19 Haziran 2023, Pazartesi / Turgutlu - Ödemiş, 86 km (16. gün)
Hep 5 buçuk gibi uyanıyorum. Aslında 4 buçukta ezan uyandırıyor ama uyumaya devam etmeye çalışıyorum, bir saat daha. Heyecanla pencereye gidip sokağa bakmaktayım. Yollar kuru. Gök daha tam aydınlanmamış, kapalı ve gri. Ama bugün artık yağış bitecek denilmişti. Ben de artık yola koyulmak istiyorum. Üç günümü burada geçirdim. Fi tarihinde bir turumda benzer durum Çal’da da olmuştu. Her sabah hazırlanıp bir türlü çıkamamıştım. Bkz. [bisikletle]Türkiye: Güney (Emirdağ-Çay)
Hazırlanma ve bisikleti yükleme sonrası kahvaltıya geçiş. Krem peynir, simit, zeytin, çay ile hafiften yapıyorum. Gece personeli bey bana Kafkas dans videoları gösteriyor. Kendisi Azeri veya Çerkez, fotomu da o çekiyor. 8’i 9 geçe sele üzerindeyim ve ÖE’nin önünden giden yoldan Atatürk Bulvarına giriyorum. Üç gün bu bulvarda turladım. Dümdüz göbeğe kadar git sonra Ankara diye sola sap denilmişti. Gene de yolda bir hanımdan teyit alıp uyguluyorum. Bugün Ödemiş, 70 km gibi galiba. Yol bölünmüş, asfalt kaymak güvenlik şeridi geniş ama feci gürültülü bir trafiği var. Hem de TIR trafiği. Canavar gibi sesleri var geçerken. Son lastik patlağı bende alerji yaptı. Yol kenarındaki kırık şişe parçalarına aldırış etmezdim, şimdi panik vaziyetindeyim. Yani patlamaz diyorlardı patladı. Yazayım adamlara diyorum. Saat 08.43, hava 23,7 °C, 115 m rakımdayım, ortalamam şimdilik 22,7 km/s. Yol kenarında pembe ve kırmızı çiçekler var. Ama böyle uzun saplı çiçekler, yere yakın değil. Güzel de duruyorlar. Biraz boru çiçeğini andırıyorlar. Sağda solda otel, havuzlu lokanta, köfteci, etçi cinsinden yerler geçiliyor. 22,5 km sonra Ahmetli geliyor. Saat 09.09. Hava 23,1 °C, 102 m rakımda 24,1 km/s ortalamayla devam ediyorum. Yol düz, rahat gidiliyor ama çok gürültülü. Bu camlar -yol kenarında- çok fena, şişe kırıkları. Sırada tezgahlar var (önceki gelişimden biliyorum), kimi kiraz kimi de bahçe için süs heykelleri, değirmen gibi şeyler satıyor.
Ahmetli’den 9,5 km sonra da Sart kasabası ve Sardes ayırımı geldi. Buradan içeri girip Ödemiş-Bozdağ sapağına gidece’m. Önceki gelişimde ören yerini ziyaret etmiştim. Çok etkili bir alan (*). Bugün tekrarlamıyorum, yolum uzun. 36. km.de Bozdağ-Ödemiş olaraktan ayrılıyorum. 52 km demiş. 36 daha 88 km olacak bugünkü yolum. Sapmamla da tek şerit kaba asfalt başlıyor. 2018 yılında buradan geçtiğimden yolu biliyor, neyle karşılaşacağımın farkındayım : )) Kamyoncuların kabus yokuşu. Saat 09.48, hava 26 °C, ortalamam 23,7 km/s, güney yönündeyim ve 117 m rakımdan başladım, %4’le çıkıyorum. Coğrafya çok güzelleşti. Yemyeşil, çam ağaçları, sarı kantaron çiçekleri arasında kalmış gelinciklerin kırmızısı daha kuvvetli ışıldıyor. Briket taşıyan TIR’lar ağır ağır çıkmaktalar. Bir hayli de fazla geçmekte. Bu yol pek de onlara uygun değil, bu rampa. Herhalde başka yol yok. Bir de süt taşıyan kamyonlar geçiyor. Özel araçları saymıyorum. Arada motosikletliler de geçmekte. Yokuş sağlamlaştı. %7 yazmışlar ama 11, bazı yerlerde 13’ü görüyorum. High desteğe almak zorunda kaldım. Önceki geçişimde ön çanta taşıyıcı bagajın kelepçesi kopmuştu. Şimdi bir gözüm ara sıra yokluyor. Bir de arka tekere takıldım. Havası mı inik? Ama öyle olsa gidemezsin!
