8 Haziran 2018

[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Antalya II)

7 Haziran 2018, Perşembe / Antalya II (40. gün)

Rahat uyudum Osman’ın eski dairesinde. Alışkanlık erken uyandım gene. Ama acelem olmadığından biraz tablet mablet takılarak oyalandım. Osman geç kalktığını söylemişti. Uyandırmayayım diye mesaj attım.

Kahvaltı hazır, annenin dairesinde buluşuyoruz. Asuman hazırlığını yapmış. Güzelce kahvaltımızı yapıyor, Osman’ın çalışmak için dairesine çekildikten sonra Asuman ile uzunca sohbet ediyoruz. Neredeyse öğlen oldu. Daha Sürat Kargo’dan unuttuğum not defterini almam lazım. Asuman beni arabasıyla götürüyor, sonra da köylü pazarına uğruyoruz. Hava ama feci sıcak. Rutubet de var. Bu saatler zor saatler.
  
Pazar keyifli, köylüler çok tatlılar. Minicik bir pazar, fazla karışıklık yok. Öğleden sonra Zeyneblere gideceğim. Asuman beni yakındaki otobüs durağına bırakıyor. KC08 hattı kısa bir beklemeden sonra geliyor. Sürücü bilet satıyor burada, çift binişlik 7,5 lira. Zeyneb’e gitmeden önce Antalya’da 1-2 yer görmek istiyorum, Kültür Merkezi, Saat Kulesi ve Hadrian Kapısı. Yolculardan biri Cumhuriyet Meydanında inmemi öneriyor. Konyaaltı şehrin bir ucu, Lâra diğer ucu. Cumhuriyet Meydanı tam olmasa da ortası.
  
İndiğim yerden dolanarak gezmekteyim. Karnım acıktı nedense. Sulu yemek yapan yer ararken Mina Restaurant’da ev yemekleri buluyorum. Bana göre yoğurtlu semiz otu ve az bulgur pilavı ile su, yanına onlar salatamsı bir şeyler veriyorlar. 14 lira tutuyor hepsi. Acı biber buralarda kafadan geliyor. Bayıldım bu işe.
Köy Enstitüleri 
  
Antalya Sanat ve Kültür Merkezi hemen yakında. 65 yaşla ücretsiz giriyorum. Köy Enstitüleri ile ilgili bir sergi. Çok güzel hazırlanmış, çok güzel anlatıyor meseleyi. Görseller videolarla da destekli. Üç kata yayılmış sergiyi ilgiyle geziyorum. Sonra alt katta, Yıldız Moran: Zamansız Fotoğraflar başlıklı SB fotoğraflardan oluşan sergi ayriyeten nefis bir şölen oluyor. 50’li yıllarda yapılmış Anadolu’dan çekimler. Ama ışık, kadraj çok yerinde.


Yıldız Moran
  
Yıldız Moran (1932–1995): Türkiye’nin fotoğraf alanında akademik eğitim alan ilk profesyonel sanatçısı. 1950’lerde başlayan sanat hayatı ve üretiminin, sonraki nesillerin de fotoğraf alanındaki fikirlerini oluşturmada büyük yeri var. Şair Özdemir Asaf’ın da eşi olan Moran’ın, 1950’den 1962’ye kadarki 12 yıllık fotoğraf kariyerinde bastığı her deklanşörün sanat hayatımız için yeri büyük. Heyecan olmadan, büyük duygular olmadan bir sanat eserinin olmayacağını söylüyor. Onun karelerinin hepsinde bir şiir görürsünüz, zira kendi deyimiyle: “Şiirselliği olan her şey fotoğraf konusudur.”

Burası Antalya’nın kalabalık bölgesi, çarşıları, kahveleri, büfeleri... Illy’de içilen bir doppio espresso (7,5), Zeyneb ile yapılan tel konuşması sonrası Hadrian Kapısına yöneliyorum. Üçkapılar olarak da bilinmekte. Antalya'da kenti çevreleyen sur üzerindeki anıtsal kapılardan biri. Mermer kapı da denir. MS 130 yılında Roma İmparatoru Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti sırasında, ona hitaben yapılmış. Üç gözlü olan kapının Latince bir kitabesi var. Korint üslubunda süslü mermer sütunlardan, kapının üzerinde yer alan, imparator ve ailesinin heykelleri ne var ki günümüze ulaşamamış.

