11,90 nedir
sizce? Acaba gizli bir kod mu, yoksa şifre mi? Veya bir uzunluk, olmadı
ağırlık, daha da olmadı tansiyon...
Farklı
kollardan gelerek Kemerburgaz’da buluştuk. Bizler ana grup olarak 9’da Karaköy’den
başladık pedallamaya, Haluk, Mustafa E., Levent ve son dakikada Serhan da
gelince Altılı olarak Haliç kenarından Eyüp’e doğru. Serin ama keyifli bir gün.
Uzundur buralardan bu saatte geçmedik. Her yerinde İstanbul’un sürekli bir
değişiklik, inşaat, ilaveler eksiltmeler sürmekte. Kendi zevk ve kafalarına
göre etkinlikler düzenlenmekte. Feshane’nin duvarına kocaman afişler asmışlar:
Bayan Alışveriş Festivali. Ne de bayıcı bir durum!
Hazır
inşaat işlerini açmışken, askeri
birliklerin şehir dışına taşınması kararı sonrasında boşaltılan Metris
Kışlası alanı Esenler Belediye’sine devredilmiş. 8,7 milyon metrekare büyüklüğündeki alanda 2,5 milyon metrekarelik bir
şehir parkı yapılacakmış (göreceğiz bakalım!). Alanın yaklaşık yüzde
50’sini imara açacaklarmış. Ohh ne âla Muallâ. AKP’li belediyeye gene güzel bir
rant kapısı.
Metris... Metris, 80 darbesi sonrasında ne de çok adı geçmişti.
Siyasilerin içeriye tıkıldı hapishane.
Askeri çarpışma sırasında korunmak için
yapılan toprak siper anlamına gelen metris Osmanlı'nın son döneminde 1912
yılında Esenler'de bir kışlaya isim olunca ayrı bir anlam kazandı. Kışla olarak
Metris, 1912 ile 1953 yılları arasında eğitim, atış ve tatbikat alanı olarak
kullanıldı. Kuruluş yıllarında bir dönem Topçu Mektebi de bölgede faaliyet
gösterdi. Kışla, 1953 yılından itibaren ulaştırma sınıfı birlikleri tarafından
kullanılmaya başlandı. Bu tarihte, 1. Ordu Komutanlığı'nın ulaştırma
faaliyetlerini icra etmek üzere 475. Ulaştırma Hafif Oto Tabur Komutanlığı
teşkil edildi. 1981 yılında kışla içerisinde yer alan Metris Ceza ve Tutukevi,
Adalet Bakanlığı'na devredildi. 1980 İhtilâli sonrası siyasi tutukluların bu
cezaevine konulmasıyla birlikte Metris'in ünü daha da arttı ve türkülere,
şarkılara konu oldu.
Morfil Köprüsü
geçişe açılmış. Bir aralar Bilgi Üniversitesi’nin yurt inşaatları nedeniyle
kapalıydı. Burası kestirmeden Alibeyköy yoluna çıkartır. Yol üzerinde Hasan ve
Varujan dahil olunca Sekizledik. Güneş arada yüzünü gösterince keyfimiz daha da
artıyor. Ne de olsa sürerken rüzgar üşütüyor.
Hasdal’a
doğru tırmanıyoruz. Bazı sürücülerin kafası çalışıyor, mesafeli geçiyor, yol
veriyor, hatta durup bekliyor. Ama Azrail olanlar, teğet geçer, önünden sağa
dalar, araya girer, sinyal minyal tanımaz. Hasdal Kışlası’nın önündeki beton
yolun tek iyiliği güvenlik şeridinin olması ve rampaların fazla dik olmaması.
Yoksa gürültüsünden kendi sesini bile duyamazsın. Bir de inanılmaz-feci bir
damperli trafiği var. Öyle ki, sanırsın peş peşe tutunmuşlar, tren gibi
gidiyorlar. Ama nasıl gidiş, sıraya öncelikle gireyim diye hiç bir kural
tanımazlar.