(*) Sardes ziyaretimi buradan okuyabilirsiniz > [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Manisa–Salihli)
Sağda kiraz alım-satım yapılan bir tezgah. Önünde çeşme de var. İçilirmiş, sordum. Hem matarayı tazeliyor hem de bataryayı. Devam… Bir köy geldi, sağda villalardan oluşmuş bir site. Solda müstakil olanlar. Yolun bazı bölümleri araçlar için çizilmiş, tırtıllı yapılmış, asfalta zarar vererek. Bu benim işime hiç gelmiyor. Düzgün bölümleri kolluyor, ara sıra teker oraya girince kaydırıyor. Sinir bir durum. Bozdağ karşımda. Tüm heybetiyle duruyor. Tepesi sisli, puslu gözüküyor. Rampa %11, Normal’le çıkıyorum. Ileride bir kamyon, ağır ağır gidiyor, belli ki 1’inci viteste. Yola bakıyorum düz gibi, ama değil. Solda bir çeşme, gürül gürül de suyu akmakta. Buz gibi de. Hemen matarayı tazeliyorum. Durmuşken bir de Tadımca yeniliyor ve devam. 100 m sonra da geçen gelişimde suyumu doldurduğum lokantamsı yer geliyor. Gözleme-kahvaltı-köfte-et durumları. Birazdan da Kırkoluk geliyor. Burada belediyenin de tesisleri var, dükkanlar falan kiraya verilmiş.
Gelen yol ayırımı, soldan Bozdağ, geçen gelişimde gittiğim yol. O gün geçitte tanıştığım kişiden öğrendiğim, bu noktada sağdan gidip Tekke köyünden geçerek daha kısa (4 km) ve rampası olmayan, geçitten geçmek zorunda kalmadan da gidilirmiş. Ve ben de sağdan sapıyorum. Düz bir yol, ekili biçili alanlar. Süper güzel. Bir kaç foto ve video alıyorum. Bu arada Yatağan TKİ aranıyor ve çarşamba için durum soruluyor. Dışardayım 1,5 saat sonra dönerim diyor Ahmet Bey. Umarım yer sorunu olmaz.
Yolum sonunda Bozdağ’dan gelenle birleşip devam ediyor. Tekke köyü az içerlekti, yoldan ayrılıp gidiliyor. Ama ne de güzel göründü. Tablo gibi. Muhteşem bir yere kurulmuş. Doğa harika. Burada insan ne güzel yaşlanır. Tertemiz havasıyla. Bugün mahalle olan Tekke köyünün ilginç de bir isim hikayesini okumuştum. Geçmişi 650 yıl öncesine giden köyün adı 1961 yılında Tekke'den Elmabağ'a çevrilmiş. Muhtarın anlattığına göre: “Burasının Tekke olarak anılmasının sebebi Ödemiş-Salihli istikametindeki en önemli durak yeri olmasıdır. Buradan geçen kervanlar mutlaka geceyi köyde geçirerek dinlenirlermiş. Köyümüzde o yıllardan kalma han bulunuyor. O zamanın ileri gelen insanları da buradan geçen yolcuları ağırlarlarmış. İşte o zamandan Tekke olarak kalan köy adımız nedeniyle köy halkımız da Tekkeliler olarak anılıyor. Çevre belde ve köylerde herkes bizi Tekke'li olarak tanıyor.” Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Helviş Bayramı ile de tanınan köyün eski adı yıllar sonra köy halkının talebi üzerine, İçişleri Bakanlığı'nca alınan karar doğrultusunda geri verilmiş.
