9 Ağustos 2019

[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Kars–Kağızman)

8 Ağustos 2019, Perşembe / Kars – Kağızman, 49 km (4. gün)

Gece derin uyuyamadım. Yatak serindi, üzerimde yorgan olmasına rağmen. Hani derler ya ‘tilki uykusu’, aynen öyle. Erken uyanıyor kalkıp hazırlanıyorum. Odanın banyo kokusu da midemi bulandırdı. Ne tıraş ne duş, vın. Mustafa Beye veda edip fırından poğaça almak üzere sağdaki caddeye saptım. Hava düne göre daha güzel. Açık, güneş de var. Ama sabah serinliği sürmekte. Kolluklar ve ince yelek üstümde. Peynirli, kaşarlı, zeytinliden (topl. 4,5) birer alıp, ikramları çayla kaşarlıyı götürdüm bile. Taze çıkmış, çok lezzetliydi. 

Kars içinden geçerek şeker fabrikası yolunu sorarak ilerlemekteyim. Otelden ayrılışım 8’deydi. Bugün yolum Kağızman’a, 74 kilometre gibi. Keyifli gözüküyor haritada. Kars 1714 metre rakımda. Hafif bir çıkış sonrası iniş gelecek, yer yer 1200 metreye kadar inen derin ve geniş vadi boyunca sürecek yol. Ancak Kağızman yüksekte, 1440 metre civarında. Herhalde bir tırmanış olacak buraya. 

Bu yolu iki sene önce Sarıkamış’a giderken pedallamıştım. Erzurum yolu, duble ve güvenlik şeritli. Sağdan sağdan gitmekteyim. Trafiği olan bir yol. Sıfır eğim. 1700 metrede sürmekte. Solumda güvenlik kontrol noktası; polis, asker, jandarma hazır vaziyette.

22’nci kilometrede soldan Kağızman sapağı geliyor. Benzinci var köşesinde. Saat 8.59. 59 km diyor Kağızman’a, Iğdır 155. Şimdi tek şerit ve kaba asfalt durumlarındayız. Güvenlik şeridi olmayan bu yolda hafif de olsa trafik var. Coğrafya ama çok çok güzel. Muhteşem bir plato. Otlayan sığır sürüleri, atlar, toplanan kurumuş otlar... Bir tablo önümde, tuval üzeri yağlıboya J

Yol hafif eğimler gösterse de genelde düz gitmekte. Sağımda, dere mi çay mı anlayamadığım bir su akmakta. Asfalt 2’nci sınıf. Haliyle hoppala zıppala durumları. Rüzgar şimdi solumdan esmekte. Kavşağa kadar arkamdan ne güzel itiyordu. 09.12/28,2 km, %10’dan bir tırmanış olacağını işaret ediyor levha. [e] 28,6 km/09.14/%20 harcandı. Başladık, %5 ile tırmanıyorum. Bir DDY köprüsünden geçiliyor. Hep bir trene rastlamak isterim ama nadiren denk gelir. Dev elektrik direkleri dizili, yola paralel gitmekte. Gökyüzündeki bulutlar hafif hafif kaymakta.... Böyle 2 kilometre çıkıldı, %5’le. Daha fazla eğim olmadı. 1783 metredeyim. 09.23/31 km. Trafik işliyor yolda, yani boş değil. Hava güzel, açık, seyrek bir iki bulut. Nefis bir rüzgar esmekte. O kadar. Şimdi hafif bir eğimle iniyoruz, keyifle. %-2  gibi. Uzaklarda köyler görülüyor. İki tane. Çaybaşı bir tanesi. Viyadükler yapılmış. Yol herhalde buradan geçecek. Tren için mi yoksa? Şimdi ince bir tırmanış gözüküyor önümde.

Kırmızı Köprü üzerinden geçmekteyim. Kars Çayı bu altımda akan. Allahuekber Dağlarından doğup güneye Selim’e doğru yönelen, sonra Kars içinden geçip geniş bir yay çizerek kuzeye, ardından doğuya ve sonunda güneydoğuya dönerek Akyaka yakınlarından Arpaçay’ına karışan. 93 kilometrelik bir su.

