13 Haziran 2017

[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde (Kayseri II)

16 Mayıs 2917, Salı / Kayseri – II (10. gün)

Bugün ikinci günüm Kayseri’de. Biraz dinlenmek biraz da kalan yerleri görmek için. Sabah tembellik yapıyorum. Çanta toplama işi de yok. Kahvaltıya 9 buçuk gibi indim. İnmeden Firu’yla telefonda konuşuyoruz.  Sesini duymak iyi geliyor. Özlemişim.

Karnımı güzelce doyurduktan sonra dün yazamadığım notlarımı aktarıyorum, fotolar falan. İşimi bitirdikten sonra merkeze yürümek üzere çıktım. 15 dk’lık bir yol. Hava bugün bulutlu, güneş yok, serince. İçime poları da giydim. İyi de etmişim.


Eski yapılardan oluşmuş, bazıları restore edilip tamamlanmış bir muhite geldim (Setenönü diye anılıyor). Binalar çok hoş görünüyor. Bir konservatuar, Halk Eğitime bağlıymış. Sonra otel, kafeterya, lokanta gibi mekanların olduğu bölüm. Hatta bir bisikletçi ön sırada. Yanında küçük bir kahve. Oturuyor, bir sade kahve eşliğinde bisikletçi beyle (kahve de yeğenininmiş) buraları üzerine sohbet ediyorum. 2 sene olmuş açılalı. Ancak pek bir ziyaretçi yoğunluğu yokmuş. Herhalde tanıtım eksikliği, veya beyin dediği gibi tüm mekanların tek bir kişiye verilmiş olması (mutlaka belediyeye yakın biridir). Ermenilerden kalma bir bölgeymiş, evler de. Daha önce uğradığım lokanta da hoş bir mekandı. Taş evler, köşeli, küp şeklinde... Otele de girip bir bakayım, merak. Bin892 Setenönü Boutique Hotel. Tek 120-, çift 150-, O.K. Firu’yla gelirsek burada kalırız.

1 kişi 120-, 2 kişi 150-, O.K.









Kayseri Büyükşehir Belediyesi, şehrin en önemli sivil mimari örneklerinden biri olan Geleneksel Kayseri Evleri'nin yıkılıp kaybolmasının önüne geçerek ortaya “Kayseri Mahallesi”ni çıkarıyor. Kayseri Mahallesi, Setenönü Mahallesi'ndeki eski Kayseri Evleri'nin restorasyonu ile oluşturuluyor. Proje tamamlandığında Setenönü'nde 100 yıl öncesinin evleri, sokakları yeniden şekillenecek. Konaklar, geçmişteki yaşantılara özgü eşyalarla dayanıp döşenecek. Mahallede eski hayatların yeniden yaşanacağı hamam, bakkal, fırın, berber, sokak çeşmesi, yöresel yemek mekanları ile el sanatları ürünlerinin satılacağı mekanlar yer alacak. Ehh, hadi artık ne bekliyorsunuz? Başlatın.


Sonra Milli Mücadele Müzesi’ne gidiyorum. Eski Kayseri Lisesi binası. Sol taraftaki bölümde o günlerin araç gereçleri ve fotoğraflar sergileniyor. Duvarlardaki yazılarda ise olaylar-durumlar özetlenmiş. Güzel bir mekan, o günlerin eğitim araçlarını görmek, her şeyin nasıl da geliştiğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Hele bugün, dijital devrimden sonra...

Sağ bölüm Kurtuluş Savaşı’na adanmış. Hem objeler, hem mankenlerle ve maketlerle canlandırılmış. Bir de belgesel oynamakta sınıfların birinde. Büyük bir mücadele verilmiş, Mustafa Kemal Atatürk, arkadaşları ve de millet. Bugün oturduğumuz yerden bunları yazmak hafif kalıyor, hele de o günkü insanlara laf atanlar, edepsizce konuşan “nankörler”.

Kiçikapı semtinde bulunan Lise, II. Abdülhamit tarafından yaptırılmış, 13 Eylül 1893 tarihinde “Derece-i Ula Mekteb-ı Külliyesi İdadisi” adıyla kurulmuştur. Rüştiye kısmı (Ortaokul) 1870 yılında Kayserili Ahmet Paşa tarafından açılmıştır. 1927 yılında Kayseri Lisesi adını almış ve faaliyete geçmiştir. Kayseri Lisesi hatıra defterinin birinci sayfasını 17 Eylül 1923 tarihinde Kazım Karabekir Paşa, sekizinci sayfaya da Gazi Mustafa Kemal Paşa izlenimlerini yazmışlardır.

