20 Ağustos 2019

[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Tatvan-Hizan)


19 Ağustos 2019, Pazartesi / Tatvan - Hizan, 47 km (15. gün)

Sabahları erkenciyim. Odayı da karartmayınca uyanmak kolay oluyor. 5’i geçe uyanıyor, biraz daha yatakta dönüp 5 buçuk gibi ayaklanıp yol hazırlığına başlıyorum. Akşam uykum gelince toplamadan yattığımdan bu iş sabaha kaldı. 6 buçuk gibi çantaları indirmeye başladım. Üç gündür yatmakta olan velespiti de uyandırıp, kahvaltı sofrasından 1-2 parça bir şeyler atıştırıp, yüklenip yola çıkmam 7.

Hava güzel bir serinlikte, daha erken olduğundan. Bugün yolum Hizan’a gidecek. 50 kilometrelik bir mesafe. Öyle sürekli tırmanışım yok ama 35’inci kilometrede bir tırmanış olacağını gösteriyor Bikeroll. Van yönüne doğru gitmekteyim, ama bir yerden ayrılmam lazım. İlkin düz başlayan yol bir yokuşla devam ediyor. Sağda ‘Tatvan Özel Eğitim Uygulama Oteli’ olduğunu tabelasından görüyorum. Bir de yatılı kuran kursu. Ne yapıyorlar, uykuda mı öğretiyorlar? Asfalt kaymak olmasa da idare eden cinsten. Duble yol ama güvenlik şeridi mıcırla dolu, gidilemiyor. Van’ın trafiği var tabii ki. Gölgeler serin, hatta soğuk bile diyebilirim, kollar üşüdü. Sabahları ince yelekle başlıyorum, ısınınca çıkartıyorum. Fermuarı boğazıma kadar çektim. Burada da tepede kuleler görüyorum. Karşı şeritte yürüyen bir grup insan. Esmerler, bunlar mülteci mi acaba? Suriye, Irak, Afganistan yaşanmaz, umutsuz ülke durumuna geldi/getirildi, emperyalizmin açgözlülüğüyle. Yolda ezilmiş bir tilki L Çok üzülüyorum bunları gördükçe. Stuart Staples çalıyor kafa radyosunda; Memories of Love.


12,4’üncü kilometrede Hizan ayırımı geliyor. Ve kaymak bir asfalttan yokuş aşağı akan yol Küçüksu köyünün bitiminde 2’nci sınıfa dönüşüyor. Ama muhteşem bir coğrafya başlıyor. Çobanlar hayvanlarını gütmekte. Uzaklardan geldiğimi fark eden köpekler “gördüm seni” dercesine havlamakta. Yol düz, sıfır eğim diyebilirim. Dağların görüntüsü büyüleyici. Geceden kalan ay halen kaybolmamış. Silik de olsa gözüküyor. Yüksek gerilim hatları var buralarda. Gölgem sağıma düşmüş benimle beraber geliyor. Solumda uzağımda bir hayli çok kovan dizili, beyaz beyaz. Araç bekleyen insanlar. Şimdi de ezilmiş bir tavşan gördüm L Bunları nasıl fark etmiyorlar da eziyorlar? Yol kenarındaki tarlalarda otlar biçilmiş, kurumuş, şimdi balyalanmakta. İki kişilik bir ekip çalışma vaziyetinde. %-3-4 ile güzel bir iniş vardı. Kayaların arasından gidiyordu yol. Herhalde 3-4 kilometre inmişimdir. Belki de daha fazla. Sağımda bir çay akıyor. Bu arada Firuzan arıyor. Üç ilin (Van, Diyarbakır, Mardin) belediye başkanlarını görevden almışlar bu sabah. Başladılar bu yolla seçilemedikleri yerleri geri almaya. Yamaçların içinden sular fışkırıyor, minik şelaleler akıyor. Bazen sağımda bazen solumda, her iki yanda da sürüler çıkıyor. Kimi büyük kimi küçükbaş. Tepede bir güvenlik kulesi görüyorum. Uzaklarda kalkan bir toz bulutu. Anlaşılan orada yol bozuk olmalı. ... Evet, 50 metre kadar da olsa yutuyorum tozu. Geçen minibüs öylesine hızlıydı ki, ortalığı sanki sis kapladı. Toz toprak içinde kaldım.

