27 Haziran 2017

[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde (Tunceli III)

2 Haziran 2017, Cuma / Tunceli – III (27. gün)


Tunceli’de 3. günüm. Kahvaltı sonrası şehirde dolaşmaya çıkıyorum. Munzur çayına iniyor, mavi köprüden geçip lokantaların olduğu bölgede dolaşmaktayım. Su kenarı buraları, akşamları herhalde eğlenceli ve keyifli olmakta. Bir salaş mekanda bir soda eşliğinde dinlenip etrafı izliyorum. Güzel yerler. Hava da güneşli bugün, sıcak. Gençler var etrafta. Köpekler miskin miskin güneşlenmekteler. Eski bir sallanan köprüden geçip otogara doğru merdivenleri çıkıyorum. Yarın için aldığım bileti yazdırıp bisikletimin olduğunu söylüyorum. Travego olduğundan arabaları rahat yerleşecektir.








Fazla gezilecek bir yer de yok şehirde. Öylesine dükkanlara girip bakınıyorum. Biraz duvar üzerinde oturup gelen geçeni incelemekle geçiyor zaman. Genç hanımların çoğu kısa boylu burada, minyon. Öğlen yemeği için gene Sini Restoran’a gidiyorum. Ev yemeği var, etsiz zeytinyağlılar. Yemekleri yapan hanım, eşi ve patronun hanımıyla çeşitli konular üzerinde konuşuyoruz. Burada herkes bir şekilde akraba. Genelde dışarıdan evlenilmiyor, anlaşılan.

Şehir içinde zırhlı polis araçları zaman zaman dolaşmakta. Ama günlük yaşam devam ediyor tabii. Munzur Üniversitesi nedeniyle gençler çokça ortalıkta. Otellerden fiyatlar alıyorum. 4 yıldızlı bir otel 140 lira diyor geceliğine, O.K.

1 kişi 140-, 2 kişi 220-, O.K.

1 kişi 100/110-, 2 kişi 170/180-, O.K.









Peki kimlerdir Hititler? (25)

Kadeş Savaşı, Hititler ve Mısırlılar arasında milattan önce 1274 yılında, antik Kadeş Kenti yakınlarında yapılmıştır. Hitit Kralı Muvattali’nin, önceki liderleri Şuppiluliuma’nın Suriye üzerindeki planlarını gerçekleştirmek yönündeki siyasetini benimsemesi, Mısır Firavunu II. Ramses’in de Suriye’de egemenlik kurmak istemesi, her iki devletin de ticaret yolları ve Suriye toprakları içinde kalan Amurru ve Amka toprakları üzerinde hakimiyet amacı Kadeş Savaşı’nın başlamasına sebep olmuştur.  Çünkü II. Ramses’in Suriye’yi ele geçirebilmesi, Anadolu’daki gücü elinde tutan Hititler’i saf dışı bırakmasına bağlıydı.

Kadeş Savaşı’nda Hititlerin elinde üç bin savaş aracı ile on yedi bin zırhlı asker, Mısır ordusunda ise Amon, Ra, Ptah, Seth isimleri verilmiş dört bölükten her birinde yirmi bin asker ve iki bin savaş aracı bulunmaktaydı.

Mısır ordusu üzerine bir baskın düzenleyerek üstünlük ele geçiren ve böylece savaşın başında üstünlüğü elinde tutan Hititler, galip geldiklerini sandılar. Bunun üzerine Mısır’ın yardımcı kuvvetlerle bir baskın düzenlemesinin ardından üstünlüklerini yitirdiler.

Kadeş Savaşı, uzun ve zorlu bir savaş olmuştur. Ancak uzun süren bu savaşta, galibiyetin hangi tarafta olduğu kesin olarak belirlenemedi. Bunun üzerine, Asurlular’ın Önasya’da gittikçe güçlenmesiyle oluşan tehdide ve savaşın bir sonuca varamayacakmış gibi görünmesi nedeniyle Kadeş Antlaşması imzalanarak, Kadeş Savaşı bitirildi.

