16 Mayıs 2917, Salı / Kayseri – II (10. gün)
Bugün
ikinci günüm Kayseri’de. Biraz dinlenmek biraz da kalan yerleri görmek için.
Sabah tembellik yapıyorum. Çanta toplama işi de yok. Kahvaltıya 9 buçuk gibi indim.
İnmeden Firu’yla telefonda konuşuyoruz.
Sesini duymak iyi geliyor. Özlemişim.
Karnımı güzelce
doyurduktan sonra dün yazamadığım notlarımı aktarıyorum, fotolar falan. İşimi
bitirdikten sonra merkeze yürümek üzere çıktım. 15 dk’lık bir yol. Hava bugün
bulutlu, güneş yok, serince. İçime poları da giydim. İyi de etmişim.
Eski
yapılardan oluşmuş, bazıları restore edilip tamamlanmış bir muhite geldim
(Setenönü diye anılıyor). Binalar çok hoş görünüyor. Bir konservatuar, Halk
Eğitime bağlıymış. Sonra otel, kafeterya, lokanta gibi mekanların olduğu bölüm.
Hatta bir bisikletçi ön sırada. Yanında küçük bir kahve. Oturuyor, bir sade
kahve eşliğinde bisikletçi beyle (kahve de yeğenininmiş) buraları üzerine
sohbet ediyorum. 2 sene olmuş açılalı. Ancak pek bir ziyaretçi yoğunluğu
yokmuş. Herhalde tanıtım eksikliği, veya beyin dediği gibi tüm mekanların tek
bir kişiye verilmiş olması (mutlaka belediyeye yakın biridir). Ermenilerden
kalma bir bölgeymiş, evler de. Daha önce uğradığım lokanta da hoş bir mekandı.
Taş evler, köşeli, küp şeklinde... Otele de girip bir bakayım, merak. Bin892
Setenönü Boutique Hotel. Tek 120-, çift 150-, O.K. Firu’yla gelirsek burada
kalırız.
1 kişi
120-, 2 kişi 150-, O.K.
|
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, şehrin en
önemli sivil mimari örneklerinden biri olan Geleneksel Kayseri Evleri'nin
yıkılıp kaybolmasının önüne geçerek ortaya “Kayseri Mahallesi”ni çıkarıyor.
Kayseri Mahallesi, Setenönü Mahallesi'ndeki eski Kayseri Evleri'nin
restorasyonu ile oluşturuluyor. Proje tamamlandığında Setenönü'nde 100 yıl
öncesinin evleri, sokakları yeniden şekillenecek. Konaklar, geçmişteki yaşantılara
özgü eşyalarla dayanıp döşenecek. Mahallede eski hayatların yeniden yaşanacağı
hamam, bakkal, fırın, berber, sokak çeşmesi, yöresel yemek mekanları ile el
sanatları ürünlerinin satılacağı mekanlar yer alacak. Ehh, hadi artık ne bekliyorsunuz? Başlatın.
Sonra Milli
Mücadele Müzesi’ne gidiyorum. Eski Kayseri Lisesi binası. Sol taraftaki bölümde
o günlerin araç gereçleri ve fotoğraflar sergileniyor. Duvarlardaki yazılarda
ise olaylar-durumlar özetlenmiş. Güzel bir mekan, o günlerin eğitim araçlarını
görmek, her şeyin nasıl da geliştiğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Hele bugün,
dijital devrimden sonra...
Sağ bölüm
Kurtuluş Savaşı’na adanmış. Hem objeler, hem mankenlerle ve maketlerle
canlandırılmış. Bir de belgesel oynamakta sınıfların birinde. Büyük bir
mücadele verilmiş, Mustafa Kemal Atatürk, arkadaşları ve de millet. Bugün
oturduğumuz yerden bunları yazmak hafif kalıyor, hele de o günkü insanlara laf
atanlar, edepsizce konuşan “nankörler”.
Kiçikapı semtinde bulunan Lise, II.
Abdülhamit tarafından yaptırılmış, 13 Eylül 1893 tarihinde “Derece-i Ula
Mekteb-ı Külliyesi İdadisi” adıyla kurulmuştur. Rüştiye kısmı (Ortaokul) 1870
yılında Kayserili Ahmet Paşa tarafından açılmıştır. 1927 yılında Kayseri Lisesi
adını almış ve faaliyete geçmiştir. Kayseri Lisesi hatıra defterinin birinci
sayfasını 17 Eylül 1923 tarihinde Kazım Karabekir Paşa, sekizinci sayfaya da
Gazi Mustafa Kemal Paşa izlenimlerini yazmışlardır.