Ardından Kaleiçi denilen bölgeye geçiyorum. Ne güzel yermiş burası. Daracık sokaklar, butik oteller, kafeler... Çok şık görünüyor her şey. Suna İnan Kıraç Müzesi’ne gene 65 yaşla giriyorum. Gerçi kapıdaki hanım bunu bilmiyor olsa da sayemde öğrenmiş oluyor. Güzel bir mekan. Üst katta Antalya ev yaşamı canlandırılmış. Arkadaki kilise ise tertemiz boyanmış, üst katında da 19. yy. Sokak Satıcıları Sergisi var. İyi bir düzenleme olmuş. Teybin düğmesine bastığınızda eskici, bozacı gibi satıcıların çığırları duyulmakta. Hani eskiden sokaklarımızdan geçerlerdi, bağıra çağıra: Es-ki-ciii... 

Kaleiçi Müzesi; müzenin ilk bölümünü 19. yüzyıla ait geleneksel Antalya evinin iki katlı bir örneği oluşturur. Bu kısımda Türk kültüründen geleneksel sahnelerin mizansenleri sergilenmektedir. Kaleiçi Müzesi’nin diğer sergileme alanı, Antalya Kaleiçi’nin anıtsal nitelikli kültür varlıklarından biri olan Aya Yorgi (Hagios Georgios) Kilisesi’dir.

Fazla da gecikmemek için ilk duraktan Terracity AVM’de inmek üzere LC08 hattına biniyorum. Yürürüm sandığım yol uzunmuş bayağı. Karşımda oturan hanım dizimi görünce suratını ekşitiyor. Durumu kısaca özetliyorum. Yollarınızın marifeti...

Erken indim, kalanı yürüdüm, seyyar satıcıdan kiraz aldım, güzelce bir yoldan geçtim, evi bulamadım, telefon ettim ve nihayet Zeyneb’e ulaştım. Çok eski bir arkadaşım, çok da severim kendisini. Kocası Guy köpeği gezdirmek için dışarıda. Kucaklaşıyor, terasta çay, ev yapımı yulaflı tatlı, Şam fıstığı, kiraz, kuru kayısı eşliğinde 24 Haziran’ı konuşuyoruz. Guy’ın da gelmesiyle yarı İngilizce–Türkçe karışımı biraz uçuşumu, biraz müzik ve Hi-Fi, eş dost, köpeğin bulunuşu, Salda Gölü vs... eski DJ olan eniştemizin müzik odasının bir duvarı sırf LP. Üç tane meraktan çektim aradan, hiç birini bilemedim L

Saatin 7’ye yaklaşmasıyla, eve daha bir saatlik yolumun olması nedeniyle dönüş saatimin gelmesiyle, Zeyneb ve Guy da köpekleri Biber’i veterinere kontrole götürme gereğinden hep beraber çıkıyor, ana yolda durakta ben iniyor ve kısa sürede gelen KC08 hattında yerimi alıp eve dönüyorum.

Asuman pazardan alınanlarla güzel şeyler hazırlamış; börek, börülce, mercimek salatası, barbunya... Afiyetle karnımı doyuruyor (ellerine sağlık), akşamım, anneyle kelime oyunu programını TV’den izleyerek, meyve ve kahvemizi yudumlayarak geçiyor.

Gecenin bir saatinde Osman iş başına, Asuman anneye, ben de daireme geçiyorum.

Ne ilginçtir, insanın doğduğu gün ölmesi. Başlangıç ve son aynı günde. Bunu yaşamış kimler var:

Raffaello Sanzio: 6 Nisan 1483 günü hayata gözlerini açan, Rönesans’ın önemli temsilcilerinden İtalyan mimar ve ressam 1520'de 37 yaşındayken doğum gününde vefat etti.

