17 Mayıs 2017,
Çarşamba / Kayseri – Bünyan, 48 km (11. gün)
İki gün Kayseri sonrası gene yollara koyulacağım. Toparlanıp 8
buçuk kahvaltıya iniyorum. Karnımı güzelce doyurduktan sonra, 2 gündür omlet
yiyorum, değişiklik oldu, hesabı da kapatıp (120-) 9’u 10 geçe otelden
ayrılıyorum. Hava puslu, serince. Umarım gün içinde biraz ısınır, güneşi
görürüz. Tramvayı takip edin demişti resepsiyondaki bey. Aynen yapıyorum.
Kayseri trafiği içinde pedal çeviriyorum. Dış mahallere doğru ilerledikçe
AVM’ler, siteler, 20 katlı bloklar çoğalıyor. Gerçi otelin olduğu yerler de
yüksek apartmanlarla doldurulmuştu. Tramvayın yolu ayrı, İldem’e kadar gidiyor,
ortasını çimlendirmişler. Yeşil yeşil güzel duruyor. Tarihi Germir Bezirhanesi yakınından geçiyorum.
Harikalar Diyarı, lunapark, eğlence dünyası. Bu saatte kimse
yok tabi. Köprü altında sivil polisler vardı. Nereden nereye, merak ettiler.
Bugün yolum uzak değil, Bünyan 45 km uzakta. Yol üzerinde Karum-Kaniş-Kültepe
var, orayı da görmek istiyorum. Kültepe, MÖ 2000 yılında Anadolu’ya gelen
Hititlerin kurduğu ilk şehir.
Kuzeydoğu yönüne gidiyorum. Rüzgar karşımda, ama sert sayılmaz.
Kayseri girişinde trafik polisi çevirme yapıyor. Çok su içtim, haliyle 00
ihtiyacı fazlaca. Pus kalktı, güneş biraz göründü, rüzgar esmeye devam ediyor.
Sivas yolu oluyor burası. Duble yol, güvenlik şeridi var, asfalt kaymak. Saat
10, 17,5 km geride, 29 km önümde.
Dikkatimi ne çekti biliyor musunuz? Ne Kayseri’de, ne de
Yozgat’ta cam kumbara vardı. Yozgat belediye başkanına bunu hatırlatmak
isterdim doğrusu.
Karum, Kaniş, Kültepe sapağı geldi (23. km). 2 km içerideymiş.
Tren yolunun üzerinden geçip tarlaların arasından devam ediyorum. Mevsimlik
işçilerin çadırları. Çokça gördüm yollarda bunlardan. Soldaki kapının
arkasından bir havlama ve siyah bir karartı bana doğru fırlıyor. Hav hav
peşimden, ben de ona hav havlıyorum. İlk %20’de burada, 23,5 km’de bitiyor.
Ören yeri ücretsiz geziliyor. Hangisine önce gireyim derken bir
genç ile sohbette geçiyoruz. Boks yapıyor, göbek yağlarını eritmek için
bisiklet iyi gelir mi soruyor. Sonra Karum kapısına doğru beraber gidiyoruz, o
arabayla. Meraklı, o ne-bu ne? soruyor.
E-bisi olduğunu öğrenince illaki bir bineyim istiyor. Tedirginim, ağır
velespit, devirirse... Vaz geçiremiyorum, veriyorum. Bayılıyor ayılıyor.
Karum etkileyici bir alan. Arkada uzakta Erciyes, muhteşem bir dağ. Kim bilir eskiler nasıl yaşadılar burada, bu dağa her gün bakarak. 3916 metreye ulaşan zirvesi ile İç Anadolu'nun en yüksek dağı. Jeologlar, Erciyes'in tarihini 20 milyon yıl öncesine kadar götürürler. Yapılan araştırmalara göre, bugünkü dağ ve çevresi 20 milyon yıl önce denizle kaplıydı. Zamanla yer kabuğundaki çatlamalar sonucu deniz çevresindeki kara parçaları oluştu ve çevre göl halini aldı. Bu iş için milyonlarca yıl geçti ve nihayet 15 milyon yıl kadar önce, bu gölde volkanik patlamalar oldu. "Neojen Dönemi" adı verilen bu devrede meydana gelen bu patlamalar, gölün ortasında bu günkü Erciyes’ten 400 metre daha yüksek koni şeklinde bir dağın oluşmasına sebep oldu. Tepede bulunan krateri iki baca beslediği için, buradan fışkıran lavların iri parçaları göl içerisinde tortullaşarak yeni bir tabaka; ince toz parçaları ise dağın 100 km ötesine kadar savrularak buralarda kül yığınları meydana getirdi denilmekte Vikipedi’de.