Hızlı geçen Tofaşlar, sanki çok önemliymiş gibi bir havadalar. Önceki gelişimde buraları brokoliyle doluydu. İlk defa tarlada görüyordum. Kocaman yaprakları varmış meğer. Biz pazarda sadece ortasını görüyormuşuz. Ve geldim jandarma noktasına. Buradan iniş başlar. Birge’ye gitmek isterseniz bunu kullanın. Ancak ben Gölcük olarak sağdan gideceğim. Bu yol sonra Ödemiş’in tam içine inecek.
Sapmadan önce bataryayı değiştirdimi 3’üncüsüne geçtim. Yol yükseliyor, 150 m daha ve 1250’ye çıktım. Solumda altta Ödemiş Ovası, ayaklarımın altında derler ya. Ve acayip bir iniş başlıyor. Döne döne kıvrılan bir yol beni hızla uçurup Gölcük ayırımına getirdi. Sağdan göle gidiliyor ki fotolarını gördüm, rüya gibi bir yer. Aslında bir gün de özellikle buraya gelmek lazım. Bilemiyorum konaklama çok mu pahalıdır?
Kafam karıştı, oklar farklı gösteriyor. Geldiğim yolu Ödemiş diye işaretlemiş. Panik oldum birden. Geri mi tırmanmam gerekecek bu kadar indiğim yolu?! Gelen ilk arabaya soruyorum. Soldan devam diyor. Öff, içime su serpildi (derler ya : )) Biraz düz gittikten sonra başlayan iniş, hiç böylesini görmedim, dimdik. Yılan gibi sert dönemeçler var, asfalt kaba, bisikleti sarsıyor. Gözümü yoldan ayıramıyorum, bir ara baktım, -9’u gördüm. Her iki freni de sıkıyorum. Balatalar eriyor, hissediyorum. Sıkmaktan elim bile uyuştu. Ön balata gitti bile, metal sesi geliyor. Arkayla yavaşlatmaya çalışıyorum. Ancak frenleri bıraktığım an öylesine hızlanıyor ki, ürkütücü. Ağırlık da var, kaplan gibi öne atılıyor velespit. Yokuş aşağı giden bir canavara dönüşüyor : )) İn in in bir kasabaya geldim. Adını yakalamıyorum. Kahve var ama devam edeyim, sıcaklaştı zaten hava. Kırlangıçlar çılgın bir şekilde sağa sola uçmakta, yolu bir oradan bir buradan geçmekteler. Sanki dans ediyorlar veya birbirleriyle yarışıyor gibiler. Çarpaca’m tedirginliğindeyim. Eğim azalıyor, artık evler binalar geldi. Daha rahat gidiliyor. Google ile kontrol ediyorum yolu. Dümdüz indim, ana yola bağlanıp sağdan 3’üncü ışıklara kadar gelip sağ yaptığımda nerede olduğumu ancak anlayabildim. Birazdan ÖE gelmeli.
ÖE yeni bir binaya geçmiş. Buradaki odalardan bana verilmedi. Daimi kalanlara aitmiş. Telefonda konuştuğum resepsiyonist hanım beni önceki gelişimden tanıdı. İlk faturamı size kesmiştim diyor. Hatırlanmak güzel şey. Empati oluyor. Şimdiki ÖE eski anaokuluymuş, Google ile buluyorum. Oldukça uzak eskisine göre. İçerlerde bir yerde. 310 nolu oda 3. katta. Bereket asansörü var. Çalışanlardan birinin yardımıyla eşyaları odaya taşıyoruz. Duble yataklı küçük bir oda. Yeni olduğundan eşyalar da yeni. Ancak askı yok, ışık kumandası garip. Ana ışığı kapatınca banyo da sönüyor. Yani sadece banyoyu açamıyorsun.