1822 m’ye çıktım. Sıfırla seyrediyorum bu yolu. Düz, güzel bir yer. Zaten bu Kars platosunu -yöre halkının ağzıyla "Kars Düzü"- çok seviyorum. Bitmek bilmez bir yayla. Yol boyunca tarlalardan kuru otlar toplanıyor, araçlara yükleniyor, traktörler, atların çektiği eski tarım araçları, yolda telef olmuş bir tilki... Çok üzülüyorum böyle ölü hayvanları gördükçe. Bakmadan geçip gidiyorum. 34 km kaldığını söylüyordu geçen levha.

Böyle gidildi hafif çıkıldı ve fark etmeden 2 bin metrelere gelindi, 48,8 km/10.27. Paslı Geçidi 2020 m (Garmin 1957 demekte). Nefis bir yer. Kurumuş biçilmiş otlardan dolayı etraf sapsarı. Tarlaların ortasında dikili elektrik direkleri akıp gitmekte, öyle ufukta küçülerek. [e] 49,1 km/10.29/%40 harcandı. Fotolar alındıktan sonra yol çalışması ekibinden, greyder operatörü beni kahveye davet ediyor. Neden olmasın. Park edip varıyorum aletin yanına. Bir bardak kahve eşliğinde adının Mehmet olduğunu öğrendiğim beyle başlıyoruz sohbete. Haliyle merak, ne ediyor, ne yapıyor, neden buradayım... Kısa bir özet geçiyorum. Birazdan bir başka işçi arkadaşı da dahil oluyor. Gırgırla karışık sohbetteyiz. Haliyle konumuz günümüz Türkiye’sinin durumu. Kendi Kürt, Urfa’lı: “Benim Kobani’de akrabalarım var, vuruldukça içim gidiyor bir şey olacak diye.” Cahilim diyor ama bilinçlenmiş. Fotolar çekiliyor, telefonlar alınıyor, vedalaşıp yoluma devam ediyorum. Ekip duble yolu yapmakta. Herhalde Kars-Kağızman ulaşımı rahatlayacak böylecene.

Şimdi bir iniş başladı (10.59). 1997 metreden saldım kendimi. Ama ne keyif ki sormayın. Bıraktım yer çekimine, güzelce iniyorum, etrafı seyrederek. Bazı S bölümler geliyor. Virajı usturuplu alırsan keyifle dönebiliyorsun, yoksa frenleyerek ancak. Hız 30 km ile sınırlanmış. Ancak ben bu sınırı aşıyorum J 54,9 km/11.13, Garmin’in pili bitti, kapandı. Şarjlı sanıyordum, demek boşmuş L Paslı köyü geçildi. Kardan dolayı buralarda damların çoğu saçtan. Toplanmış yığılmış kuru otların üzerleri naylonla örtülmüş. Mavi renk dikkat çekiyor. Acaba buralarda hangisi vardır; yulaf mı, arpa mı, buğday samanı mı?

Her tarafta büyükbaş hayvanlar otluyor. Genç bir çoban (Yasin) ile sohbet ediyor; okulu dışarıdan okumakta olduğunu söylüyor. Hem hayvan güdüyor hem okuyor, başarabilir mi? Umarım. Normalde bu çocuğun okula gidebiliyor olması lazım, ancak buralarda na:mümkün! Babanın kendi de okumamıştır, çocuğu niye okusun ki L

Yanlızağaç Üst Geçidi geçildi. Keyifli bir yolla iniyorum. 61,5 kilometredir yoldayım. 24 km kaldı diyordu levha. Sayılar biraz yükseldi. Evdeki hesap çarşıya uymadı, 82’ye çıktı mesafe. Anlamadım! Göreceğiz varınca. Geçitten sonra yol halen tatlı tatlı iniyor. Çok aşırı bir trafiği yok bu tarafın.

Oldukça uzun sürdü bu yol, sanırım 25-30 kilometre kadar. Seyir sırasında bazı araçlarla selamlaşmalar, kornalar, el sallamalar oluyor. Bu da insanın hoşuna gidiyor; ilgi. Yalnız olmadığını anlıyorsun.
Çavuşköy Kaya Resimleri