Karum etkileyici bir alan. Arkada uzakta Erciyes, muhteşem bir dağ. Kim bilir eskiler nasıl yaşadılar burada, bu dağa her gün bakarak. 3916 metreye ulaşan zirvesi ile İç Anadolu'nun en yüksek dağı. Jeologlar, Erciyes'in tarihini 20 milyon yıl öncesine kadar götürürler. Yapılan araştırmalara göre, bugünkü dağ ve çevresi 20 milyon yıl önce denizle kaplıydı. Zamanla yer kabuğundaki çatlamalar sonucu deniz çevresindeki kara parçaları oluştu ve çevre göl halini aldı. Bu iş için milyonlarca yıl geçti ve nihayet 15 milyon yıl kadar önce, bu gölde volkanik patlamalar oldu. "Neojen Dönemi" adı verilen bu devrede meydana gelen bu patlamalar, gölün ortasında bu günkü Erciyes’ten 400 metre daha yüksek koni şeklinde bir dağın oluşmasına sebep oldu. Tepede bulunan krateri iki baca beslediği için, buradan fışkıran lavların iri parçaları göl içerisinde tortullaşarak yeni bir tabaka; ince toz parçaları ise dağın 100 km ötesine kadar savrularak buralarda kül yığınları meydana getirdi denilmekte Vikipedi’de.
Karum, Asur dilinde
liman ve rıhtım anlamına gelen, asıl anlamıyla ‘kentin yanında kurulan ticaret
merkezi’dir. Asur ticaret kolonileri zamanında
Anadolu'da Karumlar kurulmuştur.
Anadolu'daki Karumlar
Mezopotamya'dakilerden daha küçük
yerleşimlerdir. En önemlileri;
Kültepe'de Kaneş
Karumu, Hattuşa Karumu ve Alişar Karumu'dur.
Karum sahası; höyüğün doğu ve güneydoğu
eteklerini çevirmektedir. MÖ 1950-1650 yıllarında Anadolu'ya ticaret maksadıyla
gelen Assurlu tüccarlar tarafından iskân edilmiştir. Höyük ve Karum alanında
açığa çıkarılan büyük dinsel ve resmi yapılar, evler, dükkanlar ve atölyelere
ait mimari kalıntılar açık hava müzesi olarak sergilenmektedir.
Eski adı Kaniş yada Neşa olarak anılan Kültepe de ayrı bir
heyecan. Anadolu’daki en eski yazılı
belgeler, 1800’lü yıllarda burada ortaya çıkarıldı. Eski Assurca çivi yazısı
metinlerin çözülmesi ve 1948’de başlayıp halen devam eden arkeolojik kazılar
sayesinde, Hititler öncesinde Anadolu’nun siyasi yapısı, Kültepe ve yakın
civarında koloni kurmuş olan Assurlu tüccarların varlığı ve günlük hayata dair
bilgiler aydınlanmaya başladı.
19. yüzyılın sonunda,
Ortadoğu’da arkeolojik keşif ve kazı faaliyetleri hızlanmıştı. O dönemdeki
araştırmacıların pek çok farklı hedefi bulunuyordu: Estetik değeri yüksek
arkeolojik eserleri belli başlı Avrupa müzelerine kazandırmak, kutsal kitap
coğrafyasının kanıtlanmasına çalışmak, eski Ortadoğu dillerinin çözülmesini
sağlamak ve siyasi amaçlı bilgi toplamak gibi... İşte bu araştırmacılar,
Osmanlı İmparatorluğu topraklarında gerçekleşen arkeolojik çalışmaların da
öncüleri olmuşlardır. Bu yıllarda Avrupa eski eser piyasasında "Kapadokya
tabletleri" diye adlandırılan, çivi yazılı kil tabletler satılıyordu. Orta
Anadolu’dan geldiği bilinen bu tabletlerin kaynağını bulmak üzere Th. G.
Pinches, Ernst Chantre, Hugo Winckler ve H. Grothe, Kültepe’de kısa süreli
kazılar yaptılar; ama hedefe ulaşan, Hititçe’nin çözülmesine de katkısı olan
Çekoslovak dilbilimci Bedrich Hrozny oldu.
Güvenlik memurlarına veda ederek ayrılıyorum ören yerinden. Ve
gene otoyoldayım (11.30/26,2 km).