Açıl saçıl duş al, biraz ayakları uzat ama saat 3 buçuk oldu. Balataları değiştirmek için bisiklete iniyor ve ön-arka yenileniyor. Ön erimiş, arkada azıcık kalmış, ama el atmışken onu da değiştirdim. Bu arada asansör bozuldu, in-çık merdivenlerden olmak zorunda. Yani 3 kat... ÖE Md. Yrd. arayıp durumu bildiriyor, çözüm üretmesini beklemekteyim. Ne yapayım başka? Saat de 5’e geldi. Toparlanıp çıkıyorum, iki müze var görmek istediğim, Kent Müzesi ve İbrahim Hakkı Ayvaz Müzesi. Geçen gelişimde pazartesi diye ikisi de kapalıydı. Yürü babam yürü, açıktım da, baş ağrısı başladı, mide isyanda. Bir lokantaya girip yoğurtlu kızartma ile sakinleştirmekteyim (+su = 55- TL).
Kent Müzesi bulunuyor, ama kapısında asma kilit. Hoppala! Sinir! Belediye Yazı İşleri Müdürünü arıyorum (niye Yaz. İşl. Md. bilemedim) ve şikayetimi iletiyorum: “Bir açıklama koyun, açık kapalı saatlerini belirtin. Telefonla da ulaşamadım öncesinde, öğrenmek için, haritada yazılı değildi numarası.” Yazı İşleri Müdürü açıklamalar getiriyor, ama işe yarayan şeyler değil. Diğer müzeyi de kaçırıyorum bu nedenle, 5 buçukta kapanıyormuş. Yani yuh mu yuh! Bu sefer de göremeden gidece’m. Bir insan 3 kere Ödemiş’e gelir mi? Demek ki unut müzeleri, unut Ödemiş’i....
Ödemiş’i önceki gelişimde anlatmıştım, buradan okuyabilirsiniz > [bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya (Salihli-Ödemiş)
Çarşı pazar sokak araları, önceki gelişimde de oturduğum aynı kahvede içilen sade (7,5), Töngül Pide Fırınını bulmaca, Kadın El Sanatlarını aramaca, Üç Eylül Teyyare Parkı’nda (**) kar helvası tatmak, yarım yarım karadut ve vişneli (20-) sipariş etmek... Gerçekten karmış. Antep’teki buzu kazıyarak yapmıştı (vay uyanık : )) Arastada (çarşı) dolanıyor, kırtasiyeciden 0,3 uç kalem alınıyor (35-), Park Kafede limonata+çay (20-) içiliyor ve Firuzan’la telefonda konuşuyorum. Buradaki mini sinemayı buluyor, gelecek program Indiana Jones, herhalde yenisi olmalı, bu aylarda çıkacaktı. Dönüşte yenilen dürüm çiğ köfte (27-) ve alınan su+çikolata (7-) ile ÖE’ye varıp Filiz Hanımın eşi İbrahim Beyden ince battaniye alınarak odaya çıkılması şeklinde sonlanmaya çalışıyor günüm. Odada yazıları yazmaca, uykunun bastırması… Gute Nacht durumları…
(**) Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti), 1927 yılında başlayan ve 1935 yılına kadar süren uçak bağış kampanyası düzenledi. Kampanyanın amacı, o dönemdeki güçlü ülkelere karşı verilen kurtuluş mücadelesinde, güçlü bir Hava Kuvveti oluşturmaktı. Yurdun dört bir köşesini dolaşan küçük bir gösteri uçağı, halka havacılığı sevdirdi. "Hava Gücünü Kuvvetlendirme" kampanyasına katılan Anadolu halkından Ödemişliler beş adet uçak alarak Türk Hava Kuvvetleri'ne hediye etti... Bu dönemin anısını canlandırmak üzere Tayyare Parkı'na, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Hasan Aksay'ın gönderdiği uçak, gene o dönemde THK'nun ilçeye hediye olarak inşa ettiği Tayyare Binası'nın önünde sergilenmekte. Bu binanın hikayesi de ilginç. Ödemişli tarih araştırmacısı ve yazar Behiç Galip Yavuz’dan dinliyoruz: THK Binası, Hükümet Konağı'nın batısında 1934'te açıldı. Tayyare Binası'nın üst katı büro olarak kullanılırken, orta ve zemin katları da Halkevi olarak hizmet verdi. 