27 Ağustos 2019

[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Siirt-Baykan)


26 Ağustos 2019, Pazartesi / Siirt - Baykan, 47 km (22. gün)

ÖE rahattı tabii. Kocaman yatak, kocaman oda, klima, TV falan biraz lüküs hayat yaşadım. Bugün buradan ayrılıyorum. Toparlanıyor, çantaları indiriyor ve bisiklete takıyorum. Kahvaltı 7 buçuk gibi geç bir saatte olduğundan hakkımı kullanmadan ayrılıyorum. Dünden aldığım iki haşlanmış yumurtayı odada mideye indirmiştim.

7.10 ayrılış saatim. Hemen ÖE’nin yanından inen yoldan Saat Kulesine ve oradan sağdan Bitlis yoluna bağlanıverdim. Hava erken olmasına rağmen öyle soğuk değil. İnce yeleği giymedim bu nedenle. Uzak da değil Baykan; bugün gideceğim Siirt’in son ilçesi, 47 km. 35’inci kilometrede bir tırmanış görünüyor sadece.

Siirt’in bu yönde geliştiğini görüyorum. Apartmanlar var, ayriyeten Valilik, Özel İdare ve Belediye de burada. Şehir merkezinde ÖE dışında doğru dürüst kalacak yer yok(muş) denilmişti. Şimdi adı geçen, az dışta olan Barden Hotel geçiliyor. Dış görünüşünden düzgün olduğu belli. Ancak merkeze uzak. Yani burada kalıp Siirt gezilmezdi.

İnişteyim, keyifle sürüyorum. Sabahın serinliği de güzel geliyor. Yol bölünmüş ama eskimiş, çatlamış, yamanmış, dalgalanmış. Hele sağ taraf çok kötü. Bu yön aynı zamanda üniversite ve havaalanına da gidiyor.

900 küsurlardan 562 metreye indik. Yani bir 400 metre kadar irtifa kaybettik. Şimdi bölünmüşten duble yola geçtik. Ama gene aynı rezillikte bir asfalt. Bir köprü yapılıyor. Belki yolu yenileyecekler. Eski bir köprü yanından geçtim ancak fotoğrafını çekemedim, çok bitişiktiler. Saat 7.55 ve 17,6 kilometre gelmişim bile.

20’nci kilometrede Kurtalan-Bitlis ayrımı geldi. Ve ardından yol inşaatı başlıyor. Haliyle toz bulutu içinde kaldım. Heriflerde de yavaş gitme adeti olmadığından, tozu yuta yuta 2 kilometre sürüyor bu rezalet. Bölgede fıstık fidanları satıldığına dair yazılar var. Bir de dev seralar. [e] 23,5 km/08.15/%20 harcandı. Yol genel anlamda iniyor-alçalıyor. Şimdi geldiğim noktada yolun durumu düzeldi. En azından o yamalı kısımlar yok. Asfaltta daha rahat gidiliyor. Duble yol. Sağımda bana doğru bir çay akmaya başladı, bu Bitlis Çayı olmalı. Biz yol olarak biraz yüksekteyiz. Çay kenarına arabalarıyla inip çadır kurmuş birileri var. Burası demek böyle işler için de tercih ediliyor. Yol kenarında araç bekleyen vatandaşın bana el edip “nereye, gel anlat demesi üzerine bir U dönüşüyle yanına varıyorum. Biliyorum, merak ediyorlar, istiyorum öğrensinler, haberdar olsunlar dünyanın başka bir halinden. Kendisi Malazgirt kutlamalarına gidebilmek için araç beklemekte. Yukarıdaki köyden. Köy de öyle yol kenarında değil, yürümüş buralara kadar. Şikayetçi değil ama. Bu bölgede su kenarında patlıcan, biber, domates, tepelerde daha az su istediğinden kavun-karpuz yetiştiğini anlatıyor.

Ve bu yolun tek tırmanışı geldi. [e] 34 km/08.49/%40 harcandı. 667 metredeyim. Bugün Normal’le pedallamaktayım. Hem biraz ortalamam yükseliyor hem de daha zinde tutuyor. Tempo düştükçe uykum gelmekte.