Sırada Ahi Evran Zaviyesi var. Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi. Dün 5’de kapandığından girememiştim. Sorumlu bey ilgili, oda oda gezdirip bilgi veriyor. Yıkık vaziyetteki binaya KESO Birliği sahip çıkmış. Belediyenin de desteğiyle onarılıp müzeye dönüştürülmüş. Terzi, kunduracı, marangoz , tarım, mutfak araç gereçleri sergilenmekte. XIII. yüzyılda Kayseri’nin ve İç Anadolu’nun kaderine tesir eden ahilik teşkilatının kurucusu, Ahi Evran’a aittir. Anadolu’daki ilk örneklerden olması bakımından ayrı bir öneme sahip.

Arkeoloji Müzesi’nin yolunu tutmaktayım. Burhanettin Parkı’ndan geçip, Acıbadem Hastanesi yanından (buraya da gelmişler) yürüyerek. Müze tek katlı. İlgi çekici parçalar var. Toplu olarak öğrenciler var içerde. Küçük ve büyük sınıflar. Herhalde Müzeler Haftası nedeniyle olsa diye düşünüyorum.

Bugün hala faaliyette bulunan ve tamamı arkeolojik olan eserler, iki salon ve bahçede teşhir edilmektedir. Birinci salonun girişinde Kalkolitik (MÖ 5500-3000) ve Eski Tunç Devrine ait (MÖ 3000-2000) Polikrom ve Monokrom Seramikler ile Su Mermeri (Alabastron) İdoller ve Ana Tanrıça heykellerine yer verilmiştir.

Büyük Salon

Büyük salonda Kültepe Örenyeri’nde (Kaniş/Tepe ve Karum/Aşağı Şehir) 1948 yılından beri yapılan düzenli kazılarda açığa çıkartılan Asur Ticaret Kolonileri devrine ait (MÖ 1950-1750) eserler tipolojik olarak sergilenmektedir. Bunlar arasında çivi yazılı tabletler, boyalı ve boyasız, pişmiş topraktan yapılmış, yuvarlak, yonca ve gaga ağızlı testiler, vazolar, meyvelikler, silindir ve damga mühürler, hayvan biçimli içki, kapları (ryton), madeni eşyalar ve kalıplar ile İmamkulu Hitit kaya kabartması mulajı önemli bir yer tutar. Kültepe’de bulunarak Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen kap kacaklarda çömlekçi çarkının kullanıldığı değişik formlarda kapların yapılmış oldukları gözlemlenmiştir. Özellikle gaga, yuvarlak ve yonca ağızlı testiler, meyve kapları, rythonlar, tek ve çift kulplu vazolar burada sergilenmiştir.

Bunların yanı sıra müzenin büyük salonunda Asur Ticaret Kolonilerinin eserleri ile MÖ 2000 yıllarına tarihlenen Hitit eserleri bir araya getirilmiştir. Kültepe, Kululu ve diğer merkezlerden getirilmiş Geç-Hitit devrine (MÖ 1200-700) ait heykellere, kabartmalara ve hiyeroglif stellere yer verilmiştir. Çeşitli madenlerden yapılmış objeler, silahlar, damgalar ve silindir mühürler de onları tamamlamıştır. Küçük buluntulardan ayrı bir bölümde ise, Geç Hitit Devri’ne ait taştan yapılmış Kululu kral heykeli, sfenks başı, yazıtlar ve aslan kabartmaları da dikkati çekmektedir. 

Koridor

İkinci salona geçişi sağlayan koridorda Kültepe’ den çıkartılan Frig Devri (MÖ 750-300) boyalı ve boyasız keramikleri görülebilmektedir.

İkinci Salon

Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin ikinci salonunda Kayseri çevresinden toplanmış, Helenistik (MÖ 330-30), Roma (MÖ 30-MS 395) ve Bizans (395-1071) dönemlerine ait eserler yine kronolojik bir düzen içerisinde sergilenmektedir. Bunlar arasında kıymetli madenlerden yapılmış ziynet eşyalarını, cam, şişe ve kolyeleri, mermer heykel ve heykel parçalarını, bronz figürinleri ile Herakles lahdini sayabiliriz. Ayrıca kadın, erkek heykelleri, sunaklar Kayseri çevresindeki Erkilet, Yılanlıdağ, Beştepe tümülüslerinden getirilmiş mezar buluntuları ile süs eşyaları da dikkati çekmektedir.

