10 Ağustos 2019

[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Kağızman–Tuzluca)

9 Ağustos 2019, Cuma / Kağızman - Tuzluca, 60 km (5. gün)

6 gibi uyanıyorum ama kalkmıyor biraz oyalanıp 7’e doğru ayaklandım. Eşyaların çoğunu geceden toplamıştım. Üzerimdekileri de yerleştirip, rutubet kokan banyoda ihtiyaçları giderip, yüklenip ÖE’nin önüne çıkmam 8 gibi. Kunduracı Murat Bey bana bahçesinden meyve getirecekti, onları almak üzere iki sokak ötedeki dükkanına gidiyorum. Yanımdaki dünden kalan iki poğaçayı ikram ettiği çayla mideye indirmek kahvaltı niyetine geçiyor. Çok fazla meyve getirmiş, yerleştirecek yerim yok maalesef. Azını alıp, bir hatıra fotosu ve veda ederek ayrılıyorum. Neşeli, güler yüzlü, becerikli bir insan. Sevimli de.  

Alınan tarif üzerine, çeşmeden de iki matarayı doldurarak Kağızman’dan ayrılmaktayım (8.30). Kalabalık başlamış, insanlar ortalıkta. Uzunca kilit taşlı bir yol yokuş aşağı inmekte, ilçenin içinden. Dün geldiğim, çıktığım yol bu değil. Girişi çıkışı iki farklı yoldan yapmaktayım. Hava güzel, güneşli, ama ben gene de yeleği giymişim. İnişlerde rüzgar üşütüyor. 

Bu yol, kilitli taşlar bitip, 3 kilometre gösterdiği kaymak asfalt %5’lik bir inişle başlıyor. Biraz daha dik ama yağ gibi süzülüyor, Iğdır anayoluna bağlanıyorum. Bugün yolum Tuzluca’ya, 63 kilometre gibi bir mesafe. Öyle iddialı bir tırmanışı yok. Asfalt 2’nci sınıf durumlarında. Tek şerit, güvenlik şeridi yok, hafif trafiği var. Keyifli bir %-2 ile kaymaktayım. Günün neşeli saati, daha serince. Uzaklardan köpekler havlayarak beni selamlıyorlar; Hoş geldin Mustafa J

Bana doğru bolca motosikletli geçmekte. Herhalde ilçede işi olan, çalışanlar. Kimi el sallıyor selamlaşıyoruz. 2Teker dostluğu J Motorcular, dikkat ediyorum da bisikletlileri selamlıyorlar. Özellikle turcular. Herhalde onlar rahat rahat giderken bizi böyle gayret içinde gördüklerinde empati besliyor olmalılar.

%2’lik bir eğimle iniyor çıkıyorum. Genelde düz bir yol, tek sıkıntısı bas bas durumları. Yani basmasan duruyorsun. Bazı bölümler dalgalı ama, hoppala zıppala J Devebükü Köyü köprüsü yakınından geçmekteyim. Kağızman’da da Deve diye bir kafe vardı. Buranın devesi mi meşhur? 49 km demiş Tuzluca’ya, Iğdır ise 90. İstesem Iğdır’a da giderim ama Tuzluca’yı anılarımı tazelemek için istiyorum. Seneler önce Firu’yla bu yolu pedallamıştık. Aradan 10 seneye yakın zaman geçmiş... Hey gidi günler durumları J

Doğuya doğru yol almaktayım. Solumda Aras nehri akıyor. Tepede bir baraj, veya su toplama duvarı görünüyor. HES gibi değil. Hafif trafiği var yolun, sonuçta Iğdır-Erzurum yolu bu. Olacak o kadar. Bu laf aklıma Levent Kırca’nın Oya Başar ile birlikte hazırladığı, 80’lerin unutulmaz TV programını getirdi. O dönemde halkın sorunlarını eleştirel bir mizah tarzıyla çeşitli televizyon kanallarında, 2010 yılına kadar yayınlanmıştı.

