Bu hafta Kurna’ya
gittik, hem de 12 kişi. O nedenle gezinin adı da “Kurna Onikilisi” oldu. Bu
geziye katılan ve neşe katan tüm arkadaşlara selam olsun, iyi ki varsınız.
Sabah (11.07.10)
7:45 gemisiyle Beşiktaş’tan Karaköy’e geçtik, Vedat, Banu, Firuzan ve ben.
Lastiklerin havasını tamamlayıp hemen sabah serinliğinde Feneryolu’ndaki mantara
pedalladık. Köksal, Emin, Gökhan ve İlhan hazır bizi bekliyordu. Kısa bir
selamlaşma ve kucaklaşmadan sonra Pınar’la buluşmak üzere Bostancı’ya doğru
yola çıktık. Sahil kenarında yürüyen ve koşanlar olduğundan biz otomobil yolunu
kullandık. Birazdan Yasin de bize yetişince 9’ladık. Derken Tolga da katıldı ve
Pınar’ı da aramıza alıp 11’li olarak Pendik’e doğru yan yana, peş peşe sohbet
ve seyir içinde sürdük. Dragos İBB tesislerinde verilen mola (kahvaltı) sonrası
Köksal’in ön tekerine saplanan raptiye nediyle bir patlak işini de hallettikten
sonra Mustafa2 ile buluşmak üzere S. Gökçen yoluna girdik.
F1 ayırımında bize
yetişti Mustafa2. Epeydir pedallamıştık birlikte, çok iyi oldu katılması, özlem
giderdik. Anlatacağı çok şey vardı. Bu şekilde anayoldan ayrılarak Ballıca
yönüne sapıp ilk kavşaktan Kurna’ya doğru sola döndük. Buraları artık köy
yollarıydı, pek araç yoktu ama az sonra tekrar Ömerli-Şile yoluna bağlandık.
Karşımızda Kurna girişi duruyordu ama ikinci bir giriş için ileriye devam
ettik, ancak dikkat etmediğimden girişi kaçırmış olduğumuzdan yanlışı fark
ettiğimiz noktadan geri dönerek Kurna’ya vardık. Bu arada bir su molası
verdiğimiz yerde alınan hıyarların lezzetine diyecek söz bulamıyorum,
ısmarlayanlara çok teşekkürler.
Kurna’nin kahvesinde
bir kalabalık vardı. Şaşılacak bir durum kahvede bu kadar çok kadını bir arada
görmemiştim, adeta kadınlar kahvesi. Meğersem sürücü kursuna katılmışlar,
bekleşiyorlarmış. Bu kalablığın içinde çaycı bize bir masa ayarladı ve açıkan
karınlarımızı doyurmak için peynir, zeytin, ekmek ve kavundan oluşan yemeğimizi
mideye indirirken çaylar 50 krş’du ama sodalar 75,- hele meyvelinin 150,- krş
olması hepimizden “yuh” seslerinin yükselmesine neden oldu. Yeteri kadar
dinlenildiğine karar verilip dönüş için harekete geçildi. Aynı yoldan Pendik’e
ve Dragos tesislerinin kalabalık olmasından Maltepe’de “Mahallenin
muhtarları”yla içilen limonlu sodalarla (1- lira) birlikte dönüşe devam edildi.
Bir kazayı hafif atlatmanın artık sevinci mi demeliyim – bilemiyorum, Tolga’nin
çöp kutusuna çarpması sonucu bisikletten düşmesi ve elini zedelemesi olayını da
geride bırakıp (tekrar geçmiş olsun) sırasıyla ayrılmalar başladı. Önce Tolga
ve Pınar, sonra Emin ve İlhan, derken Köksal ve Gökhan. Beşiktaş’tan da
Mustafa, Vedat, Yasin ve Banu ayrılınca eve varmamız 8 oldu. 12 saati
açıkhavada geçirmiş, 101 km yol pedallamıştık.
Gene keyif dolu bir
gezi oldu. Sonrakinde buluşmak üzere...
Yol: Beşiktaş > Kadıköy > Bostancı > Pendik > F1 > Kurna (50 km) > Pendik > Bostancı > Kadıköy > B.taş (101 km)
İlginizi çekebilir Riva-Muhteşem Yedili