Bahçe

Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde ise Helenistik, Roma ve Bizans Çağına ait, mermer heykeller, mezar stelleri, pişmiş toprak iri erzak küpleri ile Tümülüs Mezar örnekleri sergilenmektedir.

Kayseri’den 68 km uzaklıktaki Kaletepe’de bulunmuş Kululu eserleri, İmamkulu Kaya Kabartmasının müzedeki Hitit Çağı eserleri arasında ayrı bir yeri vardır. Çeşitli dönemlere tarihlenen altın, gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış sikkeler müzenin nümizmatik bölümünü oluşturmaktadır.

Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin yanı başında yapılan Kültür Sitesi’nin temel hafriyatı sırasında 1991’de mermer bir Herakles lahdi çıkmıştır. Bu lahit de müzedeki belli başlı eserlerden biridir.


Hemen karşısında Kültür ve Turizm Merkezi var. Kayseri’ye ilişkin broşür alıyorum ve önündeki kafeteryada bir kahveyle broşürü inceliyorum. Servis yapan beyden de biraz bilgi alarak. Broşürde güzel bir park resmi var, nerede diye sorduğumda maalesef üstü kapatılıp bina dikilmiş. Anlaşılan Topbaşlık buraya da gelmiş.

Adres sorarken bana yolu gösteren beyle (Metin Bey), kendisi pazarlamacılık yapıyor İhlas adına, E/H durumlarını, memleket meselelerini yürürken değerlendiriyoruz. Herkes aynı kafada, kimse hoşnut değil, şikayetçi . nerede bu E’ciler?

Selçuklu Müzesi (Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi) için bir parktan geçiyorum. Sanırım üstü kapatılan bölge burası. Biraz bisikletle akrobasi deneyen gençler, yürüyen çiftler...

Müze çok iyi kurgulanmış. Burası eskiden tımarhaneymiş. O bölüm, odalar, bir yandan Selçuklu sanatı ve yaşamını anlatarak, objeler sergileyerek, diğer yandan tedavi odalarını, özellikle su ve müzikle tedaviyi gayet etkileyici canlandırmaya çalışmışlar. Başarılılar da. İnteraktif sunumlar, günün teknolojik imkanlarını bolca ve yerinde kullanmışlar. Özetle etkili bir müze ve müzecilik yapılmış.

“Çifte Medrese” olarak da tanınan Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi, Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmıştır. Sade mimarisiyle dikkat çeken külliye, Anadolu mimarlık tarihinin günümüze kalan en önemli yapılarındandır.

Osmanlı Dönemi’nde kısmen onarılmış olmasına rağmen, harap haldeyken 1960’lardan itibaren başlayan kapsamlı restorasyon çalışmaları yapılmıştır. 1980’li yıllardan itibaren Erciyes Üniversitesi tarafından Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmıştır. 2012 yılında Çifte Medrese’nin kullanımının Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle Selçuklu Müzesi kurma çalışmaları başlamıştır.

Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığı'na odaklanan müze, tematik bir yaklaşımla planlanmıştır. Bir kısmında Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana çıkaran müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini ön plana taşımaktadır. Selçuklu Uygarlığı ile ilgili olan kısımda; 'Selçuklu Kenti', 'mimarisi', 'sanatı', 'bilimi', 'giysisi' gibi unsurlar ile 'Kayseri'de Selçuklular', 'Anadolu'da Selçuklular' gibi kısımlar yer almaktadır. Şifahiye ile ilgili kısımda ise; 'hastalıklar', 'tedavi yöntemleri ve aletleri', 'bilginler', 'ecza', 'su ve sağlık', 'müzik ile tedavi', 'renk ile tedavi' gibi kısımlar bulunmaktadır.












Saat 4 oldu, hafiften açıktım. Az mı, tam mı yesem? Bir kere yiyeyim diye dünkü lokantaya çıkıyorum ve benzeri şeyleri seçip 13,43 ile doyuyorum. Dünle aynı para, kilosu 16,95 liraymış mezelerin.