Akçay köyüne geldim. Sağda Ağrı ayrımı. Evet buradan gidile biliniyor. Sanırım bir tırmanışla. Bir aralar başlangıç kısmı kırmızı işaretliydi haritada, yani stabilize deniliyordu. Şimdi düzelmiş sanırım. Karayolları çok geç giriyor yeni durumları. Her zaman arayıp bilgi almaya çalışıyorum. Gerçi bazen telefona çıkanlar da bilemiyorlar yolun durumunu L

Askeriye var sağımda, ardından gelen köprüyle bir nehri geçiyorum. Buraları haliyle halen %100 güven altında mı bilemiyorum. Gündüz görünürde bir şey yok da gecesi nasıl? Coğrafya kıraç, ağaç sadece yerleşim yerlerinde eser miktarda görülüyor. TIR’lar var geçen, bir de Iğdır şirketinin otobüsleri. Hafif çıkışlar, peşinden bunun inişleri, çoğunlukta düz seyreden bir yol, arada kıvrılıyor. 

Sağımda benle birlikte akan bir nehir. Üzerinde Sefaköy Barajı. Hangi nehir bu öğrenmem lazım. “Aras bu da oğlum” Yaaa, öyle mi? Güzel bir inişle -barajın oradan %5’lik- keyifle geldik buraya. Yol düz. Saat 09.59/27 km olmuş. Daha yolun yarısı bile değil. Güneydoğu yönündeyim şimdi, 1057 metre rakımda. Yavaş yavaş alçalıyorum. Kağızman sınırları içerisinde bulunan Aras Vadisi Tuzluca’ya yaklaşıldıkça daralmakta. Suyu tuttuklarından Aras da cılız akıyor.

10.10, az geride bir köy, daha doğrusu bir yerleşkenin yakınından geçerken köpeğin biri iyi kovaladı. Durmak da istemedim. Dursam belki duracak o da ama yırtarım diye bastım pedallara. İyi terletti ama J Hep bir heyecan oluyor, acaba yetişir mi? Yetişirse ne yapar? Isırır mı? Hart...

Sağımda akan Aras’ın ortasına adam direkler üzerine çardak kurmuş. Herhalde kayıkla oraya kadar gidip keyfini çıkartıyordur. Ancak hep okuyoruz, barajların kapakları açıldı, su kenarında piknik yapanlar boğuldu falan... Sürüler görüyorum uzaklarda, suya inmişler. Solumda deprem konutları gibi bir yığın yapı geçiliyor. Ama hiç birine yerleşilmemiş.

33,6 km/10.15. Donandı köyü sonrası Iğdır İl Sınırına girdik. Ve bir köprüyle gene Aras üzerinden geçerek bu sefer nehri soluma alıyorum. Bir tarihlerde tren yolu da mı geçiyormuş buralardan? Kullanılmayan bir demir köprü de var. [e] 36 km/10.25/%20 harcandı. Sağda bir semaver kaynıyor, çay ve sebze diye de yazılmış. 77 plakalı hafif ticari araç önünde oturan adama çay kaça soruyorum. 1 lira. Bisikletçi indirimi var mı? 2 lira diyor. Yani ikmişim bisikleti demeye getiriyor.

Park edip yanaşıyorum. Çay eşliğinde sohbete başlıyoruz. Emekli, arkadaki Gaziler köyünden, uzun yıllar TIR şoförlüğü yapmış. İran-Irak-Gürcistan-Azerbaycan-Türkmenistan taraflarına çalışmış. Halkalı’da da evi olduğunu söylüyor. Ben de gezimi anlatıyor, burada bulunuş nedenimi söylüyorum. Haliyle konu günümüze geliyor, ekonomi, iktidar falan. Rüştü Bey yoğun bir reyis taraftarı. Hataları var ama çok da iyilikleri olduğunu düşünüyor. Olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Tabii anladığını sanmıyorum ama gene de dinlesin. Belki kulağının bir yerine yerleşir.

Üç çay içip biraz da dinlenmiş olarak ayrılıyor tekrar pedalları döndürmekteyim. Tevfik’ten gelen telefon, seyir halinde konuşuyorum, durmak istemediğimden. Seviniyorum arandığım için J Bu yolculuklarda, farkında olmadığım değerleri görüyorum hep; aranmak, bildik-tanıdık bir yer-işletme-kişi, yediklerin-içtiklerin-yaptıkların... 