Tepeyi aştıktan sonra buradaki çok popüler olan Ziyaret beldesi gözüktü; Veysel Karani. Vaktim de var, biraz da dinlenirim, sapıyorum. Parke taş yoldan zıp zıp durumlarıyla daha tamamlanmamış çevre düzenlemesi arasından söz konusu türbeye geldim. Gölgede olan bir banka yerleşip önce yarın için Bitlis ÖE’den yerimi ayırtıyorum. Sonra yandaki banka, yaşlı beyin yanına oturuyor, sohbete başlıyoruz. Nereden gelir nereye gidersin, kimsin kısımları sonrası Veysel Karani üzerine konuşuluyor. Laf lafı açıyor konu kılığıma kıyafetime geliyor. Şortumu beğenmiyor, eleştiriyor. Sonra ters bıyığa takılıyor, sıra namaz kılar mısın, oruç tutar mısın’a geliyor. Kılmadığımı tutmadığımı söylüyorum. Müslüman değil misin oluyor. Daha fazla üzmeyeyim amcayı, susuyorum. O da zaten bir süre sonra kızıp kalkıp gidiyor. Bizi izleyen genci çağırıyorum yanıma. Hasan, Manisa’da acemilik , sonra Ankara’da askerliğini tamamlamış. Mesleği kasap. Biraz onunla amcayı konuşuyoruz. Hacı o diyor. Belli oluyordu.

Türbe yörenin “Cas” denilen harcıyla 1901 yılında yapılıp, kubbe ile örtülmüş, 1967 yılında yıktırılmış ve yerine yeni türbe yapılmış. Veysel Karani Türbesi ve Külliyesi 2001 yılında Valilik tarafından restore edilerek, bugünkü görünüme kavuşmuş. Bu nedenle türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmuyor.

Yemen’in Karen Köyü’nde dünyaya gelen Veysel Karani, ömrünü çobanlık yaparak geçirmiş, Muhammed peygamber döneminde yaşamasına rağmen onu görememiş. Meşhur hikâyede Medine'ye kadar gittiği, ancak zamanlamasından dolayı onu göremediğinden geri döndüğü anlatılır. Bunun üzerine Muhammed ona hırkasını hediye olarak gönderir. Veysel Karani Sıffin Savaşı (*) sırasında Ali tarafında savaşmış, 657 yılında ölmüş. Defni ve mezarıyla ilgili söylenenler birer rivayete dayanır. Nereye ve nasıl defnedildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Üç yerde mezarı vardır: Şam, Yemen ve Baykan.

 (*) Sıffin Savaşı (Mayıs-Temmuz 657) İslam tarihi açısından; Ali'nin Müslüman toplumundaki otoritesini sarsan, Haricîler denen (sonradan Ali'yi 661’de öldürecek olan) grubun oluşmasına neden olan ve Emevî hanedanının yolunu açan önemli bir olaydır.

Ayrılmadan bir çay içebileceğim yer bulup yarım saat sonra beldeyi terk ediyorum, çıkıştaki polislerle selamlaşarak. Bu noktadan sonra yamaçlarda çamlar başladı. Bölge yeşeriyor yani. Baykan’a fazla kalmadı, 8 kilometre. Yol halen hafif hafif inmeyi sürdürüyor. 3 kilometre sonra bir su geliyor, çeşme yani. Önünde, incir-üzüm satılan tezgahtan 1,5 liraya 6-7 tane incir alıyorum. Lokum gibiler. Oracıkta midenin yolunu tutuyorlar. Suyumu tazeliyorum. Ve devam... unuttum, bir araba vardı çeşmenin orada. Beni görmüş, cuma günü Pervari’den gelirken, hatırladı. Demek ki dikkat çekiyorum J

[e] 46,7 km/10.29/%60 harcandı. 740 metredeyim, hafif bir yokuştan iniyorum Baykan’a... Ve Baykan girişinde çekilen fotoğraf sonrası ilçedeyim. Burada otel-motel-ÖE falan yok. Minnacık. İstanbul’dan aramıştım, gelmeden de tekrar aradım, Belediye Yazı İşlerinden Mehmet Ali Beyi. Bana misafirhanede yer ayarlayacaktı. Yanına varıyorum. Bir çay eşliğinde tanışıyoruz. Odada bir bey ve hanım daha var. Belediye HDP’li, daha önce de kayyım atanmış, şimdi de namlunun ucundalar. Zaten demedi mi reyis, alırız ellerinden. Misafirhane daha tam değilmiş. Açıl(a)mamış. Önceki kayyım borç bırakarak çıkmış. Her yerde olduğu gibi. Hesap vermeyeceksen bol keseden harca.