Hava ara sıra açıyor, güneş çıktıkça içim ısınıyor. Yol
sıkıntısız sürmekte. Pek bir tırmanış yok. Felahiye ayırımı geliyor. Evdeki
hesap tutsaydı buradan gelecektim. (35. km/%40 tükendi). Az sonra da Bünyan
sapağı geliyor (36. km). Ve şimdi %3-4’lerle başlayan 7-8’leri bulan bir
tırmanış. Ama bu da bayıltıcı değil. 90 m kadar yükseliyorum, 1310’lardayım.
Yol şimdi dümdüz ilerliyor. Hava puslu ve serin. Yol kenarında gelincikler çok
güzel parlıyor. Oldukça sakin bir
bölgeye benziyor. Sağda ÇimSa, dev çimento fabrikası. Bir canavar gibi dikili.
Yol fabrikaya kadar dubleydi, şimdi bir çalışma yapılan bölüm geçmekteyim, teke
düştü ama fazla uzun sürmeden duble oldu gene.
Peki
kimlerdir Hititler? (8)
Hitit Kanunları. Hititler’de
kanun, Büyük Kral’ın yetkisi altındaydı. Kral, başkomutan, baş yargıç ve
başrahip sayılıyordu. Ancak Kral, kararları onaylatma yükümlülüğü altındaydı.
Onaylayan kurum ise, Pankuş adı verilen soylular meclisiydi. İnsana ve insanın
yaşama hakkına saygı duyan ve önem veren bir uygarlık olan Hititler, Anadolu’da
bundan binlerce yıl önce halka istediği dine inanma ve istediği dili
konuşabilme hakkı vermiştir. Kadın ve erkek her koşulda eşit sayılmış ve
kanunlar önünde cinsiyet ayrımcılığı yapılmamıştır. Hitit kanunları, kölelere de para ödeyerek
özgürlüğüne kavuşabilme ve evlenme hakkı tanıyordu. Kralın, konumu nedeniyle
ölüm cezalarını kaldırma yetkisi vardı; ölüm cezaları ise büyücülük ya da krala
karşı gelme sonucu veriliyordu. Ayrıca “kardeşlerle ilişki kurmak ya da
evlenmek” de Hititler’de sonu ölüm olan bir suçtu. İdam cezası uygulayan bir
toplum olan Hititler, işkenceye ise karşıydı. Boşanma ve aile konusunda da
kanunları olan Hititler’den günümüze, bu kanunların yer aldığı tabletler de
kalmıştır. Bunların dışında askerlik, Hititler’de bir zorunluluktu. Herkes
askerlik görevini yerine getirmek zorundaydı.
Bünyan da geliyor. (47,8 km/%60 tükendi/12.40/1312 m rakım). Burası
da E’ci, %68! Ana yoldan sağ, şehir
merkezi. İlkin Devlet Hastanesi, sonra sağ ve yokuş başında ÖE, sağda. Müdür
Osman Bey ile daha önce telefonda konuşmuştuk, yer ayırtırken. Beni candan
karşılıyor, çay içiyoruz ve gezinin amacını anlatıyorum. Bisiklet haliyle merak
konusu. Sonra 4 no’lu odayı ayırdığını söylüyor. Bisikleti kat arasına bırakıp
eşyaları 2. kata çıkartıyorum. Makul bir oda, hele de 20 lira fiyatını
düşünürsek gayet iyi. Ben biraz tedirgin olmuştum. 20‘iklerde hep WC dışarıdaydı.
Hele Alaca’daki tam bir rezalet. Burada 5 oda var, salon, çay ocağı yok. Zaten
otelin dış kapı anahtarını da verdiler.
Kuruluşunun Hititler dönemine kadar
dayandığı, ilçede bulunan Kayabaşı mağaralarındaki şekil ve resimlerden
anlaşılmaktadır. Hititlerden sonra Persler, Medler, Frigyalılar,
Makedonyalılar, Kapadokya krallığı ve Roma imparatorluğunun hakimiyetine
girmiştir. Türklerin ilk kez ilçeye yerleşimi 14. yüzyıl öncelerine
dayanmaktadır. Bünyan’ın eski adı Sarımsaklı’dır.
Duş, hafif dinlenme, sonra karın doyurmak ve turlamak için
çıkıyorum. Çok küçük bir ilçe, pek de bir özelliği yok. Yemek, hepsi etli,
kuruya da, mercimek çorbasına bile
bulyon koymuşlar. Sonunda az pilav+az yoğurt+çoban s.+az peynir=8 lira ile işi
hallediyorum (Erzurum Sofrası). Turlamaya devam. Daha eski, daha yıpranmış
bölümleri geziyorum. Bu kare taş evler çok güzel. Sanırım bunlar da
Ermenilerin. Zaten bu bölgede fazlasıyla Ermeniler varmış zamanında. Mağaralar
var, Kayabaşı deniliyor.