Yolcular köyünde solda bir kahve görmemle hemen park edip bir çay (1-) söylüyorum. Ve yakında oturan vatandaşlarla kısa bir sohbet başlıyor. Sabah Firu’dan duyduğum haberi paylaşıyorum: “Van belediye başkanı görevden alınmış, kayyım atanmış.” – “Herhalde HDP’nin aldığı tüm belediyelere kayyım atayacaklar.” diyorlar. Sonra sıra CHP’ye gelir mi? Seçilmiş/atanmış; kendi diyordu: “Seçilmişi atanmışa kul etmeyiz”. 

Vodafone burada çekmiyor. En yaygın ağ tabii ki gene Turkcell’de. Ama iki katı fiyatı var. Buradan Bitlis’e gidilebiliniyor, Bölükyazı üzerinden. Ne var ki ben düz devam ediyorum. 20 kilometre kaldı Hizan’a. Ama bundan sonra çıkışlar var. 1900 metreye kadar yükselmem lazım. Sonrası iniş.

Sağda büyükçe bir çöplük, atıla atıla üst üste yığılmış. Böyle renkli renkli şeyler de var. Naylon mı, kumaş mı, poşet mi? Rengarenk olmuş çöpler. 1541 metredeyim. 37 km. Saat 8.54 oldu. Yanımdaki çay bana doğru akmakta. Yolda, tarım araçlarından devşirme araçlar. Bazı yerde büyüklerine patpat deniliyor. [e] 38,1 km/09.01/%20 harcandı. 1576 m R.

Yolalan köyü geride kalıp 1593 metreden başlıyor tırmanış. 41’inci kilometredeyim ve saat 9.09. Sağımda otlayan inekler var. Buraları kim bilir kışın nasıldır? Çığ düşmesi, yol kapanması... Peki güvenlik? Yakın zamana kadar böyle geçmek mümkün olamazdı herhalde. [e] 43,5 km/09.28/%40 harcandı. İlk başta %8-9 da vardı, şimdi %6-7 ile halen çıkıyorum ağır ağır, tüm güzelliklerini cömertçe sunan doğayı seyrederek. 1776 metre rakımdayım. İnsan bu uzun çıkışlarda kendini dinliyor-sorguluyor. Etrafta kimseciklerin bulunmaması, dağların, tepelerin, çayırların uzun uzadıya yayılması...

Ve 1850 metredeyim. %10’ları da gördüm tırmanışın bazı bölümlerinde. Belki biraz daha çıkacağız. 1854 metre herhalde buranın zirvesi. Başarmanın keyfi. Şimdi önümde güzel bir iniş gözüküyor. Ve bırakıyorum velespiti serbest. Kıvrılarak inen yolda hızla alçalmaktayım. Dağları yarmış sanki bu yollar. Hızımdan dolayı foto çekemiyorum. Karşı yönden araçlar gelmekte ara sıra. Sağımda keyifle bana doğru akan bir çay. Tepeden ona bakıyor, etrafın, yeşilliğin keyfiyle yol almaktayım.

9 kilometre sonra, hızla inerken Hizan yazsısını görmemle durup birer foto aldıktan sonra devam ediyorum. 1488 metreye indim 1850’lerden. Üçyol ağzında, askeri güvenlik noktasında, yarın gideceğim Bahçesaray sapağı geliyor. Hizan için düz devam etmeliyim. Kilit taşlı bir yoldan iniş sürmekte. Demek ki yarın çıkışla başlayacağım. Merkeze 4 kilometre daha var. ... Ve ÖE yolun solunda karşıma çıkmasıyla U dönüşü atıp rampadan iterek kapısına dayıyorum bisikleti. Saat 10. 54,8 kilometre tuttu yol. 3 saatte geldim. Hizan 1432 metrede.

Gelen bey Gıyasettin Bey, telefonda konuşmuştum İstanbul’dan. Tabii hatırlamıyor, çok da uğraşmıyorum hatırlatmak için. Tatvan’dan aradığımda telefon hatları bozuktu. Yaptıramamışlar, çünkü idareciler tatildeler. Yani okullar açılana kadar düzelmeyecek. Ne kadar keyfi değil mi?

Gıyasettin Bey candan biri, bisiyi arka salona alıyor, odayı da paylaşımlı fiyatından (30-) veriyor. Paylaşımsız olsaydı 45- oluyordu. 102 nolu odaya yerleşiyorum. Asansörü var ÖE’nin. Ne büyük rahatlık eşyaları taşımak için.