Kadeş Savaşı, Mısır ve Hitit kaynaklarında farklı sonuçlarla yer almıştır; her bir devlet de kendisini “kazanan” olarak tarihlerine geçirmiştir.

Tarihteki ilk yazılı barış antlaşması olarak bilinen Kadeş Antlaşması, MÖ 1280’de, Mısırlılar ve Hititliler arasında imzalanmıştır.

Hititlerin ticaret yollarını ele geçirmek istemeleri ve Nefertiti ile evlenmesi için gönderilen bir Hitit prensinin öldürülmesi sonucunda Kadeş Savaşı yapılmış ve savaş sonucunda Kadeş Antlaşması imzalanmıştır.

Hitit Kralı II. Mutavalli ve Mısır Kralı II. Ramses’in başında olduğu ordular, iki gün boyunca Kadeş Kalesi önlerinde savaşmıştır. Ancak savaş bir sona varamayacak şekilde ilerlediğinden, Kadeş Savaşı bir antlaşma ile bitirilmiştir. Mısır kayıtlarında savaşı Mısır’ın kazandığının yazmasına rağmen Hitit kaynaklarında bu tam tersi şekilde yer almaktadır. Ancak imzalanan Kadeş Antlaşması ile savaşan her iki devlet de birbirlerine saldırmama sözü vermiş, Kadeş, Hitit topraklarında kalmış, birbirlerinin topraklarına yapılan saldırılarda da birbirlerini savunacaklarına dair güvence vermişlerdir. Bununla birlikte Kadeş Antlaşması, Doğu’daki ticaret yolları sebebi ile o bölgeyi ele geçirmek isteyen Asur Devleti’nin yarattığı tehdide karşı birlik olma amacını da barındırmıştır.

Kadeş Savaşı



















Odadan tableti alıp “Kahve Arası” terasında Munzur’a tepeden bakarak biraz internette geziniyorum. Daha sonra Tuncelili genç arkadaşım Öznur Hanım ile buluşup, biraz ondan, biraz benden sohbet ediyor, sonrasında da Atatürk Mahallesi’nde bir ev yemeği yapan lokantaya gidiyoruz. Sarma, yoğurtlu semiz otu, salçalı patlıcan ve mercimek çorbası. Ardından da birer kahve ile irmik tatlısını tadıyor ve hayata dair çeşitli konuların üzerinden geçiyoruz.

Havanın serinlemesi üzerine vedalaşıp ÖE’ye dönüyorum. Yarınki dönüş yolculuğu için 
eşyaların toparlanması...


Kilosu 60 lira, yolda bozulur diye almadım


Dersim Müzesi yapım aşamasında





Munzur’un kıyıları gazinolarla dolu




Suyun içinde oturmak nasıl olsa?





Yaylana yaylana gitmek tedirgin edici olabiliyor




Bölgenin en gelişmiş (!) ulaşım/taşıma aracı









Sini Restoran


İstanbul’da da buluyoruz, çok lezzetli. 
Hele yumurtayla kavrulunca



Yazım hatası


Kahve Arası

Son Akşam Yemeği    


Öznur Hanım ile, Tunceli    



































28. gün (devamı) Tunceli-İstanbul - 23. gün (öncesi) Sivrice-Elazığ




[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde


Sungurlu-Alaca = 51,37 km

Alaca-Boğazkale = 49,23 km

Boğazkale-Yozgat = 45,08 km

Yozgat-Sorgun = 38,20 km

Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km



Kayseri-Bünyan = 48,46 km


Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km

Sarız-Afşin = 71,15 km

Afşin-Elbistan = 45,39 km

Elbistan-Nurhak = 42,64 km

Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km


Malatya-Kale = 46,47 km

Kale-Sivrice = 66,38 km

Sivrice-Elazığ = 32,60 km

Elazığ-Tunceli = 78,63 km