Sonra dolaşmaya devam ediyorum. Eski evlerin, Kayseri Lisesi arkalarında olduğunu söylemişti Metin Bey. Oralara uzanıyorum. Değişik bir bölge, evler terk edilmiş, yıkılmış, düşük gelirli insanlar oturmakta. Bakımsızlık, fakirlik ve belediyenin de ilgisizliği mi desem, üzücü bir tablo çıkarmış. Herhalde  tıraşlayıp apartman dikecekler. Ama evler restore edilse çok hoş bir muhit çıkar.

Tesadüf Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’ne geldim. Tadilatta, gezemiyorum. Bekçi Garo Bey ancak kapıdan bakmama izin veriyor. İçeriden foto bile yasak. Anadolu’daki en büyük Ermeni kiliselerinden biridir. Kayseri Setenönü semtinde 1091 yılında yaptırılan bu kilisenin bir benzeri sadece Kudüs’te bulunmaktadır.

Aydınlatıcı Grigor ya da Krikor Lusavoriç, Hıristiyanlığın Ermeniler arasında yayılmasını sağlayan bir aziz. 315 yılında piskopos oldu. Kral Dırtad'ın güçlü ordusuyla birlikte put tapınaklarını yok etti. Kiliseler, rahibe manastırları, inşa ettirdi. Grigor, Ermeni Apostolik Kilisesi'nin ilk reisiydi. Yortusu 30 Eylül tarihinde bayram yapılır.


Hava açtı, güneş çıktı. Ama hafta sonuna doğru yağmur varmış, bakalım yakalayacak mı, kaçabilecek miyim?

Merkez civarında aynı yerleri farklı sokaklardan geçerek dolaşmaktayım. Kapalı Çarşı, Urgancılar Çarşısı, pastırmacılar, peynirciler, tütüncüler, baharatçılar... Aslında benzeri şeyleri satanlar çokça. Firuzan’ın sevdiği desende bir tişört aldım. Kargolamak istedim, kendisinden daha pahalı tutunca vaz geçtim, beraberimde götürmeye karar verdim. Bu arada PTT, mesela kumaşı zarfa koyar da mektup olarak yollamak istersen almıyormuş. İlk defa duydum. Ancak evrak yani kağıt postaya konulurmuş. Yani zarfa koyup kapattın geldin, ne var bunda diye sorarmış, aç dermiş, almazmış. Hoppala dedim, bu yaşa kadar ilk duyuyorum. Yeni adetler mi çıktı?

Ayaklarım da yoruldu artık. Sabahtan beri dolanıp duruyorum, yavaştan otelin yolunu tutayım. Yarın yolculuk Bünyan’a. 45 km, bir de Kültepe’ye uğramak istiyorum.


Otelin penceresinden


Otelin penceresinden II

Setenönü 



Setenönü 







Milli Mücadele Müzesi, Eski Kayseri Lisesi








Meryem Ana Kilisesi


Ahi Evran Zaviyesi, Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi


Herakles Lahdi, Arkeoloji Müzesi


Roma devri Sfenks Heykeli




Beştepeler Tümülüsü mezar hediyeleri, Roma Devri




Mutfak kapları, Kültepe (Asur Tic. Kol. Devri)


Hitit Kralı IV.Tutalya’nın hiyeroglif yazılı arması


Dini törenl. kullanılan boğa başı biçimli kap, 
Kültepe-Kaniş


Haber var, kanatlanmış geliyor



Mimar Sinan


Selçuklu Müzesi (Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi)





Kayseri Şifahanesi Amblemi


Terapi odaları




Selçuklu Çini ve Seramik Sanatı




Seramik Tabaklar, Kandiller, Vazo




Selçuklu Dönemi Kıyafetleri



Seramik koku kapları






Kurşunlu Camii içi



Almer Restaurant



Lala Muslihiddin Camisi ve Kümbeti


Eski Kayseri Lisesi    









Kapalıçarşı içi



























11. gün (devamı) Kayseri–Bünyan - 8. gün (öncesi) Sarıkaya-Boğazlıyan




[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde


Sungurlu-Alaca = 51,37 km

Alaca-Boğazkale = 49,23 km

Boğazkale-Yozgat = 45,08 km

Yozgat-Sorgun = 38,20 km

Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km



Kayseri-Bünyan = 48,46 km


Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km

Sarız-Afşin = 71,15 km

Afşin-Elbistan = 45,39 km

Elbistan-Nurhak = 42,64 km

Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km


Malatya-Kale = 46,47 km

Kale-Sivrice = 66,38 km

Sivrice-Elazığ = 32,60 km

Elazığ-Tunceli = 78,63 km