Şu anda 23 kilometre yolum kaldı Tuzluca’ya. Bolca fotolar alarak sürdürmekteyim, hatta bir yerde dağ önüne bisikleti koyup bir resim aldım. Bunlar yılbaşı kartı için topladıklarım. Rüzgar esiyor bana doğru, ama serinletiyor da, iyi geliyor. Hafif bir tırmanış, %1 ile. Eco’yla pedallıyorum. TIR’lar geçmekte, bayağı da. [e] 48,9 km/11.40/%40 harcandı. 15 kilometrem kaldı Tuzluca’ya.

Kars’tan gelen yola bağlandım. Jandarma karşı yönden geleni kontrol etmekte. Burada duble oldu yol ama evsaf bozuldu. Hani şu pütürlü, asfalt üzeri mıcır+silindir yollardan. Dümdüz gidiyor, ip gibi neredeyse. 11 kilometreye düştü Tuzluca. Saat 11.54 ve 53,5 kilometre gelmişim.

Bu TIR’lar herhalde Nahcivan’a çalışıyorlar olmalılar. Gerçi iki tankerin plakası Arap harfiyle idi, yanı İran olabilir, Doğubayazıt’a giden. Tankerin biri MACK (*) markaydı. Bir film vardı, eskilerden kalma, Duel (S. Spielberg, 1971). Belalı bir tanker seyyar satıcıyı taciz eder, aynen ona benziyordu. Kirli, karanlık renkler ve o kocaman burun, motorun olduğu. 


(*) Bugün artık Volvo’ya ait olan, Mack biraderlerin 1900’de kurduğu, Kuzey Amerika’nın güçlü araç markası.

55’inci kilometrede asfalt düzeldi. Akışkan, pütürsüz bir asfalt oldu. Güvenlik şeridi de çıktı. %3’lük küçük bir tırmanışım var. Artık yoruldum ben de, Eco’dan Normal’e geçtim. Ve Tuzluca’dayım. Levhası önünde bir hatıra fotosu alıp devam. [e] 60,9 km/12.20/%60 harcandı. Biraz sonra soldan şehir merkezine giden yola sapıyorum. Burası ilçenin dış mahalleri olsa. Biraz daha fakir bir görünüm veriyor. Yoldan/evden hello diye seslenenler. Türkçe konuşunca şaşırmalar gibisinden meselelerle merkeze giriyorum. Daha önce de geldiğimden, 9 yıl geçmiş ama fazla değişiklik göze çarpmıyor, ÖE’nin solda, hemen meydana yakın olduğunu biliyorum. Öğle tatili, müdür bey telefonunu yazmış cama. Arıyor geldiğimi bildiriyor, velespiti boşaltıp içeri alıyor, çantaları taşıyor ve gelmesini beklerken hafif bir uyku da çekiyorum.

İsmet Bey kaydımı yaparken ÖE’lerin fiyatlarının neden bu kadar farklılık gösterdiğini sormam üzerine biraz alınıyor ve bana yönetmeliği gösterip nasıl hesaplandığını anlatmaya çalışıyor. Burada odada WC yok. Benden paylaşımsız 55 lira alınıyor. Duble yatak daha rahat. En azında eşyaları çıkartırken yerlerde sürünmem gerekmiyor. Tek yataklı küçük oda 35 olacaktı ancak orası basardı. Kağızman’daki oda genişti ama WC fenaydı. Bu ÖE’lerde çok nadir hepsinin düzgün olduğu durumlara rastlanıyor. Ancak geçen sene Arapgir’deki ÖE müthişti. Böylesine temizi çok az var. Tabii fiyat-kalite orantısını da hesaba katmak gerek. Yoksa İzmir 120 liraydı ama gene de yıpranmıştı WC.

Neyse yerleşip açılıp saçılıp yandaki banyoda alaturka usulü, yani hamam tarzı kovaya doldurulan su ile güzelce yıkanıyorum. Bu iyi oldu, bol su, istediğim sıcaklıkta. Kimse de yoktu, rahatlıkla işimi gördüm.

