31 Ağustos 2019

[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Muş II)

30 Ağustos 2019, Cuma / Muş II (26. gün)

Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Türk Kurtuluş Savaşı: Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat yönettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı. Yunan Ordusu Başkomutanı Nikolaos Trikupis ve kurmayları esir edildi (30.8.1922).

Erken uyandım, yatakta dönmekteyim. Oda rahat, sıkıntı yok. Pencereden gelen yağmur sesiyle kalkıyor ve feci bir sağanağın inmekte olduğunu görüyorum. Doğru ya, meteo bugün için bölgede yağmur gösteriyordu. Burada ikinci günü düşünmüş olmam da isabet oldu yani. Bu havada çıkmazdım herhalde.

8.55’de vilayette tören olacak denilmişti. Katılmak istiyorum. O nedenle 8’i az geçe kahvaltı salonuna çıktım. Çıktım diyorum çünkü üst katta. Kahvaltı Bitlis’ten çok zayıf. Kendime göre bir tabak hazırlayıp güzelce doyduktan sonra sarı ceketi ve şemsiyeyi alarak vilayet yolunu tutmaktayım. Hani şemsiyeye ne gerek var diyorduk yaz günü, ne de iyi ettiğimi görmüş oldum. Sarı ceketi de kaldırmıştım tekrar torbasından çıkartmış oldum.

Güvenlik kontrolünden geçip tören alanının kenarında yerimi aldım. 9’da başladı. Malum program: saygı duruşu, istiklal marşı, çelenk konulması, günün anlam konuşmaları ve kapanış. Yarım saatte tamamlanıyor.

Bugün burada 2’nci günüm. Md. Yrd. beye soruyorum, neler yapabilirim? “Murat Köprüsüne gidin” diyor, “15 kilometre gibi bir uzaklıkta. Sonra da tren istasyonunu görün.” Harika. Bir dolmuşa atlayıp önce Çiftlik’e gidiyor (2,5). Orada yarım saat bekleyip çay eşliğinde şoförlerle sohbet ediyor, sonra köprüye devam ediyorum (2,5). Burada biletler çift satılıyor, yani 2 kullanım için. Hava da bu arada indirmeye devam ediyor. Üzerimde sarı ceket, tepemde şemsiye ile muhteşem köprüden geçip kafeteryaya çıkıp bir sade eşliğinde köprünün altından akmakta olan azgın suya 1 saat kadar bakarken, eşe dosta çektiğim video yollanıyor, 30 Ağustos kutlama mesajları gidip geliyor.
Köprü dün-bugün

Kısaca tarihçesine bakacak olursak köprünün; 13. yüzyılda Selçuklular döneminde yapıldığı tahmin ediliyor. Köprüde bulunan 1871 tarihli kitabeden Osmanlı döneminde restore edildiğini öğrenmekteyiz. 143 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde. Toplam 12 oluk gözüne sahip. Ama bir de buraya ilişkin bir efsane var, yöre insanı arasında anlatılan. Dinleyelim: Köprüyü Ermeni zengin bir kız yaptırmış ve yapımı sırasında köprüyü görmeye gittiğinde köprüde çalışan bir ustanın oturduğu noktada sürekli bir kibrit yaktığını görüp sinirlenmiş. Usta kıza ”çok cimrisin” demesi üzerine Ermeni kız ”Cimri olmadığımı kanıtlamak için köprünün ayağına bir küp altın gömeceğim.” demiş. Bu efsane üzerine birçok zaman gömülen küp altını bulmak için köprü tahrip edilmiş ve hatta orta ayakları patlayıcı kullanılarak yıkılmış. Eski fotolarda bunu görüyoruz. Yapılan restorasyon çalışmaları ve güvenlik önlemleri ile köprü artık koruma altında. Şu definecilik ne iştir değil mi? Gezilerde gittiğim pek çok yerde beni defineci sanıyorlar. Sanki bir bildiğim var, gelmişim patlatmaya. Ortaklık teklifi bile edildi J

Dönüş aynı yoldan. Belediyede inip dünkü Park Lokantasında bu sefer gene ayran aşı yanına yoğurtlu kızartma alıyorum. Onlardan da ikram ezme ve çoban salata ile doyuyorum (21,5). Ayrılmadan bana bir çay ve az irmik helvası ikram ediliyor. Hafif ılık olan irmik en sevdiğim tatlılar arasında. Hele Firuzan’ın yaptığı, tarçın ve tahin ile sunduğu, bir de dondurma koyuyor yanına; yeme de yanında yat mı derler? Bu da nereden çıkmıştır? Yeme-yat!

ÖE’ye döneyim. Dün yapamadığım bürokratik işlemleri tamamlar, sonra da pansumanı yeniler, tren istasyonunu görmeye giderim. 
Muş Toplu Ulaşım bileti

Ana cadde boyunca yürümekteyim. Bankadan çekilen nakit takviyesi, Şifa Hastanesinde yenilenen pansuman... Oldukça kuvvetli bir sargı yapıldı, kaymasın diye. Ama kolumu da bükemiyorum şimdi doğru dürüst. Sıkıntılı durumlar. Gözlük kılıfını unutmuşum odada. Alıp İstasyon yazan minibüse binip pek uzakta olmayan Muş Garına varıyorum. Bu sırlarda tren-mren kalkmadığından kimsecikler yok ortalıkta. Rayları kapayan karları temizlemek için bir lokomotif görüyorum, sapsarı rengiyle dikkat çekici, fotoğraflıyorum. Tatvan Ekspresi geçiyormuş buradan. Bir de bölgesel trenler, Elazığ’a giden. Hep şu demiryolu taşımacılığı neden bizde yetersiz, neden var olanlara da bisikletle binmek mümkün değil diye hayıflanıp dururum. Hele de YHT, katlanmayanı hiç almıyor. Halbuki yurt dışında artık bisikletli ulaşımı ve turizmi teşvik için bisikletler daha çok hatlara/trenlere alındığını gıpta ile okumaktayım.