Arkeoloji
Müzesi’nin yolunu tutmaktayım. Burhanettin Parkı’ndan geçip, Acıbadem Hastanesi
yanından (buraya da gelmişler) yürüyerek. Müze tek katlı. İlgi çekici parçalar
var. Toplu olarak öğrenciler var içerde. Küçük ve büyük sınıflar. Herhalde
Müzeler Haftası nedeniyle olsa diye düşünüyorum.
Bugün hala faaliyette bulunan ve tamamı
arkeolojik olan eserler, iki salon ve bahçede teşhir edilmektedir. Birinci
salonun girişinde Kalkolitik (MÖ 5500-3000) ve Eski Tunç Devrine ait (MÖ
3000-2000) Polikrom ve Monokrom Seramikler ile Su Mermeri (Alabastron) İdoller
ve Ana Tanrıça heykellerine yer verilmiştir.
Büyük Salon
Büyük salonda Kültepe Örenyeri’nde
(Kaniş/Tepe ve Karum/Aşağı Şehir) 1948 yılından beri yapılan düzenli kazılarda
açığa çıkartılan Asur Ticaret Kolonileri devrine ait (MÖ 1950-1750) eserler
tipolojik olarak sergilenmektedir. Bunlar arasında çivi yazılı tabletler,
boyalı ve boyasız, pişmiş topraktan yapılmış, yuvarlak, yonca ve gaga ağızlı
testiler, vazolar, meyvelikler, silindir ve damga mühürler, hayvan biçimli
içki, kapları (ryton), madeni eşyalar ve kalıplar ile İmamkulu Hitit kaya
kabartması mulajı önemli bir yer tutar. Kültepe’de bulunarak Kayseri Arkeoloji
Müzesi’nde sergilenen kap kacaklarda çömlekçi çarkının kullanıldığı değişik
formlarda kapların yapılmış oldukları gözlemlenmiştir. Özellikle gaga, yuvarlak
ve yonca ağızlı testiler, meyve kapları, rythonlar, tek ve çift kulplu vazolar
burada sergilenmiştir.
Bunların yanı sıra müzenin büyük salonunda
Asur Ticaret Kolonilerinin eserleri ile MÖ 2000 yıllarına tarihlenen Hitit
eserleri bir araya getirilmiştir. Kültepe, Kululu ve diğer merkezlerden
getirilmiş Geç-Hitit devrine (MÖ 1200-700) ait heykellere, kabartmalara ve
hiyeroglif stellere yer verilmiştir. Çeşitli madenlerden yapılmış objeler,
silahlar, damgalar ve silindir mühürler de onları tamamlamıştır. Küçük
buluntulardan ayrı bir bölümde ise, Geç Hitit Devri’ne ait taştan yapılmış
Kululu kral heykeli, sfenks başı, yazıtlar ve aslan kabartmaları da dikkati
çekmektedir.
Koridor
İkinci salona geçişi sağlayan koridorda
Kültepe’ den çıkartılan Frig Devri (MÖ 750-300) boyalı ve boyasız keramikleri
görülebilmektedir.
İkinci Salon
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin ikinci
salonunda Kayseri çevresinden toplanmış, Helenistik (MÖ 330-30), Roma (MÖ 30-MS
395) ve Bizans (395-1071) dönemlerine ait eserler yine kronolojik bir düzen
içerisinde sergilenmektedir. Bunlar arasında kıymetli madenlerden yapılmış
ziynet eşyalarını, cam, şişe ve kolyeleri, mermer heykel ve heykel parçalarını,
bronz figürinleri ile Herakles lahdini sayabiliriz. Ayrıca kadın, erkek
heykelleri, sunaklar Kayseri çevresindeki Erkilet, Yılanlıdağ, Beştepe
tümülüslerinden getirilmiş mezar buluntuları ile süs eşyaları da dikkati
çekmektedir.
Bahçe
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde ise
Helenistik, Roma ve Bizans Çağına ait, mermer heykeller, mezar stelleri, pişmiş
toprak iri erzak küpleri ile Tümülüs Mezar örnekleri sergilenmektedir.
Kayseri’den 68 km uzaklıktaki Kaletepe’de bulunmuş Kululu eserleri, İmamkulu Kaya Kabartmasının müzedeki Hitit Çağı eserleri arasında ayrı bir yeri vardır. Çeşitli dönemlere tarihlenen altın, gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış sikkeler müzenin nümizmatik bölümünü oluşturmaktadır.