Biraz uzanıp hafif kestirip 4 gibi çıkıyorum piyasaya, karnımı da doyurmak üzere. Müdür beyden alınan tarifle Salon Akasya restoranı aramaktayım. Taksi durağı üstünde demişti ama karşısındaymış. Neyse, etsiz yemek na:mümkün.  Karşısındakinde de yok. Akasya’ya geri dönüyor, yayla çorbası istiyorum. İçerken aklıma menemen sormak geliyor. Mümkün J Üç yumurtalı ısmarlıyorum. Yanına da acılı ezme ve haydariye. Güzelce doyuyorum. Menemen gerçekten lezzetliydi. Hepsine 18 lira ödeyip ana caddesinde yürümeye devam. Oldukça çok kahve var bu caddede, sağlı sollu. Tabii buraya mahsus motosiklet de fazlasıyla. Manavlarda dikkat çeken bolca domates. Bir de kavun karpuz yığılı. Arka sokaklara geçiş. Dikkatimi bir N harfini tersten yazma esprisinin burada sıkça kullanılması çekiyor. Kim başlattıysa? Bir de belediye binasında isminin Türkçeyle birlikte Kürtçe yazıyor olması.

Tuzluca; eski adı Kulp'tur. Yeryüzü şekilleri bakımında dağlar çoğunluktadır. Suyunun bol ve lezzetli olması, her türlü sebze ve meyvenin yetişebilmesi bölgeye ayrı bir önem katmaktadır. 

Tuzluca'ya ismini veren kaya tuzu madenleridir. Tuz mağaraları 35 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Bu maddenin yıllarca işlenmesinden sonra oluşan tuz mağaralarında astım hastalarına hizmet veren şifa merkezi mevcuttur.

Tuzluca'nın güneyinde Ağrı ili ile arasında sınır oluşturan dağlık kuşak üzerinde birçok yayla bulunmaktadır. Bütün bu yaylalar yaz mevsimi boyunca yeşil çayırlıkların bulunduğu geniş otlaklardan oluşmaktadır. Açık berrak havası ve su kaynaklarının fazla olduğu bu alanlar hayvancılık faaliyetleri için çok cazip imkânlar sunmaktadır.

Fazla bir şey yok Tuzluca’da. Tarih hiç yok. Arka sokaklarında dolanırken üstü açık bir kahvede çay içiyor, bozuk para cüzdanımı unuttuğumu fark edince almaya dönüyor, limonlu çay içebileceğim ana cadde üzerinde bir kahveye yerleşiyor, 1-2 derken 6 çay 1 soda ve onlarda olmadığından benden olan limonlara da ödeme yaparak 8 buçuk liraya zamanımı geçiriyorum. Tablet yanımdaydı. Bolca haber-dergi-mesaj falan okuyup ve yandakilerin mimiklerini, konuşmalarını (Kürtçe) dinleyerek... Ama sandalyeler kahvehane tipi olduğundan, rahatsızlık artmaya başladığında daha rahat bir yer bulmak üzere ayrılıyorum.

Çaya doydum, sodaya 2 lira ödediğim yolun sonundaki kahvenin minderli sandalyesinde oyalanıp havanın kararmasıyla yavaştan ÖE’ye dönmek üzereyim.

Tuzluca’nın yol kenarları, sokakları çok pis, çöpler var atılmış. Zaten görüyorsun, adam sigara paketini açıyor, kağıdını düşünmeden -sanki sokak çöplük- atıveriyor.

Tarihte Bugün:
  • 1928 - Arap Alfabesi yerine Latin Alfabesi'nin benimsendiği Harf Devrimi gerçekleştirildi.
  • 1945 - Amerika Birleşik Devletleri Japonya'nın Nagazaki şehrine atom bombası attı: yaklaşık 70.000 kişi o anda öldü.
  • 1969 - Charles Manson liderliğindeki bir kült grup üyeleri, Roman Polanski'nin hamile eşi Sharon Tate, Abigail Folger, Polonyalı oyuncu Wojciech Frykowski, erkek kuaförü Jay Sebring ve lise mezunu bir genç Steven Parent'i Los Angeles California'da öldürdüler.

Tuzluca ÖE 0476-3112097 














Kağızman - Tuzluca
Tur tarihi: 9 Ağustos 2019
Kat edilen mesafe: 60,63 km
Ortalama hız: 19,5 km/sa
Bisiklete biniş süresi 3 sa 6 dk, dışarıda geçen süre 3 sa 52 dk
En yüksek sıcaklık 36 ˚C, en düşük 20 ˚C, ortalama 29,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 440 m, kaybı (iniş) 764 m
En düşük irtifa 953 m, en yüksek 1413 m