Daha sonra bir kahveyle (1,5) turumu sonlandırıp odaya çıkıyor
rutin işleri tamamlıyorum.
‘İster İnan
İster İnanma’ :)) Zaytung
Bu da oldu!
Hitit İnandık Vazosu müstehcen bulunarak sansürlendi. Çankırı’nın 22 km
güneyinde bulunan İnandıktepe höyüğünde 1966-67 yıllarında yapılan kazılarda
Hanhana adlı kült merkezi ve bir tapınak ortaya çıkartılmıştı. İnandıktepe,
Fırtına Tanrısı’nın kült merkezlerinden biriydi. Bu kazıda ele geçen en önemli
parça ise Eski Hitit sanatının seçkin örneklerinden biri olan İnandık
Vazosu’dur. Astarı koyu kırmızı renkte olan bu kült vazosu, parlak açkılıdır.
İçbükey silindirik boyunludur. Kalıpta dökülen kabartmaların yapıştırıldığı
dört geniş frize ve geometrik desenlerin bulunduğu iki dar frize sahiptir.
Kabartmalar kutsal bir evlilik törenini betimlemektedir. Kabartmalardaki insan
figürleri, belli bir iş bölümü içinde bu törenle ilgili olarak görevlerini icra
etmektedirler. Yukarıdan aşağıya doğru sıralarsak 1. frizde lir, saplı-lut,
simbal gibi çalgılar çalan müzisyenler resmedilmiştir. Bunların arasında
akrobatik gösteri yapan iki figür bulunur. Ortam bir sirk sahnesini
hatırlatmaktadır. Bu esnada kutsal evlilikle bağlanmış kadın ve erkek üreme ve
bereketin ifadesi olarak, cinsel ilişki halindedir. Ancak erkeğin ilgisi
eşinden ziyade sunulan gösteriye yönelik gibidir. İşte frizdeki bu ilişki
sahnesi müstehcen bulunduğu için geçtiğimiz günlerde siyah bir bantla
sansürlendi. Ancak yetkililer yaptıkları açıklamada olayın şehven/sehven
gerçekleştiğini bununla birlikte vazonun depoya kaldırılacağını ve çıkmaz ayın
son çarşambasında yeniden sergileneceğini belirttiler.
Kayseri - Bünyan
Tur tarihi:
17 Mayıs 2017
Kat edilen
mesafe: 48,46 km.
Bisiklete
biniş süresi 2 sa. 54 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 46 dk.
En yüksek
sıcaklık 25 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 20,6 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 432 m, kaybı (iniş) 156 m.
En düşük
irtifa 1054 m., en yüksek 1338 m.
Garmin yol
bilgisi Kayseri-Bünyan
Bünyan ÖE 0352-7121158 / 0531-9967968 Osman Bey
Harikalar Diyarı |
Kuzeydoğu yönüne gidiyorum, rüzgar karşımda ama sert sayılmaz
|
Tren yolunun üzerinden geçip... |
Tarlaların arasından devam ediyorum |
Karum |
Karum, ufukta Erciyes |
Erciyes (3916 m) |
Kaniş, Kültepe |
Kral İnar’ın
oğlu Kaniş Kralı Varşama’nın sarayı
|
Kültepe |
Hava ara sıra açıyor, güneş çıktıkça içim ısınıyor |
Dev çimento fabrikası bir canavar gibi dikili
|
Bünyan
|
Erzurum Sofrası |
Kayabaşı
|
?!!! |
12. gün (devamı)
Bünyan–Pınarbaşı - 9. gün (öncesi) Boğazlıyan-Kayseri
[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde
Kırıkkale-Sungurlu = 96,77 km
Sungurlu-Alaca = 51,37 km
Alaca-Boğazkale = 49,23 km
Boğazkale-Yozgat = 45,08 km
Yozgat-Sorgun = 38,20 km
Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km
Sarıkaya-Boğazlıyan = 64,78 km
Boğazlıyan-Kayseri = 83,59 km
Kayseri-Bünyan = 48,46 km
Bünyan-Pınarbaşı = 62 km
Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km
Sarız-Afşin = 71,15 km
Afşin-Elbistan = 45,39 km
Elbistan-Nurhak = 42,64 km
Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km
Doğanşehir-Malatya = 55,51 km
Malatya-Kale = 46,47 km
Kale-Sivrice = 66,38 km
Sivrice-Elazığ = 32,60 km
Elazığ-Tunceli = 78,63 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Marmara (Lapseki–Şarköy)