden hangi gün hangi yöntem ile seyahat
ettiğinizi paylaşıyorsunuz. Geliştirilen şema doğrultusunda ödülünüz yerel bir
kafeden bir fincan kahve de olabilir, bisiklet dükkânından bir ürün de, sinema
için bilet de. Şemalar ve ödüllendirmeler dinamik olarak değişiklik gösterdiği
için kesin bir ödül söylemek mümkün olmuyor.
Bu sistemi sadece yerel yönetimler uygulayabilir diye de düşünmemek
lazım. Özel sektör kuruluşlarını da hedefleyen proje, çalışanların özel
araç/taksi kullanımını azaltmak için de şemalar geliştiriyor.
Helsinki’deki LivingLab; taksi ve özel araç kullanımının, bisiklet/toplu
taşıma/yolculuk paylaşımı gibi yöntemlerle azaltılması ile elde edilen karın
tekrar çalışanlara dağıtılmasını sağlayan bir şema geliştirdi.
Danimarka’nın
en büyük üçüncü kenti Odense, araç kullanımını yüzde 15 azaltacak
Pilot şehirlerden Odense, her gün arabayla yapılan 36 bin yolculuğu
bisiklet ya da yürüyüşle değiştirmeyi ve böylece de 5 km’nin altındaki
mesafelerde özel araba kullanımını yüzde 15 azaltmayı hedefliyor. Hedefine
ulaşmak içinse, deneyiminin en yoğun olduğu bisiklet alanını seçti. Bir yandan
yolculukları takip edip oyunlaştırma yöntemini kullanarak tüm Odenseliler için
bir pozitif şema geliştirdi. Öte yandan da “Bisiklet Arkadaşım” (Ta’Cyklen
Danmark) adında bisiklete binme üzerine oyunlaştırılmış bir mobil uygulama ile
okul çocukları arasında bisikleti teşvik ediyor. Bunun yanı sıra Odense, çarşı,
alışveriş merkezi gibi alanlarda düzenli etkinliklerle yürüyüş kampanyaları
yapmayı planlıyor.
Özel araç kullanımını yüzde 15 azaltmak gibi bir hedefi gerçekleştirmek
içinse Odense ilk olarak kampanyaların bilinirliğini arttırmak için reklam ve
iletişim çalışmalarına odaklandı. Sosyal medyadan aktif olarak faydalanmanın
yanı sıra kampanya özelinde broşür, kartpostal, açık hava posterleri, tanınmış
yerel dergilerde makaleler, yerel kahve dükkânlarına al-götür kahveler için
özel tasarlanmış bardaklar gibi iletişimin farklı kanallarına da dokunuyor.
Ödüllendirme sistemlerinde kullandıkları teşvik ise bisiklet, bisiklet kaskı,
yağmurluk, şeker, sinema bileti ve aklınıza gelebilecek pek çok şey.
Ve işin aslı, “Bisiklet Arkadaşım” kampanyasını daha Ağustos 2016’da
başlatmış olsalar da Eylül ayı boyunca 34 okula yaptıkları ziyaretlerin
neticesinde okula anne ve babalarının arabaları yerine bisiklet ile gelen
çocukların sayısında gözle görülür bir artış gözlenmiş bile.
Siz de
bir parçası olabilirsiniz!
Pilot şehirler çoktan seçilmiş olsa da, ister yerel yönetim, ister özel
sektör kuruluşu olsun hala EMPOWER’ın geliştirdiği çözümlerden faydalanmak
mümkün. “Takipçi Şehir” kategorisi altında, ilgi duyan, benzer uygulamaları
hayata geçirmek isteyen kuruluşlar EMPOWER’a başvuruda bulunarak proje
kapsamında geliştirilen EMPOWER Toolkit’ten faydalanabilir, cep telefonu
uygulamalarını ve içeriklerini internetten inceleyebilir. Bu sayede çalıştay/konferans,
projenin sonuç ve etkileri hakkında da düzenli bilgi alma fırsatı elde
edebilir. Başvurmak ve daha fazla bilgi almak için:
WRI Türkiye
Sürdürülebilir Şehirler
Stratejik İletişim Koordinatörü
Hande Küçükcoşkun Dönmez
Stratejik İletişim Koordinatörü
Hande Küçükcoşkun Dönmez
Katkıları
için Filiz’e teşekkürler.