11.35/66,1 km’deyim. Sağda Çavuşköy Kaya Resimleri diye bir ok (levha) görüyorum. Okuduğum makalede Camuşlu olarak Kötek yakınlarında, iç kesimlerde Üst Paleolitik çağlardan kalmış oldukça fazla kaya resimlerine rastlandığı yazıyordu. Bu civarda Tombultepe ve Kurbanağa mağaralarında bulunan taş araçlar, ocak yerleri ve şölen tipi el baltaları MÖ 10.000 yılına karşılık gelen Alt Paleolitik dönemden kaldığı söyleniyor.
Yazılıkaya panolarında insan ve hayvan figürleri bulunduğu, bunların keçi, geyik ve eşek çizimleri olduğu görülüyormuş... İsterdim girmek ama oldukça içerlerde ve toprak yoldan gidilip tırmanmak gerektiği anlatılmıştı.
T.Kül.Por.
Yazılıkaya çizimleri  

Muhteşem, öyle bıraktım kendimi iniyorum gene. %-2 falan herhalde eğim. Alçaldıkça hava da ısınıyor, çevre de yeşeriyor. Tepede bir kale kalıntısı, şöyle 100 metre yükseklikte. Bu Köroğlu Kalesi olmalı, Kötek köyüne yakın olan. Okumuştum gelmeden, bölgeye ilişkin bilgi edinirken. Ne zaman ve kimler tarafından yaptırıldığı bilinmemekle beraber kimi de Ortaçağ dönemine ait askeri amaçla yapılmış bir yol kontrol kalesi olduğunu yazmakta.

Karayolları ekibi iş başında, yama yapılıyor yola. Japonlar bu uygulamayı görünce hayretler içinde kalmışlar. Nasıl olur da bizim aklımıza bu dahiyane fikir gelmez diye kafalarını duvarlara vurmuşlar. Yaaa..., gördünüz mü bizdeki zekayı?

Kötek köyü geçildi, Kağızman’a 14 kilometre kaldı. Kötek dayak demek değil midir? Kötek yemek/atmak. Farsçadan gelen bir sözcük; kütek, baston/sopa demek. Sopayla atılan dayak, patak anlamında olduğunu söylüyor TDK. Bir de ‘Gölge balığı’ demiş. Nasıl bir şeyse?

Buralara inildikçe tabii yeşerdi ortalık, ağaçlandı. Sağımdan bir su akmakta. Bir kişi elinde ağlar, serpme atma hazırlığında. Kavak ağaçlarının bol olduğu bir köyden geçmekteyim. Kamyonetin kasasında kocaman bir inek taşınıyor. Acaba hayvan ne hissediyordur bu hız karşısında? İnekler öyle çok koşturan hayvanlar değiller. Şimdi son sürat yol alıyor... 11.50/72,5 km’deyim. 1 saatten daha az bir yolum kaldı. Rüzgar bana doğru esmekte, bu da hız kesiyor. Yol kenarında tek tük dikili at, arada eşek çıkıyor, piknik alanı geçiliyor. Kıpkırmızı tepeler... Kayaçları oluşturan minerallerin yapısındaki demir dağların farklı renklerde görünmesine neden olan en önemli etmenlerden biri. Demirin oksijenle tepkimeye girmesi sonucu oluşan hematit minerali kayaçlara kırmızı ve kırmızımsı kahverengi vermekte...’imiş durumları. Bayam geçildi ve saat 12.00/76,5 km; Kağızman levhasını da geçtim. Herhalde bir 5 kilometre kadar kaldı merkeze. Belki biraz daha fazla. 

Bir müddet daha gittikten sonra bir nehir ve onu geçen köprüye geliyorum. Aras bu; Erzurum yakınlarından doğup gelen, Kağızman ilçesinin kuzeydoğusunda Akuriyan nehrini içine aldıktan sonra Türkiye-Ermenistan sınırı boyunca akan, Çıldır Gölünden doğup gelen Arpaçay’ı da alıp Ermenistan-Nahcivan-İran ve Azerbaycan topraklarını geçip Kura nehrine katılıp Hazar Denizine dökülen. 1072 km uzunluktaki Aras nehrin yarıdan fazlası (548 km) Türkiye içinde.

Ve bir yol ayrımına geldim. Iğdır sol, Erzurum sağ diyor. Kağızman’a ise bir rampa görünüyor. Keyifle geldiğim yolun sonunda güzel bir tırmanışa geçiyorum. [e] 78,8 km/12.12/%60 harcandı. Garmin de kapandığından yüzdesini göremiyorum ama 8 vardır sanırım. Saat de öğlen oldu, sıcaklaştı hava. Kolluklar ve yelek fazla geliyor. Ama şimdi rampanın ortasında durup değiştirmek yerine oflaya poflaya devam. 80,4 km/12.20/%80 harcandıNormal’le tırmanıyorum. Yani buraya kadar öyle rahat gelindi ki, şimdi bu yokuş... Vay anam vay durumları.