Yani burası için ÖE şaşırtıcı iyi. Eskiden cezaevi imiş, yıkılıp ÖE yapılmış yerine. Duş sonrası biraz uzanıyor, hafif kestiriyor, Bahçesaray ve Çatak ÖE’lerini arıyorum. Çatak biraz yer yok gibi konuştu. Nasıl yani sokakta mı yatacağım lafıma, “gelin, ayarlarız” denilmesi de müphem kalıyor. Tanju’nun bugün yaş günü, onu da kutluyor biraz sesini duymak iyi geliyor. İnsan uzaklaşınca bağlarını, arkadaşlarını, oğlunu, sevgilisini daha farklı anlıyor. Bunlar hepsi kişinin yaşam bağları. Müzik de benim için çok önemli. Başka bir diyardasın ve kendi zevkine ait malzemeleri buluyor, dinliyor, yiyor, arıyorsun. Migros’ta bile sanki akrabamı görmüş gibi oluyorum.

Hizan; bölgede ilk yerleşmeler MÖ 1000’li yıllarda Urartular ile başlamıştır. Daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Arap devletlerinin egemenliğinde kalmış; 11. yüzyılda Selçukluların, 16. yüzyıl başlarında da Osmanlıların sınırlarına dahil olmuştur.

Hizan 1936 yılında ilçe yapılarak Bitlis iline bağlanmıştır. İlçe Bitlis ilinin ve Van Gölü’nün güneyinde sarp bir bölgede yer almaktadır. Topraklarının %90’ı dağlık olup, küçük dereler dışında önemli akarsuyu yoktur. Tipik karasal iklim hakim olan ilçede yaz mevsiminde ortalama en yüksek ısı 25, kış mevsiminde ortalama en düşük ısı -15 derece civarındadır. Bitlis merkez ilçe ve diğer ilçelere göre orman varlığı fazla olmakla birlikte, ülke genelindeki ormanlık alanlara göre orman varlığı azdır.

Karın doyurmak için çıkayım artık. Temizlikçi Özlem Hanım yakındaki lokantayı öneriyor. Ancak musakka ve çorbadan başka yiyecek yok. Menemen, bölgenin kurtarıcısı oldu. Karşıdaki Kafe Liberta’ya gidiyor 12 lira olan menemeni bol malzeme ile sipariş ediyorum. Bir de soda. Ohh ne âlâ. Hazırlanmasını beklemekteyim. Sonunda güzel bir tepsi geliyor. Çatalı daldırıyorum ki ne göreyim; salam parçaları. Haydaaaa... L Bu memlekette menemen salamlı sucuklu olmak zorunda mı? Adamlar yumurtaya bile et koyuyorlar, sormuyorlar nasıl istersiniz diye! Tatvan’da da aynı durumla karşılaşmıştım. Biraz sinirim bozuluyor. Çağırıyorum servis yapan kişiyi, yenisini istiyorum. Adamın su-soda falan tepsiyi toparlaması asabımı bozuyor kalkıp gidiyorum. 12 lirasını da masasına bırakarak. Hemen karşısında bir yer daha var menemen yapan, Cafe Kahverenk. Burada hem de 10 lira. Tembih ediyorum: “salam sucuk konulmasın!” Bir de ayran. İkram olarak yanına az turşu-domates ve iki sıkım etsiz çiğ köfte koymuş. 11 lira tutuyor.

Yemek beklerken banka işlerini de oturduğum yerden hallediyor, önemli bir meseleyi de üzerimden atıyorum. Bu arada odadayken arayan Bosch servisi beklenen parçanın geldiğini bildiriyor. 1,5 ay sürdü gelmesi. Yurt dışından gelmiş. Yürüyerek mi geldi diyorum. Bu kadar berbat olduğunu hiç tahmin etmezdim Bosch’un. Bazı durumlarda yerli markalar daha iyi olabiliyor. Buna Alman dersin, düzenli disiplinlidir sanırsın, ama adı gibi bom boş.

Yemek sonrası ilçenin merkezine-çarşısına doğru yürümekteyim. Hizan uzunca bir yol üzerinde kurulu gibi. Ortasında saat kulesi olan minik bir alana geliyorum. Burada da kahveler fazlasıyla, önünde oturanlar çokça. Bir de herkes tabure üzerinde saatlerce konuşuyor. Kürtçe duyuyorsun, Türkçe ancak seninle konuşuyorlar.