Kemerburgaz
kahvedeyiz ve Ümit’in de katılmasıyla Dokuzlu oluyoruz. Burada çay ve ıhlamur
eşliğinde börek, sandviç, peynir-ekmek gibi malzemelerimizle kahvaltımızı
ediyoruz. Bir yandan bolca sohbet ve Haydoy için gel gelleri topluyoruz. Cömert
davrananlarımız da yok değil. HAYDOY; Hayvanları Doğal Ortamda Yaşatma Derneği.
Gönüllülerin gücüyle ağırlıklı olarak sokağa atılan köpeklerle ilgililer. Kolay
değil. Öylesine çoklar ki ve her geçen gün de çoğalıyorlar. İnsanlar
bakamadıkları-istemedikleri köpekleri rahatlıkla sokağa terk edebiliyor.
İstanbul’un sokak köpekleri zaten yeni bir konu değil.
“Galata’ya yanaştık; karaya çıkar çıkmaz
rıhtımlardaki canlılığa, hamallar, tüccarlar, denizciler kalabalığına baktım.
Kadınlara hemen hemen hiç rastlanmaması, tekerlekli arabaların yokluğu, sürü
sürü sahipsiz köpekler, bu yaman şehrin ilk gözüme çarpan üç özelliği oldu.”
Fransız edebiyatında romantizmin kurucusu
kabul edilen François-René de Chateaubriand, İstanbul’a dair izlenimlerinden
bahsettiği bir yazısında böyle tarif ediyor kenti. Chateaubriand’ın bu
alıntıladığımız izlenimine bugünlerde sokak köpeklerine atfedilen Dört Ayaklı
Belediye: İstanbul’un Sokak Köpekleri isimli sergide karşılaştık. İstanbul
Araştırmaları Enstitüsünün hazırladığı sergi hemen her dönemde gündelik yaşamın
önemli bir parçası olan sokak köpeklerinin, dini, siyasi ve sosyolojik
dönüşümlerle değişen serüvenine ışık tutuyor.
Küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, danışmanlığını
Catherine Pinguet’nin üstlendiği Dört Ayaklı Belediye: İstanbul’un Sokak
Köpekleri sergisi, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bu süreci, fotoğraflar,
seyahatnameler, kartpostallar, dergiler ve gravürler eşliğinde gözler önüne
seriyor.
11 Mart
2017 tarihine kadar açık kalacak sergi, Beyoğlu Tepebaşı’ndaki İstanbul
Araştırmaları Enstitüsü’nde, Pazar günleri hariç hafta içi her gün 10.00-19.00
saatleri arasında gezilebilir.
Ve Cenap
ile Orhan’ın da katılmasıyla Onbirli olarak Kemerburgaz’dan Göktürk ve İhsaniye
yönüne doğru pedal basıyoruz. Artık hava daha sıcak. Öğlen oldu zaten. Göktürk
kalabalık, hareketli, ileri geri manevra yapan arabalar, kaldırımda jogging
yapanlar... küçük Amerika.
Göktürk
bitince eski Terkos yolu halen boş. Yani daha yapılaşma yok. Ama Göktürk
herhalde buraları yutmak için fazla beklemez. Gerçi buranın büyük bir derdi var,
insanları uzaklaştıran: koku! Yakındaki İBB’nin çöp depolama tesisi. Bu konuyu
1 ay önceki gezi notlarında yazmıştım (Yer Çöplük Gök Koku: Göktürk, 6eksi2).
İnsanlar evlerini satmaya başlamışlar koku yüzünden.