Kısa bir süre istasyonda geçirip gelen minibüse tekrar atlayıp belediye son durağında iniyor, sokak aralarından, manavlara, dükkanlara falan bakarak yürümekteyim. Hep görüyordum, merak da ediyordum, av malzemeleri/silah falan satan dükkanlar. Bunlar kuru sıkı mı, oyuncak mı? Birine girip soruyorum; ruhsatlı av silahlarıymış. Savunma amaçlı diyor satıcı. Kuru sıkılar da kayıtlı satılıyormuş. İnternet üzerinden kayıt ediliyor her satılan. Tüfeklere bakarsan görünüşleri acayip. Yani sanki Rambo’nun silahı gibiler J

ÖE’nin bahçesinde içilen bir çay sonrası gene ana caddeye çıktım. Canım bir şeyler yemek istiyor. Haşlanmış mısır alıyorum. Pek de lezzetli değil artık bu mısırlar. Sanki şekere batmış gibiler. Hava hafiften kararmaya doğru gitmekte. Devam yürümeye. Çiğ köfte mi yesem? Tatlıses’i sevmiyorum, adamı sevmiyorum. Bol çeşidi olan bir market var, kaliteli malzeme satıyor. Ancak orada sandviç yok, ekmek alıp içine peynir mi koysam? Ama yanımda çakım olmadığından vaz geçiyorum. Simit Sarayındaki simitler pek taze durmuyorlar. Derken bir pizzacıya rastlıyorum. İnce hamur var mı? - Var. Bir vegi 17 liraya mideye iniyor. Hamuru iyi ki ince demişiz. Yoksa deve hamuru gibi gelecekmiş. Bunun bile incelikle ilgisi yoktu.

Dönüşte Antep Pazarından aldığım muska ve cevizli sucuğun(13-) üçü iniyor bile. Nereye olsun, mideye JHava düne göre bayağı serin, sarı ceket üzerimde. Yağan yağmur iyi serinletti. Yarın yola çıkacağımdan sokaklarda fazla oyalanmayıp hazırlığa başlıyorum.




Güvenlik kontrolünden geçip tören alanının
 kenarında yerimi aldım. 9’da başladı

Malum program: saygı duruşu, istiklal marşı, çelenk konulması,
 günün anlam konuşmaları ve kapanış. ½ saatte tamamlanıyor

Murat Köprüsü


13. yy’da Selçuklular döneminde yapıldığı tahmin ediliyor

Kafeteryada bir sade eşliğinde köprünün altından akmakta
 olan azgın suya 1 saat kadar bakarken, eşe dosta çektiğim video
 yollanıyor, 30 Ağustos kutlama mesajları gidip geliyor

Eşek gitmez yolların var, yap yap bitmez işlerin
 var, uçan kuşta gelecek haberin var


Park Lokantası



ÖE’ye döneyim. Dün yapamadığım bürokratik işlemleri
 tamamlar, sonra da pansumanı yeniler, tren
 istasyonunu görmeye giderim

Ana cadde boyunca yürümekteyim. Bankadan
 çekilen nakit takviyesi


Pek uzakta olmayan Muş Garına varıyorum

Bu sırlarda tren-mren kalkmadığından kimsecikler yok ortalıkta


Hep şu demiryolu taşımacılığı neden bizde yetersiz, neden var
 olanlara da bisikletle binmek mümkün değil diye hayıflanıp dururum

Rayları kapayan karları temizlemek için bir lokomotif
 görüyorum, sapsarı rengiyle dikkat çekici



Kısa bir süre istasyonda geçirip gelen minibüse tekrar atlayıp
 belediye son durağında iniyor, sokak aralarından, manavlara,
 dükkanlara falan bakarak yürümekteyim



N harfini ters yazmak da ne oluyor?






Hava hafiften kararmaya doğru gitmekte. Devam yürümeye

Derken bir pizzacıya rastlıyorum. İnce hamur var mı? - Var. Bir
 vegi mideye iniyor. Hamuru iyi ki ince demişiz. Yoksa deve
 hamuru gibi gelecekmiş. Bunun bile incelikle ilgisi yoktu

Muş by Night
































































27. gün (devamı) Muş-Kulp – 25. gün (öncesi) Bitlis-Muş






[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde


Kars-Kağızman = 49,25 km

Kağızman-Tuzluca = 60,63 km

Tuzluca-Iğdır = 48,61 km


Çaldıran-Erciş = 72,05 km

Erciş-Adilcevaz = 70,31 km

Adilcevaz-Tatvan = 72,24 km

Tatvan-Hizan = 47,21 km

Hizan-Bahçesaray = 69,69 km

Bahçesaray-Çatak = 63,21 km

Çatak-Pervari = 73,58 km

Pervari-Şirvan = 71,65 km

Şirvan-Siirt = 27,49 km

Siirt-Baykan = 47,77 km

Baykan-Bitlis = 57,27 km

Bitlis-Muş = 76,67 km

Muş-Kulp = 95,50 km

Kulp-Silvan = 87,91 km

Silvan-Bismil = 60,58 km

Bismil-Batman = 53,42 km

Batman-Kurtalan = 60,31 km