Misafirhaneye geçiyoruz. Bana bir çarşaf almak kalıyor. WC’nin durumu falan pek iyi değil, yani temizliği. Duş yapma imkanı yok. Yani mecburiyet karşısında kalacağım. Baykan’ı göreyim istedim. Bir daha ne zaman gelirim ki? Görülecek de öyle bir şey yok ama...

Baykan ilçesi 1938’de halen İlçe Merkezi’ne bağlı köy durumundaki Tütenocak’ta (Koh) kurulmuştur. 1949’da İlçe Merkezi, Diyarbakır-Bitlis devlet karayolu üzerinde bulunan tarihi bir geçmişe sahip olan “Havil Hanları” mevkiine nakledilmiştir. Daha sonra ilçenin adı Baykan olarak değiştirilmiştir.

Üstümü değiştirip sokağa çıkıyor, kurulu olan pazardan 25 liraya bir çarşaf alıyor, ayriyeten birer armut, mandalina ve elma ile dönüyorum. Sonra ana cadde boyunca bir gidip geldikten sonra bir lokantada (Geylani Kebap Salonu) bulduğum pilav+cacık+suya 10 lira ödeyerek yemek işini hallediyorum. Masasına oturduğum bey lokanta sahibinin dayısı. Bana yemeği ısmarlamak istiyor ama teşekkürle kabul etmiyorum. Misafirperverliği insanımızın inanılmaz. Bu özellik halen bozulmadan sürüyor olması sevindirici.

Karayolunun ilçenin ortasından geçmesi hoş değil, doğru da değil. Kaza riskini artırıyor. Koca koca kamyonlar girip çıkıyor, köpekler, tavuklar önlerinden kaçışıyorlar. Burası ilçe ama köy yaşamı sürmekte. Kısa bir tur daha attıktan sonra bir kahveye konuşlanıp, çay-soda-su gibi içeceklerden bolca tüketip, tablette sörf yaparak, uzunca bir zamanı geçiriyorum. Firu telefonla arıyor, daha önce de Kemal’le konuşmuştum. Sonra bilgisayarı da getirip notlarımı giriyorum. Etrafımda harıl harıl okey oynayanlar. Taşlar sert bir şekilde masaya vuruluyor, hışımla çekiliyor. Aaa, bir de burada bir kahvede gördüm, “dama ve satranç oynayanlar buraya” diyordu. Belediyede de söylemişlerdi, mayısta şampiyona düzenleniyormuş. Süper değil mi?
1071 Malazgirt

Bugün, 948 yıl önce, 1071 yılında, Malazgirt ovasında, Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşmiş bir meydan savaşı oldu.

Milletlerin tarihlerinde çok önemli dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktaları, ya o milletlerin yok olmalarına ya da yükselmelerine sebep olmaktadır. Kavimler Göçü buna iyi bir örnektir. Bu, Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasına (395), daha sonra da Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne yol açmıştır. Bunun yanında Fransız Devrimi yepyeni bir Fransa’nın doğmasına sebep olmuştur. Keza Fransız İhtilali beraberinde sadece Fransa’da değil Avrupa’da da birçok değişikliğe yol açmıştır.

Türk tarihinde de birçok dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktalarına örnek olarak şunları verebiliriz: Büyük Hun Devleti’nin başına Mete Han’ın geçmesi, ilk Türk adını taşıyan devlet olan Göktürk Devleti’nin kurulması, Talas savaşı ile Türklerin İslamlaşma süreci, Malazgirt savaşı ile Anadolu’nun kapılarının Türklere açılması, Fatih’in İstanbul’u fethetmesi,1683’teki ikinci Viyana kuşatmasından sonra Osmanlı Devleti’nin çöküşünün hızlanması ve Osmanlı’nın kalan son toprakları üzerinde 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıdır.


