17 Haziran 2023

[bisikletle]Türkiye: Marmara’dan Ege’ye, oradan Akdeniz’e… (Bigadiç-Akhisar)

 

15 Haziran 2023, Perşembe / Bigadiç - Akhisar, 42 km (12. gün)


Kahvaltı 7’de başlıyormuş. Gece yerli kanallara baktım. 10 yaşındaki bir çocuğa öyle bir replik yazmışlar ki, gülsem mi ağlasam mı durumları. Büyümüş de küçülmüş derler ya. Rol de pek kesemiyordu küçük oyuncumuz, ne yazık ki!


Toparlanıp bisikleti saklandığı köşeden çıkartıp dışarda yükledikten sonra kahvaltı salonuna giriyorum. Açık büfe yapmışlar en azından ama bildiğimiz şeyler. Neyse ben çayın yanına yumurta zeytin ve domates ekmek alıp Gülay’ın peynirleriyle yapıyorum.


Saat 07.58. Hava kapalı, puslu. Üzerimde ince yelek var. Bigadiç içinden geçerek karayoluna bağlandım. Sındırgı-Akhisar diye yön gösteren levha konulmamış. Arkamdan gelen itfaiyeci bana sola dönmem gerektiğini söylüyor. 153 m rakımdayım. Bölünmüş yol, dünkünün devamı, güvenlik şeridinden gidiyorum. 4’üncü kilometrede yol tek şerit oluyor, asfaltın durumu kabalaşıyor, yer yer yamalı hale geliyor. Birazdan da bozuluyor, toprak stabilize oluyor. Yol çalışması var. Gelen geçen araçlar ortalığı toza dumana boğuyorlar. Biraz rüzgarın yönünü kollayarak soldan sürüyorum. Bozuk bölümün bitmesiyle de rampa başlıyor, yol tek şerit kaba asfalt. Sağdan ağır ağır tırmanıyorum. Akhisar 78 km gibi bir uzaklıkta. Hava 17,6 °C. %6-7 ile 301 m.yi geçtim, devam... Sanırım 330 m sonrası bir inilecek, düz gidilecek ve 730’a çıkılacak. Böyle tırmanırken, 5,59’uncu kilometrede birden tıss diye bir ses geliyor bisikletten. Hoppala neyin nesi bu derken bir de ne göreyim: arka teker inmiş. Eyvah! Patlamaz diye övündüğüm lastik patlamış, olamaz! Haydaaa… Ne’dcez şimdi? Ön teker olsa sökmek kolay. Arka na:mümkün bir durum. Kaldık mı? Pohu yedik!


Çantaları söküyor, alet çantasını çıkartıyor, bisikleti yan yatırıp arka iç lastiği dışarı çekip hava basıyor patlağı arıyorum. Tekeri sökmeden yamamak istiyorum. Öylesine de sık araç geçmekte ki, tıslama sesini duyamıyorum. Bir de burnumun dibinden geçmez mi deyyuslar. Sanki yol yokmuş gibi. Bir sessizlik anında tıs sesini duyuyor bölgeyi işaretliyorum. Sonra defalarca şişirerek yerini tam bulmaya çalışmaktayım. Neyse bir noktayı kesinleştiriyor ve yamıyorum. Ne var ki hava bastığımda şişmiyor tıslama devam ediyor. Dikkatlice bakınca yanlış noktayı yamadığımı, esas deliğin hemen yanında olduğu görülüyor. Neyse, minik bir yama da oraya. Lastiğin içini dikkatlice kontrol ediyor, sivri bir şeye rastlamıyorum. Acaba batan olmadı da lastik mi eskidi yıprandı?