Bir kaç sokak arasına giriyor, fotolar alıyor, sonra tepemdeki güneşten kaçmak üzere, ortasında fıskiyesi olan bir çarşı bahçesine konuşlanmakta iken, çağırıldığım banka oturuyor ve bu insanlarla iki saate yakın zaman geçiriyorum.  Hayat, iş, güç, sağlık, İstanbul, Saadet Partisi, belediye, kayyım derken din, ister istemez İslam’a sıra geliyor. At gözlüklüler haliyle. Ezbere gidiyorlar. Dindar olmak tek işleri. Sorgulamıyorlar. Ayrı bir telden çalarak farklı olabileceğini göstermeye çalışıyorum. Elbette kimseyi ikna edemeyeceğimi biliyorum. Bu ağaçlar eğilmez. Zaten onlar da sübyanları kuran kursuna alarak gençken eğmekteler. Tabi benim dinsizliğim çok şaşırtıcı geliyor. Allaha inanmamak. Neyse ki gülerek eğlenerek ve fazla iddialaşmadan sürdüğünden taşlanmıyorum J Dinden dönen kafirleeeeerrr...

A101’den alınan meyveli yoğurtla (kahvaltılık) ÖE’ye dönüp bahçesinde içilen iki çayla notlarımı aktarmaktayım. Bir hayli polis ve teknik eleman kılıklı insanlar girip çıkmakta ÖE’ye. Anlaşılan burada çok görevli kalıyor. Polisler silahlı, teknikerler telsizli.

Tarih kitaplarına baktığımızda bölgede yaşanan isyanları okumaktayız. Bunların arasında 1914 yılının ilk aylarında İttihat ve Terakki yönetimine karşı Bitlis’te meydana gelmiş bir isyan var. Ayaklanmanın liderleri Hizan bölgesinin tanınmış dini şahsiyetleri olan Molla Selim, Seyyid Ali ve Şeyh Şahabeddin. 

Dr. E. Aydoğan’ın A.Ü.-TAED’de yayımlanmış ‘Yeni Belgeler Işığında Bitlis Vukuatı’ araştırması oldukça geniş kapsamlı: Birinci Dünya Savaşı, başta Rusya olmak üzere diğer emperyalist devletlere Osmanlı Devleti’ni paylaşma fırsatı vermiştir. Emperyal her devlet çıkar bölgelerini kontrol altına almak için zaman kaybetmeden harekete geçer. Özellikle Çarlık Rusya’sı tarihi emellerine ulaşmak için savaş şartlarını fırsat bilmiş, işgal sahası olarak gördüğü Vilayat-ı Şarkiyye’yi ele geçirmek için harekete geçmiştir. 

Rusların, bu sahayı ele geçirmek ve buralarda kalıcı olabilmek için attıkları en önemli adımlardan birisi bazı Kürt gruplarını elde etmektir. Bu süreçte Kürt milliyetçiliği duygusunun yükselişte olması da Ruslara aradıkları fırsatı vermiştir. 

Rusların bu yöndeki faaliyetleri sonucunda önemli başarılar elde ettiği görülür. Bu çerçevede Osmanlı Devleti’ni meşgul eden ve diğer birçok isyana emsal olan olayların başında Bitlis Hadisesi veya diğer adıyla Şeyh Selim Hadisesi gelmektedir. 

Belgelere dayalı uzunca bir yazı, tamamını buraya koymak yerine size bağlantı adresini veriyorum, okumak isterseniz lütfen tıklayın.

Hava serinledi, Hizan soğuk olurmuş geceleri. Ben de odaya çıkayım ve yarının hazırlığını yapayım artık.

Hizan ÖE 0434-6112263














Tatvan - Hizan
Tur tarihi: 19 Ağustos 2019
Kat edilen mesafe: 47,21 km
Ortalama hız: 17,8 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 39 dk, dışarıda geçen süre 2 sa 57 dk
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 19 ˚C, ortalama 24,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 517 m, kaybı (iniş) 723 m
En düşük irtifa 1454 m, en yüksek 1908 m

Garmin yol bilgileri Tatvan-Hizan

Relive yol bilgileri Tatvan-Hizan



Tatvan’dan ayrılışım 07.00

Elveda Van Gölü

Sağda ‘Tatvan Özel Eğitim Uygulama Oteli’ olduğunu
 tabelasından görüyorum. Bir de yatılı kuran kursu. Ne
 yapıyorlar, uykuda mı öğretiyorlar?