Baykan Bel. 0484-5612012 / 0536-0183282 Mehmet Ali bey















Siirt - Baykan
Tur tarihi: 26 Ağustos 2019
Kat edilen mesafe: 47,77 km
Ortalama hız: 20,6 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 18 dk, dışarıda geçen süre 3 sa 24 dk
En yüksek sıcaklık 43 ˚C, en düşük 26 ˚C, ortalama 31,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 483 m, kaybı (iniş) 666 m
En düşük irtifa 518 m, en yüksek 896 m

Garmin yol bilgileri Siirt-Baykan

Relive yol bilgileri Siirt-Baykan




Siirt ÖE’den ayrılışım 07.10

Hemen ÖE’nin yanından inen yoldan Saat Kulesine
 ve oradan sağdan Bitlis yoluna bağlanıverdim

Hava erken olmasına rağmen öyle soğuk değil. İnce
 yeleği giymedim bu nedenle

Siirt’in bu yönde geliştiğini görüyorum. Apartmanlar var,
 ayriyeten Valilik, Özel İdare ve Belediye de burada

Şehir merkezinde ÖE dışında doğru dürüst kalacak yer yok(muş)
 denilmişti. Şimdi adı geçen, az dışta olan Barden Hotel
 geçiliyor. Dış görünüşünden düzgün olduğu belli. Ancak
 merkeze uzak. Yani burada kalıp Siirt gezilmezdi



İnişteyim, keyifle sürüyorum. Sabahın serinliği de güzel
 geliyor. Yol bölünmüş ama eskimiş, çatlamış, yamanmış,
 dalgalanmış. Hele sağ taraf çok kötü

Korkuluk

Bu yön aynı zamanda üniversite ve havaalanına da gidiyor


Yolun miladi dolmuş

900 küsurlardan 562 m’ye indik. Yani
 bir 400 m kadar irtifa kaybettik


20. km’de Kurtalan-Bitlis ayrımı geldi. Ve
 ardından yol inşaatı başlıyor

Haliyle toz bulutu içinde kaldım. Heriflerde de yavaş gitme
 adeti olmadığından, tozu yuta yuta 2 km sürüyor bu rezalet

Yol genel anlamda iniyor-alçalıyor. Şimdi geldiğim noktada
 yolun durumu düzeldi. En azından o yamalı kısımlar yok. Asfaltta
 daha rahat gidiliyor. Duble yol


Sağımda bana doğru bir çay akmaya başladı, bu Bitlis Çayı olmalı





Ve bu yolun tek tırmanışı geliyor



Tepeyi aştıktan sonra buradaki çok popüler olan
 Ziyaret beldesi gözüktü; Veysel Karani

Veysel Karani Türbesi

Evliyaoğlu Oteli, Ziyaret (Tek 80-, O.K)


Bu noktadan sonra yamaçlarda çamlar başladı. Bölge
 yeşeriyor yani. Baykan’a fazla kalmadı, 8 km

Bunun taşıdığı nedir böyle?


Bu tarım makinaları böyle dolaşıyorlar... 

İş bitirip başka yerlere doğru... 

Yollarda çok görüyorum

740 m’deyim, hafif bir yokuştan iniyorum Baykan’a...

Dört bir tarafı yemyeşil ormanlarla kaplı
 küçük ilçemize gelmiş oldum

Baykan

Baykan Belediye Misafirhanesi 






Kurulu olan pazardan 25 liraya bir çarşaf alıyor,...

Ayriyeten birer armut, mandalina ve elma ile dönüyorum



Eyvah!

Geylani Kebap Salonu

Bir zamanlar...

Bu iş harika. Baykan’ın en güzel yanı. Belediyede de söylemişlerdi,
 mayısta şampiyona düzenleniyormuş. Süper değil mi?

Bir kahveye konuşlanıp, çay-soda-su gibi içeceklerden bolca
 tüketip, tablette sörf yaparak, uzunca bir zamanı geçiriyorum







































































































23. gün (devamı) Baykan-Bitlis – 21. gün (öncesi) Siirt II






[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde


Kars-Kağızman = 49,25 km

Kağızman-Tuzluca = 60,63 km

Tuzluca-Iğdır = 48,61 km


Çaldıran-Erciş = 72,05 km

Erciş-Adilcevaz = 70,31 km

Adilcevaz-Tatvan = 72,24 km

Tatvan-Hizan = 47,21 km

Hizan-Bahçesaray = 69,69 km

Bahçesaray-Çatak = 63,21 km

Çatak-Pervari = 73,58 km

Pervari-Şirvan = 71,65 km

Şirvan-Siirt = 27,49 km

Siirt-Baykan = 47,77 km

Baykan-Bitlis = 57,27 km

Bitlis-Muş = 76,67 km

Muş-Kulp = 95,50 km

Kulp-Silvan = 87,91 km

Silvan-Bismil = 60,58 km

Bismil-Batman = 53,42 km

Batman-Kurtalan = 60,31 km