William Shakespeare: 23 Nisan 1564 tarihinde doğan İngiliz yazar ve şair, 1616 yılında 52 yaşındayken doğum gününde hayata gözlerini yumdu.

Otto Kruger: 6 Eylül 1885'te doğan Amerikalı aktör 89 yaşında 1974 yılında hayata gözlerini yumdu.

Gertrude Astor: 9 Kasım 1887'de dünyaya gelen, 20'li ve 30'lu yılların en gözde aktrislerinden olan Amerikalı Gertrude Astor, 1977 yılında 90 yaşındayken doğum gününde hayata gözlerini yumdu.

Walter Diemer: 8 Ocak 1904 doğumlu olan Walter Diemer aslında muhasebeci. Onu ünlü yapan ise balonlu sakızın mucidi olması. Diemer 1998 yılında 94 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

Grace Bradley: 21 Eylül 1913'te dünyaya gelen aktris 30'lı yılların en çok aranan ismiydi. 2010 yılında 97 yaşındayken doğum gününde öldü.

Franklin Roosevelt Jr.: 17 Ağustos 1914'te dünyaya gelen Amerikalı siyasetçi, iş adamı ve avukat Franklin Roosevelt Jr. aynı ismi taşıdığı Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt'in oğludur ve 1988 yılında 74 yaşındayken doğum gününde hayata gözlerini yummuştur.

İngrid Bergman: 29 Ağustos 1915 doğumlu İsveçli sinema ve tiyatro
oyuncusu, 1982 yılında 67 yaşındayken doğum gününde hayatını kaybetti.

Nan Grey: 25 Temmuz 1918 doğumlu Amerikalı aktris 1993 yılında 75. doğum gününde hayatını kaybetti.

Kenan Pars: 10 Mart 1920'de İstanbul'da doğan Türk sinemasının önemli isimlerinden, 2008 yılında 88 yaşındayken doğum gününde sevenlerine ve yakınlarına veda etti.

Betty Friedan: Dünyaca ünlü feminist ve kadın hakları aktivisti olan yazar 4 Şubat 1921 doğumlu. Ölümü ise 2006 yılında 85 yaşındayken doğum gününde.

Fran Warren: 4 Mart 1926 doğumlu ünlü şarkıcı 2013 yılında 87 yaşındayken doğum gününde hayata gözlerini yumdu.

Diane Shalet: 23 Şubat 1935 doğumlu Amerikalı aktris 2006 yılında 71 yaşındayken doğum gününde hayatını kaybetti.

Merle Haggard: 6 Nisan 1937 tarihinde dünyaya gelen Amerikalı müzisyen
2016 yılında 79 yaşındayken doğum gününde hayata gözlerini yumdu.

Ian Marter: Bir dönem Dr. Who adlı dizide de rol alan 28 Ekim 1944 doğumlu İngiliz aktör ve yazar 1986 yılında 42 yaşındayken hayatını kaybetti.

Yaşar Nuri Öztürk: 22 Haziran 1945'te hayata gözlerini açan ilahiyat profesörü, siyasetçi ve yazar. 2016'da 71 yaşında doğum gününde hayata gözlerini yumdu.




Maury Chaykin: 27 Temmuz 1949 günü dünyaya gelen ünlü aktör 2010 yılında 61 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.






Osman ve Asuman ile.

Hava ama feci sıcak. Rutubet de var. 

Antalya’da 1-2 yer görmek istiyorum, Kültür Merkezi,
 Saat Kulesi ve Hadrian Kapısı. 

Mina Restaurant


Antalya Sanat ve Kültür Merkezi hemen yakında. 65 yaşla
 ücretsiz giriyorum. Köy Enstitüleri ile ilgili bir sergi. Çok güzel
 hazırlanmış, çok güzel anlatıyor meseleyi. 

Sonra alt katta, Yıldız Moran: Zamansız Fotoğraflar başlıklı
 SB fotoğraflardan oluşan sergi ayriyeten nefis bir şölen oluyor.
Burası Antalya’nın kalabalık bölgesi, çarşıları, kahveleri, büfeleri... 