Biz de
zaten yolun bozulması ve damperlilerin çoğalması yüzünden Odayeri sapağından
geri dönüyoruz. Kemerburgaz Kahve Dünyası-Fabrika’da mola vermek üzere. Evet bu
geziyi buradaki mola üzerine kurmuştuk. Gültekin geçen hafta öyle bir anlattı,
öyle bir methetti ki, bizi heveslendirdi. 11,90 liraya, pasta ve kahve içinde
bir promosyon sunum varmış. Bayılmış. Gerçi kendi gel(e)mese de bizler masada
yerimizi aldık, siparişleri verdik. Caffe
Latte+Mozaik Pasta veya Filtre
Kahve+Frambuazlı Cheesecake. Çapraz isteyemiyorsunuz ama. Servistekinin
kafası karışıyormuş. Ezberletmişler herhalde. Ehh güzeldi, dediği gibi varmış.
Lezzetli bir ikili.
Cenap ve
Orhan buradan ayrıldılar. Kalan sağlar Kağıthane yolunu tuttu. Yol neredeyse
Dolmabahçe’ye kadar düz. Kağıthane’de Ümit bize yeni yollar gösterdi.
Arkalardan geçmece daha rahat oldu. Tünele girmeden Hasan, ilk tünel sonrası
Varujan, Levent ve Ümit, Beşiktaş’ta da Serhan evine, Mustafa E. Üsküdar’a
ayrıldı. Bizler de Haluk’tan Fenerbahçe’de.
Esas
anlatmadığım önemli bir hadise var. Kağıthane yolundayız, trafik yoğun.
Solumuzdan bir kamyon hızla geçmekte. 10 metre ileride arabanın kasasından
4-5 metrelik bir (kasaya ait) profil büyük bir gürültüyle yolun ortasına
düşüyor ve yuvarlanıyor. Sürücü oralı bile değil, olmamış gibi devam ediyor.
Yani bu olay yanımızda olsaydı herhalde birimizi ciddi yaralardı. Firu’nun
dediği gibi: Verilmiş sadakamız varmış.
Fazla mola
vermeyip sadaka verdiğimizden 70 km’lik parkur erken tamamlandı. Karanlığa
kalmadan evlerde olduk.
Son olarak
okuduğum bir haberi de paylaşmak istiyorum. Rize'de eğimli arazi nedeniyle
bazen yamaçlarda, bazen de ağaçların üzerinde inşa edilen ilginç yapılara bir
yenisi daha eklendi. Dağınıksu Mahallesi sakinlerinden Sadri Kopuz, tapulu
arazisinden geçen yolun üzerine apartman inşa ettirdi. Mahalleye ulaşım artık 3
katlı apartmanının altından geçen yoldan sağlanıyor denilmekte. Geçen yıl bir yangın ihbarına gitmek için evin
altından geçmek zorunda kalan itfaiye aracının geçişte zorlanması üzerine
kolonların arasındaki toprak yol kazılmış, itfaiye araçları gibi yüksek
araçların yoldan geçişi için de sorun kalmamış. Bu akıl bizde olduktan
sonra... alırlar mı dersiniz?
Kemerburgaz/11,90:
(Dudullu-Kadıköy)-Karaköy-Eminönü-Eyüp-Alibeyköy-Hasdal-Kemerburgaz-Göktürk-Odayeri-Kemerburgaz-Cendere-Kağıthane
Tüneli-Dolmabahçe-Beşiktaş-(Kadıköy-Dudullu)
Tur tarihi: 20 Kasım 2016
Kat edilen mesafe: 93,28 km.
Ortalama hız: 16,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 41 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 26 dk.
En yüksek sıcaklık 21 ˚C, en düşük 7 ˚C, ortalama 14,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 907 m, kaybı (iniş) 895 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Garmin yol
bilgileri Kemerburgaz/11,90
Kamyondan
düşen parça kaldırım üzerine alındı
|
Foto katkıları için Levent’e teşekkürler.
Bölgeye yapılmış geziler Kemerburgaz-BelgradOrmanı, ±1150 küsur, Kemerburgaz-Fikret Albay'la, Kemerburgaz,“Karanlığa Kalmadan”
İlginizi çekebilir Poyraz-AnadoluFeneri,“Kurumadan”, Paşamandıra, ±94