Garmin yol bilgileri Kağızman-Tuzluca

Relive yol bilgileri Kağızman-Tuzluca




Kağızman ÖE’den ayrılışım 08.00

Kunduracı Murat Bey 

Kunduracı Murat Bey ve arkadaşı ile


Kilitli taşlar bitip, 3 km gösterdiği kaymak
 asfalt %5’lik bir inişle başlıyor

Asfalt 2. sınıf durumlarında. Tek şerit, güvenlik
 şeridi yok, hafif trafiği var. Keyifli bir %-2 ile kaymaktayım


Günün neşeli saati, daha serince. Uzaklardan
 köpekler havlayarak beni selamlıyorlar; Hoş geldin Mustafa J

Devebükü Köyü köprüsü yakınından geçmekteyim. Kağızman’da
 da Deve diye bir kafe vardı. Buranın devesi mi meşhur? 


Doğuya doğru yol almaktayım. Solumda Aras
 nehri akıyor. Tepede bir baraj, veya su toplama duvarı görünüyor

Akçay köyüne geldim. Sağda Ağrı ayrımı. Evet
 buradan gidile biliniyor. Sanırım bir tırmanışla


Askeriye geride kaldı, ardından gelen köprüyle bir nehri
 geçiyorum. Buraları haliyle halen %100 güven altında mı bilemiyorum




Coğrafya kıraç, ağaç sadece yerleşim yerlerinde
 eser miktarda görülüyor

Sağımda benle birlikte akan Aras

Sağımda akan Aras’ın ortasına adam direkler
 üzerine çardak kurmuş. Herhalde kayıkla oraya kadar
 gidip keyfini çıkartıyordur

Güneydoğu yönündeyim şimdi, 1057 m rakımda. Yavaş
 yavaş alçalıyorum

Aras üzerinde Sefaköy Barajı




Solumda deprem konutları gibi bir yığın yapı
 geçiliyor. Ama hiç birine yerleşilmemiş


Nasıl foto? Bunlar yılbaşı kartı için topladıklarım



Donandı köyü sonrası Iğdır İl Sınırına girdik. Ve bir köprüyle gene
 Aras üzerinden geçerek bu sefer nehri soluma alıyorum




Rüzgar esiyor bana doğru, ama serinletiyor da, iyi geliyor


55. km'de asfalt düzeldi. Akışkan, pütürsüz bir asfalt oldu


Bilinen ilk ismi Kulp olan, daha sonradan Tuzluca'ya ismini veren,
 kaya tuzu madenlerinin bol olduğu ilçeye geldim sayılır 

Yoldan/evden hello diye seslenenler. Türkçe konuşunca
 şaşırmalar gibisinden meselelerle merkeze giriyorum



Tuz mağaraları tepelerde

Tuz mağaraları 35 dönümlük bir araziyi kaplamakta. Bu 
maddenin yıllarca işlenmesinden sonra oluşan tuz mağaralarında
 astım hastalarına hizmet veren şifa merkezi mevcut


Tuzluca ÖE




Tuzluca’nın ana caddesi boyunca dizili mağazaları

Salon Akasya


Kocaeli’nden gelmiş bir oyuncak


Bu yaştaki çocukları alıp kafalarını yıkıyorlar


Yazın yanlışları her yerde

Törenlerin de yapıldığı Cumhuriyet Meydanı

Fazla bir şey yok Tuzluca’da. Tarih hiç yok




Çelişik durumlar




















6. gün (devamı) Tuzluca-Iğdır – 4. gün (öncesi) Kars-Kağızman




[bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde


Kars-Kağızman = 49,25 km

Kağızman-Tuzluca = 60,63 km

Tuzluca-Iğdır = 48,61 km


Çaldıran-Erciş = 72,05 km

Erciş-Adilcevaz = 70,31 km

Adilcevaz-Tatvan = 72,24 km

Tatvan-Hizan = 47,21 km

Hizan-Bahçesaray = 69,69 km

Bahçesaray-Çatak = 63,21 km

Çatak-Pervari = 73,58 km

Pervari-Şirvan = 71,65 km

Şirvan-Siirt = 27,49 km

Siirt-Baykan = 47,77 km

Baykan-Bitlis = 57,27 km

Bitlis-Muş = 76,67 km

Muş-Kulp = 95,50 km

Kulp-Silvan = 87,91 km

Silvan-Bismil = 60,58 km

Bismil-Batman = 53,42 km

Batman-Kurtalan = 60,31 km