Antalya Saat Kulesi Kale Kapısı mevkiindedir. Saat kulesi
 1901 senesinde Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından
 II. Abdülhamit için inşa edilmiştir. 

Illy’de içilen bir doppio espresso.

Zeyneb ile yapılan tel konuşması sonrası
 Hadrian Kapısına yöneliyorum.


Hadrian Kapısı, Üçkapılar olarak da bilinmekte. Antalya'da
 kenti çevreleyen sur üzerindeki anıtsal kapılardan biri. 

Mermer kapı da denir. MS 130 yılında Roma İmparatoru
 Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti sırasında, ona hitaben
 yapılmış. Üç gözlü olan kapının Latince bir kitabesi var. 

Korint üslubunda süslü mermer sütunlardan, kapının
 üzerinde yer alan, imparator ve ailesinin heykelleri
 ne var ki günümüze ulaşamamış.

Ardından Kaleiçi denilen bölgeye geçiyorum. 

Ne güzel yermiş burası. Daracık sokaklar, butik oteller, kafeler... 

Çok şık görünüyor her şey. 

Suna Kıraç ile İnan Kıraç tarafından satın alındıktan sonra
 onarılan müze mekânlarından Geleneksel Antalya Evi,
 dış sofalı Antalya evinin 19. yy.a ait tipik örneklerinden biridir.

Üst kattaki “hayat”a açılan üç oda, Antalya Kaleiçi
 yapılarının en önemli sivil mimarlık örneklerinden sayılan
 Tekelioğlu Konağı’ndan esinlenerek, ahşap çıtalı tavanlar
 ve kalemişi bezemelerle süslenmiştir.

Kahve İkramı



19. yy. Antalya’sında bir düğün evini canlandıracak şekilde
 düzenlenmiş olan odalarda, kahve ikramı, damat tıraşı ve kına
 gecesi gibi düğün gelenekleri özel efektlerle sergilenmektedir.

Evin girişi çakıl taşlarının özel bir harç üzerine
 yerleştirilmesiyle oluşturulan bitkisel ve geometrik
 desenli geleneksel mozaiklerle kaplıdır.

Aya Yorgi (Agios Georgios) adına inşa edildiği bilinen Ortodoks
 Kilisesi Grek alfabesiyle Türkçe yazılmış kapı yazıtından,
 eskiden var olan kilisenin 1863 yılında bir onarım gördüğü
 anlaşılmaktadır. Kaleiçi’nin anıtsal nitelikli kültür varlıklarından
 biri olan bu yapı, dikdörtgen planlı, tek hacimli ve üzeri tonoz
 örtülüdür. İç duvarları ile tavanı kalemisi bezemelerle süslüdür.

Kilisenin üst katında da 19. yy. Sokak Satıcıları Sergisi var. 



Kaleiçi’nde daha fazla zaman geçirmek
 isterim. Bir daha gelişimde...

Güzelce bir yoldan geçtim, evi bulamadım, telefon
 ettim ve nihayet Zeyneb’e ulaştım.



















































(devamı) 41. gün Antalya III - (öncesi) 38. gün Karaöz–Tekirova



[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde

Mudanya–Görükle = 43,09 km






Akhisar–Manisa = 51,81 km

Manisa–Salihli = 76,51 km

Salihli–Kula = 48,22 km

Kula–Uşak = 76,59 km

Uşak–Eşme = 67,73 km

Eşme–Buldan = 75,10 km

Buldan–Nazilli = 84,89 km

Nazilli–Aydın = 47,20 km

Aydın–Bozdoğan = 72,83 km

Bozdoğan-Yatağan = 57,03 km

Yatağan–Muğla = 32,63 km


Çıtlık–Dalyan = 59,50 km

Dalyan–Fethiye = 63,62 km

Fethiye–Gelemiş = 81,12 km

Gelemiş–Kaş = 52,43 km

Kaş–Demre = 67,61 km

Demre–Karaöz = 59,64 km

Karaöz–Tekirova = 47,55 km

Tekirova–Antalya = 53,37 km