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin yanı başında yapılan Kültür Sitesi’nin temel hafriyatı sırasında 1991’de mermer bir Herakles lahdi çıkmıştır. Bu lahit de müzedeki belli başlı eserlerden biridir.
Kayseri’den 68 km uzaklıktaki Kaletepe’de bulunmuş Kululu eserleri, İmamkulu Kaya Kabartmasının müzedeki Hitit Çağı eserleri arasında ayrı bir yeri vardır. Çeşitli dönemlere tarihlenen altın, gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış sikkeler müzenin nümizmatik bölümünü oluşturmaktadır.
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nin yanı başında yapılan Kültür Sitesi’nin temel hafriyatı sırasında 1991’de mermer bir Herakles lahdi çıkmıştır. Bu lahit de müzedeki belli başlı eserlerden biridir.
Hemen
karşısında Kültür ve Turizm Merkezi var. Kayseri’ye ilişkin broşür alıyorum ve
önündeki kafeteryada bir kahveyle broşürü inceliyorum. Servis yapan beyden de
biraz bilgi alarak. Broşürde güzel bir park resmi var, nerede diye sorduğumda
maalesef üstü kapatılıp bina dikilmiş. Anlaşılan Topbaşlık buraya da gelmiş.
Adres
sorarken bana yolu gösteren beyle (Metin Bey), kendisi pazarlamacılık yapıyor
İhlas adına, E/H durumlarını, memleket meselelerini yürürken değerlendiriyoruz.
Herkes aynı kafada, kimse hoşnut değil, şikayetçi . nerede bu E’ciler?
Selçuklu
Müzesi (Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi) için bir parktan geçiyorum. Sanırım
üstü kapatılan bölge burası. Biraz bisikletle akrobasi deneyen gençler, yürüyen
çiftler...
Müze çok iyi
kurgulanmış. Burası eskiden tımarhaneymiş. O bölüm, odalar, bir yandan Selçuklu
sanatı ve yaşamını anlatarak, objeler sergileyerek, diğer yandan tedavi
odalarını, özellikle su ve müzikle tedaviyi gayet etkileyici canlandırmaya
çalışmışlar. Başarılılar da. İnteraktif sunumlar, günün teknolojik imkanlarını
bolca ve yerinde kullanmışlar. Özetle etkili bir müze ve müzecilik yapılmış.
“Çifte Medrese” olarak da tanınan Gevher
Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi, Selçuklu hükümdarlarından II.
Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I.
Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmıştır. Sade
mimarisiyle dikkat çeken külliye, Anadolu mimarlık tarihinin günümüze kalan en
önemli yapılarındandır.
Osmanlı Dönemi’nde kısmen onarılmış olmasına
rağmen, harap haldeyken 1960’lardan itibaren başlayan kapsamlı restorasyon
çalışmaları yapılmıştır. 1980’li yıllardan itibaren Erciyes Üniversitesi
tarafından Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmıştır. 2012 yılında Çifte Medrese’nin
kullanımının Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle Selçuklu Müzesi kurma
çalışmaları başlamıştır.
Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu
ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığı'na odaklanan müze, tematik bir yaklaşımla
planlanmıştır. Bir kısmında Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana
çıkaran müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini ön plana taşımaktadır.
Selçuklu Uygarlığı ile ilgili olan kısımda; 'Selçuklu Kenti', 'mimarisi',
'sanatı', 'bilimi', 'giysisi' gibi unsurlar ile 'Kayseri'de Selçuklular',
'Anadolu'da Selçuklular' gibi kısımlar yer almaktadır. Şifahiye ile ilgili
kısımda ise; 'hastalıklar', 'tedavi yöntemleri ve aletleri', 'bilginler',
'ecza', 'su ve sağlık', 'müzik ile tedavi', 'renk ile tedavi' gibi kısımlar
bulunmaktadır.
Saat 4
oldu, hafiften açıktım. Az mı, tam mı yesem? Bir kere yiyeyim diye dünkü
lokantaya çıkıyorum ve benzeri şeyleri seçip 13,43 ile doyuyorum. Dünle aynı
para, kilosu 16,95 liraymış mezelerin.
Sonra
dolaşmaya devam ediyorum. Eski evlerin, Kayseri Lisesi arkalarında olduğunu
söylemişti Metin Bey. Oralara uzanıyorum. Değişik bir bölge, evler terk
edilmiş, yıkılmış, düşük gelirli insanlar oturmakta. Bakımsızlık, fakirlik ve
belediyenin de ilgisizliği mi desem, üzücü bir tablo çıkarmış. Herhalde tıraşlayıp apartman dikecekler. Ama evler
restore edilse çok hoş bir muhit çıkar.