İlkin düz başlayan yol bir yokuşla devam ediyor

Hava güzel bir serinlikte, daha erken olduğundan

12,4. km’de Hizan ayırımı geliyor...

Ve kaymak bir asfalttan yokuş aşağı akan yol Küçüksu köyünün
 bitiminde 2. sınıfa dönüşüyor. Ama muhteşem bir coğrafya başlıyor


Çobanlar hayvanlarını gütmekte. Uzaklardan geldiğimi
 fark eden köpekler “gördüm seni” dercesine havlamakta


Yol düz, sıfır eğim diyebilirim. Dağların görüntüsü büyüleyici.
 Geceden kalan ay halen kaybolmamış. Silik de olsa gözüküyor

Gölgem sağıma düşmüş benimle beraber geliyor

Solumda uzağımda bir hayli çok kovan dizili, beyaz beyaz




Yamaçların içinden sular fışkırıyor, minik şelaleler akıyor

Bazen sağımda bazen solumda, her iki yanda da
 sürüler çıkıyor. Kimi büyük kimi küçükbaş




%-3-4 ile güzel bir iniş vardı. Kayaların arasından
 gidiyordu yol. Herhalde 3-4 km inmişimdir


Uzaklarda kalkan bir toz bulutu. Anlaşılan orada yol bozuk olmalı


Buradan Bitlis’e gidilebiliniyor, Bölükyazı
 üzerinden. Ne var ki ben düz devam ediyorum



Sağda büyükçe bir çöplük, atıla atıla üst üste
yığılmış. Böyle renkli renkli şeyler de var. Naylon mı,
 kumaş mı, poşet mi? Rengarenk olmuş

Sağımda otlayan inekler var. Buraları kim bilir kışın
 nasıldır? Çığ düşmesi, yol kapanması... Peki güvenlik? 

Yolalan köyü geride kalıp 1593 m’den başlıyor tırmanış

Yolda, tarım araçlarından devşirme araçlar. Bazı
 yerde büyüklerine patpat deniliyor

3 saatte geldim ilçeye

Kilit taşlı bir yoldan iniş sürmekte. Demek ki yarın
 çıkışla başlayacağım. Merkeze 4 km daha var.


Hizan ÖE




Yenilmeyen menemen, Kafe Liberta

Cafe Kahverenk


Hizan ÖE


Yemek sonrası ilçenin merkezine-çarşısına doğru yürümekteyim





Hizan uzunca bir yol üzerinde kurulu gibi 


Burada da kahveler fazlasıyla, önünde oturanlar çokça. Bir
 de herkes tabure üzerinde saatlerce konuşuyor 

Kürtçe duyuyorsun, Türkçe ancak seninle konuşuyorlar

Ortasında saat kulesi olan minik bir alana geliyorum



Bir kaç sokak arasına giriyor, fotolar alıyorum

Kamaracı seni... J

Gün hafiften kararmakta. A101’den alınan meyveli
 yoğurtla (kahvaltılık) ÖE’ye dönmekteyim

















16. gün (devamı) Hizan-Bahçesaray – 14. gün (öncesi) Tatvan III





[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde


Kars-Kağızman = 49,25 km

Kağızman-Tuzluca = 60,63 km

Tuzluca-Iğdır = 48,61 km


Çaldıran-Erciş = 72,05 km

Erciş-Adilcevaz = 70,31 km

Adilcevaz-Tatvan = 72,24 km

Tatvan-Hizan = 47,21 km

Hizan-Bahçesaray = 69,69 km

Bahçesaray-Çatak = 63,21 km

Çatak-Pervari = 73,58 km

Pervari-Şirvan = 71,65 km

Şirvan-Siirt = 27,49 km

Siirt-Baykan = 47,77 km

Baykan-Bitlis = 57,27 km

Bitlis-Muş = 76,67 km

Muş-Kulp = 95,50 km

Kulp-Silvan = 87,91 km

Silvan-Bismil = 60,58 km

Bismil-Batman = 53,42 km

Batman-Kurtalan = 60,31 km