Her şeyi tekrar eski haline getirilip yeniden başlıyorum pedallamaya. 08.36 gibi başlamıştım yamamaya, şimdi 09.23. Ve fazla uzak olmayan ilk tepeye (390 m) varıyorum 7. km.de. Saat 09.32, hava 19,2 °C. Tepelerde sis var. Trafiği var bu yolun bayağı. Neredeyse düz devam ediyor bu yükseklikte. Bir benzinci gelse de tamamlasam havayı arayışındayım. El pompasıyla fazla basamadım. Saat 09.55, hava 21,8 °C. 17,6 km/s ortalama ile sürüyorum. 368 m.den iniyorum, herhalde ardından Sındırgı gelecek. 2800 m tırmanma şeridi gösterilmiş. Demek böyle de bir iniş vardı. Yolda bir lastikçi işareti görüyorum. Umarım vardır da iyicene şişiririm arka lastiği. Bu arada güneş çıktı, ısınıyor hava. Asfaltın iniş kısmı biraz daha iyiydi, pütürlü kısmı aşınmış. Düz devam eden yolumun solunda gelen bir benzinci, girip lastikçiyi soruyor, ama kapatmış. İstasyonun da hava pompası arızalı. Nerede basaca’m? Az ileride başka bir benzinci varmış. Oraya gidip lastiğin havasını tamamlıyorum. Böyle şeyleri de tek yapmak zor. Önce patlak ayarıyla çalıştırıp sonra hemen siboba koşup dayamak vs. Off be, neyse 79 PSI’ye (*) çıkartıyorum havasını uğraş sonucunda.


(*) PSI (Pounds per square inch) İngiliz ölçü sisteminde kullanılan inç kareye pound cinsinden uygulanan kuvveti tanımlar. 


Sındırgı (**) içine girmiyor çevre yolundan devam ediyorum Akhisar’a, 222 m rakımdayım. Saat 10.29, hava 25,6 °C, ort. 19,6 km/s ve bugünkü rotanın 23,83 kilometresindeyim. Şimdilik düz devam eden yolumun 29’uncu kilometresinde şöyle bir 600-700 metrelik yol inşaatı geçildi. Sonrasında soldan verdiler yolu. Şimdi 237 m.den başladık tırmanmaya. 2’nci sınıf asfalt, neyse pütür yok. Saat 10.49, hava 25,6 °C, ort. 19,9 km/s, 30,24 km.deyim ve %10’la çıkılıyor. 2’nci tırmanıştayım. Hava artık ısındı. Dik dönemeçleri dıştan alıyorum. Kamyonlar ağır ağır inmekteler. Traktörler de var. (...) Saat 11.07, 33,63 km.de 2’nci bataryayı takmak için sola yanaşıyorum. Rakım 441 m, hava 27,3 °C, ort. 18,8 km/s. Tepelerde çalışanlar olmalı, tak tuk sesler geliyor derken gene bir tıslama sesi, önden geldiğini sanıyorum bu sefer. Durup bakıyorum ama normal gözüküyor. Binip devam ederken arka tekerin inmiş olduğu ortaya çıkıyor. Lastik janttan bile çıkmış. Yani yani, ne oldu bu lastiğe? Bu ikinci patlak. Yuh...


(**) [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Balıkesir–Sındırgı)


Sağ tarafa geçip umutsuzluk ve can sıkıntısı içinde araç bakınıyorum. Gelen biri alsa da götürse. Moralim çok bozuldu. Turu sonlandırmayı bile kafamdan geçiriyorum, rezervasyonları iptal edip. Ödemeleri nasıl geri alırım, Kamil Koç biletini değiştirmek falan… Oturmuş yerde beklemedeyim. Bisikleti alabilecek tek araç da geçmiyor. Hepsi otomobil veya Akhisar’a gitmiyorlar. Öyle de sıcaklaştı ki hava, 36,9 gösteriyor Garmin. Çaresizlik içinde tamir işine tekrar girişiyorum. Bu sefer iç lastiği kesip atıp yerine Gaadi (***) lastiği takıyorum. Halka şeklinde olmayan, sökmeden değiştirilen bir şey, bunu da ilk deniyorum. Jant çevresinden biraz büyük. Neyse bir şeyler yapıp havayı basıyorum. 


(***) Gaadi İç Lastik


12.09, tekrar yola çıkış. Havanın az olduğunu görüp yeniden hava basıp, pompayı da yakına koyup, gerekirse diye. 45 dakika sonra tepeye varıyorum nihayetinde, 725 m ile Sındırgıbeli Geçidi (12.46/34,6 °C)). Daha önce de burada foto çekmiştim. Yeniden çekiyor, az ilerideki çeşmesinden suyumu tazeliyor ve temkinli bir şekilde yokuşu iniyorum. Havayı tam basamadım el pompasıyla, frenleyerek inmekteyim. Lastiğe pek güvenmiyorum. Ve derken üçüncü tıslamayla artık mat oluyorum. Bu da patladı. Bittim!