4 kilometrelik güzel bir rampa sonrası ilçe merkezinde ÖE soruluyor ve fazla uzak olmayan bina bulunuyor. Müdür bey namazda. Bisikleti girişe dayayıp içeride bir sandalyeye yerleşip beklemedeyim. Kağızman, adını merak ediyorum, nereden geliyor acaba? Kaymakamlığın sitesinde: 515 tarihinde, İslamlıktan önceleri Kars güneyinde Aras Nehri boyuna yerleşen Hazar Türklerinin Kalıs/Kalız boyuna göre yöreye 'Kalızvan' denilmiştir.

Kalıs/Kalız, 558-630 yılları arasında Hazar Denizi ile Karadeniz arasında ki bölgede yerleşip devlet kuran Hazar Türklerinin bir boyu olup sözcük kökü Kal'dan, Kalı'dan ibarettir. Kalızvan adındaki 'van' eki-sözcüğü yurt manasını teşkil ettiğinden Kalız-Yurdu manasındaki Kalızvan adı değişime uğrayıp sonradan Kağızman söylenmiştir.

772 tarihine kadar Kamsarakanlılar, il beylerinden Kağızman Deresini ve Digor'u satın alarak bölgede Arşarunik birliğini kurar ve buraya Arşarunik adını verirler.

1468'de Akkoyunlu hakimiyetine giren Kağızman, Kars'ın güneyinde bulunduğundan ve altın-maden yatakları olduğundan dolayı Kızıldere adı ile de anılmıştır.

Müdür bey geldi. 2’nci katta odalar, No 5’e kayıt yapılıyor, 40 lira nakit ödeniyor. Kars sonrası burası az daha iyi. Burada da tuvalette havalandırma olmayınca rutubet kokusu oluşmuş. Pek de hoş değil tabii ki bu koku. Neyse yapılacak fazla bir şey olmadığından üç yataklı odaya yayılıyor. Duş alıp biraz yazı yazarken gelen uyku ile hafif gözlerim kapanıyor. Buranın tek iyi yani internetin odaya kadar ulaşması. Müzik dinleyebiliyorum. Nedense yolda kafama Sting&Shaggy takıldı. İlkin onu bir dinleyip ardından Tindersticks ile devam ediyorum.



Yemek için hemen yakındaki Billur Lokantası önerildi. Bir de kundura tamircisine ihtiyacım var. Sandaletin tabanları gitmekte, yapıştırılması lazım. İstanbul’a kadar idare etsin, yenisini alacağım. Bir tane almıştım ama o kalın tabanlı. Çantada fazla yer tutar. İncesi daha iyi olur.

Az az sipariş veriyorum: ezo gelin+pilav+kuru+yoğurt. Onlardan da az çoban ile doyuruyorum mideyi. Hepsi 20 TL tutuyor. Sırada sandaletin tamiri var. Hemen yan sokakta bir tane varmış. Kunduracı Murat Usta samimi, yetenekli bir kişi. Çocuklarını anlatıyor. Merakları, durumları gibi. Bir yandan da sandaletleri yapıştırıyor. Baktım eli yatkın, ayakkabılarda da yapışması gereken yerler var, ÖE’den alıp geri geliyorum. 8 lira diyor, ben 10 bırakıyorum. Bu süre içinde giren çıkanlar, bıçak balta biletenler, ayakkabı bırakanlar-alanlar, çanta fermuar tamir ettirenler... İşler yoğun.

Kağızman’ın kömesi (cevizli sucuk) meşhur(muş). Alayım ama mevsimi değilmiş. Bildiğimizden bulabiliyor, biraz yolluk alıyorum (15-). Bu arada aklıma bir şey geldi. Şu bisiklet çantasının dibi aşınmıştı, içten yama koymuştum. Onu da bir tamir ettirsem mi? ÖE’den alıp Murat Ustaya getiriyorum. Güzelce dikerek yapıştırarak tutturuyor. Para istemiyor ama bir beşlik bırakıyorum. Bana yarın yol için meyve, kayısı elma getirecek. Harika, ama fazla verme yerim yok.