1950 yılına dek bu binada yer alan sahnede tiyatro ve musiki çalışmaları icra edildi. Zemin katta ise Etnografya ve Arkeoloji Müzesi yer aldı. 1950'de Demokrat Parti iktidara geldiğinde Halkevleri kapatıldığı için bina içindeki müzede yer alan eserler de İzmir'e yollanmıştı. 1987'de Ödemiş'te Kültür Bakanı Mesut Yılmaz'ın katıldığı açılışla hizmete giren Ödemiş Müzesi'ne bu eserlerin hiçbiri getirilmedi. Bu bina da 1950 sonrası orta ve zemin katı ile Ödemiş Belediyesi'nin elektrik ve su işletmelerinin büroları olarak hizmet verdi. Tedaş'ın binası yapılıp, Ödemiş Belediyesi de mevcut binaya taşınınca boşaltılan Tayyare Binası sonraki yıllarda pastaneye ve musiki cemiyetine ev sahipliği yapmıştır.
Ödemiş ÖE 0232 5442411 Elif hn., Emel hn., Filiz hn. / 0546 6353915 Seval hn.
Turgutlu - Ödemiş
Tur tarihi: 19 Haziran 2023
Alınan yol: 86,46 km
Ortalama hız: 19,4 km/s
En yüksek hız: 61,9 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 27 dk, dışarıda geçen süre 5 s 28 dk
En yüksek sıcaklık 34 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 25,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1682,9 m, kaybı (iniş) 1628,4 m
En düşük yükselti 82,1 m, en yüksek 1262,8 m
Garmin yol bilgileri Turgutlu-Ödemiş
Relive yol bilgileri Turgutlu-Ödemiş
![]() |
Turgutlu’dan ayrılışım 08.05. |
![]() |
ÖE’nin önünden giden yoldan Atatürk Bulvarına giriyorum. |
![]() |
Dümdüz göbeğe kadar git sonra Ankara diye sola sap denilmişti. |
![]() |
Yol bölünmüş, asfalt kaymak güvenlik şeridi geniş ama feci gürültülü bir trafiği var. |
![]() |
TIR trafiği, canavar gibi sesleri var geçerken. |
![]() |
Son lastik patlağı bende alerji yaptı. Yol kenarındaki kırık şişe parçalarına aldırış etmezdim, şimdi panik vaziyetindeyim. Yani patlamaz diyorlardı patladı. |
![]() |
Yol düz, rahat gidiliyor ama çok gürültülü. |
![]() |
Ahmetli’den 9,5 km sonra da Sart kasabası ve Sardes ayırımı geldi. |
![]() |
Buradan içeri girip Ödemiş-Bozdağ sapağına gidece’m. |
![]() |
Önceki gelişimde Sardes’i ziyaret etmiştim. Çok etkili bir alan. Bugün tekrarlamıyorum, yolum uzun. |
![]() |
Bozdağ-Ödemiş olaraktan ayrılıyorum. |
![]() |
52 km demiş. 36 daha 88 km olacak bugünkü yolum. |
![]() |
Sapmamla da tek şerit kaba asfalt başlıyor. 2018 yılında buradan geçtiğimden yolu biliyor, neyle karşılaşacağımın farkındayım : )) Kamyoncuların kabus yokuşu. |
![]() |
Coğrafya çok güzelleşti. Yemyeşil, çam ağaçları, sarı kantaron çiçekleri arasında kalmış gelinciklerin kırmızısı daha kuvvetli ışıldıyor. |