Tesadüf
Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’ne geldim. Tadilatta, gezemiyorum. Bekçi
Garo Bey ancak kapıdan bakmama izin veriyor. İçeriden foto bile yasak. Anadolu’daki en büyük Ermeni kiliselerinden
biridir. Kayseri Setenönü semtinde 1091 yılında yaptırılan bu kilisenin bir
benzeri sadece Kudüs’te bulunmaktadır.
Aydınlatıcı Grigor ya
da Krikor Lusavoriç, Hıristiyanlığın
Ermeniler arasında yayılmasını sağlayan bir aziz. 315 yılında
piskopos oldu. Kral Dırtad'ın güçlü ordusuyla birlikte put tapınaklarını yok
etti. Kiliseler, rahibe manastırları, inşa ettirdi. Grigor, Ermeni
Apostolik Kilisesi'nin ilk reisiydi. Yortusu 30 Eylül tarihinde
bayram yapılır.
Hava açtı,
güneş çıktı. Ama hafta sonuna doğru yağmur varmış, bakalım yakalayacak mı,
kaçabilecek miyim?
Merkez
civarında aynı yerleri farklı sokaklardan geçerek dolaşmaktayım. Kapalı Çarşı,
Urgancılar Çarşısı, pastırmacılar, peynirciler, tütüncüler, baharatçılar...
Aslında benzeri şeyleri satanlar çokça. Firuzan’ın sevdiği desende bir tişört
aldım. Kargolamak istedim, kendisinden daha pahalı tutunca vaz geçtim,
beraberimde götürmeye karar verdim. Bu arada PTT, mesela kumaşı zarfa koyar da
mektup olarak yollamak istersen almıyormuş. İlk defa duydum. Ancak evrak yani
kağıt postaya konulurmuş. Yani zarfa koyup kapattın geldin, ne var bunda diye
sorarmış, aç dermiş, almazmış. Hoppala dedim, bu yaşa kadar ilk duyuyorum. Yeni
adetler mi çıktı?
Ayaklarım
da yoruldu artık. Sabahtan beri dolanıp duruyorum, yavaştan otelin yolunu
tutayım. Yarın yolculuk Bünyan’a. 45 km, bir de Kültepe’ye uğramak istiyorum.
Otelin
penceresinden
|
Otelin
penceresinden II
|
Setenönü |
Setenönü |
Milli
Mücadele Müzesi, Eski Kayseri Lisesi
|
Meryem Ana
Kilisesi
|
Ahi Evran
Zaviyesi, Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi
|
Herakles Lahdi,
Arkeoloji Müzesi
|
Roma devri
Sfenks Heykeli
|
Beştepeler
Tümülüsü mezar hediyeleri, Roma Devri
|
Mutfak
kapları, Kültepe (Asur Tic. Kol. Devri)
|
Hitit Kralı
IV.Tutalya’nın hiyeroglif yazılı arması
|
Dini törenl.
kullanılan boğa başı biçimli kap,
Kültepe-Kaniş
|
Mimar Sinan
|
Selçuklu
Müzesi (Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi)
|
Kayseri
Şifahanesi Amblemi
|
Terapi
odaları
|
Selçuklu Çini
ve Seramik Sanatı
|
Seramik Tabaklar,
Kandiller, Vazo
|
Selçuklu
Dönemi Kıyafetleri
|
Seramik
koku kapları
|
Kurşunlu
Camii içi
|
Almer
Restaurant
|
Lala
Muslihiddin Camisi ve Kümbeti
|
Eski Kayseri Lisesi |
Kapalıçarşı
içi
|
11. gün
(devamı) Kayseri–Bünyan - 8. gün (öncesi) Sarıkaya-Boğazlıyan
[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde
Kırıkkale-Sungurlu = 96,77 km
Sungurlu-Alaca = 51,37 km
Alaca-Boğazkale = 49,23 km
Boğazkale-Yozgat = 45,08 km
Yozgat-Sorgun = 38,20 km
Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km
Sarıkaya-Boğazlıyan = 64,78 km
Boğazlıyan-Kayseri = 83,59 km
Kayseri-Bünyan = 48,46 km
Bünyan-Pınarbaşı = 62 km
Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km
Sarız-Afşin = 71,15 km
Afşin-Elbistan = 45,39 km
Elbistan-Nurhak = 42,64 km
Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km
Doğanşehir-Malatya = 55,51 km
Malatya-Kale = 46,47 km
Kale-Sivrice = 66,38 km
Sivrice-Elazığ = 32,60 km
Elazığ-Tunceli = 78,63 km