Sokak aralarında yürüyorum. Küçük bir ilçe. Kamuflaj elbiseli polisler var. Ellerindeki silahlar ürpertici. Nasıl bir duygudur acaba silah taşımak? Güven mi verir? Sende varsa karşındakinde de vardır! Dünyada savunma harcamaları 2 trilyon dolara yaklaşmış. “Bu harcamaların yaklaşık yüzde 40'ı personel harcaması, yüzde 23'ü teçhizat, yüzde 35'i cari harcama olarak gerçekleşiyor” diyen Aselsan Genel Müdürü, Türkiye’nin yaklaşık 18,2 milyar dolarlık pay ile dünyada 15. sırada yer aldığını belirtmekte. Vay vay durumları!!!

Gelelim Kağızman’ın tarihçesine. Okuduğumu özetleyecek olursam: Avcı-toplayıcı Paleolitik Dönem insanlarından kalan buluntular, yeryüzündeki en eski kültürlerden birisinin Kağızman ve çevresinde olduğunu göstermekte. Paleolitik (Kabataş) - Mezolitik (Yontmataş) - Neolitik (Cilalıtaş) - Kalkolitik (Taş-Maden) - İlk Tunç Çağı gibi yazılı tarih öncesi ve sonrasında Hititler-Hurriler-Mitanniler – Urartular – Kimmerler – Medler-Persler – İskitler-Sakalar – Artaksiyaslı Krallığı – Arsaklılar – Oğuzlar – Selçuklular-Karakoyunlular-Akkoyunlular – Osmanlılar – Çarlık Rusya’sı... (ne çok değil mi?) 1917 devrimiyle Ruslar çekilir. Ardından başlayan Ermeni çetelerinin yaptıkları zulümler 1 Ekim 1920’de Kağızman’ın kurtuluşuyla son bulur.

40 yıl Rus işgali altında kalan Kağızman Okrug (Kaza) olarak Kars'a bağlanmış ve bölgeye Hristiyan köylüler yerleştirilmiş. Rus hakimiyetiyle birlikte Kağızman Deresi'nin batı yakasında birbirini dik kesen geniş caddeler ve caddelere göre daha dar tutulmuş sokaklar ile cadde ve sokakların iki yanında yer alan birbirine paralel düzende konumlandırılmış sıralı evlerden oluşan yeni bir şehir inşa edilmiş, yerleşim merkezlerinin çehresi değiştirilmiş. Bu dönemde yapılan yeniliklerin biri de yörenin demiryolu ile Kafkasya’ya bağlanması.

Ruslardan kaldığı belli olan bir binanın altındaki çayhaneye yerleşiyor, kahve olmaması nedeniyle çay ısmarlıyorum. Baktım limonlu geldi -Erzurum usulü- hoşuma gidiyor, bir iki derken dört tane yudumluyorum 75 krş.tan.

Masama oturan, torunuyla gelen dede ile biraz sohbet etmekteyim. Kürt kökenli olduğu konuşmalarından anlaşılıyor. Bölgede çoklar. Ama buranın belediyesi mehepeli sanırım. Kocaman bir üçhilal asılmış inşaatın tekine. Zaten kunduracıda da bulunan diğer kişi mehepeliymiş. Bunların bıyık tipleri var, kendilerini belli eden veya etmek istediklerinden herhalde, uçlar aşağıya sarkıyor. Turancılığa hiç ilgi duymadığım gibi doğru da bulmadım. Birini diğerinden üstün gören yaklaşımların fayda etmediğini tarih defalarca gösterdi. Bunda ısrarın getirisi yok götürüsü çok. Şovenizm!