![]() |
%7 yazmışlar ama 11, bazı yerlerde 13’ü görüyorum. High desteğe almak zorunda kaldım. |
![]() |
Yolun bazı bölümleri araçlar için çizilmiş, tırtıllı yapılmış, asfalta zarar vererek. Bu benim işime hiç gelmiyor. Düzgün bölümleri kolluyor, ara sıra teker oraya girince kaydırıyor. Sinir bir durum. |
![]() |
Bozdağ karşımda. Tüm heybetiyle duruyor. Tepesi sisli, puslu gözüküyor. |
![]() |
Birazdan da Kırkoluk geliyor. Burada belediyenin de tesisleri var, dükkanlar falan kiraya verilmiş. |
![]() |
Gelen yol ayırımı, soldan Bozdağ, geçen gelişimde gittiğim yol. |
![]() |
O gün geçitte tanıştığım kişiden öğrendiğim, bu noktada sağdan gidip Tekke köyünden geçerek daha kısa ve rampası olmayan, geçitten geçmek zorunda kalmadan da gidilirmiş. |
![]() |
Ve ben de sağdan sapıyorum. Düz bir yol, ekili biçili alanlar. Süper güzel. |
![]() |
Buradan iniş başlar. Birge’ye gitmek isterseniz düz devam edin. Ancak ben Gölcük olarak sağdan gideceğim. Bu yol sonra Ödemiş’in tam içine inecek. |
![]() |
Ödemiş’e giriyorum. Bisiklet yolu da yapmışlar, ne güzel : )) |
![]() |
Ödemiş ÖE |
![]() |
Yürü babam yürü, açıktım da, baş ağrısı başladı, mide isyanda. Bir lokantaya girip yoğurtlu kızartma ile sakinleştirmekteyim. |
![]() |
İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi bulunuyor, ama kapısında asma kilit. Hoppala! Sinir! |
![]() |
Ödemiş Kent Arşivi Müzesi de kapalı : (( |
![]() |
Ödemiş Kent Arşivi Müzesi |
![]() |
Töngül Pide Fırını, meşhurmuş. |
![]() |
Çarşı pazar sokak araları… |
![]() |
… önceki gelişimde de oturduğum aynı kahvede içilen sade… |
![]() |
… Kadın El Sanatlarını aramaca… |
![]() |
Hanene ay doğmuş… |
![]() |
Arasta Çarşısını geziyorum. |
![]() |
Üç Eylül Teyyare Parkı’nda kar helvası tatmak… |
![]() |
… yarım yarım karadut ve vişneli sipariş etmek... |
![]() |
Merkez Ulu Camii; 1702 yılında Yeniceköylü Bıçakçızade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır; bazı kaynaklarda 1701 veya 1665'te küçük mescid olarak başladığı belirtilir. |
![]() |
1852'de büyük bir yangın geçirmiş, 1856'da Tekelizade Hacı Hüseyin tarafından onarılmıştır. |
![]() |
Merkez Ulu Camii |
![]() |
Mini sinema, gelecek program Indiana Jones, herhalde yenisi olmalı, bu aylarda çıkacaktı. |
16. gün (devamı) Ödemiş-Nazilli - 14. gün (öncesi) Turgutlu II-III
İstanbul–Çerkezköy, 95 km
Çerkezköy-Tekirdağ, 61 km
Tekirdağ-Şarköy, 76 km
Şarköy-Gelibolu, 56 km
Gelibolu-Eceabat, 65 km
Eceabat-Çanakkale, 84 km
Çanakkale-Yenice, 88 km
Yenice-Akbaş, 68 km
Akbaş-Bigadiç, 74 km
Bigadiç-Akhisar, 41 km
Akhisar-Turgutlu, 69 km
Turgutlu-Ödemiş, 86 km
Ödemiş-Nazilli, 72 km
Nazilli–Yatağan, 89 km
Yatağan-Mazı, 94 km
Mazı-Muğla, 76 km
Muğla-İstanbul, 6 km




































































