Yapabileceğim bir şey yok. Hava basıyorum ama tutmuyor lastik. Güneş altında oturuyor araba kollamaktayım. İşime yarayacak kimse de geçmiyor. Karşı yönden gelen bir kamyonet beni öyle yerde oturur, bisiklet yatmış görünce kaza geçirdiğimi-düştüğümü sanmış, durup yardım teklifi ediyorlar. Durumumu anlatıp araç kolladığımı söylüyor, ilgilerine teşekkür ediyorum. Gene de insani insanların olması biraz umut veriyor. Buradan kurtulaca’m.


Bir kamyona el ediyor, Akhisar’a gittiği çıkıyor. Alabilir miyiz? Olur diyor. Kompresör taşıyor. Kasadaki boşluğa bisikleti lastikle sabitliyor, çantaları da yanına koyup, ben de öne yerleşip yola çıkıyoruz. Tanışma faslı, durumum, çaresizliğim... Salihlili, kompresörü kiralıyor. Kuyu falan açanlar için. Türkiye’nin her yerine gitmiş bu iş nedeniyle (adını aldım ama unuttum). Kamyonun içinde tıngır mıngır gidiyorum.


Yolun bazı bölümleri bozuk, bazı yerler yenilenmiş, çalışma sürmekte. Ancak bir yerde arkeolojik kalıntılar çıkınca durmuş. O bölümde koca taşlarla örülü bir duvar görülüyor. Kısmen örtülmüş, korumak için. Herhalde arkeologların işi. 


Arkadaş beni Akhisar içinde Tütün Otel önünde bırakıyor. Çevre yolunu da benim için kullanmıyor. Böylesine düşünceli biri. Borcumu soruyor, olmaz diyor. Bari benden bir yemek ye diye teklif ediyorum. Olmaz diyor, almıyor. “Para deseydin zaten almazdım seni, benim de başıma bir gün gelebilir. Yardımcı olmalıyız birbirimize.” Gözlerim doluyor... Yani müthiş bir insan. Sarılıyor, çok teşekkür ediyor ve ayrılıyoruz.


Bisiklet haliyle iki noktada çizilmiş. Yapacak bir şey yok. Çantaları yükleyip iterek daha önce de kaldığım ÖE’ye ulaşıyorum. 141 nolu oda, 350 lira (O.K.), karttan çekilip kayıt yapılıyor. Odaya eşyaları çıkartıp sözü edilen Kardeşler Bisikletçisini bulmaya yöneliyorum. ÖE’ye fazla uzak değil, iterek 5-6 dk.da varıyorum. Derdimi anlatıyorum. Adam tekerin sistemini anlamıyor, sorumluluk almam, sen sök yardım ederim diyor. Yan çiziyor yani. Başka neresi var? Arka sokakta bir şarjlı bisiklet tamirci varmış, oraya gidiyorum ama o hiç dokunmam, başka şey diye ret ediyor. Yani hemen tamirci bulaca’m diye sevinirken bu durum iyicene yıkıma uğratıyor moralimi.


Sanayide Hacıoğlu diye bir bisikletçi varmış, o yaparmış deniliyor ve oraya yöneliyorum, 10 dk.lık bir yürüyüşle. Tam her şeyi tamir eden bir usta. Dükkan da öyle havalı gösterişli değil. Ama işini biliyor ve arka lastiği söküyor, yeni iç lastiği takıyor ve dış lastikte hain bir cam kırığı parçasını yakalıyor. Tüm işin suçlusu. Hani patlamaz, koruyucu zırh, 5 mm kuşak falan boş, girmiş tırtılların arasına yerleşmiş. Ben de hiç akıl edemedim dışına da bakmayı, sadece içini yokladım. Kendime de büyük bir yuh çekiyorum. Gaadi yamanıyor, havalar tamamlanıyor, ayarlar yapılıyor 100 lira ödeniyor. Umarım sorun çözülmüştür.


Yüksüz bisiklet de çok tuhaf, ağırlığa alışınca. ÖE’yi buluyor, bisikleti son gelişimde koyduğum yer için bu sefer olmaz deniliyor, kapı önü gösteriliyor. Tahmin edersiniz itirazımı. Müdürle konuşuluyor, o da önce bahçe müşterisi sanıyor olmaz diyor sonra otel müşterisi olduğum belli olunca içerde bir yere alınıyor.