Firuzan arıyor, üç günümü özetliyor güzelce konuşuyoruz. Hava biraz serinledi ama Kars kadar değil. Üstüme sarıyı alıp aynı çayhanede iki çayı Eti’nin fuzuli yiyeceklerinden birisiyle götürüyorum. Bazen, özellikle turda fuzuli yiyeceklerden yediğim oluyor. Ne diyeyim, arada kaçırıyorum disiplini J
Uzun Elma

Günü sonlandırmadan önce size Kağızman’ın, bizim tarafta (İstanbul), yani batıda pek tanınmayan çok farklı meyvesini tanıtayım: "Uzun Elma". Nahcivan taraflarından muhacir olarak Kağızman’a gelen Selesker Şerif icat edip aşıladığı için “Şerif’in Elması” olarak da bilinmekte. Uzun Elma’nın ağacı Kavak misali uzun olup, elmalar da yumurtadan daha uzun, bir tarafı beyaz bir tarafı kırmızı olurmuş. Ama ne yazık ki hasat ekimde olduğundan göremiyor-tadamıyorum L



Kağızman ÖE 0474-3512235 / 0533-0301543 İsmail bey Md.















Kars - Kağızman
Tur tarihi: 8 Ağustos 2019
Kat edilen mesafe: 49,25 km
Ortalama hız: 18,1 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 28 dk, dışarıda geçen süre 3 sa 7 dk
En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 21,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 405 m, kaybı (iniş) 360 m
En düşük irtifa 1745 m, en yüksek 2030 m

Garmin yol bilgileri Kars-Kağızman

Relive yol bilgileri Kars-Kağızman



Kars'dan ayrılışım 07.54

Bu yolu iki sene önce Sarıkamış’a giderken
 pedallamıştım, Erzurum yolu

Meralarda inekler otlamakta




Korkuluk

22. km’de soldan Kağızman sapağı geliyor


Tek şerit ve kaba asfalt durumlarındayız



Sağımda, dere mi çay mı anlayamadığım bir su akmakta


Kırmızı Köprü üzerinden geçmekteyim. Kars Çayı bu altımda akan

Viyadüklerin ayakları hazır. Yol herhalde buradan
 geçecek. Tren için mi yoksa?

1822 m’ye çıktım. Sıfırla seyrediyorum bu yolu. Düz, güzel bir yer

Kars platosunu -yöre halkının ağzıyla "Kars Düzü"- çok seviyorum. 

Bitmek bilmez bir yayla. Yol boyunca tarlalardan
 kuru otlar toplanıyor, araçlara yükleniyor, traktörler,
 atların çektiği eski tarım araçları...


Paslı Geçidi 2020 m


Mehmet Bey ve arkadaşı ile



Bir iniş başladı.1997 m’den saldım
 kendimi. Ama ne keyif ki sormayın

Her tarafta büyükbaş hayvanlar otluyor




Geçitten sonra yol halen tatlı tatlı 
iniyor. Çok aşırı bir trafiği yok bu tarafın




Tepede bir kale kalıntısı. Bu Köroğlu Kalesi 
olmalı, Kötek köyüne yakın olan

Alçaldıkça hava da ısınıyor



İnildikçe tabii yeşerdi ortalık, ağaçlandı. Sağımdan bir su akmakta









Yaşasııın, geldim


Bir nehir ve onu geçen köprüye geldim, Aras bu


Kağızman ÖE


Billur Lokantası


Kağızman



Ruslardan kalma bir yapı...

ve detayı

Çay ısmarladım. Baktım limonlu geldi -Erzurum usulü-
 hoşuma gidiyor, bir iki derken dört tane yudumluyorum

Sokak aralarında yürüyorum. Küçük bir ilçe






Kağızmanlılar Aydın’ı seviyorlar J




Kağızman Belediyesi



Merkez Büyük Cami


































5. gün (devamı) Kağızman-Tuzluca – 3. gün (öncesi) Kars II 






[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde


Kars-Kağızman = 49,25 km

Kağızman-Tuzluca = 60,63 km

Tuzluca-Iğdır = 48,61 km


Çaldıran-Erciş = 72,05 km

Erciş-Adilcevaz = 70,31 km

Adilcevaz-Tatvan = 72,24 km

Tatvan-Hizan = 47,21 km

Hizan-Bahçesaray = 69,69 km

Bahçesaray-Çatak = 63,21 km

Çatak-Pervari = 73,58 km

Pervari-Şirvan = 71,65 km

Şirvan-Siirt = 27,49 km

Siirt-Baykan = 47,77 km

Baykan-Bitlis = 57,27 km

Bitlis-Muş = 76,67 km

Muş-Kulp = 95,50 km

Kulp-Silvan = 87,91 km

Silvan-Bismil = 60,58 km

Bismil-Batman = 53,42 km

Batman-Kurtalan = 60,31 km