Akhisar’da görmeyi istediğim yerler bu durumda olamayacak. Duş alıp biraz uzanıp 5 gibi yemeğe çıkıyorum. Önceki gelişimde beğendiğim Lale Lokantası gene bulunup az az bir tabakta yoğurtlu kızartma+makarna+sarma+soda+su, onlardan ikram yeşillik, bitiminde çay ve 70 lira ile ayrılıyorum lokantadan.


Akhisar aktif ve kalabalık. Güzel bir şehir, beğeniyorum. Salihli’den daha hareketli gözüküyor, derli toplu. Bigadiç çok küçük kalır yanında. Burada bisikletli de çok var. Hani şu çelik kadrolardan, vitessiz olanlar. Hava aşırı sıcak, yorulmuşum, ağır ağır sokak aralarında yürüyor iki otelden fiyat alıyor, Zeytin Müzesini geziyor, tekrar ÖE’ye dönüp uzanıyor biraz kestiriyorum.


8’e doğru çıkıp eskiden Yemen Kahvesi olan mekana, bugün Çınar Dibi adını almış olan yerde bir filtre kahve ile notları yazıyor, yan masadaki baba kızın konuşmaları ve dumanlarından bunalıp ayrılıyorum.


Buraya 3’üncü gelişim. Daha önce ayrıntılı anlattığımdan tekrar etmiyorum. Okumak isterseniz > [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Sındırgı–Akhisar) / [bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (İzmir–Akhisar)


Kanarya Adalarının ismi hangi hayvandan gelir?


Köpeklerden. Aslında kuşlar adaya değil, ada kanarya kuşlarına ismini vermiştir. Bu takımada adını, en büyük adasında bulunan, hem vahşi hem de evcil çok miktardaki köpekten dolayı, Romalılar tarafından verilen ‘Köpek Adası’ isminden (Insula Canaria) almaktadır.


Akhisar ÖE 0236 4142411 İdris b., Seda hn.

















Bigadiç - Akhisar

Tur tarihi: 15 Haziran 2023

Alınan yol: 42,50 km
Ortalama hız: 17,7 km/s

En yüksek hız: 59,1 km/s
Bisiklete biniş süresi 1 s 79 dk, dışarıda geçen süre 4 s 08 dk

En yüksek sıcaklık 37 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 27,9 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 981,7 m, kaybı (iniş) 684,3 m
En düşük yükselti 150 m, en yüksek 623,9 m


(Garmin yol bilgileri 2 kaydın ortalamasıyla alındı)

 

Garmin yol bilgileri Bigadiç-Akhisar-1


Garmin yol bilgileri Bigadiç-Akhisar-2


Relive yol bilgileri Bigadiç-Akhisar-1


Relive yol bilgileri Bigadiç-Akhisar-2



Bigadiç’ten ayrılışım 07.50. 


Hava kapalı, puslu. Üzerimde ince yelek 

var. Bigadiç içinden geçerek…


… karayoluna bağlanıyorum.



153 m rakımdayım. Bölünmüş yol, dünkünün

 devamı, güvenlik şeridinden gidiyorum. 


Yol tek şerit oluyor, asfaltın durumu 

kabalaşıyor, yer yer yamalı hale geliyor. 




368 m.den iniyorum, herhalde ardından Sındırgı gelecek. 



Düz devam eden yolumun solunda gözüken

 bir benzinci, girip lastikçi soraca'm.


Cehennemdere geçiliyor.






Sındırgı içine girmiyor çevre yolundan devam ediyorum Akhisar’a.







Asfaltsız bölümler, geçenler ortalığı toza boğuyorlar.




12.34, Sındırgıbeli Geçidi 725 m.


Az ilerideki çeşmeden suyumu tazeliyorum. 



12.54, Manisa İl Sınırı.


Akhisar ÖE




Thyateira Tepe Mezarı Antik Kenti Tarihi Roma Sütunları


Apsisli Yapı


Lale Lokantası 


Sındırgı sokakları.






Zeytin Müzesi


Yağ Güğümleri



Yağ Güğümleri / Çelik Pres


Burgulu Ağaç Pres / Burgulu Döküm Pres


Zeytin Müzesi içi.



Zeytin Müzesi dıştan.










































13. gün (devamı) Akhisar-Turgutlu - 11. gün (öncesi) Akbaş-Bigadiç